Yargıtay Büyük Genel Kurul 1945/6 Esas 1947/21 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1945/6
Karar No: 1947/21
Karar Tarihi: 12.11.1947

(3780 S. K. m. 14, 54) (765 S. K. m. 97, 100, 110, 339)

1942 senesi mahsulünden Toprak Mahsulleri Ofisine olan hububat borcunu vermemek maksadıyla bir başka şahsa ait makbuzu tahrif ederek kullanmaktan suçlu Abdullah oğlu İdris Erdoğan'ın bilmuhakeme; Tahrif olunduğu iddia olunan makbuz muhteviyatının 4518 sayılı kanunun 1 ve 2 nci maddeleri mucibince affa dahil olduğu ve bundan dolayı yapılan tahrifin de mezkur kanuna göre binnetice affa dahil bulunduğu ve tahrifin mahza suçlunun hükümete olan borcundan kurtulması maksadıyla yapılmış bulunduğu anlaşılmasına mebni bahsi geçen kanunun 2 nci maddesince suçlu hakkında kanuni takibat icrasına mahal olmadığına dair Akşehir Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 07.02.1944 tarihli karar C. Savcılığının temyizi üzerine Yargıtay Birinci Ceza Dairesince incelenerek; 4518 sayılı kanunun neşri tarihinden evvel sahtecilik suçunun unsurları olan gerek tahrifin vukuu ve gerekse ızrar kabiliyetinin vücudu tahakkuk etmek suretiyle suç tekemmül eylemiş ve gerçi 1942 senesine ait hububat borçlarının istenilemeyeceği mezkur kanunun 2 nci maddesinde yazılı bulunmuş ise de; bir alacağın suçun tekemmülünden sonra bağışlanması suçun ortadan kalkmasını istilzam etmiyeceği cihetle yazılı şekilde karar verilmesi yolsuz olduğundan hükmün bu noktadan bozulmasına dair verilen 30.12.1944 tarih ve 903/3056 sayılı karar aleyhine C. Başsavcılığından vaki itiraza binaen Ceza Genel Kurulunca mahalli kararında gösterilen mucip sebeplere göre Birinci Ceza Dairesi kararının kaldırılmasına ve mahalli hükmünün tasdikine 10.04.1944 tarih ve 50/50 sayılı ilam ile karar verilmiş olduğu halde benzeri diğer bir olayda bu karara aykırı bir ekseriyetin hasıl olacağı anlaşıldığından bu arada hasıl olan uyuşmazlığın çözülmesi birinci Başkanlığın 26.04.1945 tarih ve 94/570 sayılı yazılariyle istenilmesine mebni uyuşmazlık konusunu teşkil eden ilam ile zikri geçen yazı örnekleri çoğaltılarak 05.11.1947 tarihine rastlıyan Çarşamba günü saat 9,30 da müzakerenin başlıyacağı Genel Kurul Üyelerine bildirilmişti.

Bugün toplanan kurula altmış zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten sonra Birinci Başkan Halil Özyörük'ün Başkanlığında tartışmaya başlanarak uyuşmazlık konusu kağıtlar okunduktan ve olayın özeti anlatıldıktan sonra söz alan;

Birinci Ceza Dairesi Başkanı Fuad Tuğcu: Şimdi okunan Ceza Genel Kurulu ilamından da anlaşılacağı üzere Ceza Genel Kurulu dairemizin noktai nazarını kabul etmiyerek Başsavcılık makamından vaki olan itiraz üzerine kararınızı kaldırdı ve makbuz üzerinde yapılan tahrifin de 4518 sayılı Af kanununun dairei şumulünde olduğunu kabul etti.

Biz bu karara rağmen diğer benzeri işlerin müzakeresi sırasında noktai nazarımızda devam ve sebat etmek lüzumunu hissettik. Bu kanunun ruhu 1942 senesinde hububat borcunu vermekle mükellef olanlardan tahsilat yapılamıyanların borçlarını afdan ibarettir. Yani Hükümet şahsi hakkından vaz geçiyor. Suç tekevvün ettikten sonra Hükümetin alacağından vaz geçmiş olması suçluluğu ortadan kaldırmaz. Dairemizin kararında isabet vardır dedi.

Üçüncü Ceza Dairesi Başkanı İbrahim Ertem: Sayın Fuad Tuğcu'nun beyan buyurdukları tediye halinin cürmiyeti izale etmiyeceği mütcarifedir. Cürmiyeti izale etmiyeceğinin ben de hararetli müdafiiyim; ancak buradaki durum umumi af mahiyetindedir. Bütün neticeleriyle affedilmiştir. Dava ve takip halinde olanlar da affa tabi tutuldular. Asıl fiilin tam bir affı umumi kanunu ile ortadan kaldırılması müvacehesindeyiz. Kanun Vazunın maksadı budur. İşi dar çerçeve dahilinde mütalaa etmek doğru olamaz.

Cevdet Baybura: Sayın İbrahim Ertem'in mütalaaları beni tatmin etmedi. Ortada bir sahtekarlık suçu var. Hükümet çıkardığı af kanunu ile buğdayı vermekten affediyor. Sahtekarlık suçundan affolunmaz. Müstahsil Hükümete ait borcunu kaçırırken memurlar takibe koyulsa ve mümanaat ederek memuru öldürse af kanunu bu katil fiilini de ortadan kaldırır mı? dedi.

Üçüncü Ceza Dairesi Başkanı İ. Ertem: Kullanmış olduğum kelimelere dikkat buyurmadıkları anlaşılıyor. Mütalaamı arz ederken rabıtai asliye ve alakai asliyeden bahsettim. Öldürmek keyfiyetinin bu affın şumulüne girmiyeceği gayet bedihidir. Alakai asliyesi ve rabıtai asliyesi olan suçlar affedilmiştir dedi.

Vehbi Yekebaş; Bendeniz de Sayın İbrahim Ertem'in fikirlerinden ayrılıp, kısmen Sayın Cevdet Baybura'ya iltihak edeceğim. Kanunlar tanzim olunurken yarın alacağı manaya dikkat edilmiyor. Af kanunlarında iki sistem vardır. Biri fiili mubah kılmak, biri de zecrinden feragat etmek, umumi af diye hikaye ettikleri af kanununda cürmü meşru kıldım diye bir ibare yoktur. Esasen bugün müzakeremizin mevzuu Ceza Kanununun 339 ve 342 nci maddelerinin tatbikini gerektiren suçlardan dolayı verilmiş olan cezalardır. Hükümet buğday borcunu affetmekle sahtekarlık suçu ortadan kalkmaz. Cürmiyet kalkmamıştır. Kalkmış olsa dahi sahtekarlık affedilmemiştir. Cezayı kaldırma başka, cürmü meşru kılma başkadır. Kanun tevile dahi müsait değildir.

Dördüncü Ceza Dairesi Başkanı Zahir Sencer: Sayın Vehbi Yekebaş'ın (al, cürmiyeti kaldırmamış, cezayı kaldırmıştır) yolunda ifade ettikleri fikre iştirak edemeyeceğim; çünkü evvelen af hükmedilmiş cezalara münhasır değildir. Derdesti takip ve ilerde takibat yapılacak suçlara da şamildir; bu itibarla cürmiyet ortadan kalkmış oluyor.

Saniyen: Bütün neticeleriyle ceza ortadan kalkdıktan sonra cürmüyetin berdevam olduğunu kabule imkan kalmaz.

Vehbi Yekebaş'ın koymak istedikleri kaideye esasından muhalefet etmekle beraber, bu konuda sayın İbrahim Ertem'in ileri sürdükleri noktai nazarda da hiç birleşemeyeceğiz! (ızrar kabiliyeti ve binaenaleyh suç unsuru kalmamıştır) diyorlar.

Izrar kabiliyeti bugüne göre değil, suçun işlenildiği güne göre gözetilmek icap eder. O gün ızrar kabiliyeti vardı ve suç tamam olmuştu. Belli başlı zararı oldukça uzun bir müddet halka eksik ve kötü vasıflı gıda aldırmaktı.

Bir iki misalle mukayese yapalım:

A - Orman idaresi, bir Devlet dairesidir; orada bir çok kimseler zimmetlerine para geçirmiş, ihtilas etmiş olabilirler. Devlet bu idareyi Devlet dairesi olmaktan çıkarıp (bütün hukuk ve vecaibi ile) bir anonim şirkete devrederse bu zimmet ve ihtilas sanıklarının yedikleri paralar Devlet malı olmaktan çıkacak mıdır? Şüphesiz ki, hayır.

B - Sümerbank sermayesinin suistimali de 3460 sayılı kanunun 43/2 ci maddesi gereğince zimmet, ihtilas sayılır. Hükümetin programında yazılı olduğu gibi bu müessese bütün bükük ve vecaibi ile bir anonim şirkete devrolunursa tahakkuk etmiş ve takibe başlanılmış olan zimmet, ihtilas suçları mevzusuz mu kalacak? Yani bugünkü zimmet ve ihtilas sanıkları şirketin alelade birer borçlusu haline mi geçecektir? Şüphesizdir ki, İbrahim Ertem arkadaşımız da bizimle beraber buna (hayır) diyeceklerdir.

C - Daha yakın bir misal olarak da mevzuumuzu teşkil eden sahtekarlığı ele alalım:

200 kilo buğday borçlu olan çiftçi, bunu ödemiş görünmek için 200 kiloluk makbuzu tahrif ederken bir fazla sıfır koyarak 2000 kilo yapmış olsun. Borç affedildi diye sahtekarlığı da mubah görürsek o adam bugün fazla ödediği iddiasiyle 1800 kiloyu istirdat için bir hukuk davası açarsa ne olacaktır? Şüphesiz ki, sahtekarlık ayakda duran bir suç halinde berdevam sanılacaktır.

İbrahim Ertem arkadaşımız, ağır cürüm olan sahtekarlığa (asli fiile müteferri suçların da aftan istifade edeceği) mütalaasıyla faraza bir ay hapsi müstelzim olan bir suçun feri tanımak yolundadırlar. Çocukların benim (ferimdir; amma hiç bir mütalaa beni beş yaşındaki çocuğumun eteğinden tutarak yürüyen bir feri yapamaz; ve dolayısıyla bir ağır cürüm hafif cürmün feri sayılamaz.

Birinci Ceza Dairesi Başkanı Fuad Tuğcu: Af Kanununun birinci maddesine verilen manaya itiraz ediyorum. Hangi fiil affa uğradı, hububatı vermemek fiili, işte affa uğrayan bu fiildir. Makbuz üzerinde yapılmış olan bir tahrif doğrudan doğruya Ceza Kanunu hükümlerini ihlal eder. Affın sahtecilik fiiline şümulü yoktur. Eğer buyurdukları gibi olsaydı, af kanununun mahkumlara da teşmili lazımdı. Bu kanun hangi mahkuma teşmil olunmuştur? Bilmiyorum; bunu iddia edeceklerini de zannetmiyorum. Af maksurdur ve münhasırdır. Sahtecilik buna dahil değildir ve bu fiilin o kanun ile alakası yoktur dedi.

Üçüncü Ceza Dairesi Başkanı İ. Ertem: Af kanunu kısmen mütalaa ile dar manada alıyorlar. Af kanunu kendi metninde ifade ettiği manaya göre cürmünü kaldırmıştır. Evet mahkumlarda tahliye olundu. Kanun mahkum olanların cezalarını da kaldırmıştır. Mahiyeti bakımından affı hususiye tahammülü olmıyan bir kanundur. İnfaz edilmiş bir suç dahi olsa ikinci bir suç işleyen fail hakkında tekerrüre esas olmaz. Meselemiz affı umuminin tesiratını tayinden ibarettir. Tediye ile alakası olmıyan misallerle kıyas yapılamaz. Asıl fiil affedilince bunun rabıtası bütün netayiciyle ortadan kalkmıştır. Katiller ve yangınlar hakkında misaller verilerek aksi manaya almak doğru olmaz. Am ve şamil bir kanundur. Sahtecilik suçunu affa uğrayan fiil meyanında sayarak bir içtihat tesis etmek ve affedilmiş saymak biz hakimlerin içtihadına ve Kanun Vazunın maksadına uygun olur.

Hususi Ceza Dairesi Başkanı Haydar Yücekök: Mükellef bulunduğu hububat borcunu kaçıran bir müstahsil, resmi mercileri iğfal ve sahte makbuz ile sahtecilik fiilini irtikap ederse Ceza Kanununa giren bir fiil tekevvün etmiş olur. Bundan dolayı tayin olunacak cezanın ademi infazı için cürmü ortadan kaldırılması ve suç olmaktan çıkarılması lazımdır. Bundan gayri ahvalde takibatın durmaması bir zarureti kanuniyedir. Türk Ceza Kanununun ikinci maddesi gayet açıktır. Hükümet Milli Korunma Kanununun 14 üncü maddesiyle kendisine tanınmış olan yetkiye dayanarak halk ve milli müdafaa ihtiyaçlarını karşılamak üzere müstahsilin hubübatına el koydu; aradan iki sene geçtikten sonra gerek tahsildeki müşkilatı ve müstahsillerin durumunu nazara, alarak Hükümet bu alacağından vazgeçti ve kaçıranları affetti ve 1942 senesinde el konmuş olan mahsullerin kaçırılmasına taalluk eden fiillere münhasır af çıkardı. Bu vesile ile işlenmiş olan Ceza Kanununun şumulüne dahil diğer suçları işleyenlerin affetmiştir demeye kanuni imkan yoktur.

Sayın İbrahim Ertem ne derse desin, ortada Türk Ceza Kanununun 78 inci maddesi vardır. Af Kanunu yalnız hububat borcunu kaçıranları affetmiştir. Bu vesile ile işlenen sahtecilik suçu affolunmamıştır. 1942 senesinde mahsulünu kaçıran bir müstahsilden Hükümet alacağını almak isteyen memur aleyhine müessir bir fiil işlenmiş olsa bugün şu af kanunu muvacehesinde hububatın tahsilinden sarfınazar olunduğu cihetle memurun vazife hal

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Üyelik

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350
199
Kazancınız 151₺
7 Gün Ücretsiz Dene Ücretsiz Aboneliği Başlat Şimdi abone olmanız halinde indirimli paket ile özel fiyatımızdan sürekli yararlanırsınız.