Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1959/12
Karar No: 1959/29
Karar Tarihi: 02.12.1959
(743 S. K. m. 1, 148, 262, 272)
Dava: Büyükana ve büyükbabanın torunları ile, velinin arzusu hilafına ve veliyi hasım göstermek suretiyle, şahsi münasebet teminini talep ve davaya hakları bulunup bulunmadığı hususunda Yüksek Temyiz Mahkemesi ikinci Hukuk Dairesinin 11/12/1947 tarih 6501/6134 sayılı ilamında belirtilen içtihat hilafına aynı dairede yeni bir içtihat, ve kanaat izhar olunduğu daire riyasetinden yazılan 10/3/1959 tarihli tezkerede belirtilmiş keyfiyetin Tevhidi içtihat Heyetince müzakeresi istenmiş, evrak Birinci Riyasetçe Heyetimize havale edilmiş olmakla. Temyiz Hukuk Kısmi Tevhidi içtihat Umumi Heyetinde müzakere olundu. Netice:
Karar: Yüksek Temyiz ikinci Hukuk dairesinin 11/12/1947 tarihli ilamı büyükana ve büyükbaba tarafından torunlarının velisi aleyhine açılmış bir davaya taalluk etmektedir. Bu davada davacılar; davalı kadın ile kendi oğullarının boşanmış olduklarını, müşterek çocuklarına ait velayet hakkının davalı kadına bırakıldığını, kendi oğullarının ahiren vefat ettiğini bildirmiştir, davalının velayeti altında bulunan torunları ile kendileri aralarındaki şahsi münasebetin kanuni bir hak ve insani bir borç bulunduğunu ileri sürmüşler ve hadisenin iktiza ettirdiği kararın alınmasını istemişlerdir. Asliye mahkemesince işbu talep kabul edilmiş, davacılarla torunları arasındaki şahsi münasebetin karar yerinde gösterildiği şekilde tesisi cihetine gidilmiştir, işbu karar davalının temyizi üzerine Temyiz İkinci Hukuk Dairesince (davacıların çocuklarının çocuğunu görmek istemeleri vazgeçilmesi mümkün olmayan kan münasebeti icabından olup kanunda buna muhalif bir hüküm bulunmadığı cihetle bu hususta hakimin takdir hakkı derkar bulunduğu) mucip sebebiyle bu noktaya matuf temyiz itirazı reddedilmiş ve hüküm yalnız (Davacıların münasip zamanlarda anasının yanma gelip küçüğü görmeleri ve ananın buna muhalefet etmemesi suretinde karar verilmesi) lüzumundan bahisle bozulmuştur. İşbu ilamda büyükana ve büyükbabaların torunları ve şahsi münasebetleri hakkında iktiza eden tedbirlerin alınmasını talep ve dava etmeye hakları bulunduğu esas itibariyle kabul olunmuştur.
Daire riyasetinin bahsi geçen tezkeresinde: Çocuğun anne ve babasından alınmamasının esas kaide olduğu, bunun istisnasının kanunun tayin ettiği hallere münhasır bulunduğu, bu kaide nin Medeni Kanunun 262. maddesinde (Çocuk küçük iken ana ve babasının velayeti altındadır. Kanuni sebep olmadıkça anne ve babadan alınamaz) denilmek suretiyle ifade olunduğu, tadat olunan istisnalar meyanında kanunda büyükbaba ve büyükanneler torunlarıyla şahsi münasebet tesis ettirmek için ayrıca bir hüküm kabul edilmediği, bunun vazukanunun tesadüfen tanzimini ihmal ettiği bir hal olmadığı aile fertleri arasında çıkacak ihtilaflara çocuğun mevzu ittihaz edilmesini önlemek ve bir çocuğun dört kişinin torunu olabileceği de nazara alınarak asıl anne ve babasıyla büyükanne ve babaları arasında çocuğun istikrarsız bir vaziyette dolaşmasına mani olmak maksadıyla şahsi münasebet tesis ettirmek hakkının büyükbaba ve annelere kanunen tanınmadığı, şahsi münasebet tesis ettirmek hakkının münhasıran anne ve babayı Kanunu Medeninin (148/3) mucibince kabul olunduğu, bunun haricinde diğer aile fertlerine böyle bir salahiyetin kanunen kasten bahsedilmediği, büyükanne ve babaların şahsi münasebet tesisini bir hak olarak tale