Yargıtay Büyük Genel Kurul 1941/5 Esas 1943/7 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1941/5
Karar No: 1943/7
Karar Tarihi: 03.02.1943

(743 S. K. m. 658, 659) (864 S. K. m. 43) (442 S. K. m. 44)

Dava: Arazi Kanunun 45. maddesi, kanunu medeninin şüf'a hakkına dair olan 659. maddesi hüküm ve medlülünden hariç bulunduğundan ve kanun medeni ahkamına muhalif olmadığından mezkür 45. maddenin tatbiki lüzumu evvelce bir içtihat halinde takarrür etmiş ise de bu kerre emsali hadisede zikri geçen 45. maddenin esas ve mefhum itibariyle kanunu Medeni Hükümlerine muhalif olduğundan mülga bulunduğuna dair yeni bir ekseriyet tebellür etmiş ve evvelce müttehaz karar sureti çıkarılarak leffen gönderilmiş olduğundan bahsile keyfiyetin tevhidi içtihat yoliyle halli Temyiz 1. Hukuk Dairesi Reisliğinin 16.1.1941 tarih ve 940/2378 sayılı yazısıyle istenilmesine mebni 27 2 . kanun 943 tarihinde toplanan heyeti umumiyeye 42 zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten ve bahsi geçen yazı ile ilam sureti okunduktan ve hadise bir kerrede 1. Reis İhsan Ezgü tarafından izah edildikten sonra söz alan :

Cevaz Gücün : Arazi kanunun 45. maddesi medeni kanunun tatbikine dair olan kanunun 43. maddesiyle mülga olduğu gibi daha evvel neşredilmiş olan Köy Kanunun 44. maddesinin 3. fıkrasında sonra lüzumu vücudu kalmamıştır.

Fuat Hulusi : Yüksek Heyetin bildiği üzere Medeni Kanunun Arazi Kanunun arazi hakkında kabul etmiş olduğu taksim ve telakkilerden esaslı surette ayrılmıştır. Bir kere Medeni Kanun araziyi emiriye mefhumu tamamiyle terketmiştir. Bu kanun 632. maddesinde araziyi gayrımenkul mülkiyetinin mevzuu olarak ele almış bulunuyor. Buna göre taviz bedelleri henüz ödenmemiş mevkuf arazi müstesna olmak üzere bütün arazi hakkında mülkiyet hükümleri cereyan eder. Bu kanun 618. maddesinde tanıdığı serbest ve mutlak tasarruf hakkına mülkiyet hakkının kanuni takyitleri diyerek hasren kabul ettiği ve mukaveleli şüf'a gibi mukaveleye bağlı tuttuğu kayıtlardan başka bir had ve kayıt koymamıştır. 659. maddesindeki şüf'a hakkı da temliki tasarrufa taalluk eden takyitler cümlesindendir. Takyitler böyle mahdut olunca Arazi Kanununun 45. maddesinde arazinin bulunduğu köy ahalisinden yere zarureti olanlar için mevzu olan rüchan hakkını bugün mülkiyet hakkının kanuni takyitlerinden olarak kabul etmemize imkan yoktur. Bir kere mezkür madde rakabesi Devletin ve yalnız tasarruf hakkı şahsın olan yerler hakkındadır.

Bugün ise böyle ve bu manada bir yer yoktur. O maddede arazinin mutasarrıfı olan kimsenin ferağından bahdesilmektedir. Bugün batapu mutasrarrıf yok, malik var. Ferağ yok, satış var. Şu halde maddenin tatbik ve imal mahalli kalmamıştır. Esasen Kanun Medeninin Sureti Meriyet ve Şekli Tatbiki hakkındaki kanunun 43. maddesi ondan evvelki kanunların kanunun medeniye ve Borçlar Kanununa muhalif olan hükümlerini ilga etmiştir. Müzakeremizin konusunu teşkil eden rüchan hakkına dair olan hüküm işte bu sarih ibare ile de mülga bulunmaktadır. Çünka Kanunu Medeninin hem demin numaralarını arzettiğim maddelerine hem de esas ve uhdelerine aykırıdır. Bunun içindir ki, Arazi Kanunun bahse mevzu olan 45. maddesinde bugün dahi tatbik kabiliyeti gören içtihadın muhafaza ve idamesine dairemiz ekseriyetince imkan görülmemektedir.

Abdullah Aytemiz : Tatbik Kanunun 43. maddesinde yalnız Mecellenin kül halinde ve diğer kanunların da yalnız kanunu Medeniye muhalif hükümlerinin mülga olduğu yazılı olup bu maddeye göre Arazi Kanunun Medeniyle kabili telif hükümlerinin canlı kaldığı ve kemakan mer'i olduğu şüphesizdir. Bu kanunun 41. maddesiyle ihtilaf mevzuunu teşkil eden 45. maddesi arasında sebep ve mevzu ve müruruzaman itibariyle mühim farklar mevcuttur. Şu halde kanunun medeninin 659. maddesi mezkür 41. madde ile mütenazır ve mütekabil bulunup 659. madde ile münhasıran bu madde hükmü ilga edilmiş ve 45. maddeye taalluk ve şümulu bulunmamıştır. Yere zarureti olanların başka bir köyde oturan mefrugünlehe karşı rüchan hakkı maslahata uygundur.

Köy kanunun istimlake müteallik maddelerinin bu 45. maddeye taalluku yoktur. Bunlar ayrı ayrı hükümlerdir. Binaenaleyh 45. madde hükmü kanunu Medeninin 659. maddesiyle mütearız değildir ve hükmü elyevm bakidir.

Fuat Hulusi : Biz kanunu medeniye muhalefeti esasta buluyoruz. Medeni Kanun mülkiyetin neticelerini söyledikten sonra mülkiyeti takyit eden mahdut kayıtlar haricinde de arazide rüchan hakkı bakidir, demeğe imkan yoktur.

Cevat Gücün : Kanunun Medeninin tatbikine dair olan kanunun 43. maddesiyle Mecelle sarahaten ilga edildiği gibi kanunu Medeninin hükümlerine muhalif olan diğer eski hükümlerin de mülga olacağı kabul edilmiştir. Bu hükümlerin kesretinden ayrı ayrı, sarahaten ilga edildiği tafsil edilmemiştir.

Kanunu Medeni ayni haklara müteallik hükümlerinde ise arzda beytülmal yani devletin bir nevi rakabe mülkiyeti ile ferdin tasarruf hakkı diye iki hak tanımamış, her nevi arazide tama mülkiyet esasına kabul etmiştir. Bu itibarla memleketimizde Arazi kanunun saydığı arazi nevileri kalmamış ve bu meyanda arazide sahipsiz olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Sahipli arazide mutasarrıf tam bir maliktir. Sahipsiz arazi de devletindir. Sahipli arazide bir itibarla mülk ve vakıf olmak üzere ikiye ayrılır. Bugün vakıf arazi mevcuttur, çünkü tatbik kanunun eski hükümlere tevfikan vakıf addedilen arazideki vakfiyeti tanıyarak ibka etmiştir. Bunun haricinde arazii öşriye, arazii haraciye, arazii miriye, arazii mevat namile arazi olmadığı gibi bunlara müteferri hükümler de mer'i değildir. Binaenaleyh halen ferağ yoktur, beyi vardır. Bedeli ferağ yoktur, semeni mebi vardır. Hele tapuyi misil hiç yoktur. Bu itibarla miri arazide hükmü cari Arazi Kanunun 45. maddesi hükmü halen mer'i olamaz.

Diğer bir itibarla da mer'i olmamak lazım gelir. Çünkü 45. madde ile köylüye evvelce verilmiş olan ve yere zaruretten münbais olan bedeli misliyle teferruğ ve tefevvüz salahiyeti bir nevi rüchan hakkıdır. Ve tertiple hati ve şerikten sonra gelir. Halit ve şerikin hakkı rüchanını gösteren 41 ve 42. maddelerin mülga olduğunu kabul eden muarızlar bunun da mülga olduğunu evleviyetle etmelidirler. Çünkü satılan bir toprağı sahibinin rızası olmaksızın ister bedeli müsemma ve ister bedeli misil ile olsun teferruğ salahiyeti cebri istimlak gibi o toprakta mülkiyet ve tasarrufu takyit ve tahdit eden hususlardan olduğuna şüphe yoktur. Kanunu Medeni ise mülkiyet ve tasarrufun takyit ve tahditlerini istikrai bir şekilde zikr ve tasrih ederken bu nevi bir hakkı rüchan kabul etmiş değildir. Binaberin Medeni Kanunun 658 ve 659. maddeleri Arazi Kanunun 41 ve 42. maddelerini hükmen ilga ettiği misillu 45. madde hükmünü zımmen ilga etmiş bulunmaktadır.

Kaldı ki kanunun medeninin meriyetinden evvel neşredilmiş olan Köy Kanunun 44. maddesinin 2.ve 3. bendlerinden köy ve köylülerin yere ihtiyaçlarını tatmin eden bir istimlaki cebri usulü kabul etmiş olduğundan Arazi Kanunun 45. maddesinin kanunun medeniden evvel de hikmeti vücudu kalmamıştır.

Abdullah : Tatbikat kanunundan Arazi kanunun bazı maddelerinin mer'i olduğu kabul edilmiştir, demeleriyle neticede :

Arazi Kanunun, Medeni kanunun meriyete girdiği tarihten önce bir kısım ayni hakları ihtica eden bir kanun idi. Yeni medeni kanunumuzda mevcut ayni haklara müteallik hükümler meriyete girdikten sonra yeni hükümlere muhalif olan evvelki kanundaki hükümlerin meriyetten kalkması tabii ve zaruri olduğu gibi Medeni Kanunun Meriyet ve Tatbiki Şekli Hakkındaki 864 numaralı kanunun 43. maddesi hükmü iktizasındandır.

Zaten Medeni Kanunun ayni hakları tanzim eden hükümlerinden, arzın rakabesine mülkiyetle tasarruf hakkı birleştirilmiş olduğu cihetle rakabesi beytülmale ait olarak efradın anda yalnız tasarruf hakkı olmak üzere ancak tapu memurunun iznile teferruğ ve tefevvüz edebilmesi hükmünü veren miriyet vasıf ve kaydı kaldırıldığından halen memleketimizde miri arazi namiyle bir nevi arazi mevcut olmamakla arzın miri olmasına müteferri ve medeni kanunumuz hükümleriyle mütearız Arazi Kanunu hükümlerinin mülga olması bir zarurettir.

Her ne kadar evvelce de mülke mahsus olan şüf'a hakkı, miri ve mevkuf arazide cari olmayıp bu kabil arazide şüf'a yerine bedeli misli ile teferruğ ve tefevvüz salahiyetlerini ifade eden muayyeen bazı rüchan hakları vardı. Bu rüchan hakları mülkte cereyan eden şüf'a hakkının ayni değilse de mülkiyet ve tasarruf hakkını takyit ve tahdit etmek noktasından ayni mahiyeti haizdirler. Bu cümleden olarak Arazi Kanunun k45. maddesindeki yere zarureti olan köylünün bedeli misliyle tefevvüz hakkı da mefruğunlehin tasarruf hakkını takyit eden hükümler kabilinden olduğu halde Medeni kanunu alelıtlak arazide kabul ettiği şüf'a hakkı gibi mülkiyetin muayyen takyit ve tahditleri dışında kalmıştır.

Köy halkının yere ihtiyaç ve zaruretini Köy Kanununun 44. maddesinin 2 ve 3. bendinde yazılı istimlak usulü tatmin etmekte olduğuna göre zaten hikmeti vücudu kalmayan Arazi Kanunun mezkür 45. maddesi hükmünün Medeni Kanunun 658 ve 659. maddeleriyle zımnen mülga bulunduğuna 27.1.1943 tarihinde ekseriyeti sülüsan ile karar verildi.


Full & Egal Universal Law Academy