Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1948/6
Karar No: 1948/12
Karar Tarihi: 05.01.1949
(765 S. K. m. 230, 294, 297, 240)
Dava: Bir avukatın vazifesini ifa ettiği sırada işlemiş olduğu suçtan ötürü memurlar gibi ceza görmesi lazım gelmeyeceği hakkında Yargıtay Ceza Genel Kurulu'ndan çıkan 7.4.1941 günlü ve 79/67 sayılı karar ile yine aynı kurulun avukatlığın kamu hizmeti sayılması gerekeceğine mütedair 24.11.1947 gün ve 65/132 sayılı kararı arasında ayrılık bulunduğundan birleştirilmesi isteğini muhtevi C. Başsavcılığının 10.5.1948 gün ve 986 sayılı yazısı ve müstenidünileyhi olan iki ilam örneği çoğaltılarak dağıtılmış ve 22.12.1948 tarihine rastlayan çarşamba günü saat 9.30'da müzakerenin başlayacağı Genel Kurul üyelerine bildirilmişti.
Bugün toplanan urulun ellidört zatın iştirakiyle müzakere nisabının tahakkuk ettiği anlaşılmakla birinci Başkan Halil Özyörük'ün başkanlğında müzakereye başlanarak uyuşmazlık konusu kâğıtlar Birinci Başkanı tarafından okunduktan ve olayın özeti anlatıldıktan sonra söz alan;
C. Başsavcısı Kazım Berker: Müzekkere makaımızdan gelmiştir. Okunan ilamlardan anlaşıldığına göre hadiseler birbirinin aynı değildir; zira 1941'deki hadise bir ihmalden ibarettir. Makamımızca mahalli mahkemenin kararının bozulması istenilmiş; fakat genel kurul itirazı varit görmemiştir.
1947'de hadis olan diğer beyanname meselesi üzerine Genel Kurul evvelce verdiği kararın esbabı mucibesi bakımından tamamen muhalif bir karar vermiştir. Hadiseler birbirine benzememekle beraber esbabı mucibede mübayenet olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
1941'deki kararda "avukatlar aleyhine suç işleyenlerin devlet memuru aleyhine suç işleyenler gibi cezalandırılacakları lazımdır" denilmiştir. Ceza Genel Kurulu mahkemenin esbabı mucibesini benimsemektedir; ve Ceza Kanununun 294. maddesinden bahsetmektedir; halbuki 295. maddede hüküm vardır. Demek oluyor ki, avukat görev dolayısıyla bir suç işlerse 294 ve 295'le mahkemeye sevk edilemeyecektir; halbuki, avukatlak müvekkillerini dolandırsalar bile bu görüşü kabul mümkün değildir. Ceza Kanununun 230. maddesi devlet memurları hakkında varittir denilmektedir. Bu biraz su götürür bir görüş olmakla beraber münakaşaya muhtaçtır dedi.
Baha Arıkan: Hakikaten esasta ihtilaf barizdir; çünkü 279. maddede devamlı veya muvakkat surette teşrii, idari ve amme vazifesi görenlerden bahsedilmektedir ve altındaki fıkrada da bu kabil hizmet görenlerin memurlar gibi cezalandırılacağı söylenmektedir. Şu halde 279. maddeye göre avukatın cezalandırılmaması meselesi binnetice amme hizmeti görmüyor demek istenilmiştir. İkinci ilamda ise avukatlığın amme hizmeti olduğu açıkça belirtilmiştir. Binaenaleyh ihtilaf mevcuttur.
Birinci Başkan: Amme hizmeti devlet tarafından görülebileceği gibi bunun nezareti altında diğer hususi müesseseler tarafından da görlebilir. Şu halde amme hizmeti mutlaka devlet memurları tarfından görülür demek değildir. Buyurulduğu gibi her amme hizmeti gören kimse Ceza Kanunundaki hükümlere tabi olsa bir milletvekili hakkında ihmal ve suistimalden dolayı 230 ve 240. maddelerle takibat yapılmak iktiza ederdi. Halbuki, milletvekilleri Anayasa'da tasrih edilen hallerde takibata maruzdurlar.
İktisadi Devlet Teşekküllerine dahil olan müesseselerin hepsi devletin koyduğu para ve sermayeyle işleyen müesseselerdir. İfa ettikleri vazife ancak bazı noktalarda amme hizmeti mahiyetini arz eder. Diğer hususlarda tamamen ticari mahiyettedir ve hususi hukuk hükümlerine tabidirler. Buna ait tevhidi içtihat sırasında uzun boylu konuşmuştu. Bunlar Ceza Kanunuun tatbikinde memur sayılmakla beraber hangi hallerde devlet memuru gibi tecziye edilecekeri 42. maddesinde tasrih edilmiştir denilerek bu maddenin haricinde işledikleri diğer suçlardan dolayı hususi hukuk hükümlerine tabi tutulmuşlardır. Ceza Kanununa göre memur gibi cezalandırılmazlar. Binaenaleyh "her amme hizmeti yapan kimsenin memur gibi ceza görmesi lazımdır" demek doğru değildir.
Avukatlık amme hizmet iolduğuna göre, bir avukatın her işlediği suçtan dolayı Ceza Kanunu tatbikatında memur gibi tecziye edilmesi iktiza eder denilemez.
İ. Hakkı Tüzemen: Avukatlık amme hizmeti midir? Bu noktayı belirtmeye girişmeden önce İçtihadı Birleştirme Yükse Kurulu'na arz olunan iki ilam arasında tezat ve mübayenet bulunmadığını belirtmek istiyorum.
Şimdi okunan birinci ilama göre Trabzon Asliye Ceza Mahkemesi, avukatlık vazifesini ihmalden mahkemeye sevkolunan ve Ceza Kanununun 230. maddesiyle cezalandırılması istenilen bir vukatın, devlet memuru hakkında uygulanabilecek olan 230. maddeyle cezalandıramayacağına karar vermiş, kesinleşen bu karar aleyhine Adalet Bakanlığı'ndan verilen yazılı emir Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesi'nce reddolunmuş ve bu karar aleyhine C. Başsavcılığından vaki itiraz Ceza Genel Kurulu'nca tetkik olunarak; avukat ve dava vekilleri hakkında vazifelerinden dolayı Ceza Kanunu hükümlerinin tatbiki 294. maddede yazılı fiil ve hareketlere münhasır ve avukatlık vazifesinden doğan diğer fiil ve hareketlerin avukatlık kanunu mucibince disiplin muamelelerine tabi olup 230. maddenin avukatlar hakkında uygulanamayacağından bahsile itiraz reddedilmiştir.
Memur tarifine girmeyen ve vazifelerinden doğan veya vazife sırasında işlenen suçlarından dolayı devlet memurları gbi cezalandırılacakları hakkında avukatlık kanununda da bir hüküm mevcut olmayan avukat ve dava vekillerinin devlet memurlarına uygulanabilecek olan 230. madde ile cezalandırılmaları elbette caiz görülemez.
İkinci ilama göre, İstanbul Belediyesi Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Müdürlüğü Hukuk İşleri Müdürlüğü ve Müşavir Avukatlığını da görmekte olan ve aynı zamanda serbest avukatlık yapan bir zat 4237 sayılı kanun gereğince malları hakkında beyanname vermeye davet olunarak mahkemeye sevkedilmiş ve duruşması yapılarak beraatine dair verilen hüküm C. Savcılığının temyizi üzerine Yargıtay Hususi Dairesi'nce; sözü geçen kanunn birinci maddesinin 2 numaralı bendi amme hizmeti gören hususi şahısların hiçbir müessese veya teşekküle dahil olmaksızın sarfettikleri faaliyetlerden dolayı kanun hükümlerine tabi olacakları hakkında hiçbir tereddüde mahal vermeyecek sarahatı haiz bulunduğundan ve diğer bazı sebeplerden dolayı bozulmuştur.
Hükümetçe (memurlarla askeri mensuplardan fevkalade hallarde mal iktisap edenler hakkında kanun) başlığı altında Büyük Millet Meclisi'ne sevk edilmiş olan tasarı (Fevkalade Hallerde Haksız Olarak Mal İktisap Edenler Hakkında Kanun) şeklinde kabul olunarak hudut ve şümulü genişletilmiş, yalnız devlet memurlarını değil, devamlı veya muvakkat surette ücretli, ücre