Yargıtay Büyük Genel Kurul 1963/2 Esas 1964/2 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1963/2
Karar No: 1964/2
Karar Tarihi: 16.01.1964

(765 S. K. m. 403)

Dava: Baz morfinin Türk Ceza Kanununun 403. maddesinin 2 ve 4. bentlerinde yazılı morfin olup olmadığı yolunda Ceza Genel Kurulunun 27.6.1961 tarih ve 5/54 esas ve 44 karar sayılı ve 14.1.1963 tarih ve 5/1 esas ve 1 karar sayılı ilamlarıyla 5. Ceza Dairesinin 18.2.1960 gün ve 6709 esas ve 727 karar sayılı ilamı arasında meydana gelen uyuşmazlığın içtihadı birleştirme yoluyla çözülmesinin Yargıtay 5. Ceza Dairesi Başkanlığının 8.6.1963 tarih ve 187 sayılı yazısıyla istenmesi üzerine toplanan İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunda yukarıda gün ve sayıları yazılı kesin ilamlar arasında kanun aradığı içtihadı birleştirme sebebinin gerçekleşmiş bulunduğuna oybirliği ile karar verildikten sonra, konu incelendi, gereği görüşülüp konuşuldu:

Karar: 1 - Adli Tıp Meclisi ve Kimyahanesinin bazı raporlarında baz morfinin ilk kademede afyondan elde edilen madde olduğu ve ham afyon sayılması gerektiği ve bazı raporlarında ise, baz morfinin, morfin olabilmesi için başkaca kimyevi ve fiziki işlemlere tabi tutulması gerekmekte olduğu ve Türk Ceza Kanununun 403. maddesinin 6123 sayılı kanunla değiştirilmeden önceki metninde (morfin ile morfin muştakları) beraber yer aldığı halde yeni şeklinde yalnız morfin kelimesi bırakılarak failin daha ağır bir cezaya tabi tutulduğu üzerinde durulup hukuki bakımdan bir sakınca bulunmadığı takdirde morfin sayılabileceği yazılmıştır.

Adli Tıp Meclisinin düşünceleri (hukuki bakımdan mahzur yoksa) kaydına bağlanarak, meselenin sadece Adli Tıp konusu olmadığı ve işin mahkemelerce hukuk yönünden çözülmesi gerektiği belirtilmiş bulunmaktadır.

2 - 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 403. maddesinde "tıbbi afyon ve afyon hulasasını morfin ve emlahını ve dissatilmorfin ve bunların emlahını ve kodeinden maada afyon şibihkaleviyatını ve bunların emlah ve müştekatını ve kokain emlah ve müştekatını ve esrar ve müstahzeratını kaçak suretiyle ithal ve Türkiye dahilinde bir mahalden diğer bir mahalle nakledenler ve ettirenler ve izinsiz satanlar ve alanlar veya satmak üzere nezdinde bulunduranlar ve bunların alınıp satılmasına ve her ne suretle olursa olsun tedarikine vasıta olanlar..... altı aydan aşağı olmamak üzere hapsolunur ve 100 liradan 1.000 liraya kadar ağır cezai nakdi alınır" denilmekte ve uyuşturucu maddeler birer birer sayılmakta idi.

Sözü edilen Yasanın 20.6.1933 tarihinde 2275 sayılı kanunla yapılan değişiklikten sonraki 403. maddesinde ise, (esrar, müstahzar afyon ve tıbbi afyon ile müstahzarlarının ve morfin ve bütün milhlerinin ve morfinin uzvi hamızlarla veya küul cezriyle birleşmesinden hasıl olan bütün eserleri ve bunların milhlerinin ve koka yaprağı, ham kokain ve kokain ekgonin ve trokokain ile bütün milhlerinin ve yüzde 0,20 gramdan fazla morfin ve milhlerinin ve yüzde 0,10 gramdan fazla kokain milhlerini muhtevi bütün müstahzarları, bu maddeler mahiyetinde olduğu İcra Vekilleri Heyetince tayin ve ilan olunacak maddeleri ve bütün müstahzarları izinsiz memlekete sokmağa çalışanlarla sokanlar ve bunları memleket dahilinde izinsiz satanlar ve alanlar veya satmak üzere yanında bulunduranlar ve bunların alınıp satılmasına ve her ne suretle olursa olsun tedarikine vasıta olanlar ve imal ve izinsiz ihraç edenler... bir seneden beş seneye kadar hapis ve her gram veya küsuru için bir lira hesabiyle ağır para cezasıyla mahkum edilirler) denilmekte ve böylece, uyuşturucu maddeler sayılmakla beraber sonradan icat ve imal edilecek maddelerin de Bakanlar Kurulu kararıyla belli ve ilan edileceği esası konulmakta ve ceza müeyyidesi de ağırlaştırılmakta idi.

7.6.1941 tarihli 4055 sayılı kanunla değişen 403. madde ise, uyuşturucu maddeleri birer birer saymamış ve Bakanlar Kurulunca belli ve ilam etmek kuralını kaldırmış ve uyuşturucu maddelerin cins ve nevinde fark gözetilmeksizin cezayı ağırlaştırmıştır. 4055 sayılı kanuna ait 16.5.1941 gün ve 45 sayılı Adliye Encümeni gerekçesinde, yeni icap ve imal olunmuş herhangi bir maddede uyuşturucu halin mevcut olup olmadığını her yoldan araştırmanın mahkemelerin kanuni yetkilerinden bulunmasına göre maddenin metninde ilan hakkında bir hüküm bulunmasının gerekli görülmemiş olduğu yazılmıştır.

6123 sayılı yasa ile değiştirilen ve 1.8.1953 ten beri yürürlükte bulunan Türk Ceza Kanununun 403. maddesinde dahi, uyuşturucu maddelerin neler olduğu sayılmamış ve bu maddenin birinci bendinde uyuşturucu maddelerin izinsiz imal, ithal veya ihracı yasak kılınmış ve bunun müeyyidesinin 10 yıldan başlamak üzere ağır hapis, sürgün ve ağır para cezası olduğu ve kullanmak amacı olmaksızın bulundurma halinde ise ağır hapis cezasının beş yıldan aşağı olamayacağı, üçüncü bentte, hükme bağlanmıştır, ancak uyuşturucu madde eroin, kokain, morfin veya esrar ise, ikinci bendiyle, ölünceye kadar ağır hapis ve kullanma amacı dışındaki bulundurma hallerinde ise, 4 üncü bendiyle, ağır hapis cezasının 10 yıldan aşağı olamayacağı, 5 inci bendinin son fıkrasıyla 6. bendindeki hallerde dahi, ölüm cezası verileceği açıklanmış bulunmaktadır.

3491 sayılı Toprak Mahsulleri Ofisi Kanununun 5759 sayılı kanunla 6, 18 ve 27. maddelerinin değiştirilmesine ve bu kanuna bazı hükümler eklenmesine ilişkin 21.7.1959 tarih ve 7368 sayılı kanunun ek 1. maddesinde, ham afyon, hazırlanmış afyon, tıbbi afyon ve bunların müstahzarları Türk Ceza Kanununun tatbikatında uyuşturucu maddelerden sayıldığı yazılı olup ham afyon uyuşturucu maddelerden sayılmakla beraber hazırlanmış afyon, tıbbi afyon ve bunların müstahzarları arasında hukuki bir fark gözetilmemiştir.

Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, yasama organı uyuşturucu maddeler hakkındaki uluslar arası anlaşmalara uygun bir şekilde cezaları artırmış, ağır hapis cezasının aşağı miktarlarını belli etmekle yetinerek, bu maddelerin tespit edilecek uyuşturuculuk derecelerine göre verilecek cezaların takdirini mahkemelere bırakmış ve uyuşturucu madde; eroin, kokain, morfin ve esrar olursa, cezayı, ölüm cezasını bile kapsayacak şekilde ağırlaştırmıştır.

3 - Türk Ceza Kanunu uyuşturucu maddelerden hiç birisini tarif etmediği gibi ayrıca şiddet sebebi saydığı eroin, kokain, morfin ve esrarın ne olduğunu da açıklamamıştır. Ancak 3189 sayılı kanunla onaylanan 1936 tarihli Cenevre anlaşmasına ait mukavelenamenin birinci maddesinde (işbu mukavelede uyuşturucu maddeler tabiriyle 23 Kanunusani 1912 tarihli Lahey mukavelesi ve 19 Şubat 1925 tarihli ve 13 Temmuz 1931 tarihli Cenevre mukaveleleri ahkamının tatbik edildiği veya edileceği ilaçlar veya maddeler anlaşılır) denilmekte olup 2108 sayılı kanunla Hükümetimizin katılması kabul olunan her üç sözleşmede; ham afyon, tıbbi afyon, morfin, ham kokain ve kokainin tarifleri mevcut olup (afyonun "C 17 H 19 No 3" kimya düsturuna uygun olan başlıca müessir cevherine morfin denir) hükmü yer almıştır.

Merhum Başsavcı Fahrettin Karaoğlan tarafından yazılıp 1936 senesinde Adalet Bakanlığınca yayınlanan (tadillerden sonra Ceza Kanunumuz üzerinde bir inceleme) adlı eserin 71. sahifesinde morfin "afyondan çıkarılıp ağrıyı dindirmek veya dimağı uyuşturmak için cildin altına şırınga edilen çok kuvvetli bir zehirdir." diye tarif edilmiş bulunmaktadır.

Şu itibarla :

6123 sayılı kanunla değişen Türk Ceza Kanununun 403. maddesinin 1. bendinde uyuşturucu maddelerin izinsiz imal, ithal ve ihracının ve bu fiillere teşebbüsün yasak olduğu bildirilmesine göre 403. maddenin 2. bendindeki yazılı maddelerin imalinde (iptidai maddeler temin ve tedarik edilmiş ve elde edilen aletlerin bu imale elverişli bulunduğu anlaşılmış olduğu takdirde) imale teşebbüs hallerinde aynı cezai hükümler uygulanacağı şüphesiz olup baz morfin yapan veya buna kalkışanların araçlarının yetersizliği sebebiyle morfin yapmak imkanına sahip bulunmadıkça morfin imal edenler veya buna kalkışanlarla bir sayılmalarına, Türk Ceza Kanununun 6123 sayılı kanunla değişik 403. maddesinin açık hükümleri karşısında, kanuni iskan bulunmamıştır. Bununla beraber, mahkemeler suçun ağırlığını ve suçluların kişiliğini gözönünde tutarak verecekleri cezayı arttırmak yetkisine sahip olduklarından, hem uluslar arası sosyal düzen için, hem yurdumuz için büyük tehlikeler arzeden bu gibi suçların suçlularına verecekleri cezada, yerine göre, cezanın en aşağı sınırı ile bağlı kalamayacakları gibi en yukarı sınıra veya en yukarı sınıra yakın miktarlara kadar yükselebilirler ve böylece, baz morfinin, morfin sayılmasıyla korunmak istenen sosyal yarar (menfaat), yeteri kadar ve yasaya uygun olarak korunmuş olur.

Sonuç: Türk Ceza Kanununun 403. maddesinin 2 ve 4. bentlerinde sayılan uyuşturucu maddeler arasında anılmış bulunmayan baz morfinin, (bu bentlerde yazılı) morfin sayılamayacağına 13.1.1964 gününde üçte ikiyi aşan çoğunlukla karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy