Yargıtay Büyük Genel Kurul 1948/25 Esas 1949/4 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1948/25
Karar No: 1949/4
Karar Tarihi: 13.04.1949

(3780 S. K. m. 6/1, 31) (765 S. K. m. 80) (YİBK 05.01.1944 T. 1943/6 E. 1944/2 K.)

Maliyet formüllerine göre 40-47 kuruşa satılması icap eden galvanizli sacı 120-130 kuruştan satmak suretiyle haksız menfaat temin ettiği sabit olan şahsın, Milli Korunma Kanununun 4648 sayılı kanunla değişen 31/2, 57/2 ve Türk Ceza Kanununun 80 inci maddeleri mucibince üç sene altı ay ağır hapsine ve para cezasiyle tecziyesine dair İstanbul Mülga ikinci Toplu Milli Korunma Mahkemesinden bozma üzerine verilen hükmün tasdikine karşı vaki karar tashihi isteğinin reddine mütedair Yargıtay Beşinci Ceza Dairesinden verilen kararın itirazen kaldırılması talebinin reddine müteallik Ceza Genel Kurulundan çıkan 06.07.1948 tarihli kararın dahi tashihan incelenmesi C.Başsavcılık makamından istenilmiş ve mucip sebep olarak da: Milli Korunma Kanununun 21 ve 31 inci maddeleri fiyatların tespiti ve kar hadlerinin tayini işini Hükümete bırakmış olup Hükümetin bu yetkiyi içersinden bir Bakana devredebileceğine dair her hangi bir işaret mevcut olmadığı ve buna rağmen kar hadlerinin tespiti işi gibi kanunen bizzat kullanılması lazım gelene yetkinin Ticaret Bakanlığına devredildiğini gösteren 643 sayılı kararın ittihazında kanuni isabet bulunmadığı ve nitekim Ceza Genel Kurulunun 09.02.1948 tarih ve 58 sayılı kararı da bu merkezde olduğu dermeyan kılınmış olmasına mebni Ceza Genel Kurulunun 15.12.1948 tarihli oturumunda yapılan tartışma sonunda; Ceza Genel Kurulunun yukarıda bahsolunan 09.02.1948 tarihli kararına muhalif ve karar tashihi isteğinin reddine mütemayil bir ekseriyetin tahassül ettiği görülmüş olmakla bu suretle meydana gelen uyuşmazlığın çözülmesi Birinci Başkanlık adına Genel Katibliğin 30.11.1948 tarih ve 1948/188 sayılı yazısiyle istenilmesine mebni uyuşmazlık konusu zikri geçen yazı ve ilişiği ilam örnekleri çoğaltılarak dağıtılmış ve 16.03.1949 tarihine rastlayan çarşamba günü saat 9,30 da müzakerenin başlıyacağı Genel Kurul üyelerine bildirilmişti.

Bugün toplanan Genel Kurula ellialtı zatın iştirak ettiği görülüp müzakere nisabının tahakkuk ettiği anlaşılmakla Birinci Başkan Halil Özyörük'ün Başkanlığında müzakereye başlanarak uyuşmazlık konusu kağıtlar Birinci Başkan tarafından okunduktan ve olayın özeti anlatıldıktan sonra söz alan:

Beşinci Ceza Dairesi Başkanı Haydar Yücekök: Milli Korunma Kanununun birinci maddesinde fevkalade hallerden bahsedilmektedir. Bu kanun bir takım memnu fiiller ihdas etmektedir. Hükümete fevkalade tetbirlere müracaat hakkını tanıyor. Bu yetki İcra Vekilleri heyetine aittir, icra Vekilleri Heyeti kanunun çerçevesi dahilinde ihtikarı önlemek için bir takım kararnamelerle tedbirler alır. Bu kararnamelere muhalif hareket edenlerin hareketleri suç sayılmıştır, cezalandırılmıştır. Milli Korunma Kanununun mahiyeti budur. Buna da zaruret vardır; zira, kanun baştan her hali derpiş edemez.

4 üncü maddeyi okuyorum. Bu kanun hükümlerine tevfikan İcra Vekilleri Heyetince bir koordinasyon heyeti kurulur ve bunlar bu kararları hazırlar demektedir, İcra Vekilleri Heyetine bağlı bir de Koordinasyon Bürosu vardır. Bazı salahiyetler vardır ki, İcra Vekilleri Heyetince bunları tatbik maddeten imkansızdır. Mesela Hükümet sabit bir satış fiyatı koyar. Şu kadara satılacaktır der.

İktisadi şartları nazara alarak tespit etmesini mütehassıs kimselere bırakır. Mesela fiyat murakabe komisyonları bunlardandır. Mesela hariçten sevkedilen malın maliyet ve kar hadlerinin tespiti İcra Vekilleri Heyetince tespit edilmesi yine imkansızdır. Tacir için satış şartları bildirilmezse suç mevzubahis olamaz.

Hükümet tanınmış salahiyetler içinde doğrudan doğruya icra Vekilleri Heyetince kullanılmıya müsait olanlar mevcut olduğu gibi olmayanlar da vardır.

Milli Korunma Kanununun 14 üncü maddesini okuyorum. Bu maddede nazara alınacak şey halk ve ordu ihtiyacına göre o mala el konacaktır. Hükümet bunu tespit ederek bir kararname isdar edebilir.

Gayri menkullerin kira bedelleri hakkındaki kanunun memleketin nerelerinde tatbik edileceğini bildirir. Bilfarz Belediye hududu dahilindeki musakkaflar bu kanun şümulüne dahildir. Fakat bazı ahkama müteallik şeyler vardır ki, mahalli teşkilat tarafından daimi surette kontrolü lazımdır. Bu işlerle meşgul olmak üzere yeni kuracağı teşekküllere Hükümet bunu bırakmak mecburiyetindedir. Bu işleri Ticaret Bakanlığına bırakır. Bunu temin maksadiyle Milli Korunma Kanununun 6 ncı maddesinde sarahat vardır ve bu 1941 denberi mevcuttur. Bu kanundaki salahiyetlerin yüzde seksenini Hükümet bazı teşekküllere verdiği salahiyetleri kullanır.

Kanuna kendisinin haiz olduğu salahiyetle teçhiz edilmek tabiri konulmuştur. Bu işlerin tcra Vekilleri Heyetince ısdar edileçek kararla gördürülebilmesi 1940 senesinde 6 ncı madde 2 nci fıkra ile açıklanmıştır.

Bu noktayı Meclis zabıt ceridesinden okuyorum.

O zamanın Ticaret Bakanı itiraza uğramıştır, itiraz edenler fevkalade zamanlarda Hükümetçe vazedilen tedbirleri başka teşekküllere vermek mahzurludur demiştir. Ticaret Bakanı buna cevap vererek (zabıt ceridesi okundu).

Bu meyanda Feridun Fikri Düşünsel bu kanuni salahiyetlerin bazı salahiyetle teçhiz ederek kullanılması zaruridir. Zira, tatbikinde güçlük çıkar demiştir).

Hükümetin doğrudan doğruya kullanacağı salahiyetleri kullanmak üzere bazı teşekküllere salahiyet verilmiş ve Hükümetin salahiyetleriyle teçhiz edilmiştir.

Bunlar bir ihtisas işi ve mahallinde görülmesi lazım gelen işlerdir. Bunları görmek üzere bazı teşekkülleri o kadar teçhiz eder ki, onlar Vekiller Heyetinin murakabesi Altındadır. Binaenaleyh hadise mevzuumuz 643 şudur. Elimizde 643 sayılı kararname vardır. Bu kararname ithal malları hakkında Ticaret Bakanlığına bazı mahsuller hakkında Ziraat Bakanlığına salahiyetler vermiştir. Bunda kar hadleri bu malların neden ibaret olduğu kaç kar haddi alınabileceğine mütedairdir. Bu gibi işler kompetan tarafından görülen işlerdir. Ceza Heyeti umumiyemizin 10 senelik içtihadı böyledir. Arada bir tek karar vardır. Esasen ortada 10 senelik içtihattan dönmek için esaslı ciddi bir sebep de yoktur. Bundan rücu etmek doğru değildir. Eğer dönülürse Milli Korunma Kanunu hükümleri zayıflar, mesele budur dedi.

Üçüncü Ceza Dairesi Başkanı ibrahim Ethem Ertem: Efendim bu bir kaçıştır. Tafsilata geçmiyeceğün, çıkan bir sirkülerin kanuna mutabakat ve ademi mutabakatı Savcılık itiraznamesinde mevzubahis edilmediği halde Heyeti Umumiye itiraznamenin 2 nci kısmı vardır denilerek itiraz umuma teşmil edilmiştir. Kanunu tetkik edersek Hükümet yapabilir, edebilir deyerek daima iktidari fiillerden bahsettiğini görürüz.

Fiili iktidari ve bütün maddeler böyledir. Acaba muhik sebep nedir? Bunun tatbikini evvelce bize bırakıyordu. 32 nci maddeyi attılar. Şimdi Hükümet yetkisini kullanıyor. Bunu kim; yapar. Koordinasyon heyetlerinde şunu görürüz. Bu işlerde Ticaret ve iktisat Vekillerini mezun kılmıştır. Bunlar ne yaparlar, sirküler yaparlar. Bazan münferiden, bazan müctemian verilmiştir. Bu devri salahiyet nevama kabul edilmiştir. Zaman zaman bu devir salahiyet meselesi heyetler lağvedildi. Bunlar bizzat merkezden idareye başladılar. Bir peynire fiyat koymak için bin bir ihtimali düşünmek lazım.

Fiyat tayini feci bir vaziyet; fakat tayin etmemek daha fecidir. Zavallı hakim ehlivukufa havale ediyor. Bin türlü güçlüğü kaldırdılar. Nitekim 32 nci maddeyi kaldırmak için attılar, itiraznamede Başsavcı bir yoklama yaparak şöyle bir dokundurmuş. Koordinasyon heyetinden salahiyeti alan Bakan sirküler yapıyor. itirazda karar Koordinasyon Heyetinden çıkmamıştır. Binaenaleyh vacibülittiba değildir diyerek Hükümetin yıllardan beri yaptığı icraatı zirüzeber ediyor. Ceza Genel Kurulunda müzakerenin konusu yetkinin dışına çıkılmış olması noktasından idi. Bu sirküler yetki dışındadır denecek yerde Heyeti Umumiyede itirazname vardır denmiş ve bu suretle meydana gelmiştir.

Öbür meselenin tafsilatını bilmiyorum. Aksine karar çıkmış olabilir. Bizim bütün kararlarımız böyledir. Sayın Haydar Yücekök'ün okuduğu madde tesislere aittir; ve Tatbikat Kanununun tamamen ruhuna uygundur; çünkü Heyeti Vekileyi temsil edecek bir Koordinasyon Heyeti bazan rol oynıyamaz. Tatbikat bu tarzda yürümüştür. Koordinasyon kararları daima Koordinasyon Heyeti arasından bir veya ikisinin kalemi ile bu muamelat tekemmül etmiştir.

Demeleriyle vaktin darlığından ötürü müzakereye devam olunmak üzere gelecek oturuma talik kılındı.

- İkinci oturum: 23.03.1949

Birinci Başkan: Esas ihtilaf:

Maliyet formüllerine göre 4047 kurusa satılması icap eden galvanizli sacları 120-130 kuruştan satmak suretiyle haksız menfaat temin ettiği sabit olan şahsın Milli Korunma Kanununun 4648 sayılı kanunla değişen 31/2, 57/2 ve Türk Ceza Kanununun 80 inci maddeleri mucibince üç sene altı ay ağır hapsine ve para cezasiyle tecziyesine dair istanbul Mülga ikinci Toplu Milli Korunma mahkemesinden bozma üzerine verilen hükmün tasdikine karşı vaki tashih talebinin reddine mütedair beşinci ceza dairesinden verilen kararın itirazen kaldırılması isteğinin reddine müteallik Ceza Genel Kurulundan çıkan 07.06.1948 günlü kararın dahi tashihen incelenmesi Başsavcılıktan istenilmiş (ve mucip sebep olarak da: (Milli Korunma Kanununun 21 ve 31 inci maddeleri, fiyatların tespiti ve kar hadlerinin tayini işini Hükümete bırakmış olup. Hükümetin bu yetkiyi içinden bir Bakana devredebileceğine dair herhangi bir işaret mevcut olmadığı ve buna rağmen kar hadlerinin tespiti işi gibi kanunen bizzat kullanılması lazım gelen yetkinin Ticaret Bakanlığına devredildiğini gösteren 643 sayılı kararın ittihazında kanuni isabet bulunmadığı) ve nitekim Ceza Genel Kurulunun 09.02.1948 günlü kararı da bu merkezde olduğu dermeyen kılınmış olmasına mebni Ceza Genel Kurulunun 15.11.1948 tarihli oturumunda yapılan tartışma sonunda 09.02.1948 tarihli karara muhalif bir ekseriyet tahassül ettiği görülmüş olmakla bu suretle husule gelen uyuşmazlığın halli Genel Katiblikten Birinci Başkanlık namına yüksek heyetinize arzedilmiştir.

Birinci karar, ki bu kararda Ticaret Bakanlığının yetkisi kabul edilmemiştir.

9.02.1948 günlü Ceza Genel Kurulu kararında kabul edilen Başsavcılık itiraznamesinin ikinci bendi:

(21 Ağustos 1943 tarihinde Ticaret Bakanlığı Teşkilatlandırma Umum Müdürlüğünün 6/8987 sayısiyle yayınlanan 15 sayılı sirkülerin neye istinaden çıkarıldığı malum olmadığı gibi bu tarihte Ticaret Vekaletine, Milli Korunma Kanunu ile bu şekil ve suretlerle tahdit, tevzi ve tanzim salahiyeti tanınmamış bulunmaktadır. Böyle olunca Bakanlığın lalettayin bir tamiminden ileri gitmeyen 15 sayılı sirkülerin ceza mesuliyeti doğuracak hukuki bir kıymeti de vardır denilemez. Filhakika 16.12.1943 gününde yayınlanan 487 sayılı koordinasyon karariyle Ticaret Bakanlığına Milli Korunma Kanununun muaddel 21 inci maddesine dayanılarak lüzum gördüğü malların satış, şekil ve miktarını tayin ve tahdit salahiyeti tanınmış bulunmakta ise de, ithal mallarının tahsis, satış şekli olarak telakkiye müsait bulunmadığı gibi 21 inci maddenin 4648 sayılı kanunla tadil edilen şekli de ithalden müstehlike kadar intikalini düzenlemek kaydını ihtiva etmiş ve 4180 sayılı kanunun 21 inci maddesi böyle bir sarahati ihtiva etmemiş olmasına göre 487 sayılı kararın dayandığı 21 inci madde böyle bir salahiyet bahsetmemiş bulunmaktadır. 510 sayılı Koordinasyon

Heyeti kararının 18 inci maddesi de: ithal malları hakkında bir kayıt ve sarahat ihtiva etmemekte ve bu suretle 15 numaralı sirküleri teyit etmemektedir.

Ancak, 15 numaralı sirkülerden sonra neşredilen 487, 510 sayılı kararlarla Ticaret Vekaletine verilen hak ve salahiyet itibariyle evvelce yetkisiz olarak verilen kararların kanuniyet iktisap edip etmiyeceği hususları mucibi münakaşa olabilirse de, salahiyeti olmadığı bir zamanda ceza mesuliyeti tevlit eden bir karar neşreden Ticaret Bakanlığının sonradan bu hususlara dair tanınan salahiyeti, evvelki karar ve usullerin kanuni olduğu manasını doğuramaz; ve bu itibarla da mezkur 487 ve 510 sayılı kararlardan sonra 15 sayılı sirküler hükmünün yeniden neşir ve ilamı zaruri bulunmaktadır.

Bütün bunlardan başka Milli Korunma Kanununun 4 üncü maddesi, bu kanun hükümlerine göre icra Vekilleri Heyetince ittihaz edilecek, kararları hazırlamak ve bu işle alakalı vekaletler arasında iş birliği temin etmek üzere bir Koordinasyon Heyeti teşkil edileceğini amir olup Hükümet adına kararları tanzim salahiyeti bu heyete mevdu bulunmuştur. 6 ncı maddede ise Hükümetin bu kanuna göre vereceği kararların tatbikinde Vekaletler teşkilatı icra unsuru olarak gösterilmiş ve ikinci fıkrada bu kanunla Hükümete verilen hizmetleri görmek üzere yeni memuriyetler ihdasına Hükümeti salahiyetli kılmıştır. Bu fıkrada vazife ve salahiyet mevzubahis edilmeyip hizmet göz Önünde tutulmuştur.

Böyle olunca Milli Korunma Kanununun 21, inci maddesi mütalaa edildiği zaman her türlü malların ithalinden müstehlike intikaline kadar işleri düzenlemek salahiyeti Hükümete tanınmıştır; ve yine bu kanunun dördüncü maddesindeki sarahata binaen bu düzenleme salahiyetinin icap ettirdiği kararların ittihazına da Koordinasyon Heyeti yetkili bulunmaktadır.

Bu itibarla Hükümet namına hareket eden ve onun salahiyetlerini kullanan Koordinasyon Heyeti bu salahiyeti bir Bakanlığa devir ve tefviz etmek salahiyetini Milli Korunma Kanununa göre haiz değildir.

O halde gerek 487 ve gerek 510 sayılı kararlarda Ticaret Vekaletinin bu işleri düzenleme salahiyeti, kanuna müstenit bir hak ve salahiyet olamaz. Bu suretle de bu kararların kanuni müstenidatı mevcut telakki edilemez. Eğer mevzubahis iki kararda, Ticaret Bakanlığına verilen ticareti tanzim hususu. Koordinasyon Heyeti karariyle hüküm altına alınmış ve 15 sayılı sirküler bu Koordinasyon Heyeti kararı olsaydı pek tabii olarak büna muhalefet suç teşkil ederdi. Halbuki, (Ticaret Bakanlığı esasen kendisine salahiyet tanınmadığı bir zamanda bir mecburiyet ihdas etmiş vesonraki kararla da bu salahiyetin verilmesine kanunen imkan mevcut bulunmamış olduğuna göre 15 sayılı sirkülere aykırı hareket, 21 inci madde delaletiyle 55/6, 54/1 üncü maddelerdeki ceza mesuliyetini doğuramaz).

Bu cihetler göz önünde tutulmaksızın hükmün onanmasında isabet olmadığından kararın kaldırılması ve Milli Korunma Mahkemesi kararının bozulması istenilmiş;

Ceza Genel Kurulunca da; bu sebep ve diğer bozma sebepleri yerinde görülerek hüküm bozulmuştur.

İkinci karar: Yine Ceza Genel Kurulunun 07.06.1948 tarihli kararıdır:

Bu kararda: Maliyet formüllerine göre 4047 kuruştan satması icabeden galvanizli saçı 120-130 kuruştan satmak suretiyle haksiz menfaat temin ettiği sabit olan şahsın 4648 sayılı kanunla değişen 31/2, 57/2 ye Türk Ceza Kanununun 80 inci maddeleri mucibince 3 sene altı ay ağır hapsine ve para cezasiyle tecziyesine dair istanbul Milli Korunma mahkemesince verilen karar, Temyiz hususi Dairesince onanmış Başsavcılığın tashih talebi üzerine, mezkur dairece:

(643 sayılı Koordinasyon Heyeti kararının üçüncü maddesi gereğince toptan ve perakende azami kar hadlerini tespite Ticaret Bakanlığı yetkili kılınmış ve mezkur Bakanlıkça suç mevzuu mallann kar haddi 31.05.1946 tarihli 6321 sayılı resmi gazetede yayınlanan kar hadleri listesinde tespit edilmiştir. Milli Korunma Kanunünün 6 ncı maddesinde açıklandığı üzere Hükümet bu kanunla kendisine verilen hizmetlerden bir veya bir kaçiyle meşgul olmak ve bu karnındaki salahiyetlerle teçhiz edilmek üzere lüzum görülen Devlet teşkilatında yeni memuriyetler ihdasına salahiyetli olduğu gibi mevcut teşkilata da bu hizmetleri gördürebileceği tabiidir. Milli Korunma Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Hükümet, şimdiye kadar kanunun muhtelif maddelerinde kendisine tanınmış olan salahiyetleri doğrudan doğruya kullanmak yolunu daima ihtiyar etmiş olmayıp çıkardığı kararnamelerle kendi murakabe ve nezareti altında muayyen teşkilat ve Bakanlıkları bu salahiyetlerle teçhiz etmiştir.

Esasen bu hizmet ve salahiyetlerin bir çoğu İcra Vekilleri Heyetince doğrudan doğruya ifa ve istimaline elverişli bir mahiyeti haiz değildir. Bu meyanda muhtelif cins malların azami satış Hatlarını, kar hadlerini tayin etmeye ve memleket dahilinde maliyet unsurlarında yer, yer husule gelen daimi tahavvül ve temevvüçleri takibe taalluk eden yetkinin İcra Vekilleri Heyetince doğrudan doğruya istimaline imkan bulunmamasına binaen kanunun bünyesine altıncı maddesindeki hükmü ilave etmiştir, Bu açık sarahata ve şimdiye kadar müstemirren vaki tatbika binaen tashih talebi yerinde olmadığından reddine 21.04.1948 de karar verilmiş;

Bu karar aleyhine Başsavcılık;

1 - Milli Korunma Kanununun 21 ve 31 inci maddeleri, ticaretin tanziminde kar hadleri ve fiyatların tespitinde sadece Hükümeti salahiyetli kılmış olup bu mevzularda Hükümetin salahiyetini, Ticaret Bakanlığına devredebileceğine dair kanunda hiçbir hüküm yoktur.

2 - Ret kararında bahsedilen 6 ncı maddede dahi Hükümete verilen bu yetkilerin bahsedilen Bakanlığa devredilebileceğine dair en ufak bir işaret mevcut değildir. Aksine olarak kanunun tatbikatında lüzumlu görülebilecek bütün müessese ve teşkilat ve bu teşkilatın vazife ve mesuliyetlerini Bakanlar Kurulunun tespit edeceği açıklanmıştır. Esasen bu maddenin vazı sebebi de, kurulacak yeni teşkilat için Hükümete salahiyet vermekten ibarettir.

3 - Kanunun yukarıda bahsedilen hükümlerine göre Ticaret Bakanlığının Milli Korunma Kanununun tatbikatında görevi olmadığı manası çıkmaz. Biz de bu iddiada değiliz.

Ancak altıncı madde sarahatına göre Bakanlar Kurulunun kendisine kanunun verdiği salahiyete göre yüklediği görevleri yapacaktır. Yoksa Hükümetin devre yetkisi bulunmadığı salahiyeti onun namına kullanacak değildir. Gerçi Hükümet 648 sayılı kararla kanunun kendisine verdiği yetkiye kanunun sarahatına aykırı olarak Ticaret Bakanlığını kar hadlerini tespite salahiyetli kılmış ise de, kanunun sarahati karşısında bu olay hüküm ifade etmez ve bahsedilen Ticaret Bakanlığı sirkülerine muhalefet. Milli Korunma Kanununa muhalefet suçunu teşkil etmez.

Bu sebeplerden dolayı Beşinci Ceza Dairesi kararının itirazen kaldırılması istenilmiş, binnetice Genel Kurulca itiraznamedeki sebepler reddedilerek daire kararı onanmıştır. Bu karara karşı tashihi talep edilmiştir. Müzakere konusu budur.

Beşinci Ceza Dairesi Başkanı H. Yücekök: Milli Korunma Kanunu Hükümete muhtelif maddelerinde salahiyetler tanımıştır. Bu kanunun meriyete vazı ile tatbik edilecek ekser hükümleri pek azdır; Pek Çok salahiyetleri Hükümete tevdi etmiştir. Bu kanun Milli Müdafaa ihtiyaçlarını karşılamak, ihtikara mani olmak için İcra Vekilleri heyetine geniş salahiyetler tanımıştır. Vakıa bu salahiyetler geniştir amma. Çerçeveleri muayyendir.

Binaenaleyh, bu salahiyetlerin hududunu tecavüz halinde bu pek kolay anlaşılır. Yani Meclis teşrii kuvvetini Hükümete devri gibi bir yolsuzluk mevzubahis olamaz. Mesela Ceza Kanununun 526 ncı maddesini okuyalım. Bu maddedeki tedbirleri salahiyetli makamlar alacaktır ve neler olduğu da bu maddede musarrahtır. İşte Milli Korunma Kanununun Hükümete tanıdığı salahiyet tıpkı bu 526 ıncı maddedeki salahiyet kabilindendir.

Milli Korunma Kanununda tanınmış olan salahiyetler birçok kanunlarımızda tanınmış olan salahiyelterin aynıdır. Fakat Milli Korunma Kanunu fevkalade zamanları derpiş edip ağır cezalar koyduğu için bize teşrii kuvvetin devri gibi gözükür. Bu salahiyetler nelerdir, kanundan okuyorum. Hariçten memlekete ithal edilen veya dahilde istihsal, edilen mal bir çok ellerden geçerek müstehlike intikal edinceye kadar ne gibi kar hadleri mevzubahis olacağım kanun düzenleyecektir. Görülüyor ki, Hükümetin alacağı tedbirler çerçevelenmiştir. Vazukanun Hükümetin alacağı tedbirleri daha evvelden derpiş etmesine imkan yoktur. Bunlar zamanın şartlarına ve devre göre yumuşatılır veya tahdit edilir veya ağır müeyyideler konur. Milli Korunma Kanununun l4 ve 21 inci maddelerine göre Hükümetin, Ordunun ve halkın ihtiyacı için bazı mahsulata el koyabilir. Hükümete bu el koymanın derecesini ve fiyatını, tespit ederek bir kararname çıkarır. Tabii böyle bir şeyin daha evvelden derpiş edilmesine imkan yoktur. Yani bu yetkiler Milli Korunma Kanununun asıl hedef ve salahiyetine uygun Salahiyetlerdir.

31 inci maddeyi nazara alalım. Burada, Hükümet bir maddenin muayyen bir yerde azami satış fiatını tespit edebileceğini amirdir. Hükümet böyle bir tedbir aldığı zaman bir malın maliyet fiyatını daima gözetecektir. Maliyet fiyatı bir takım unsurlardan mürekkeptir. Bunu mütahassısına tespit ettirmek lazımdır. Az takdir eder, halk aldanır, aksi halde tacir iflas eder. Bu tedbirleri alırken Hükümet fevkalade ihtiyatlı hareket etmektedir. Bir mal müstehlike intikal edinceye kadar maliyet, fiyatına tesir edecek, bütün masrafların tespiti lazımdır. Bu fiyat tespit edilmiş olursa ihtikar olup olmadığı derhal anlaşılır. Başka türlü ihtikarla mücadele imkanı olmaz; çünkü, aksi halde suçlunun kastı cürmiyeti ispat çok güçleşir. Eğer kanun bu salahiyetleri Hükümete tanımasaydı kendisi kullanabilirmiydi. Tabii hayır, işte bu suretle Hükümete bu salahiyetleri kanun devrederken muayyen çerçeveler çizmiştir.

Mahkemede bu salahiyetlerin kontrolünü yapmaktadırlar. Hümet Cenup hududundaki hayvan kaçakçılığını men için tedbirler alır. 38 inci maddede Hükümete bu hususta salahiyetler verilmiştir. icra Vekilleri Heyetinin bu salahiyeti doğrudan doğruya kullanmasına maddeten imkan var mıdır? Yok mudur? Büyük Millet Meclisi müzakerelerinden mevzubahis olmasa ve herkes bunun Hükümet tarafından doğrudan doğruya kullanmasına imkan olmadığına kani olmuştur. Maliyet fiyatını daima bir takım unsurlara bağlıdır, değişebilir. Binaenaleyh Hükümet salahiyetle mütehassısları teçhiz mecburiyetindedir.

Görülüyor ki, Hükümet ihtiyaç gördüğü yeni teşkilatı kurmakla mükelleftir: Aksi halde Milli. Korunma Kanunu yürümez. Mesela, 15 sayılı sirkülerin müeddası nedir. Memlekette bez darlığı var, bunu Hükümet önlemek istiyor: Hükümetin Hindistanda mümessili vardır. Hükümet kontenjanını temin ederek ithalat tacirleri marifetiyle bunu memlekete ithal ediyor. İthal edilen bu malın memlekette serbest satışına mani olacaktır. Zira, memlekette beze ihtiyaç vardır ve kontenjanını da Hükümet temin etmiştir. Bu Hükümetin verdiği salahiyet sayeşinde Ticaret Bakanlığı 15 sayılı sirküleri çıkarmıştır. Maddeyi bir kerre daha okuyorum. Burada Hükümet lüzum gördüğü malın ithalini devir, istimal, istihsalini tahdit edeceğini söylemektedir, işte bu Hindistan'dan getirilen bezlerin muayyen şekilde müstehlike devrini derpiş etmiştir, İnsaf ile düşünürsek görürüz ki, bu salahiyetler evvelden İcra Vekilleri Heyetince tespit edilerek teferruata kadar düşünülebileceği şeyler değildir 6 ncı maddeye kanunun tatbikatındaki vaziyetini de göz önünde tutarak mana vermek lazımdır. Bu. kanundaki salahiyetlerden bir veya bir kaçı ile meşgul olmak ve teçhiz, edilmek üzere hususi teşekküller kurulacağını amirdir, İcra Vekilleri heyetinin haiz olduğu salahiyetlerle lüzum görülen müesseselerin teçhiz edileceğini kanun tasrih etmektedir. Burada salahiyetle teçhiz edecek makam İcra Vekilleri Heyetidir. Bu teçhiz kelimesine dikkat edersek görürüz ki, ne Meclis Hükümete teşrii kuvvetini devretmiştir ve ne de Hükümet bazı teşekküllere salahiyeti devretmiştir. Bunlardan hiç biri mevzubahis olamaz. Hükümet ben sizi teçhiz ediyorum; fakat asıl salahiyetler bende bakidir. Lüzumunda sizi murakabe edeceğim demektedir. Yani devretmiş olsa artık Hükümetin murakabe salahiyeti kalmaz. Bunda hiç bir tereddüt olamaz.

Senelerden beri 10 seneden beri bu böyle devam etmektedir. Aksi halde bu kanunun yürümesine imkan yoktur. Bu heyeti umumiye kararı hakkında şu noktayı ortaya koymak istiyorum. Heyeti umumiyenin bu hususa mütedair içtihadı muayyendir. Nasılsa aradan bir karar çıkmıştır. Heyeti umumiye işi demek sirküler işi demektir. Daima bu kabil tedbirler mevzubahis olmaktadır. Münazaunfih nokta İcra Vekilleri Heyetinin o teşkilleri salahiyettar kılıp kılmadığı meselesidir. Ticaret Bakanlığı muayyen bir maddenin satış fiatını tespit etmiştir ve sanığın suçu da bu tespit edilen fiyattan fazla satmaktır ve kararda Ticaret Bakanlığının salahiyeti olmadığına göre bir suç yoktur denilmiştir.

Hükümet kendisi başka bir teşkili teçhiz için evvela kendisinin salahiyeti olmalıdır. Ticaret Bakanlığı 15 sayılı kararnameyi çıkardığı zaman İcra Vekilleri Heyeti tarafından henüz yetki verilmemişti. Bilahara yolsuzluk anlaşılınca 487 numaralı kararnameyle bu yetkiyi tanımıştır' Biz heyeti umumiyede 487 sayılı kararname çıkıncaya, kadar sirkülerin hükümlerinin cari olmayacağını düşündük; fakat 487 sayılı karar çıktıktan sonra artık bunun üzerinde düşünmeye lüzum görülemez. Mesela, 15 sayılı sirküler meselesi değildir, prensip meselesidir. 6 ncı maddede teçhiz eder denilmek suretiyle bu teşkilleri de tedbirleri almak salahiyetini tanımıştır ve Hükümetle bu teşkiller arasında alınacak tedbirler bakımından hiç bir fark gözetilmemiştir.

Baha Arıkan: ihtilaf mevzuu; 07.06.1948 tarihli Genel Kurul kararı,

Maliyet formüllerine göre 40-47 kurusa satılması icabeden galvanizli sacı 120-130 kurusa satarak 23.845 lira haksız menfaat temin eden Kamil Ellialtıoğlunun 31/2, 57/2 ve ceza kanununun 80 inci maddeleriyle üç sene altı aya ve 1166 lira ağır para cezasına mahkum olmuş, hususi dairece onanmış, tashih istenmiş, reddedilmiş, itiraz edilmiş, bu itiraz da reddedilmiş bu itirazın reddi kararına tashihde bulunulmuş burada ekseriyet tashih talebinin reddine mütemayil bulunmuş.

9.02.1948 tarihli Genel Kurul kararı:

Tevzie tabi malları satmak suretiyle Milli Korunma Kanununa aykırı harekette bulunmaktan sanık Ali Dayı ve Lütfü Bükülmez'in getirip sattıkları Hindistan malı 173 bin kusur metre mal için 15 sayılı sirkülere muhalefetten dolayı yedi aya mahkumiyetin ve 583 lira ağır para cezasiyle mahkumiyetlerine dair verilen karar hususi dairece onanmış Başsavcılıktan itiraz edilmiş bu itiraz da Genel Kurulca kabul edilmiştir.

Şimdi bu iki karar arasındaki ihtilaflı noktaları tespit etmek lazımdır:

Hususi Dairece tasdik edilip de Genel Kurula vaki itiraz ve tashih istemlerinde tashih isteminin Genel Kurulca reddine mütemayil bir ekseriyet doğuran kararın mucip sebepleri şunlardır:

a - 643 sayılı Koordinasyon Heyeti kararı toptan ve perakende azami kar hadlerini tespite Ticaret Vekaleti salahiyettar kılınmıştır.

b - Ve bu vekalet bu salahiyete istinaden kar hadleri için 15 sayılı Sirkülerle bir liste neşretmiştir. Bu listeyi Ticaret Vekaleti neşre salahiyettardır. Zira;

a - Milli Korunma Kanununun 6 ncı maddesi mucibince Hükümet lüzum, görülen Devlet teşkilatında yeni memuriyetler ihdas edebileceği gibi mevcut teşkilata da bu hizmeti gördürebilir.

b - Hükümet şimdiye kadar kendisine tanınmış olan salahiyetleri doğrudan doğruya kullanma yolunu daima ihtiyar etmemiş çıkardığı kararnamelerle kendi murakabe ve nezareti altında muayyen teşkilat ve Bakanlıklara bu salahiyetleri vermiştir.

c - Esasen bu hizmet ve salahiyetlerin bir çoğunu İcra Vekilleri Heyeti doğrudan doğruya bizzat ifa edemez.

Tashih talebinin reddine mütemayil ekseriyeti toplayan kararı şu suretle hulasa ettikten sonra Sayın Bay İ. Ethemin her nasılsa Genel Kuruldan kaymış ve kaçmış dediği 03.02.1948 tarihli Genel Kurulunun esbabı mucibesine geçelim:, Bu karar iki bendi muhtevidir. Birinci bent sübuta ait bir kısımdır ki, bizi burada alakadar etmemektedir. Asıl bizi alakadar eden ikinci benttir. O bent de şu esasları muhtevi bulunmaktadır.

a - Ticaret vekaleti 15 sayılı sirküleri. çıkarmak için salahiyete malik değildir. Binaenaleyh bu sirküler ceza mesuliyeti doğurmaz. Filvaki 487 ve 510 numaralı kararnameler sirkülerden sonra Ticaret Vekaletine kanunun 21 inci maddesine istinaden böyle bir salahiyet vermiş ise de;

1 - Bu kararnameler 15 numaralı sirkülerden sonradır.

2 - 21 inci madde şekli tanzime aittir. Halbuki bunlar ithal malıdır.

c - Milli Korunma Kanununun 4 üncü maddesi bir Koordinasyon Heyeti teşkil etmiştir. Hükümet adına kararname tanzimi bu heyete aittir.

d - 6 ncı maddenin ikinci fıkrasında vazife ve salahiyet mevzubahis olmayıp hizmet göz önünde tutulmuştur.

e - Böyle olunca 21 inci maddedeki ithalinden müstehlike gidinceye kadar malların tanzimi hususu Hükümete aittir.

f - Yine dördüncü maddeye göre Hükümet bu salahiyeti bir Bakanlığa devir ve tefviz edemez.

g - Binaenaleyh yukarıdaki 487 ve 540 numaralı kararların da bir kısmı yoktur.

h - Bütün bu sebeplere binaen salahiyeti olmadan- çıkarılan 15 numaralı sirkülere aykırı, hareket halinde mesuliyeti cezaiye terettüp edemez.

Görülüyor ki, muhtelif fıkralar halinde arz ettiğim karar. Sayın Bay İbrahim Ertemin dediği kaymış ve kaçmış küçük bir kelimeden ibaret, değildir.

Şu halde Şu iki karar arasındaki mübayeneti Hükümet, Milli Korunma Kanunu ile haiz bulunduğu salahiyetleri her hangi bir Bakanlığa devredebilir mi, edemez mi? şeklinde telhis ve tespit edebiliriz. Şimdi, hadiseyi tahlil etmek ve fikirleri tebellür etmiş bir hale ifrağ eylemek için her ik karardeki esbabı mucibeler üzerinde yegan yegan durmak iktiza eder. Bunun için de, Hükümet haiz olduğu salahiyetleri devredemez, fikrini müdafaa edeceğimiz için aksi iddianın esbabı mucibesini tahlil etmekle vazifemizi ifaya çalışacağız. Her şeyden evvel Milli Korunma Kanununun Anayasa muvacehesindeki vaziyetin ne olduğunu izah ile işe girişmek iktiza eder.

Anayasanın 68 inci maddesi her Türk hür doğar, hür yaşar. Hürriyet başkasına zarar vermiyecek her şeyi yapabilmektir. Tabii haklardan olan hürriyetin herkes için sınırı başkalarının hürriyeti sınırıdır. Bu sınırı ancak kanun çizer demekte,

70 inci madde ise, kişi dokunmazlığı, vicdan, düşünme, söz, yayım, yolculuk, bağıt çalışma, mülk edinme, malını ve hakkını kullanma, toplanma, dernek kurma, ortaklık kurma hakları ve hürriyetleri Türklerin tabii hakkıdır diye tasrih olunmaktadır. 6 ncı maddesinde ise Meclis Yaşama yetkisini bizzat kendi kullanır denilmektedir. Şu iki maddeden sarih surette Türklerin ticaret serbestisinin; aharın zararını yani hürriyeti tehlikeye düşürecek bir. hale gelmedikçe mutlak bulunduğu ve Büyük Millet Meclisinden başka hiç bir makamın kanun ısdar etmeğe salahiyeti olmadığım anlıyoruz.

Bu maddeler muvacehesinde Milli Korunma Kanunu muhik bir kanun mudur, değil midir, münakaşasının yeri burası değildir. Yalnız şu kadarını tebellür ettirmek lazımdır ki, Türklerin tabii haklarından olan ticaret serbestisinin, ahvali fevkalade dolayısiyle takyidine lüzum görülmüş. Büyük Millet Meclisi yasama yetkisi bizzat kendisinde olduğu halde bu salahiyetine istinaden Hükümete devretmiş ve bu kanunu çıkarmıştır.

Bu vekalet artık ...................................................... binaenaleyh; istisnai ahval dolayısıyla, vücuda gelmiş olan bu kanunun istisnai vaziyeti daima göz önünde bulundurulmak ve sağladığı yetkileri; ancak ve ancak mahalline masruf olarak tatbik etmek iktiza eder. Kanunun menbaı Hakkındaki şu kısa izahattan sonra mevzubahis hadisemize intikal edelim:

Yukarıda da arz olunduğu gibi işte Beşinci Ceza Dairesinin fikirlerine karşı olan mukabil fikirleri müdafaa ile başlıyacağım.


a - Milli Korunma Kanununun altıncı maddesi Hükümete Ticaret Vekaletine bu salahiyeti vermeği kabul etmiş bulunmaktadır. Milli Korunma Kanununun 6 ncı maddesinin 3780 numaralı kanundaki şekli şöyledir: Bu kanun hükümlerine tevfikan icra Vekilleri Heyetince ittihaz edilen karlar alakalı vekaletler tarafından kendi teşkilatı ve bu kanunun teşekkülüne müsaade verdiği müesseseler vasıtasiyle infaz olunur bu madde 3954 numaralı kanunla ise şu şekle ifrağ edilmiştir

Bu kanun hükümlerine uyarak İcra Vekilleri heyetince ittihaz edilen kararlar alakalı vekaletler tarafından kendi teşkilatı ve bu kanuna müsteniden kurulan veya vazifelendirilen teşkilat ve müesseseler vasıtasiyle infaz ve tatbik olunur 2 Bu kanun Hükümete verilen hizmetlerden bir veya bir kaçı ile meşgul olmak ve bu kanundaki salahiyetlerle teçhiz olunmak üzere lüzum görülen Devlet teşkilatında yeni memuriyetler ihdasına Hükümet salahiyetlidir. Diğer fıkraları hadisemizi alakadar etmez. Yalnız burada dikkat nazarımızı çekecek bir nokta diğer fıkralarda da kamilen Hükümet tabirinin geçmiş olmasıdır. Bu da, doğrudur; zira, Meclis kanun yapma bir takım efali suç sayma salahiyetini münhasıran Hükümete vermiştir. Vekil, vekaleti hilafına sarahat olmadıkça ahara devri haiz değildir.

Şimdi Beşinci dairenin bu maddeyi nasıl anladığım izah edelim: Daire diyor ki, Milli Korunma Kanununun 6 ncı maddesi mucibince Hükümet lüzum görülen Devlet teşkilatında yeni memuriyetler ihdas edeceği gibi mevcut teşkilata da bu hizmeti gördürebilir. Hükümet şimdiye kadar kendisine tanınmış olan salahiyetleri doğrudan doğruya kullanma yolunu daima ihtiyar etmemiş, çıkardığı kararnamelerle kendi murakabe ve nezareti altında muayyen teşkilat veya Bakanlıklara bu salahiyetleri, vermiştir.

Esasen bu hizmet ve salahiyetlerin bir çoğu İcra Vekilleri Heyetince doğrudan doğruya ifa ve istimale elverişli değildir. Mesela azami kar hadlerini tayin hususu, mütemadi temevvüçler dolayısıyla bu meyandadır.

Şimdi maddeyi geçelim: Maddenin birinci fıkrası. Milli Korunma Kanunu hükümlerine uyularak İcra Vekilleri Heyetince ittihaz edilen kararlar alakalı vekaletler tarafından kendi teşkilatı ile veya bu kanun görülen müesseler ve teşkilat vasıtasiyle infaz olunacak, burada hiç bir ihtilaf noktası yok. İkinci fıkrası bu kanunla Hükümete verilen hizmetlerden bir veya bir kaçı ile meşgül olmak ve bu karnındaki salahiyetlerle teçhiz olunmak üzere lüzum görülen Devlet teşkilatında yeni memuriyetler ihdasına Hükümet salahiyetlidir, iste asıl ihtilaf noktası bu fıkradır. Bu fıkrayı iyi anlamak için Milli Korunma Kanununun makanizmasına bir göz atmak lazımdır. Yukarıda da bir nebze arz edildiği veçhile bu kanun ticaret serbestisini takyit eden istisnai bir kanundur. Bunun içindir ki. Meclis bu kanunun bütün hüküm ve salahiyetlerini münhasıran İcra Vekilleri heyetinin elinde bulundurmak istemiş ve bunda azami bir kıskançlık göstermiştir. Bütün kanunun makanizması budur. Bu makanizmayi, hiç bir itiraza lüzum görülmiyecek şekilde, kanun birinci maddesinde açıklamış bulunmaktadır.

Madde: 1 - Fevkalade hallerde Devletin bünyesine iktisat ve Milli müdafaa bakımından takviye maksadiyle İcra Vekilleri Heyetine bu kanunda gösterilen şekil ve şartlar dairesinde vazife ve. salahiyetler verilmiştir". Demek ki, bu kanunun bütün salahiyetleri İcra Vekilleri heyetinde bulunmaktadır. Beşinci dairenin ve reisinin söylediği gibi icra Vekilleri heyeti bir şahsiyeti maneviyedir. Bu heyetin bütün bu işleri teferüatına kadar görmesine filhakika imkan yoktur. Onun içindir ki, kanun bunu da nazarı itibare almış bu salahiyetlerin nereye ve kimlere ne şekilde devredileceğini de açıklanmıştır. Dördüncü madde aynen: Bu kanun hükümlerine tevfikan İcra Vekilleri Heyetince ittihaz edilecek kararları hazırlamak ve bu işle alakalı vekaletler arasında iş birliği temin etmek üzere bir Koordinasyon Heyeti teşkil olunur.

Bu heyet Başvekilin teklifi üzerine alakalı vekillerden terekküp etmek üzere İcra Vekilleri arasından ayrılık, Bu heyete Başvekil veya tevkil edeceği vekil reislik eder.

20.02.1940 tarihli İcra Vekilleri Heyeti Kararnamesiyle de Koordinasyon Heyeti Milli Müdafaa, Maliye, iktisat. Ziraat Münakalat ve Ticaret vekillerinden terekküp etmiş bulunmaktadır.

İmdi, Milli Korunma Kanunundaki bilumum salahiyetler İcra Vekilleri Heyetinindir. Bunu ancak Koordinasyon Heyetine devredebilir ve bu Koordinasyon. Heyetinde çıkan kararlar keenne İcra Vekilleri Heyetinden yani Hükümetten çıkan kararlar Hükümetçe tasdik ve neşir ve ilan olunmadıkça meri olamaz, zira bu heyetin vazifesi yalnız kararları ihzara münhasırdır. Şimdi ihzar salahiyetinkoordinasyon Heyetine devredileceğini gösteren bu dördüncü madde ile, bu kanunla Hükümete verilen hizmetlerden bir veya bir kaçı ile meşgul olmak ve bu karnındaki salahiyetlerle teçhiz edilmek üzere lüzum görülen Devlet teşkilatında yeni memuriyetler ihdasına Hükümet salahiyetlidir; ve ben altıncı maddenin ikinci fıkrası arasında mübayenet var mıdır? Bunun için İmdi fikirler ileri sürmektense, bu madde hakkındaki Hükümetin, Encümenin esbabı mucibe mazbatalarını ve bu husus taki Meclis müzakerelerini ıttıla nazarlarınıza arz etmek daha yerinde bir hareket olur.

3954 sayılı kanunla değişen 6 ncı maddenin Hükümet mazbatası aynen şöyledir:

Memleketin zaruri ihtiyaçlariyle daha yakından alakadar olmak ve bunları ucuz fiatla temin etmek bunun için de zamanında lazım gelen tedbirleri derhal almak zaruridir.

Bir elden idare edilecek olan bu çok mühim iş için mevcut teşkilattan azami istifade edileceği şüphesizdir, ittihaz edilecek kararların süratle infaz birliği ile tatbiki için icap ederse mevzu ile alakalı daire ve müesseseleri kısmen veya tamamen daimi veya muvakkat olarak bütçe ve teşkilata dair hükümler baki kalmak üzere bu işlerin tevdi edilecek vekalet emrine verilmesi derpiş edilmekle beraber esasn kafi derecede mahmul ve meşgul olan, mevcut teşkilat ve müesseselerin kifayet etmediyi anlaşıldığı takdirde vaziyetin icaplarına göre Devlet teşkilatında yeni memuriyetler ihdası lazım gelmektedir. Bu madde hakkında muvakkat encümen mazbatası ise şudur: 6 ncı maddede teklif olunan tadillerin en mühimi Hükümete bu kanunun tatbikini temine matuf teşkilatın takviyesi maksadıyle merkezde ve merkez haricinde teşkilat yapmak salahiyeti verilmesine ve diğer kısmı da halk ve Milli Müdafaa ihtiyacını iktiza eylediği ticari sınai muameleleri ve Hükümet tarafından verilecek diğer işleri görmek üzere hükmi şahsiyetler ihdas etmektedir. Hükümet kurulacak müesseselere mevdu bu vazifeleri elyevm mevcut bulunan müesseselere verebilir.

Görülüyor ki, Hükümetin 6 ncı maddede yazılı tevdi edeceği devredeceği hususlar bir salahiyet değil, teşkilata ve teşkilatın takviyesine dair hizmetlerden ibarettir. Bu, indi olarak telakki ettiğimiz bir fikir değildir. Bu fikri Meclis müzakereleri zabıtları da, sarahaten göstermektedir.

Bu maddenin mevzubahis ettiğimiz ikinci fıkrasının müzakeresinde Ali Riza Türel salahiyetin devri meselesini mevzubahis etmiş.

Refik İnce: Fiyat tespiti işi Heyeti Vekileye verdiğimiz bir vekalettir devredemez.

Ticaret Vekili: Memleketin muhtelif mahallerinde gıda ve ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını tespiti devredebilir. Zira, bu çok vasi bir iştir.

Mazbata Muharriri: Refik İnce arkadaşımızın söylediği gibi (salahiyetle teçhiz kelimelerini) İcra Vekillerine ait olan ve Büyük Millet Meclisinin kendilerine verdiği salahiyeti bu kanunla vazife alacaklara devir ve nakleder mahiyette telakki etmişlerdir. Ticaret vekilinin de izah ettikleri gibi bu kanunla Hükümete verilen, salahiyetlerden bazılarını Hükümet bizzat kendisi istimal etmiyecek Hükümet bazı memurları kendisine ait olan salahiyetlerle teçhiz ederek bu işleri yaptıracaktır. Bu, salahiyetin devredilmesi değildir. Binaenaleyh Hükümetin kendi salahiyetini başkasına devretmesi ve Büyük Millet Meclisinin karşısında böylece kendisine karşı mesul olmayan kimselerin bulunmuş olması meselesi bahis mevzuu değildir.

Encümen Reisi: Buradaki salahiyet tabiri mübayaatta bulunulması istek yapılması gibi vasi ve müteferrik işlere ait salahiyet devridir. Bu hizmetin ifasına taalluk eden salahiyet demektir.

Görülüyor ki, Meclis müzakeresinden de çıkardığımız mana; ancak teşkilata ve hizmete ait salahiyetlerin devridir. Kaldı ki, burada da esasla ve hassasiyetle durulan nokta, bütün salahiyetlerin Hükümette bulunduğu ve bu salahiyetlerin ancak devir ile ahara verileceği keyfiyetidir.

Şu izahattan sonra beşinci dairenin altıncı maddeye isnadı hususu kendiliğinden ortadan kalkmış olur.

Şimdi burada münakaşa ve müzakeresini yaptığımız hadiseye nakli kelam edelim:

Mevzuu müzakere şu idi: Ticaret Vekaleti günün birinde ne Heyeti Vekileden ve ne de Koordinasyon Heyetinden bir devir salahiyeti almadan 15 numaralı sirküleri çıkarıyor, fiyat tespiti yapıyor; ve buna muhalefet eden kimseler mahkum oluyorlar. Bu tarihte Ticaret Vekaletinin böyle bir devir almamıştır.

Ticaret Vekaleti Hükümetin organı olması dolayisiyle Hükümetten böyle bir salahiyet almadan bu işi yapabilir mi? Yukarıdan ben üzerinde ısrarla durarak izah ettiğimiz veçhile. Hükümet salahiyetini ve kararname ile devretmedikçe kimse, böyle bir salahiyetle teçhiz edilemez. Nasıl ki, bendeniz Dördüncü Ceza Azası bulunduğum halde Dördüncü Ceza Dairesi değilsem Ticaret Vekaleti de Hükümet demek değildir. 6 ncı maddenin ikinci fıkrasında gösterilen yeni memuriyetlerden de sayılamaz.

Kaldı ki, öyle dahi olsa Hükümetin salahiyeti bir kararname ile bir vekalete devretmesine bu mevzuat itibariyle imkan yok. İş böyle olunca bu 15 numaralı sirkülerin cezai bir mesuliyet doğurması da gayet tabii olarak imkan haricinde kalır. Filvaki bu sirkillerden 487 numaralı Koordinasyon kararı. Ticaret vekaletine böyle bir salahiyet yani fiyatları tespit etmek salahiyetini tanımıstir; ancak hiç bir yetkisi olmadan çıkarılan sirkülerle ceza müeyyidesi altına alınmış ve ceza verilmiş bulunan işlerde bilahara çıkarılan ve esasında devir salahiyeti olmadan kararnamelerle verilen salahiyet bu cezaları meşru kılabilir mi? Bugün salahiyeti olmıyan her hangi bir makam beni her hangi bir hareketinden dolayı tecziyeyi kararlaştırsa ve bilahara da bir kanun çıkararak bu karara meşruiyet verse bu ceza prensipleriyle kabili telif midir? Ceza Kanununun birinci maddesi sarihtir. Kanunun sarih olarak suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez deniyor.

Bunlardan başka bir an için, 487 ve 510 numaralı Koordinasyon kararlarının 15 numaralı sirkülere bir meşruiyet izafe ettiği ni kabul etsek dahi: Cezasını 21 ve 31 inci maddeden alan fiil ve hareketleri kimin cezalandırılacağı hususunu da düşünmemiz lazım gelir. 21 inci madde aynen şöyledir:

1 - Hükümet her türlü malların ithal, imal veyahut istihsalinden muş tehlike kadar intikalini düzenlemek ve ihtikarı önlemek maksadiyle ticaretin usul ve şartlarını tayin ve tespit edebileceği gibi tacirlerin ticaretlerinin mahiyetlerini gösterir vesika almaya ve yapacakları muamelelerde bu vesikaları ibraz etmeye mecbur tutulabilir. Kezalik 31 inci madde Hükümet dahilinde lüzum gördüğü maddelerin azami fiatlarını tespit eder denilmektedir.

Görülüyor ki, ceza müeyyidesi konan bütün maddeler, Hükümetin yaptığı işlere aittir. Hükümet de bu salahiyeti hiç kimseye devredemez. Sadece kararnameleri ihzar edip kendisine arz etmek işini Koordinasyon Heyetine verebilir. Başka bir yere devre demez. Binaenaleyh Koordinasyon Heyeti Hükümetçe tasdik ve ilan edilmiş kararnameler olmadıkça mesuliyeti cezaiye de mevzuubahis Olamaz. Bunun içindir ki, 1943 senesinde hiç bir salahiyete istinat etmeden fiyat tespitine dair Ticaret Vekaletinin çıkardığı 15 numaralı sirkülerin hiç bir kıymeti yoktur.
<

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Üyelik

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350
199
Kazancınız 151₺
7 Gün Ücretsiz Dene Ücretsiz Aboneliği Başlat Şimdi abone olmanız halinde indirimli paket ile özel fiyatımızdan sürekli yararlanırsınız.