Yargıtay Büyük Genel Kurul 1945/39 Esas 1946/7 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1945/39
Karar No: 1946/7
Karar Tarihi: 10.04.1946

(743 S. K. m. 627, 628)

Ankara İmar Kanunu ile şuyulandırılmış olan arsalarda şufa hakkı cereyan edeceği hakkında ittihaz olunan ve Hukuk Genel Kurulunca tasvip olunan bozma kararı hilafına mümasıl bir hadisede şufa cereyan etmiyeceği hakkında yeni bir ekseriyet tahassül ettiğinden keyfiyetin tevhidi içtihat yoluyla halli Birinci Hukuk Dairesinin 05.12.1944 tarih ve 44/226 sayılı yazısiyle talep olunmakla bu hususta karar ve müzekkere suretleri teksir olunarak Heyeti Umumiyeye tevzi olunmuştu.

Müzakere edilmek üzere tayin olunan 03.04.1946 Çarşamba günü Genel Kurula Birinci Başkan Halil Özyörük'ün Başkanlığı altında (elliyedi) zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten sonra olaylar bir kerre de Baş Başkan tarafından telhisen anlatıldıktan sonra söz alan :

Beşinci Hukuk Dairesi Başkanı Mehmet Gönenli : Şayi bir hisse satılırsa şufa cereyan eder. Fakat ihtilaf mevzuunu teşkil eden işlerde satılan şayi hisse değildir. Belki müstakil bir gayrimenkuldür. Almak isteyen de müstakil bir gayrimenkul sahibidir. İmar dolayısiyle şuyu var amma tapu kaydında şuyu yoktur. Tapu kaydında bir arsa diğerinin de müstakil bir arsası var satışta tapu kaydına göre oluyor. Şu halde Kanuni Medeni hükümlerine göre tapuda şayi hisse yoktur. Ekseriyetin noktai nazarına göre tapuda müstakil gayrimenkul satılmış olduğundan şufa cereyan etmez. Buna muhalif taraf fiili vaziyeti nazara alarak şufa cereyan eder diyor.

F. Hulusi Demirelli : Tapu kaydı İmar Kanunu ve karariyle değişmiş sayılmak icap eder. Hadisede altı aydan fazla zaman geçmiş imar alakadar olmamış. Hissedar olan kimse İmar Kanununa göre tapunun şuyuu bilmesi lazım gelirdi. Hissedarı şufa hakkından mahrum etmeye neden gidelim. İmar Kanununda sarahat olmayınca Kanunu Medenide şufa asli veya tali diye kayıt yoktur. Şuyuun idamesi kabil değildir. Kanuni şuyu vardır. İmar Kanunu istiklali kaldırmıştır. Şuyu hasıl olmuştur. Şufa hakkı olamayacağına dair bir sarahat yok iken bazı mülahazalarla bu hakkı iptal edemeyiz. Tapuya bakılarak hareket olunursa hiç bir zaman şufa cereyan etmez. Mahkeme tapuya değil İmar Kanununun meydana getirdiği şuyua bakarak işi halledecektir.

Beşinci Hukuk Dairesi Başkanı Mehmet Gönenli : Asıldan, taliden bahsetmedim kararda böyle bir kayıt yoktur. Satış hisse üzerinde olmuyor müstakil kayıtlar üzerinde yapılıyor ve satışta kaydın taalluk ettiği yere münhasırdır. Bu itibarla şufa hakkı olmamak lazımdır.

Birinci Hukuk Dairesi Başkanı Şemsettin Temizer: Kanun sarih gibi geliyor. (İmar Kanununun birinci maddesini okudu) hissedarlık takarrür edince şufa hakkı olmak lazımdır. İmar şuyulandırınca tapuya da aksediyor. Tapudaki müstakil kaydın faydai ameliyesi yoktur.

Aziz Yeğer : Şuyu kanunun aslından doğuyor. Tescilden evvel satılsa bile hükmen satış şayi hissenin satışıdır. Evvelce de tevhidi içtihatla bu mesele mahluldür (kararı okudu). Hadise tamamen aynıdır. Tapuya geçmişse de kanun hükmünce şuyulanmıştır. Şuyuun tapuya geçirilmemiş olmasından dolayı müstakildir diye satılmış olsa da o müstakil değildir. Şuyulanmış hissedir. Bu halde şufa hükmü yürür.

Şefkati Özkutlu: Meseleyi mücerret mütalaa etmemeli ben daha ziyade Mehmet Gönenli'nin fikirlerinin kabulüne taraftarım. Çok ileri gitmeyelim. İşi kanunun çerçevesi dahilinde mütalaa etmeliyiz. Kanundan tapuda muamele yaptırmaksızın şufa cereyan edeceği manası çıkarılamaz.

Dördüncü Hukuk Dairesi Başkanı Fevzi Bozer : İmar Kanununun birinci maddesinin zahiri ibaresine göre hissedarlık olur mu hissedarlık farazi ve itibari midir evvel emirde bunu tayin etmek lazımdır. Medeni Kanun hükümlerine göre müşterek mülkiyette şeriklerden her biri tasarruf hakkını haizdir. Satar, terhin eder bu hadisede hissedarlardan her biri kendi hissesinde tasarruf edebilir mi edemez. Tapuya tescil edilmedikçe satamaz. Şuyudan evvel malik olduğu hissedir. Hissedarlık veçhile mutasarrıf olduğu hisse değildir. Kanunen şuyulandıktan sonra şamil hissedarlık satılamaz, rehin edilemez. Bunlar yapılamayınca kanuni hissedarlık itibari hissedarlıktır. Yapılan bir tedbirden ibarettir. Şuyu muvakkattır. Hissedarlar kendi muvafakatlarıyla iştiraki izale edebilirler kanuna göre altı ay sonra hissedarlığın hükmü kalmıyor Medeni Kanun kıyas olunamaz şufa cereyan etmiyeceği kanaatındayım.

Hulusi Demirelli : Tapu kayıtları İmar Kanunu ile tadil edilmiştir. Müstakil mülkiyet kalmamıştır. Bazı ahvalde imar % 15 kendisi de alır. İmarın tasarrufatıyla tamamen tadil edilmiş ve miktar değişmiştir. Hissei şayıa olmuştur. Kanun tapuyu tadil eden bir kanundur. İmarın tasarrufuna imarın haritasına bakmak lazımdır. Müşteri aksi halde hüsnü niyet de iddia edemez. Çünkü imar vaziyeti ilan edilir. Vaziyet meydanda iken müstakil mülk aldım diye olan iddiayı dinleyemeyiz. Hakikaten hissedarlık şeklen tapu kalmıştır. Kanun müstakil mülkiyeti nezetmiştir. Satış hisseye mahmul olmak lazımıdır. Şuyuun izalesini kabul edince şufayı da kabul etmek zaruridir. Tedbir dersek şuyuun izalesi de olamaz kanun açık olarak hisseli kalmıştır. Şekle bakılmaz hakikati hale bakılır. Hakikaten rücu ile esasa bakmak ve şufa hakkını tanımak lazımdır.

Şemsettin Temizer : Fevzi Bozer'in mütalaaları kabul edilirse harcü merc olur. Müstakil aldım farzeden kimse aldığı yere müstakillen ev yapabilir mi? Aldığı şeye göre isabet eden hissedir. Buna tedbir denebilir mi? Kanunun şuyulandırdığı hisseli kıldığı bir yeri İmar Kanunu şehrin imarı ve yollarının tanzimi zaruretinden birinin müstakil olan gayrimenkulünden bir kısmını alıp yanındaki gayrimenkule katıyor ve bu suretle hissedarlık hasıl oluyor. Bundan sonra hissedarlar aralarında taksim ve ifraz yapamazlar ancak izalei şuyu suretiyle yani müzayede ile gayrimenkulun tamamı satılır müzayede neticesinde ancak tamamı bir kül halinde satılarak şuyu izale olunabilir.

Fevzi Bozer : Mütalaanızla bizi teyit ettiniz. Hissedar ev yapamadığı gibi diğerleri de yapamaz. Şuyu izale edilinceye kadar tasarruf edemez. Hissedarlık teessüs etseydi müşterek mülkiyet sahipleri tasarruf ederlerdi bunlar yapılamıyor. Mülkiyeti iktisap edemezler. Temliki tasarrufta bulunamazlar tapuya tescil lazımdır. Satış nedir şuyudan evvel müstakil mülkiyetini satmıştır. Çok zahirdir.

O. Nuri Köni : Temliki tasarrufta bulunamaz denemez hissesini satabilir hissedarlık hükümleri tatbik olunur. Şufa cereyan eder.

İcra ve İflas Dairesi Başkanı Abdullah Aytemiz: İmar Kanunu gereğince şuyulandırılmış bulunan mahallin hisselilerinden biri hissesini ahara ferağ ettiği surette diğer hisselilerin şufa hakları var mı yok mu? ihtilafın konusu budur. Bu kanuna göre şuyulandırılmak suretiyle istihkak sahipleri arasında hasıl olan ortaklığın müşterek veya iştirak halinde bir mülk olup olmadığı da münakaşaya değer.

Herkes kendi mülkünde istediği gibi tasarrufa ve malını dilediğine satmaya ehildir. Tasarruf hakkını bir dereceye kadar tahdit sonucuna varan şufa hakkının kabul edilmesinin sebep ve hikmeti vardır. Müşterek bir mülkün hisselilerinden birinin şayi hissesini satıp kendi yerine başkasını ikame etmesiyle diğer hisseliler arasına ahlaki, içtimai durumu belli olmıyan yabancı biri girmiş olur. Müşterek mülk imtizaclı ve ahenkli bir surette tasarruf ve idare edilmekte iken bu tasarrufu işgal edecek bir kimsenin aralarına girmesiyle diğer hisseliler bundan müteessir ve mutazarrır ve devam eden ahenk de bozulmuş olur. İşte arız olan bu zararı, mahzuru önlemek için diğer hisselilere şayi hisse sahibinin sattığı hisseyi mefruğunlehin elinden almak hakkı tanınmıştır ki, bu hakka şufa hakkı denir. Serbestçe tasarruf hakkını takyit eden şufa hakkı kabul olunabilmek için şayi hissenin satılmasiyle tari olan zararın devamlı olması lazımdır. Halbuki İmar Kanununun ikinci maddesine bakılacak olursa bu ortaklık devamlı değil geçicidir. İmar Müdürlüğü şuyuun izalesi lüzumunu alakalılara tebliğ suretiyle bildirecek ve etmezlerse bir hisseli gibi hareket edip şuyuu gidermek için mahkemeye müracaatla dava açacaktır. Şu halde buradaki ortaklık muvakkattır. Böyle az bir zaman devam edecek olan ortaklıklarda şufa hakkı cari olmamak lazım gelir. Dediğim gibi şufa hakkı mütemadi bir zararı izale için kabul edilmiştir.

Hülasa : Bu ortaklık iştirak halinde ise hisselilerden yalnız birinin tasarrufunun kıymeti yani hadisede vaki ferağın hükmü olmadığından ve müşterek mülk ise zararın devamlı ve sürekli olmamasından dolayı her iki surette de şufa hakkı bahis mevzuu olamaz.

Birinci Başkan: Kanunun tatbikindeki maksat Ankara şehrinin imarıdır. Pürüzleri nasıl ayıklamalıdır. Harice satmak kabul olursa kanunun maksadı hasıl olmaz. Bir hissedarda toplanırsa imar kolaylaşır. Şufa cereyan etmiyeceği yolundaki fikre göre gaye ve matlup hasıl olamaz. Kanunun istihdaf ettiği gayeye münafi olur. Mebde' hareket Ankara'nın imarıdır. İstisnai hükümler, tahditler bunun içindir. İş kafi derece anlaşılmıştır. Şufa cereyan edip etmiyeceğini reye koyuyorum demeleriyle :

Sonuçta :

Ankara şehri İmar Müdürlüğü Teşkilat ve Vezaifi Hakkındaki Kanun ile ekleri gereğince şuyulandırılan gayrimenkuller hakkında şufa cereyan edeceği Yargıtay Birinci Hukuk Dairesiyle Hukuk Genel Kurulunca kabul edilmişken buna aykırı olarak mümasıl bir işte; imar idaresince yapılan şuyuun asli olmayıp arızi ve muvakkat olduğu ve bu şuyuun tapu sicilinde mukayyet bulunmadığı gerekçesiyle şufa hakkının cereyan etmeyeceğinde oyçokluğu hasıl olduğundan bilbahis Birinci Hukuk Dairesi Başkanlığının yazısı Birinci Başkanlıktan Yargıtay Genel Kuruluna havale edilmişti: Toplanan İçtihadı Birleştirme Kurulunda ihtilafın konusu Birinci Başkan tarafından açıklandıktan ve yapılan tartışmalardan sonra aşağıdaki karar tespit edildi.

Ankara şehri İmar Müdürlüğü hakkındaki kanuna eklenen 2289 sayılı Kanunun birinci maddesi: Tasdikli ve kati imar planı mucibince yol açılması ve genişletilmesi ve kapanması ve meydanlık yapılması yüzünden kamulaştırılan bina ve arsaların yola giden parçalarından artan kısımlarla o yerlerdeki imar planına göre bina yapılması mümkün olmıyan arsaları, yanındaki arsa ve binalarla şuyulandırarak birleştirmeye imar Müdürlüğünü yetkili kıldığı gibi ikinci maddesinde dahi böyle şuyulandırılan yerlerin ya aralarında veya mahkemeye müracaatla altı ay içinde şuyunu izale ettirmelerinin İmar Müdürlüğü tarafından hissedarlara tebliğ olunacağı ve hissedarlar şuyu izale etmedikleri takdirde İmar Müdürlüğü hissedar gibi şuyuun izalesi davasını açabileceği yazılı bulunmaktadır.

Bu suretle ayrı ayrı tasarruf olunan iki gayrimenkul şuyulandırılarak bir gayrimenkul haline girdikten sonra bunların sahipleri arasında da bu kanun hissedarlığın vücut bulacağını emretmektedir.

Kanun emir ve icabı olarak birleştirilen gayrimenkullerin sahipleri arasında bu yerlerin her şayi cüzünde karşılıklı ve yüz ölçüleri nispetinde hasıl olacak iştirak, Medeni Kanunun müşterek mülkiyet hükümlerine tabi bulunur.

Bu hükümler gereğince hissedarlar, bu şuyudan doğan müşterekliği sürdürmeye zorlanamazlar ve Medeni Kanunun 627. maddesindeki hal mevcut olmadıkça şuyun giderilmesini isteyebilirler. Bahse konu olan şuyu hususi kanundan doğma olduğundan bu cihetin tapu kütüğüne henüz geçirilip geçirilmemiş olması da şuyuun giderilmesi hakkını kullanmaya tesir etmez.

İmdi böylece hissedarlık hasıl olduktan ve o iki gayrimenkul müşterek bir hale geldikten sonra hissedarlardan biri kendi hissesini üçüncü, yani yabancı bir şahsa sattığı takdirde Medeni Kanunun 659. maddesi hükmünce diğer hissedar veya hissedarların kanuni şufa haklarının da doğmuş olacağına 03.04.1946 tarihinde müzakere nisabının üçte ikisini geçen çoğunluğuyla karar verildi.


AYKIRI GÖRÜŞ

Şufa haddizatında şerikleri kötü ortaktan korumak üzere ihdas edilmiş bir müessese olup bu ise idame edilmek istenen bir ortaklıkta bahis mevzuu olabileceğine ve halbuki İmar Kanunu mucibince açılacak ve genişletilecek yollar ve meydanlar sebebiyle istimlak edilen bina ve arsalardan kalacak kısımların yanındaki bina ve arsalarla şuyulandırılması halinde bu şuyuun en çok altı ay zarfında izalesi kanunen zaruri olduğuna göre arızi ve bilhassa mevkuf olduğundan 2289 Nolu İmar Müdürlüğü Kanununun birinci maddesi dahi bu veçhile istimlak edilen arsanın yol ve meydandan artan ve bina yapılmak kabil olmayan parçalarının yanındaki arsa ve binalarla şuyulandırılacağını amir olup bu ise şuyulandırılan o bakiyeye tebaen yanındaki mülkiyeti mutlak arsa ve binanın da şuyulandırılması hükmünü müfit olmadığından ve buna icapta bulunmadığından gerek sebep ve gerek esas itibariyle böyle bir şufa hakkı bulunamayacağı reyindeyim.

Full & Egal Universal Law Academy