Yargıtay Büyük Genel Kurul 1967/1 Esas 1967/5 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1967/1
Karar No: 1967/5
Karar Tarihi: 04.07.1967

(6830 S. K. m. 3, 10, 15) (2709 S. K. m. 38)

Dava: 6830 sayılı istimlak Kanunu hükümlerine göre kamulaştırma parasının artırılmasına ilişkin olarak açılan davalarda; 6830 sayılı Kanunun 15 inci maddesi hükmü çevresinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda verilen rapor .aynı kanunun 10 uncu maddesinde gösterilen esaslara uygun olarak düzenlenmediği ya da kanı sağlayıcı nitelikte bulunmadığı takdirde bilirkişi düşüncesi (mütalaası) hakimi bağlamayacağından davanın ispat edilmemiş sayıp reddini öngören Yargıtay Beşinci Hukuk Dairesinin 22/10/1964 gün, 4146 esas, 4331 karar sayılı ve 22/11/1966 gün 4624 esas, 5306 karar sayılı ve 26/11/1966 gün 4738 esas, 5400 karar sayılı ilamlarıyla, 6830 sayılı Kamulaştırma Kanununun 15 inci maddesinin 6 inci bendi uyarınca hakimin bilirkişi raporunu yetersiz gördüğü zaman yeni bilirkişi kuruluna kamulaştırma parasını takdir ettirmek zorunda olduğu, taşınmaz malların değerini takdirde etmek özel bilgiyi gerektirdiği, bilirkişi düşüncelerinin hakimi bağlamayacağı yolundaki kuralın, taşınmaz mal değerinin doğrudan doğruya hakim tarafından takdir edileceği anlamına gelmeyeceği, bu bakımdan hakimin kıymet takdir komisyonunun takdir ettiği değerin doğru olduğundan söz ederek kendiliğinden davayı reddedemeyeceği görüşünü benimseyen Yargıtay Birinci Başkanlığına haber verilmesi üzerine işin Yargıtay içtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunda görüşülmesi Yargıtay Birinci Başkanlığınca gündeme alınmıştır.

3/7/1967 günü yapılan toplantıda ilgili ilamlar, yazılı düşünceler okunduktan sonra söz konusu ilamlar arasında içtihat uyuşmazlığı bulunduğu oybirliği ile kararlaştırıldı. Konunun esası görüşülüp tartışıldı :

Karar: Anayasanın 38 inci maddesi, kamulaştırmayı gerçek değerin ödenmesi şartıyla kabul etmiştir. 6830 sayılı İstimlak Kanununun 3 üncü maddesinde aynı hüküm yer almıştır. O halde, bu kanunun 15 inci maddesi hükmü sözü edilen bu hükümlerin ışığı altında yorumlanmalıdır. Değer takdirinde izlenilecek usulü gösteren ve istimlak Kanununda yer alan hükümlerle kanun koyucu, gerçek değeri bulup hak sahibine vermek amacım gütmüştür. Kamulaştırmaya konu olan taşınmaz malın sahibi, değer takdiri komisyonunun takdir ettiği değere razı olmadığı zaman kanun koyucu gerçek değerin tarafsız bilirkişi kurulunca takdir edilmesini ön görmüş ve bilirkişi kurulunun ne şekilde meydana geleceğini kanunun 15 inci maddesinde göstermiştir. Değer takdiri komisyonunun teşekkül tarzıyla bilirkişi kurulunun teşekkül tarzı tamamıyla ayrıdır, istimlak Kanunu hükümlerinden değer takdiri komisyonu kararlarının aksi ispat edilinceye kadar muteber olacağı anlamını çıkarmak mümkün değildir. Böyle bir görüşe yer vermek, gerçek değerin bulunmasını, ispat imkanlarıyla kısıtlamak sonucunu doğurur ki, böyle bir sonuç ise kanun koyucunun amacına aykırı düşer.

Diğer taraftan, İstimlak Kanununun 15 inci maddesinin VI ıncı bendinde, hakimin yeniden bilirkişi kurulu teşkil etmek süreciyle değer takdir ettirebilmesi imkanı açıkça kabul edilmiştir. Gerçekten sözü edilen bent hükmüne göre, hakim, bilirkişi kurulu tarafından takdir edilen bedelde açık bir isabetsizlik bulduğu ya da değer takdiri komisyonu tarafından tayin edilen değerle bilirkişi kurulunun takdir ettiği değer arasında önemli bir orantı sizlik gördüğü zaman aynı yolla yeni bilirkişi kurulu seçerek kamulaştırmaya konu olan taşınmazın değerini yeniden takdir ettirebilecektir.

Bu bent hükmünün; kamulaştırma parasının artırılmasıyla ilgili davalarda, değer takdiri komisyonları kararlarının aksi ispat edileceği, bilirkişi kurulunun raporu yetersizse dava reddedileceği anlamını taşımadığı, aksine bu gibi hallerde hakimin yeniden bilirkişiye başvurması şeklinde bir yol çizdiği görülmektedir. Sözü edilen bent hükmünde, (değer takdiri komisyonlarının tayin ettiği değerle orantısızlık hali) bilirkişi kurulunun raporunun takdirinde onu şüpheye düşüren bir durum olarak kabul edilmiştir. Sözü edilen 15 inci madde hükümlerinin açık anlamı herhalde değerin bilirkişi kurulu tarafından takdir edileceği sonucunu doğurmaktadır. Kamulaştırmayı mümkün kılan şartlar, kamulaştırma Kanununda değerin takdiri yönünden yer alan hükümler, ve nihayet taşınmazların değerlerinin takdiri halinin özel bilgiyi gerektirdiği göz önünde tutulunca başka türlü bir sonuca varmak mümkün değildir.

Sonuç: Kamulaştırma bedelinin açtırılması davasında bilirkişi kurulunun raporu kanuna uygun şekilde düzenlenmemiş ya da hakime kanaat sağlayıcı nitelikte bulunmamışsa değer takdiri komisyonu kararının aksi ispat edilemediği düşüncesiyle davanın reddedilemeyeceği bu gibi hallerde yeniden seçilecek bilirkişi kurulu eliyle değer takdirine gidilebileceği, bu itibarla Hukuk Genel Kurulu kararının doğru ve İstimlak Kanunundaki esaslara uygun olduğu 3 Temmuz 1967 tarihinde yapılan ilk toplantıda üçte ikiyi aşan oyçokluğu ile kararlaştırıldı.

AYKIRI GÖRÜŞ

Nuri Ülgenalp (5.HD. Bşk.) :

Menafii umumiye için istimlak kararnamesinde ve Belediyece yapılan istimlak hakkındaki 2497 sayılı Kanunda, kamulaştırma bedeline itiraz davalarında bu bedelin hakeme tespit ettirilmesi usulü kabul edilmiştir. 3710 sayılı Belediye istimlak Kanunu ile Hakem usulü yerine bilirkişi usulü konulmuştur. 6830 sayılı Kanunla da bu usul kabul edilmiştir. 6830 sayılı Kanunun 15 ci maddesinin 4 cü bendinin ikinci fıkrasında; bu madde dairesinde seçilen bilirkişiler hakkında umumi hükümlerin uygulanacağı açıklanmıştır. Muvakkat encümen mazbatasının bu maddeye ait gerekçesinde; ehlivukufun reddi, vazifeye icabet etmemesi veya mütala beyanınından imtina etmesi halinde tatbik olunacak hükümler, raporun tanzim şekli, ekseriyet reyinin muteber olacağı ve ehlivukuf mütalaasının hakimi takyit etmeyeceği gibi Hukuk Muhakemden Usulü Kanununun, umumi hükümleri burada da tatbik olunur denilmektedir. Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununun 286 cı maddesine atıf yapıldığına göre bu maddenin yorumlanması gerekir. Ord. Prof. Mustafa Reşid Belgesay ve Sabri Şakir Ansay ile Prof. Baki Kuru; Yargıcın, objektif bilgilerine dayanabileceği, umumi hayat tecrübeleriyle bilirkişi raporunu kontrol ve serbestçe takdir edebileceği ikinci bir bilirkişiye başvurmadan da hüküm verebileceği görüşündedir. (Mustafa Reşid Belgesay. Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu Şerh Sabri Şakir Ansay Hukuk Yargılama Usulleri 947 tab, sahife 221, "Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü Ankara 964 tab, sahife 310).

6830 sayılı kanunda, bilirkişi kurulu mütalaasının kati olduğuna dair bir hüküm, yoktur. Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun 286 cı maddesindeki esas kuraldan ayrıldığı takdirde özel kanunlara özel hükümler konulmaktadır. 813 saydı Tıbbi Adli Müessesesi Kanununun 4 cü maddesinde Tıbbi Adli'nin ihtibaratı tıbbiyei adliyesinin nihai hal mercii olduğu açıklanmıştır. Bu hüküm; 6119 sayılı Kanunun 10 cu maddesiyle değiştirilmiş, ve meclisin kararları nihai olmakla beraber mahkemelerin delilleri serbestçe takdir edeceği hususundaki salahiyetini takyit etmeyeceği hükmü konulmuştur. 6830 sayılı Kanunda bilirkişi mütalaasının hakimi bağlayacağına dair bir hüküm bulunmadığına, bu kanunda Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununa atıf yapıldığına ve sözü geçen kanunun 286 cı maddesinin yukarıda izah edilen yorumuna göre 6830 sayılı Kanunun 11, 12, 15 ci maddelerinde yazılı esaslara uygun olmayan bilirkişi heyeti raporunun hakimi bağlayacağı düşüncesindeyim.

AYKIRI GÖRÜŞLER

C. Özden, N. Ülgenalp, H. R. Çitçi, N. Kütükçüoğlu, K. Terzioğlu, R. Kayganacıoğlu, A. Zeyneloğlu, H, Sabri Ünür :

5. hukuk kararı doğrudur, oyundayız.

C. Poyrazoğlu, A. Yurdakul, N. Erdoğan, Ş. Arıç, M. Gökgöl, C. Milli, H. Özden, N. Başar, S. Kurtuluş, F. S. Selçek, O. Aydın, M. Akan :

5. hukuk kararı doğrudur. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy