Yargıtay Büyük Genel Kurul 1966/22 Esas 1968/8 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1966/22
Karar No: 1968/8
Karar Tarihi: 06.05.1968

(743 S. K. m. 671, 672)

Dava: Belediye sınırları içinde ve tapuda kayıtlı bulunan gayrimenkuller hakkında Medeni Kanunun 671. maddesi uyarınca bedeli karşılığında lüzumlu geçit verilmesi isteği ile açılan davalarda bu maddede yazılı şartlar tahakkuk ettiği halde 7.9.1956 gün ve 6785 sayılı İmar Kanununun 39. maddesi gereğince o şekilde geçit hakkının tanınmasının bu kanun ve talimatnameler hükümlerine uygun olup olmadığının belediyeden veya İmar İdare Kurulundan sorulması gerekip gerekmediği konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.12.1964 gün, 1/651-745 sayılı, Beşinci Hukuk Dairesinin 11.5.1965 gün ve 2812/2319 sayılı ilamları arasında içtihat uyuşmazlığı olduğu bildirilmiş, ilamlar ve daira başkanının yazılı mütalaası Birinci Başkan tarafından Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kuruluna tevdi edilmiş olmakla 29.4.1968 Pazartesi günü toplanan kurulda, ilamlar ve yazılı mütalaa okunduktan ve ilamlar arasında içtihat uyuşmazlığı bulunduğu oybirliği ile kararlaştırıldıktan sonra gereği görüşülüp konuşuldu:

Karar: Yargıtay Hukuk Kurulu ilamında, belediye sınırları içindeki tapulu gayrimenkuller hakkında Medeni Kanunun 671. maddesi uyarınca bedeli karşılığında lüzumlu geçit verilmesi için açılan davalarda, geçit hakkı, zorunlu irtifak haklarından olduğundan bu hakkın meydana gelmesinde bir sakınca olup olmadığının belediye veya imar müdürlüğünden sorulması gerekmeyeceği öngörülmüştür. Beşinci Hukuk Dairesinin onama ilamında geçit hakkının verilmesinde imarca bir sakınca bulunup bulunmadığı belediye veya imar müdürlüğünden sorulmadan sakınca olmadığı tespit edilmeden davanın kabul edilemeyeceği içtihat olunmuştur.

Medeni Kanunun 671. maddesi uyarınca bedeli karşılığında lüzumlu geçit hakkı isteyen gayrimenkul sahibi genel yola çıkmak için yolu bulunmadığından zaruret halindedir. Gayrimenkulünü kullanması ve işletmesi çok zor hatta imkansız bir hale gelmiştir. Bu itibarla diğer gayrimenkul maliki yolu bulunmayan gayrimenkul sahibine genel yol ile bağlantı sağlayan bir yol vermekle yükümlüdür.

Lüzumlu geçit hakkı niteliği itibariyle diğer irtifak haklarından tamamen aykırıdır. Bu hak, yalnız mülkiyet hakkının değil, hizmet eden arazi üzerindeki bütün aynı hakların bir takyidini teşkil eder. Böylece, rehin hakkından, ayni irtifak haklarından önce gelen bir haktır. Medeni Kanunun 671. maddesi uyarınca açılan davalarda isteğin anılan 671. maddenin ve 11.2.1959 gün ve 14/13 sayılı içtihadı birleştirme kararının kapsadığı şartlara uygun olup olmadığını araştırmakla yetinilir. Zira, bu hak Medeni Kanunun zorla sağladığı bir haktır. Diğer kanunlarla kaynlandırılmamıştır. Bu cümleden olmak üzere 9.7.1956 gün ve 6785 sayılı İmar Kanununun 39. maddesinde bedeli karşılığında lüzumlu geçit hakkı için bir sınırlandırma konulmamıştır. Kanun teklifinin gerekçesinde, ve geçici komisyonun hazırladığı ve Büyük Millet Meclisinde kabul edilen şimdiki metin ile müzakere sırasında geçen konuşmalarda 39. maddenin başka surette uygulanmasını gerektiren bir işaret bulunmamaktadır. 39. maddede (Belediye hudutları içinde gayrimenkullerin tevhid ve ifrazı; bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisi veya bu hakların kaldırılması, bu kanun ve talimatnameler hükümlerine uygunluğu belediye encümenlerince varsa imar idare heyetlerince kabul ve tasdik edilmedikçe tapuca tescil olunmaz. Tarafların rızası veya mahkeme kararıyla şuyuun izalesi ve arazi taksimi de yukarıki hükümlere tabidir) denilmiştir. Madde hükmünden açıkça belli olduğu üzere gayrimenkullerin tevhit ve ifrazı, irtifak hakkı tesisi, kaldırılması, rıza ile veya mahkeme kararıyla şuyuun izalesi ve arazi taksimi dışında kalan ve Medeni Kanunun 671. maddesine uygun dava ve isteklerde 39. maddenin uygulanması söz konusu olamaz. Maddenin ikinci fıkrasında mahkeme kararıyla şuyuun izalesi ve arazi taksiminde belediyeden ve imardan sorulacağı öngörülmüş olmasından da mahkemelerin başka istekler karşısında bu yola gitmeyecekleri kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Yukarıda işaret edildiği üzere Medeni Kanunun 671. maddesine giren lüzumlu geçit isteme 39. maddede sayılan hususlar dışındadır. Hukuk Genel Kurulunun başka başka konular sebebiyle incelendiği 39. madde ile ilgili görüşü bu düşünceye uygun düşmektedir. Şu yönü belirtmek yerinde olur: İmar planı uygulaması tamamlanmış yerlerde her müstakil imar parseline genel yola çıkmak imkanı verilmiştir. Bu gibi yerlerde bir ihtiyaçtan söz edilemez. İmar planı henüz uygulanmayan veya uygulanmayan veya uygulaması tamamlanmayan yerlerde lüzumlu geçit hakkı söz konusu olabilir. Bu itibarla lüzumlu geçit hakkı tanınırken imar planının bozulacağı endişesi varit olamaz. Böylece Medeni Kanunun 671. maddesine dayanan lüzumlu geçit isteme 39. maddede sayılan hususlar dışındadır. Hukuk Genel Kurulunun başka başka konular sebebiyle incelendiği 39. madde ile ilgili görüşü bu düşünceye uygun düşmektedir. Şu yönü belirtmek yerinde olur: İmar planı uygulaması tamamlanmış yerlerde her müstakil imar parseline genel yola çıkmak imkanı verilmiştir. Bu gibi yerlerde bir ihtiyaçtan söz edilemez. İmar planı henüz uygulanmayan veya uygulanmayan veya uygulaması tamamlanmayan yerlerde lüzumlu geçit hakkı söz konusu olabilir. Bu itibarla lüzumlu geçit hakkı tanınırken imar planının bozulacağı endişesi varit olamaz. Böylece Medeni Kanunun 671. maddesine dayanan lüzumlu geçit iste davasının İmar Kanununun 39. maddesi ile ilgisi bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Sonuç: Belediye sınırları içinde ve tapuda kayıtlı bulunan gayrimenkuller hakkında Medeni Kanunun 671. maddesi uyarınca bedeli karşılığında lüzumlu geçit verilmesi için açılan davalarda isteğin İmar Kanunu ve Talimatnameleri hükümlerine uygunluğunun belediyeden veya imar idare kurulundan sorulması gerekmediğine, Hukuk Genel Kurulunun 23.12.1964 gün ve 1/651-745 sayılı ilamında belirtilen içtihadın doğru olduğuna, 29.4.1968 günlü ilk görüşmede mevcudun üçte ikisini aşan oyçokluğu ile karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy