Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1954/17
Karar No: 1954/24
Karar Tarihi: 23.02.1955
(743 S. K. m. 257, 262, 253, 254)
Dava: Temyiz Mahkemesi İkinci Hukuk Dairesinin 28 Eylül 1942 tarih ve 2189 E. / 3561 K. Sayılı ve 5 Mart 1954 tarih ve 1230 E./ 1194 K. sayılı ilamları arasındaki içtihat ihtilafının halli mezkur daire reisliğinin 25 Haziran 1954 tarih ve 70 sayılı yazısı ile istenilmesine mebni Tevhidi İçtihat Hukuk Kısmı Umumi Heyetinde keyfiyet müzakere olundu.
İkinci Hukuk Dairesinin 28 Eylül 1942 tarih ve 3561/2189 sayılı ilamiyla (Medeni Kanunun 257 inci maddesinde yazılı olduğu üzere kimseye geçerse de, evlat edinmeye muvafakatla ana ve baba yalnız velayetin icrasından feragat etmiş olup bu hükme göre evlat edinenin vefatiyle velayetin hakiki ana ve Babaya rucuu zaruri olduğu) ve 5 Mart 1954 tarih ve 1194/1230 sayılı ilamiyla de (Medeni Kanunun mezkur 257 inci maddesinde evlatlık, evlat edinenin aile ismini alacağı ve mevcut mirascılığına halel gelmeksizin onun mirascısı olacağı, ana ve Babaya ait hak ve vazifelerin evlat edinene geçeceği yazılı olup evlat edinme muamelesinin tekemmülü üzerine bu haklar kendiliğinden evlat edinene geçip mezkur kanunun 262 inci maddesi mucibince hakiki Ana ve Babanın haiz oldukları velayet hakkını zayi edeceği, evlat edinenden velayet nezolunduğu veyahut vefatı halinde küçük olan evlatlığın velayeti hakiki Ana ve Babasına kendiliğinden avdet etmeyip bu gibi hallerde küçüğe vasi tayini icap edeceği) içtihat edilmiş olduğundan dairenin bu iki ilamı arasındaki içtihat uyuşmazlığı açıktır.
Umumi Heyet Azalarından bazıları evlat edinmenin, asıl Ana Baba hakkında velayet hakkının telafisi mümkün olmıyacak surette nez ve ıksatını mucip olmayıp evlat edinen kimse velayet hakkıyle mücehhez olduğu müddetçe bu hakka malik olmasına mebni evlatlığın Ana ve Babasından yalnız velayetin istimal ve icrası nezedilmiş olduğu cihetle evlat edinen kimsenin vefatiyle zeval bulmuş olan velayet hakkının kendiliğinden asıl Ana ve Babaya veyahut bunlardan berhayat olana avdet ve intikali tabii ve zaruri bulunduğunu ve bu gibi hallerde salahiyattar makamın müdahalesine ve vasi tayinine lüzum olmadığı mütalaasında bulunmuşlardır.
Bu mülahaza çoğunlukça aşağıdaki sebep ve mülahazalara mebni isabetli görülmemiştir. Şöyle ki:
Hadisede halli icap eden husus; Ana ve Baba küçük çocuklarını evlatlık olarak vermekle çocuk üzerindeki velayet haklarını kati surette zayi edip etmediği, evlat edinen kimsenin vefatı halinde henüz küçük olan evlatlığın salahiyettar makamın müdahalesine lüzum olmaksızın velayetin kendiliğinden hakiki Ana ve Babasına avdet ve intikal eyl