Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1942/24
Karar No: 1942/29
Karar Tarihi: 06.01.1943
(743 S. K. m. 549, 545) (1086 S. K. m. 8)
Dava: Tereke borca müstağrak olmak dolayısıyla hükmen reddedilmiş olmasından mütevellit davaların mercii rüyetini tayin için Temyiz 2. Hukuk Dairesince ihtilafın taalluk ettiği miktar nazara alınarak 300 lirayı tecavüz ettiği takdirde asliye mahkemesinden ve dün ise sulh hukuk mahkemesinde bakılmak lazım geldiğine ve mümesil bir hadisede dahi Hukuk Heyeti umumiyesince, Medeni Kanunun 549. maddesi mucibince borcun miktarı nazara alınmaksızın bu kabil davaların rüyeti doğrudan doğruya sulh hukuk mahkemelerine ait olduğuna karar verilmek suretiyle hasıl olan içtihat ihtilafının halli 2. Hukuk Dairesi Reisliğinin 25 Mayıs 942 tarih ve 2620/45 numaralı yazısıyle istenilmesine mebni 1. toplanmada kısmen müzakeresi yapılarak vaktin darlığına binaen talik edilmiş ve 23.12.1942 tarihinde tekrar toplanan Heyeti Umumiyeye 45 zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten ve mezkür yazı ile ihtilafın mevzuunu teşkil eden ilamlar okunduktan ve hadise bir kere de 1. Reis İhsan Ezgü tarafından izah edildikten sonra söz alan :
Fuat Hulusi : Bu işler tamamen sulh mahkemelerine verilmiş vazifelerdir. Bir manii kanuni yoktur. Umumi hükümlere gitmeğe de lüzum yoktur. Hadisede tetkik edilecek olan borç ve mevcudu miktarına bakmaktadır. Burda müddeabih mevzuubahistir. Bazı hususi takibata ihtiyaç his eden şeylerdir.
Ali Himmet : Medeni Kanunun 545. maddesinde kanuni ve mansub mirasçıların mirası reddedebilecekleri ve bundan başka müteveffanın vefatı anında terekenin borca müstağrak olduğu şayi ve sabit olursa mirasın reddedilmiş olacağı beyan olunmaktadır.
546. maddede red için 3 ay müddet tayin olunmuş ve 549. maddede reddin şekli gösterilerek hükmi red meskut bırakılmıştır. Çünkü bu bir dava mevzuudur. Nitekim terekenin borca müstağrak olmasından mütevellit ihtilaflar ya bir dava veya icrada bir takip üzere defi veya dava şeklinde tahaddüs etmektedir.
Bu davalara sulh hakimleri tarafından bakılacağı hakkında bir sarahat olmayınca vazife meselesinin HUMK.nun tayin eylediği esas dairesinde mütalaası icap eder. Muhterem Hukuk Heyeti Umumiyesinin ekseriyeti 549. maddeye istinat etmiştir. Halbuki bu madde hakiki red hakkındadır. Esasen icrada takip edilen bir alacak hakkında bir taraflı sulh mahkemesine müracaatlı bir vesika almaktan ne faide hasıl olur? Alacaklı terekenin borca müstağrak olduğunu kabul etmiyor veya mirasçının bilerek terekede tasarruf ettiğini veya başka suretle mirası kabul eylediğini iddia ediyor. Bu ihtilaf mirasçının sulh hakimine müracatlı bir vesika almasiyle değil, muhakeme ile hal olunur. Binaenaleyh bu gibi ihtilaflara alacak 300 lirayı mütecaviz ise asliye mahkemesinde dün ise sulh mahkemesinde bakılmak iktiza eder.
Abdullah : Meblağı tasrih ederek vaki müracaatlarda HUMK.nun 8. maddesini nazara almak mecburiyetindeyiz. 300 liraya kadar olanlar sulha, fazlası asliyeye miktar gösterilmemiş ise mutlak olarak asliyeye ait olmak lazım gelir, demeleriyle vaktin gecikmesinden dolayı diğer celseye bırakılması kararlaştırıldı, 16.12.1942
Abdullah Aytemiz : Asliye mahkemelerinin vazifelerinden bir kısmı tefrik olunarak ahiren teşkil olunan sulh hakimlerine verildiğinden sulh muhakemelerinin vazifesi dahilinde olan hususlar istisnaidir. Nizamı ammeye taalluk eden vazife meselesinde kıyas da cari değildir. Kanunun medenide sulh hakimlerine mevdu mesail haricindeki işler kemakan asliye mahkemelerine aittir. Karı ve koca arasındaki tasarrufların tasdiki, vasi ve kayyum tayini terekenin tahriri ve resmi tasfiye ve defter tutma muamelelerinin ifası ve reddi hakikide tescil keyfiyeti ve saire bunlar hep sulh hakimlerine meddudur. Sulh hakimlerinin vazifesini tayin eden HUMK.nun 8. maddesinde sulh mahkemelerinin değer ve kıymeti 300 liradan dün menkul ve gayrimenkul ayin ve Medeni Kanunun 315. maddesinde yazılı nafaka ve gayrimenkulün tahliyesine mütedair davalarla başka kanunlarla kendilerine verilen davaları göreceği yazılı olup bunlardan maada dava ve medeni ihtilafların hal ve faslı asliye mahkemelerine ait olacağı şüphesizdir.
İhtilafa mevzu teşkil eden meseleye gelelim :
Medeni kanunda reddi hakiki için sulh mahkemesine müracaat olunacağ tasrih olunduğu halde terekenin deyne müstağrak olması sebebiyle mirasın reddedilmiş sayılacağının iddia eden tarafın hangi mahkemeye müracaat edeceği mesküt kalmıştır. Reddi hakikide tescil irade ve beyan ve reddi hükmi ise dava mevzuudur. Vazifeyi tayinde esas mütalebe olunan meblağdır. Vazife meselesi mahkemesine müracaat olunarak reddi hükmide de böyle olmak lazım gelir denilemez. Dediğim gibi sulh mahkemeleri muhdestir ve ne gibi işlere bakacağını kanun tanzim etmişt