Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1959/14
Karar No: 1959/30
Karar Tarihi: 14.03.1960
(743 S.K. m. 2)
Dava: Türk Kanunu Medenisinin meriyetinden evvel aktedilmiş olan evlenme dolayısıyla terettüp eden mihri (mehri) müeccelin Kanunu Medeninin meriyetinden sonra boşanma vukuunda tediyesi lazım gelip gelmeyeceği hususunda Temyiz Mahkemesi Yüksek 2. Hukuk Dairesinin 28 Nisan 1935 tarih 1166/1000 sayılı ilamıyla aynı dairenin 2 Haziran 1959 tarih 2984/2385 sayılı ilamı arasında içtihat ihtilafı bulunduğu Ankara Avukatlarından Mehmet Çelebioğlu tarafından verilen arzuhal ile bildirilmiş işbu ihtilafın tevhidi içtihat yoluyla halli istenmiş, Temyiz Mahkemesi Birinci Reisliği tarafından bahsi geçen ilamlar ve daire reisliğinin yazılı mütalaası heyetimize tevdi edilmiş olmakla Temyiz Mahkemesi Tevhidi İçtihat Hukuk Kısmı Umumi Heyetince keyfiyet müzakere olundu.
Karar: 28 Nisan 1935 tarihli ilamda (Ahkamı sabıka zamanında zimmete terettüp eden mihir borçları Kanunu Medeninin meriyetinden sonra vaki boşanma ile dahi lazımülifa olacağı) belirtilmiş bu noktaya ait temyiz itirazı varit görülmemiştir.
2 Haziran 1959 tarihli ilam ise (Eski hükümler meri iken aktedilen nikah vesilesiyle nikahın zevali halinde taahhüt olunan maktu edaları Medeni Kanun menetmiştir. Eskiden aktedilmiş olan bir nikah, Medeni Kanunun meriyete girmesinden sonra zeval bulursa eski taahhüt Medeni Kanunca kabul edilmiş bulunan bir amme intizamı kaidesine mugayir olması bakımından Medeni Kanunun Sureti Meriyet ve Şekli Tatbiki Hakkındaki Kanunun 2. maddesi gereğince tatbik kabiliyetini kaybetmiş olur. Bu hale göre davacı tarafın talebi bir intizamı amme kaidesine mugayirdir. Talebin esası batıl olduğu nazara alınarak hüküm tesisi icap ederken yolunda tanzim edilmiştir.
Her iki ilam Kanunu Medeninin meriyetinden evvel aktedilmiş olan nikah zımnındaki mihri müeccele taalluk etmektedir. Birinci ilamda işbu mihrin, Kanunu Medeninin meriyeti zamanında boşanma takdirinde ödenmesi lüzumu içtihat edildiği halde ikinci ilamda o yoldaki talep amme intizamına mugayir görülmüş tediyesi lazım gelmediği içtihat olunmuştur. İşbu iki ilam arasında içtihat ihtilafı aşikar bulunmaktadır.
Kanunu Medeninin meriyetinden evvelki hükümlere nazaran nikah aktiyle koca aleyhine ve karı lehine terettüp eden mihir mücerret sahih bir akit ile vacip olan ve ahkamı sabıkaya göre müekket hale gelen bir alacaktan ibarettir. Mihri müeccel ise ödenmesi en geç talak veya taraflardan birinin vefatı hadisesine tehir edilmiş mihir alacağıdır.
Nikah akti Kanunu Medeninin meriyetinden evvel yapılmış tekit ve takarrur şartları o tarihlerde tahakkuk etmiş ise mihri müeccel koca aleyhine bir borç ve karı lehine bir alacak olarak müktesep bir hak teşkil eder. Ödenmesi keyfiyetinin muayyen bir zamana ve en geç muayyen vakıaların tahakkukuna bırakılmış olması vecibenin bünyesine tesir edemez. Mihir borcu nikahın zevali halinde taahhüt olunmuş maktu bir eda değildir. Nikahın zevali evvelce zimmete terettüp eden borcun en geç ödeneceği zamanı belli eder. Hadiselerde olduğu gibi mihir borcu Kanunu Medeninin meriyetinden evvel müeccel olarak zimmete terettüp etmiş ve fakat meriyetten sonra boşanma ile ecel nihayet bulmuştur.
Ahkamı sabıkada mihirin kabulüne saik olan sebepler muvacehesinde bunun mücerret talaki (boşanmayı) önleyecek bir tedbir veya talak (boşanma) tazminatı olarak kabulüne imkan yoktur. Filhakika tar