Yargıtay Büyük Genel Kurul 1957/2 Esas 1957/11 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1957/2
Karar No: 1957/11
Karar Tarihi: 15.05.1957

(743 S. K. m. 639)

Dava: 5602 sayılı Tapulama Kanununun 13. maddesinin 6335 sayılı kanun ile muaddel (D) bendinin Temyiz Mahkemesi Yedinci Hukuk Dairesince tatbikında 27.4.1949 tarih 7/7 numaralı Temyiz Tevhidi İçtihat Kararı nazara alınarak müşterek murisden müntekil gayrimenkul hakkında mirascılardan birinin diğer mirascılara karşı iktisap müruru zamanı iddiasında bulunabileceği kabûl edilmiş, bahsi geçen Tevhidi İçtihat Kararının 26.5.1954 tarih 17/7 numaralı Tevhidi İçtihat Karariyle kaldırılması üzerine de tapuda kayıtlı olmıyan ve fakat müşterek muristen intikal eden gayrimenkul hakkında Kanunu medeninin 578. maddesinin son fıkrası uyarınca mirascılardan birinin diğer mirascılara karşı iktisap zaman aşımı definde bulunamıyacağı içtihat olunmuş o tarihtenberi Tapulama Kanununun 13. maddesinin (D) bendi o yolda tatbik edilegelmiş iken ahiren işbu bendin tasfiye mahiyetinde hususi ve mutlâk bir hükmü ihtiva ettiği e müşterek muristen müntekil tapusuz gayrimenkuller hakkında birfark gözetmediği derpiş edilerek mirascılar arasında dahi bu bend hükmünün mutlâk olarak tatbikı lâzımgeldiği ve binnetice mirascılardan birinin diğer mirascılara karşı bu hükümden faydalanabileceği yolunda bir ekseriyetin tehassül ettiği Yedinci Hukuk Dairesi Reisliğinden Temyiz Birinci Reisliğine yazılan 30.3.1956 tarih ve 143/131 sayılı yazı ile bildirilmiş ve keyfiyetin tevhidi içtihat yolu ile halli istenmiş olmakla Temyiz Tevhidi İçtihat Hukuk Kısmı Umumi Heyetinde iş konuşulup görüşüldü:

Karar: Tapulama Kanununun gayrimenkul malların kimin adına tespit ve tescil edileceğini bildiren 13. maddesinin (D) bendinde bir kimsenin tapuda kayıtlı olmıyan 20 dönümden az bir gayrimenkul üzerinde en az yirmi yıldanberi mâlik sıfatiyle aralıksız ve nizasız zilyedliği belgelerle veya bilirkişi sözleriyle ve 20 dönümden fazla olan gayrimenkullerde ayrıca on yıl veya daha önceki ergi kayıtlariyle sabit olursa o gayrimenkulün zilyedi adına tespit ve tescil olunacağı bildirilmiştir.

Memleketimizin kökleşmiş geleneklerine ve millî şuurumuzda yerleşmiş hâkim telâkkiye göre belediye sınırları dışında yâni köylerde bulunan bir gayrimenkul üzerinde mirascılardan sadece birisinin zilyet olması halinde onun hem kendi adına ve hesabına, hem de diğer mirascılar adına ve hesabına zilyet durumunda bulunduğu kabûl edilir. Bu görüş Medeni Kanun hükümlerine de aykırı değildir; zira bir kimsenin zımmi veya açık bir anlaşma uyarınca başkaları adına ve hesabına zilyet olmasını Medeni Kanun kabûl etmiştir. Bu itibarla, söz konusu benddeki mâlik sıfatiyle zilyet olma şartı bu hallerde tahakkuk etmemektedir. O halde bu bent hükmünün mirascılar arasında tatbiki mümkün değildir. Esasen bu bendin Medeni Kanunun 639. maddesinin birinci fıkrası hükmüne mütenazır olarak sevkedilmiş bulunması ve Medeni Kanunun bu hükmünün mirascılar arasında tatbik yeri olmadığının 26.5.1954 günlü ve 17/7 sayılı içtihadı birleştirme karariyle kabûl edilmiş olması dahi bu görüşün doğruluğunu ayrıca göstermektedir.

Sonuç: Yedince Hukuk Dairesinin Tapulama Kanununun 13 üncü maddesinin (D) bendi hükmünün mirascılar arasında tatbik edilemeyeceği şeklindeki ictihadının kanuna uygun bulunduğuna 15.5.1957 tarihinde mevcudun üçte ikisini aşan ekseriyetle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy