Yargıtay Büyük Genel Kurul 1941/4 Esas 1941/21 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1941/4
Karar No: 1941/21
Karar Tarihi: 18.06.1941

(743 S. K. m. 15, 360)

Dava: Temyiz kudretinden mahrum olan bir şahsın yapmış olduğu akitten dolayı diğer tarafın suiniyetini aramağa lüzum olup olmadığı noktasında Temyiz Mahkemesi Birinci hukuk Dairesinin 6.6.1936 tarih ve 550/2024 ve Ticaret Dairesinin 27.6.1940 tarih ve 2711/1662 numaralı kararlarını havi ilamları arasında hasıl olan içtihat ihtilafının halli Temyiz Ticret dairesi Reisliğinin 13.1.1941 tarih ve 4 sayılı yazısı ile istenilmesine mebni 4.6.1941 tarihinde toplanan Heyeti Umumiyeye kırk dört zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten ve mezkur müzekkere ile daire ilamları okunduktan ve hadise bir kerre de Birinci Reis İhsan Ezgü tarafından izah edildikten sonra söz alan;

Kazım; Hini akitte akti yapan zatın hiç bir veçhile akılsızlık alaimi izhar etmemesi ve akit de tamamiyle bir akıllı adamın yapabileceği bir akit ise hüsniniyet ve suiniyetin aranması lazımdır.

Cevat; Kanunu Medeninin on beşinci maddesinde yazılı olduğu üzere gayri mümeyyiz yani temyiz kudretinden mahrum olan şahsın (kavli veya akti) tasarrufu hukuki bir hüküm ifade etmez. Ve onlar medeni hakları kullanmak salahiyetinden mahrumdurlar. Çünkü temyiz kudretini haiz değildirler. Binaenaleyh küçük olanların ve akıl hastalığı veya za'file malul bulunanların akitleri batıl olur, hiç hüküm ifade etmez. Her akitte olduğu gibi temliki akitlerde de akitlerden biri temyiz kudretinden mahrum bir şahıs ile bir akit yaparsa bu akit taraflar için ilzam ve iltizam icap ettirmez. İn'ikat için lazım olan unsur mefkud olunca keenlemyekün olur. O ehliyetsiz şahıs ister hakim tarafından mahcur olsun, istek henüz hacri ilan edilmemiş olsun netice birdir. O şahıs o akit ile ilzam olunamaz ve bu akitten ne milkiyet tevellüt eder, ne de bedelini te'diye ile mülzemiyeti vecibesi tahassül eder. işte bu akit daima kabili iptaldir. o ehliyetsiz şahıs, ehliyet iktisap etmesini müteakip bu aktin iptalini isteyebileceği gibi veli, vasisi ve badelvefat veresesi ve alacakları bu aktin iptalini isteyebilir.

İşte birinci derecede bir temlik aktini akidin temyiz kudretini haiz olmaması sebebine istinatla iptal davası ikame olunur.

Kanunu Medeninin on beşinci maddesi mucibince temyiz kudretini haiz olmıyanların yani küçük, mecnun ve matuhların akitleri ve bilcümle tasarrufatı kavliyeleri muteber olmıyarak butlandın başka hiç bir hüküm ifade etmezler. Medeni Kanunun 366 ncı maddesinde hacir kararlarının üçüncü şahıslara ancak ilan tarihinden sonra müessir olaağı yazılıdır. Ancak bu maddenin hükmü Medeni Kanunun on beşinci maddesi ile Borçlar Kanununun akitlerin sıhhat ve butlaniyle alakadar olan hükümleine halel getirmez. Ve on beşinci maddeyi 360 ncı madde takyit etmiş değildir. 360 ncı maddenin hükmü, akitlerin butlanı sahası haricinde kalan hususlarda kabili tatbiktir. Çünkü hacir sebepleri yalnız sigari sinne ve cinnet ve ateh'e inhisar etmez. Ayyaşlık, israf, sui hal ve sui idare, şahsın zarurete düşmesi tehlikesi, başkasının emniyetini tehdit etmek vaziyeti, hürriyeti salib hapis cezasiyle mahkumyet, maluliyet veya tecrübesizlik gibi sebeplerle ve ihtiyari olarak da hacir olur, bunların hiç birinde temyiz kudretinden mahrumiyet yoktur. Akıl hastalığının ise (Elcenun fününun akluha sebun) envaı müteaddiyesi vardır. Hepsinde kudreti temyiziyenin fıkdanı tammı yoktur, akıl hastalığı bildiğimiz cinneti mütbika halinde bulunmaz. Hasta ya işlerini görmekten aciz bırakılacak sebep ve surette veya daimi tekayyüde ve muavenete muhtaç bırakacak şekilde veyahut başkasının emniyetini tehdit edecek vaziyette olur ve yalnız sebebi hacir olur. İşte bütün bu hacir sebeplerinde kudreti temyizeden mahrumiyet olmayabilir. Bu kimselerin hacirden evvel kudreti temyiziyeyi haiz olarak yaptıkları akitler muteber olur. Hacir kararından ve ilandan sonra herkes hakkında muteber olmaz. Fakat hacir kararından evvel bunlardan temyiz kudretine malik olmayınların akitleri diğer akide karşı, ki şahsı salis değildir, hüküm ifade etmez. Hacir sebepleri bu kadar vasi iken tam ehliyetsizlik sebepleri nisbeten mahduddurlar. Orada kıstas ve mizan ve miyar hini akitte kudreti temyiziyenin vücut veya ademidir. Sıgar, mecnun, matuh, ipnuz, sairfilmenam, münevvim sarhoşta da kudreti temyiziye bulunmaz. Bunları akitlerinin muteber tutulmaması suretiyle irade haricindeki fiilleriyle muaheze etmiyerek kanun bunları himaye etmektedir.

Cünunu gayri mükbika ve ateh halinde hukuki muamele bazan sıhhatsız ve bazan muteberdir. Binaenaleyh akit ve muamelenin yapıldığı zamanda dkudreti temyiziyeden mahrum olduğunun sübutu lazım gelir. Mahcur olup olmaması birdir. binaenaleyh alelekser muamelei tbbiyeeye lüzum vardır. Ancak hakim ehlivukuf raporiyle de mukayyet değildir. Çünkü hukuki ehliyet bir meselei tıbbiye olmaktan ziyade bir meselei hukukiyedir. İsviçre Federal Mahkemesi 10 teşrinievvel 1929 tarihli bir kararında, (Kanunu Medeni bir akıl hastalığının mevcudiyetine hukuki neticeler atfetmiş bulunursa hakim, tıbbi ehlivukuf tetkikatı yaptırmadan bu akıl hastalığının bulunduğuna karar veremez. Hakim ehlivukuf mütaalasiyle de bağlı değildir. Fakat ehlivukuf raporunun ne gibi sebeplerden dolayı kendisine kanaat vermediini beyan ederek bu raporu nazarı dikkate almayabilir. Temyiz kudreti yalnız yapılan tasarrufların neticelerini (yani bey'in milkiyeti salib ve şiranın calib olduğunu idrak edebilmek kabiliyetinden ibaret olmayıp ayni zamana yabancı tesirlere mukavemet edebilmek kabiliyetini de tazammun eder. Temyiz kudreti hem yapılan şey'i anlamak, hem de fiilayat geçmek iktidarına malik demektir. Temyiz kudretini haiz olmıyan bir kimse tarafından yapılan mukaveleler bizatihi batıldır. Böyle bir mukavele hiç bir zaman yapılmamış hükmündedir. Hatta bu temyiz kudretinin olmadığı diğer tarafça anlaşılmıyacak bir şekilde olsa bile yine bu hüküm değişmez) demiştir.

Bizim Temyiz Heyeti Umumiyesinin kararları da bu merkezdedir. Bence bu kabil davlarda hasta sağ ise muayeneye sevkedip hini akitte temyiz kudretini selbeden bir akıl hastalığı ile müptela olup olmadığını tetkik ettirip rapor istihsal ve indelicap doktorları mahkemeye de celp ile müphem cihetleri istizah etmekle beraber hastanın fiil ve hareketlerini müşahede een kimselerin ifadelerini zabtettikten sonra mütehassıl rapor hakkında bir itiraz mesrud ise ihtibaratı adliyenin nihai ve kat'i mercii olan tıbbı adliye raporlarıyla bilcümle şahitlerin şahadetleri suretleri gönderilerek kat'i rapor aldıktan sonra hakim hakkı takdirini istimal ile bir karara rabtetmelidir. Bu hususta da yalnız raporla veya yalnız şahadetle iktifa etmemek eslemi tariktir. Mecnun ile sagir arasında temyiz kudretinin mahrumiyeti noktasından biraz fark ta vardır. Küçük borçlanmaktan ve zararı mahz olan ahvalden maadaki muamelelerde kanuni mümessilinin rızasına muhtaç olmaz. Alış verişe de mezun olabilir. Halbuki bir mecnunun irade ve temyiz noktai nazarından cismi camidden farkı yoktur. Onun bulunduğu bir akit hiç bulunmamış gibi tek taraflı kalır. Akit bir rüknü asliden ve esaslı bir unsurdan mahrum bulunur. Buna akit denmezki diğer akidin hüsnüniyetle iktisabı mevzuubahis olsun. Ve mecnun ve matuhlar sin sebebi ile ehliyetsiz olanlardan daha ziyade kanunun himayesine muhtaçtırlar. Kanunumuz bu hususta sarihtir. Rosel ile Villand tamamen bu kanaattadırlar. Türkiye'nin iyi tanıdığı kıymetli hukukşinas Profesör Havzerhal bu mütalaalarımızı aynen irad ve Hukuki Bilgiler Mecmuasının 15 ikinci teşrin 1930 tarihli ve 85 numaralı nüshasında ve Temyiz Birinci Hukuk Dairesinden sadır olan bahis mevzuu kararı tasvip ve te'yit etmiştir. Yine İsviçre ulemai hukukundan Egger de (Kom mandar des Familenrechts) nam eserinin 512 nci sahifesinde İsviçre Kanunu Medenisinin otuz yedinci maddesini şerhederken, (mahcurun muameleleri ancak kendisi tamamen ehliyetsiz olduğu vakit kıymetten mahrumdur) denmiştir.

Halen Hukuk Fakültemizde hukuku medeniye ordinaryüs profesörü M. Schwarz da tedris takrirlerinde ayni mütalaaları dermeyan etmiş ve keyfiyetin İngiltereden maada diğer garp devletlerinin hukuku medeniyelerinde bu surette olup batıl akitlerde hüsnüniyet sahiplerinin fıkdanı ehliyeti bilip bilmediğine bakılmayacağını ve eski müderris Abdurrahman Münibin ders notlarında da bu meselede hukuku islamın prensibi olan ismeti emval kaidesinin cari olarak hüsnüniyet sahibi akitten ziyade kasirlerin hukuku himaye edilmiş olduğunu söylemektedirler ve mütetebbi alim avukatlarımızdan Hamdi Halim dahi bu fikirleri ayni mecmuada yürütürken ayni hüküm Fransız Kanunu Medesinin 503 ncü maddesinde de vardır. Bu maddede hacre tekaddüm eden akitlerin de iptal edilebileceği beyan olunmuştur ve Paris hukuk fakültesi hukuku medeniye profesörü Hanri Kapitan henüz hacredilmeyen gayri mümeyyiz bir kimsenin yaptığı tasarrufların butlanı lazım geleceğini, çünkü hukukun umumi esaslarına göre her hukuki akit için rüknü asli olan Volonte d'agir'in fıkdanı sebebiyle butlanın zaruri olduğunu söylemekte olduğu gibi Planiol de mümeyyiz olmıyan bir kimsenin hacirden evvel yaptığı akitlerin hakim tarafındaniptal edilebileceğini beyan etmiş olmasıyle de istişhad etmekte Fransadaki ahkamda ufak bir fark bulunduğunu ve cinnetin mütevatir veya bariz olmasının arandığını ilave etmektedir. Halbuki M.Havzerhal'in dediği gibi İsviçre ve Türk Kanunu Medenilerinde cinnetin büruzu hakkında hiç bir kayıt yoktur.

Akit gayri mümeyyiz olan akit ile asaleten yapılmayıp ta onun vekaletnamesini hamilen gelen biriyle yapılmış ise hüküm değişirmi? Temyiz birinci Hukuk Dairesi 2024 numaralı ve 8.6.1936 tarihindeki kararında, (Ehil olmıyanların ifa eyledikleri muameleler arasında tevkil dahi dahil olduğu halde cümlesi her türlü kanuni kıymetten aridir) demiştir. Temyiz kudretinden mahrum bir kimsenin birini tevkili demek hiç tevkil etmemiş demektir. Mademki batıl akitlerde bilmemek akidi kurtarmaz, vekaletin batıl olduğunu bilmediğini söylemesi de müfid olmaz. Akit bundan aldanıp mutazarrır olmuş ise M. Havzerhalin dediği gibi hem onu aldatan vekilin şahsından, hem de batıl bir vekaletname tanzim eden noterden tazminat davası açmak hakkı daima mahfuzdur. Von Thur da (Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı) nam eserinde cild 1, sahife 188, No 5, (Akidin, ehliyetsizin, ehliyeti medeniyeden mahrumiyetini bilmemesi onun yaptığı muamelelerin hükümsüzlüğünü bertaraf edemez. Bahusus ayni haklar sahasında hüsnüniyetle iktisap eden kimse bayiin ehliyetten mahrumiyetine karşı himaye edilmiş değildir) demiş olduğu gibi Egger (Şahsın hakları) nam eserinin 173 ncü sahifesinde (Şeriki akidin hüsnüniyetine ve akit yaptığı kimsenin medeni ehliyetten mahrumiyetine ademi vukufunun ehemmiyeti yoktur. Bu yalnız borçlar hukukunda değil, ayni veçhile ayni hakların ferağında ve tapu sicilinde de böyledir) demiştir.

Virjil Rosel derki, Tapu sicilli ehliyet ve ademini gösteren bir sicil değildir ki akit Kanunu Medeninin 931 nci maddesine istinat etsin. Hüsnüniyetle iktisap tapu sicilindeki mündericata inhisar eder.

M.Havzerhal bizim kararımızı tahsin ederken demiştir ki Türkiye Temyiz Mahkemesinin bu kararı içtimai zaruretlere de mutabıktır. Çünkü hüsnüniyet sahibi akit himaye olunsaydı hacirden evvel bunları hile ve suiistimale sevk ve anların vekil ve mümessilleriyle ehliyetsizlerin mallarını yağmaya sebebiyet verebilirdi. O zaman bu hile ve desayise karşı kasırini himaye edecek vasıta bulunmazdı.

Hüsnüniyet sahibi bir müşteri çok dikkat ve ihtimam gösterir. Vekaletname gösterilse bile yine müvekkil akidin hal ve şanını tahkik eder ve mahalli tahaffuz olacağı gibi tazmin için mahalli müracaat ta vardır. Halbuki kasırin böylemi ya? onların hacirden evvel
hukuklarına vaki taaddiyata karşı tamamen müdafaasız kalırlardı. Binaenaleyh hüsnüniyet sahibi akit telafi edilemiyecek bir surette feda edilmiş değildir.

Fuat Hulusi; Meseleyi prensip üzerine tetkik etmek var, bir de hadiseleri tetkik etmek var. Zannederim tevhidi içtihat prensibi tetkik eder. Bizim kararımız da sübutu kabul etmiş ve kararını vermiştir. Yüksek Ticaret Dairesi kararında sübutu kafi görmemiştir ve bozmuştur. Suiniyetin ayrıca ispatı lazımmı değilmi? On beşince maddedeki hüküm müstakildir. Bu hadisede 360 ncı madde hiç mevzuubahis değlidir. Cevat Bey Efendi en mühim ve ilmi cephelerini arzettiler. Ben de bahsetmedikleri Kürtiyi işhad ediyorum, Von Tuhr'un Borçlar Kanunu şerhinde de icmali ve tafsili surette hüsnüniyetin mümeyyiz olmayana karşı himaye edilmediği yazılıdır. Akidin karşısındakinin mümeyyiz olmadığını bilip bilmemesinin hiç kıymeti yoktur.

Şefkati; On beşinci maddenin son fıkrası vardır. 360 ncı maddeye göre bir hukuk kaidesi tatbik edilecektir. Benim hüsnüniyetle yaptığım muamele zımnında verdiğim para ne olacaktır? Akit batıldır amma yapmış olduğu zararı ne yapacağız?

Kazım; Hadisede borçlanma akdi sırasında akıl hastalığına müptela olduğu iddia edilen şahıs Emlak ve Eytam Bankasına on sekiz bin küsür lira borçlu olduğundan ve bu parayı ödeyemediğinden müddeaaleyh Emniyet Sandığına müracaat ederek göstereceği ipotek mukabilinde kendisine ikrazda bulunmasını talep etmiş ve teminatının kıymeti nazara alınarak ikrazı takarrür eden meblağdan on sekiz bir küsur lirası borçlunun Emlak ve Eytam Bankasına olan borcuna yatırılmak ve mütebaki üç bin lirası da eline verilmek suretiyle muameleninin tekemmül eylediği anlaşılmaktadır. Görülüyorki akit sırasında kanuni ehliyeti haiz olmadığı iddia edilen şahıs en akıllı ve basiretli bir tacir gibi hareket etmiş ve akıl hastalığına müptela olduğuna dair en ufak bir şüpheyi uyandıracak bir harekte bulunmamıştır. İşte bu gibi hadiselerde hüsnüniyet sahiplerini himaye etmek te mahkemeye terettüp eden bir vazifedir. Şu ha

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Üyelik

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350
199
Kazancınız 151₺
7 Gün Ücretsiz Dene Ücretsiz Aboneliği Başlat Şimdi abone olmanız halinde indirimli paket ile özel fiyatımızdan sürekli yararlanırsınız.