Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1975/1
Karar No: 1975/7
Karar Tarihi: 23.05.1975
(1757 S. K. m. 1, 11, 19, 24, 26, 45, 164, 176, 177, 211, 214)
1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanununun uygulandığı bölgelerdeki ayın uyuşmazlıklarının tümünün, o bölgede kurulmuş veya kurulacak tapulama mahkemelerinin görevi kapsamına girip girmediği yönünde Yargıtay Sekizinci Hukuk Dairesinin 28/3 / 1974 tarihli ve 7569 esas ve 1453 karar saydı ve Birinci Hukuk Dairesinin 18/4/1974 tarihli ve 3822 esas ve 2816 karar sayılı, kararları arasında içtihat aykırılığı bulunduğu ve bu aykırılığın içtihatların birleştirilmesi yoluyla giderilmesi gerektiği Yargıtay Birinci Başkanlığına dilekçe ile bildirilmesi üzerine, Yargıtay Kanununun 20. maddesinin 2. fıkrası hükmü gereğince, Yargıtay Başkanlık Divanı işi incelemiş ve içtihadın birleştirilmesi yoluna gidilmesi gerektiğine karar verilmiş olduğundan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun konuyu görüşmeye başladığı ilk toplantıda, söz konusu daire kararları arasında içtihat aykırılığı bulunduğuna, oybirliğiyle karar verilmiş ise de, yapılan görüşmeler sonunda konunun esası bakımından bir görüş doğrultusunda üçte iki oy çoğunluğu elde edilemediği için, 23/5/1975 günü saat 9.30 da yapılan toplantıda konu ikinci defa görüşülmüştür.
Yargıtay Sekizinci Hukuk Dairesi ile Birinci Hukuk Dairesi arasındaki içtihat aykırılığının, toprak ve tarım bölgesi olarak belirtilen yerlerdeki tarım arazileri ile varsa üzerindeki tarımsal işletme ile ilgili yapı veya tesislere ait adli ve idari yargıya ilişkin her türlü uyuşmazlıkların, o bölgede faaliyette bulunan tapulama mahkemelerinde çözülüp çözülmeyeceği yönünde olduğu, görüşmeler sırasında saptanmış ve Yedinci ve Sekizinci Hukuk Dairelerince sonradan Birinci Başkanlığa gönderilen Yedinci Hukuk Dairesinin, 25/11/1974 tarihli ve 6217-esas ve 6323 karar sayılı ve 12/2/1975 tarihli ve 1144- esas ve 805 karar sayılı ve Sekizinci Hukuk Dairesinin 9/5/1974 tarihli ve 8539 esas ve 2324 karar sayılı ve 1/11/1974 tarihli ve 2268 esas ve 5133 karar sayılı, karar örneklerinden ve görüşmeler sırasında yapılan açıklamalardan, Yargıtay Yedinci Hukuk Dairesinin de Birinci Hukuk Dairesi ile aynı görüşte bulunduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Sekizinci Hukuk Dairesi kararlarında, toprak ve tarım reformu bölgesi olarak belirtilen yerlerde, yukarıda niteliği açıklanan taşınmaz mallara ait bütün ayın davalarının tapulama mahkemelerinde görüleceği kabul edildiği halde. Birinci ve Yedinci Hukuk Daireleri kararlarında 1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanununun ve ilgili diğer kanunların uygulamasından doğmayan ve 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre görevine girmeyen ve genel hükümlere göre çözümlenmesi zorunlu olan uyuşmazlıklar da bulunduğu ve bu uyuşmazlıkların tapulama mahkemelerinde incelenemeyeceği kabul edilmiştir.
Toprak ve tarım, reformu bölgelerinde, 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre, görevine giren uyuşmazlıklarla. Toprak ve Tarım Reformu Kanununun her bölümün belirli maddelerinde, açıklanan uyuşmazlıklara tapulama mahkemelerinde bakılacağı yönünde, daireler arasında bir görüş ayrılığı olmamıştır.
Yargıtay Birinci ve Yedinci Hukuk Dairelerinin kararlarına karşı ileri sürülen görüş, özetle şu gerekçelere dayandırılmıştır:
Toprak ve tarım reformu bölgesi olarak belirtilen yerlerdeki tarım arazileri ile varsa, üzerindeki tarımsal işletme ile ilgili yapı veya tesislere ilişkin her türlü ayın uyuşmazlıkları, toprak ve tarım reformunu ilgilendirir. Bu uyuşmazlıklar çözülmeden kanunun öngördüğü reform uygulamaları yapılamaz. Toprak ve Tarım Reformu Kanunu, davaları kısa sürede bitirecek bir yargı usulü kabul etmiştir. Bu usulü uygulayarak, tapulama mahkemeleri uyuşmazlıkları kısa bir zamanda çözecektir. Bu yerlerle ilgili uyuşmazlıkların çözümünde uygulanması gereken bütün kanunlar, Toprak ve Tarım Reformu Kanunu ile ilgili kanunlardır. 1757 sayılı Kanuna göre, davacıya bırakılması veya verilmesi zorunlu arazi miktarı nazara alınarak, uyuşmazlık çözülmelidir. Anılan kanunda, taşınmaz mallarla ilgili yeni hükümler vardır. Bu hükümleri genel mahkemeler uygulayamaz. Bu nedenlerle toprak ve tarım reformu bölgelerindeki bütün ayın davalarına görevli tapulama mahkemelerinde bakılmalıdır.
1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanunu, açılmış ve açılacak davaların, reform uygulamasına etki yapmaması ilkesini kabul etmiştir. Yoksa bölgedeki uyuşmazlıkların tümünün çözümlenmesinden sonra, reform uygulamasının yapılabileceği ilkesine dayanmamıştır. 176. madde hükmü ile reform uygulamasına etki yapacak biçimde tedbir ve yürütmenin durdurulması kararları verilmesi önlenmiş ve 177. madde ve 214 üncü maddenin 2. fıkrası hükümleriyle de, davada haklı çıkarın hakkı, taşınmaz malın idare elinden çıkması veya aday çiftçiye tahsisi veya plan ve projeye aykırı düşmesi hallerinde, bedele dönüştürülmüş ve 45. madde hükmü ile de kamulaştırmanın iptali dahi, reform uygulanmasına etki yapmaz hale getirilmiştir. Bu durumda, tarım arazileri ile üzerindeki tarımsal işletme ile ilgili yapı veya tesislere ilişkin her türlü adli ve idari yargıya ait uyuşmazlıkların toprak ve tarım reformunu ilgilendirdiği ve reform uygulamasına etki yaptığı kabul edilemez. Yukarıda anılan 214 ncü madde hükmü uyuşmazlıklar çözülmeden, kanunun öngördüğü reform uygulamalarının yapılacağı ilkesini kesinlikle saptamış, toprak ve tarım reformunun uygulanması ile ilgili proje ve planların yapıldığı zaman, derhal uygulamaya geçileceğini açıklamıştır:
Toprak ve Tarım Reformu Kanunu, 766 sayılı Tapulama Kanununun kabul ettiği yargılama usulüne ait hükümlerden esasta daha farklı ve daha çok sürat sağlayan yeni hükümler getirmemiştir. 766 sayılı Tapulama Kanununun uygulanan usul hükümlerinin, davaları kısa bir sürede sonuçlandırmaya yetmediği de bilinen bir gerçektir. 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre, görevi dışında kalan ve Toprak ve Tarım Reformu Kanununun ve ilgili diğer kanunların uygulaması ile de ilgisi bulunmayan ve genel hükümlere göre, çözümlenmesi zorunlu olan uyuşmazlıkların da, tapulama mahkemelerinde çözülmesini ist