Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1958/31
Karar No: 1959/26
Karar Tarihi: 11.11.1959
(818 S. K. m. 344, 345, 96, 98)
Dava: Temyiz Mahkemesi Dördüncü Hukuk Dairesi Reisliğinin 30/12.1958 günlü ve 97/2073 sayılı yazısında, adı geçen dairenin 3078/4608 sayılı ve 18.7.1957 günlü ve yine 2061/1630 sayılı ve 25.3.1957 günlü kararlarında müddeti belli olmayan hizmet aktinin iş sahibi tarafından haksız yere feshi halinde işçinin mahrum kaldığı iş paralarına (ücretlere) ait tazminatın sadece feshi ihbar müddetine ilişkin iş parası üzerinden değil, ihbar müddetini çok aşan zamanlara ait ücretler esas alınarak hüküm edileceği kabul edildiği halde yine dairenin 7022/6025 sayılı ve 23.11.1956 günlü kararında müddeti belli olmayan hizmet aktinin iş sahibi tarafından haksız yere feshi halinde işçinin mahrum kaldığı ücretlere ait tazminatın sadece feshi ihbar müddetine ilişkin iş paraları üzerinden hesaplanacağı esasının benimsendiği ve son zamanlarda incelenen bir takım dosyalarda dahi bu son kararın dayandığı esasın tatbiki üzerinde bir ekseriyet meydana geldiği bildirilerek içtihadı birleştirme yoluna gidilmesi istenmiştir. Bunun üzerine toplanan Hukuk Kısmı İçtihadı Birleştirme Umumi Heyetince, daire reisliği yazısında bildirilen kararlar arasında birbirini tutmazlık bulunduğuna ittifakla karar verildikten sonra mesele incelendi, gereği konuşuldu :
Karar: 1 - İşçinin fesih sebebiyle iş sahibinden tazminat istemesine esas teşkil edebilecek kanun hükümlerini göz önüne getirdiğimiz zaman, karşımızda Borçlar Kanununun 345. maddesi hükmüyle aynı Kanununun 325 ve 96. maddesi hükümleri yer almaktadır. Borçlar Kanununun 344 ve 345. maddelerini metin ve matlaplarıyla beraber inceleyecek olursak anlarız ki, işçinin 345. madde hükmünce iş sahibinden tazminat isteyebilmesi için işverenin iş aktine aykırı bir harekette bulunması ve bu hareketi işçinin fesih için haklı sebep sayarak hizmet aktini feshetmiş olması şarttır. İçtihadı birleştirme konusu olan davalarda böyle bir durum yoktur. Bu davalarda iş sahibi müddeti belli olmayan hizmet aktini ihbar mehline riayet etmeden feshetmiş veyahut her hangi bir fesih beyanında bulunmaksazın işçinin yerine girmesini yasak etmek gibi bir hareketle onun çalışmasına gerçekten engel olmuştur. Böyle durumlarda işçi ancak Borçlar Kanununun 325 ve 96. maddelerine dayanarak tazminat isteyebilir. Halledilecek mesele, müddeti belli olmayan hizmet aktinin ihbar müddetleri beklenmeksizin veya ihbar şartı yerine getirilmeksizin ve haksız yere iş sahibi tarafından feshi halinde işçinin uğradığı zararların, kaide olarak, en önemlisi bulunan ücret alacağından mahrum kalma şeklindeki zararın karşılığının ne kadar müddete ait ücret üzerinden hesaplanacağı meselesidir. Kararların bir kısmında bu tazminatın o hadiselerde feshi ihbar müddeti olan onbeş günlük iş parası (ücret) üzerinden hesaplanacağı kabul edildiği halde, diğer kararlarda işçinin yeni bir iş buluncaya kadar geçireceği müddete ait iş paraları üzerinden veya daha sonraki müddetlere ait iş paraları üzerinden tazminatın hesaplanacağı esası benimsenmiştir.
2 - Bu iki görüşten hangisinin doğru olduğunu anlamak için tazminatın tarifini hatırlamak gerektir. Tazminat, akte veya kanuna aykırı bir hareketin meydana gelmemiş olması halinde bir kimsenin mameleki yani patrimuanı ne durumda bulunacak idi ise akte veya kanuna aykırı harekete rağmen mameleki yine o durumda bulundurmak için haksız harekete uğrayana yapılacak bir edim, bir edadır. Bu tarifi, müddeti belli olmayan hizmet aktinin iş sahibi tarafından bozulması haline tatbik edersek şöyle bir zorluk ile karşılaşırız; o da hizmet akti iş veren tarafından haksız yere bozulmamış olsaydı ne zamana kadar sürecekti sorusuna cevap vermek zorluğudur. İsviçre hukukçuları bu soruya aktin en yakın feshi ihbar müddeti sonunda sona erecek olduğunun kabulü gerektiği şeklinde cevap vermektedirler (Oser - Schönenberger Borçlar Hukuku Art. 332 N. 16 son cümle; Art. 347 N. 16; Art. 352 N. 34 ve 36; Becker Borçlar Hukuku Art. 332 N. 11 sonları; Art. 353 N. 1 ve 4; Guhl, Das Schweizer Recht, 1, S. 361). Gerçekten, müddeti belli olmıyan bir hizmet aktini gerek iş sahibi, gerek işçi, Borçlar Kanununun 340. maddesi hükmünce ve o maddedeki müddetlerin sonunda hüküm meydana getirmek üzere feshini ihbar edebilir. Fakat işveren, kanunda gösteri