Yargıtay Büyük Genel Kurul 1945/30 Esas 1947/13 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1945/30
Karar No: 1947/13
Karar Tarihi: 02.04.1947

(743 S. K. m. 78, 79, 193, 308)

Dava: Kiracı ile aralarında çıkan ihtilaf sebebiyle kiraya verdiği evden kiracısını çıkarmak isteyen mal sahibinin bu maksatla eve girerek içindeki eşyaları dışarı çıkarıp orada yerleşmeten ibaret olan hareketinin konut dokunulmazlığına ilişmek veya kendiliğinden hak almak cürümlerinden hangisini teşkil edeceği hakkında Ceza Genel Kurulu'nun kararları arasında hadis olan içtihat ayrılığının halli Birinci Başkanlığın 30.10.1945 tarih ve 116 sayılı yazısıyla istenilmesine mebni toplanan Tevhidi İçtihak Genel Kurulu'nda keyfiyet incelenerek:

Sonuçta;

Ve hadisede;

A - Hekim konut dokunulmazlığına ilişmek ve hem de kendiliğinden hak alma suçları tekevvün ettiğinden Ceza Kanunu'nun 78 inci maddesi uyarınca her ikisinden dolayı ayrı ayrı ceza verilmesi,

B - Yalnız bir fiil işlenerek kanunun hem konut dokunulmazlığı ve hem de kendiliğinden hak almak maddeleri ihlal edilmiş olduğundan Ceza Kanunu'nun 79 ncu maddesinin uygulanması suretiyle yalnız ağır cezalı olan konut dokunulmazlığına ilişmekten ceza hükmolunması,

C - Cürmün kastı kendiliğinden hak almak cürmüne taalluk ettiği cihetle failin yalnız bu madde ile cezalandırılması gerektiği hakkında beliren düşünceler tartışmadan geçirildi. Şöyle ki;

Ceza Kanunu'nun 78 nci maddesinde bir cürüm işlemek için diğer bir cürüm işleyenlere ayrı ayrı iki ceza verileceği hakkındaki hüküm mutlak olmayıp, bu cürümlerden birinin diğerini terkip eden unsurlardan veya teşdit sebeplerinden olmaması şartıyla mukayyettir. Hadise bu bakımından incelenince mesken olan bir yere ya doğrudan doğruya veya diğer bir suç işlemek için girilmiş olabilir. Başka bir suç işlemek için girilmiş ise eve girmek fiilinin işlenmesi kastolunan cürmü terkip eden unsur veya kanuni teşdit sebebi olup olmadığına bakılır. Eve girmek suretiyle yapılan hırsızlıkta olduğu gibi; konuta girmek o cürmün unsurunu teşkil ettiği takdirde yalnız hırsızlıktan yani işlenmesi kastolunan cürümden veya müessir fiil işlemek veyahut gayrimenkul içinde bulunan başka bir maldan hak almak üzere eve girmek fiillerinde, konuta girmek fiili, işlenmesi kastolunan cürmün unsuru ve teşdit sebebi olmadığına, başka deyimle failin kasıt ve niyeti evvela vasıta olan eve girmek memnu fiiline sonra da diğer ikinci ve gaye olan cürmü işlemeye taalluk ettiğine ve bu suretle objektif ve sübjektif unsurları tamam iki suç tekevvün eylediğine göre hem konut dokunulmazlığına ilişmekten hem de işlenmiş maksut olan suçtan dolayı ceza tayini lazım gelir.

Karar: İçtihatları birleştirme mevzuunu teşkil eden mesele, bu nokta aydınlatılınca görülür ki; bahsedilen hadisede eve girmek, kastolunan ihkakı hak suçunu işlemek için vesile ve vasıta değil, belki gayrimenkulün kendisine taalluku itibariyle bariz bir hususiyeti bulunan kendiliğinden hak alma suçunun hedef ve gayesi ve bu itibarla bu cürmün tamamlayıcı unsurudur; ve ev işgal edilmeden gayrimenkulün kendisinde hak alma suçunun tekevvünü kabil değildir. Bu sebeple hem konut dokunulmazlığına ilişmekten ve hem hak almadan ceza verilmesi lazım geldiğine dair olan düşüncede isabet görülmemiştir.

Bir fiil ile kanunun muhtelif iki maddesi ihlal edildiğinden Ceza Kanunu'nun 79 ncu maddesi uyarınca daha ağır cezalı olan konut dokunulmazlığına ilişmekten ceza verilmesi iktiza ettiğine dair olan düşünceye gelince; Hadisede yalnız bir fiil işlenmiş olmakla beraber işlenen bu fiil kasıt ve niyeti yalnız kendiliğinden hak alma suçuna münhasır olup konut dokunulmazılığına matuf degildir. Eve keyfi olarak değil, mevcudiyetine inanılan bir hakka istinaden girilmiştir. Bu sebeple cürmün tekevvünü için şart olan unsurlardan kasıt ve niyet unsurunu bulunmadığından dolayı konut dokunulmazlığının ihlali varit değildir.

Kendiliğinden hak alma suçuna taalluk eden kasıt ve niyetin eve girmek suçuna da sirayet edeceği hakkındaki mütalaada da isabet yoktur. Çünkü, cürümde kastın bulunmaması, cezayı kaldıracağını gösteren Türk Ceza Kanunu'nun 45 nci maddesinde bahsedilen kasıt ve niyetin, işlenmesi kastolunan suça matuf olduğu şüphesizdir. Bu sebepledir ki, alelade müessir bir fiilden ölüm husulü halinde müessir fiile matuf olan kastın, kasten adam öldürmekten ceza uygulamaya kafi olamıyacağı, ceza kanunumuzda açıkça gösterilmiştir. Aynı sebeple mevcudiyetine kani olduğu bir hakkı almak için borçulusunun önüne geçip cebir ve şiddet istimaliyle onun her hangi bir malını alan şahsın hareketi yağma olmayıp, kendiliğinden hak alma olduğu tatbikatta ittifakla kabul edilmektedir.

Sonuç: Hulusa ; Gayrimenkulün içinde bulunan bir maldan değil, kendisinden hak alınmasına taalluku itibariyle bariz bir hususiyeti bulunan hadisede, evin işgali kendiliğinden hak almanın hedef ve gayesini ve tamamlayıcı unsurunu teşkil etmesine ve çünkü, gayrimenkul işgal edilmeyince maksut olan hak alma suçunun husule gelmesi mümkün olmıyacağına göre olayda Ceza Kanunu'nun 78 nci maddesi gereğince ayrı ayrı iki ceza verilemiyeceğine ve bundan maada failin kasıt, ve niyeti, keyfi olarak eve girmeye taalluk etmeyip, mevcudiyetine kani olduğu bir hakka müsteniden eşya üzerinde kuvvet sarfiyle yalnız hak alma cürmüne taalluk ettiğine göre sübjektif unsuru bulunmayan konut dokunulmazlığının ihlali de varit olmadığına ve bu sebeple Ceza Kanunu'nun 79 uncu maddesi uyarınca daha ağır cezalı olan konut dokunulmazlığından ceza tayin edilmeyip yalnız sübjektif ve objektif unsurları tamam olan kendiliğinden hak alma suçundan ceza verilmesi iktiza ettiğine ilk toplantıda üçte iki çoğunluk hasıl olmadığından ikinci toplantıda salt çoğunlukla 5.3.1947 tarihinde karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy