Yargıtay Büyük Genel Kurul 1939/29 Esas 1939/44 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1939/29
Karar No: 1939/44
Karar Tarihi: 29.03.1939

(765 S. K. m. 104)

Dava: 1.5.1937 tarihinde devlet ormanlarından izinsiz ağaç kesen maznunun beraatine dair Uşak Sulh Ceza Hakimliği'nden verilen 9.3.1938 tarihli hüküm Ceza Umum Heyetince itirazen tetkik olunarak suçun işlendiği tarih ile Umum Ceza Heyetince temyiz tetkikatının icra edildiği 7.11.1938 tarihi arasında yeni Orman Kanunu'nun 132 ve Türk Ceza Kanununun 104. maddeleri mucibince suçun ikaı tarihinden temyizen tetkik edileceği bugünkü tarihe kadar bir buçuk sene geçmek suretiyle müruruzaman hasıl olduğundan tetkikat icrasına mahal olmadığına karar verilmiş iken mümasil bir hadisenin müzakeresi yukarda gösterilen karara muhalif olarak hüküm tarihinden itibaren yeniden tam müruruzaman müddetinin nazara alınması hususunda yeni bir ekseriyet tahassül ettiğinden keyfiyet Tevhidi İçtihat Heyeti Umumiyesinde müzakere edilerek:

Neticede : 765 numaralı kanunun 105. maddesinin takibat ile kesilen müruruzamanları kesilmemiş müruruzamanlardan daha aşağı indirmesi tatbikatta amme haklarını ihlale sebep olduğundan bu madde lehçesini maksut olan manayı daha iyi ifade eder bir hale ifrağ etmek isteyen 8.6.1933 tarih ve 2275 numaralı kanun müddette vaki bu hatayı tashih ederken aynen muhafaza eylediği 104. maddede müruruzamanı kesen sebepleri mutlak olarak vicahi veya gıyabi hükümlerin tefhimi, maznunun firarı sebebiyle neticesiz kalan tevkif müzekkereleri ve maznuna kanun dairesinde tebliğ olunan her türlü tahkikat muamelesinden ibaret olmak üzere tahdit ve bu halde müruruzamanın ertesi günü başlayacağını tasrih eylemiş olduğuna göre yeniden başlayacak olan bu müddetin tam bir müruruzaman olması muktazi ve müruruzamanı uzatmak hususunda bu sebepler arasına kanuni hiç bir fark konmadığından husule getirecekleri neticeler itibariyle bu muhtelif kesme sebeplerinin de bir tefavüt arzetmeyeceği bedihi olmakla beraber bu yolda her kesilişten sonra yeni bir müruruzamanın tahassülüne ebediyyen mani olacağı ve halbuki cezalandırmak içtimai iradeye muhalefetin muahezesi demek olup bu ise camiiyet üzerinde cürmün husule getirdiği teessürün devam ve bekasına mevkuf bulunduğundan ve teessürün zeval ve intifasına badi olarak nihayet cürmi vakıa basit bir hatıra olmaktan başka bir mahiyet iktisap edemeyeceğinden bunun bir azami ile takyidi zımnında ileri sürülen ilmi akideyi bütün medeni kanunlar gibi bizim Ceza Kanunu'muzda 8.6.1933 tarih ve 2275 numaralı kanun ile vaki tadilinde hukuki amme davasını kesin sebeplerin 102. maddede ayrı ayrı tayin edilmiş olan müruruzaman müddetlerini yarısının ilavesile baliğ olacağı müddetten ziyade uzatamayacağını kabul eylemiş ve bu hükmü tazammun eden metindeki, "müruruzamanı kesen sebepler" tabiri mutlak olmasına göre bu sebeplerin hepsi aynı neticeyi hasıl tem lazımgeldiği de tabii bulunmuş olduğu gibi Ceza Kanunu'nun tanziminde ilerde vazolunacak yeni bir Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda hukuki tabirler değiştirilecek olursa bir güçlüğe düşmemek için o zaman 104. maddedeki umumi ve biraz da şümullü olarak kullanılan tabirleri daha açık ve kat'i bir ifadeye icra için 1.10.1936 tarih ve 3038 numaralı kanunun mezkür maddesinde bunların alelinfirad tadadı faideli görüldüğünden birer birer tasrih edildikten sonra müruruzamanı kesen muamelelerin taddüdü halinde en sonuncusundan itibaren ayni günde başlayan müruruzamanı bu muameleler 102. maddede ayrı ayrı muayyen olan müddetin yarısının ilavesiyle baliğ olacağı miktardan ziyade uzatamayacağı beyan ve 105. maddenin 1. fıkrasınında ilave suretinde bu hükme ilhak ederek muaddel metinlerin muayyen prensiplerindeki vahdeti eskisi olup bizce daha ilk vazında metine alınmamış olmak hasebile hiç meriyet iktisap etmemiş olan ve maznuna usulü dairesinde tebliğ olunan kazai muameleler ve neticesiz kalan tevkif müzekkereleri ile müruruzaman haddinin muayyen müddetin bir buçuk misline baliğ olacağına ilaveten o müddet içinde verilecek hüküm ile de yeni ve tam bir müruruzaman başlayacağına dair bulunan hüküm yukarıdan beri mütevaliyen takip ve tayin ettiğimiz kanun maddelerinin ne maddi metinleri sahasına ne de umumi tarzda gözettiği kast ve gayeleri sahasına ithal etmek mümkün ve caiz olamayacağı cihetle hukuku amme davası müruruzamanını kesen mumameleleri vazıhan tafsil ve hepsini bir arada tadat eyledikten sonra aralarına hiç bir fark koymaksızın bu sebeplerin müruruzaman için muayyen müddetleri ancak yarısı kadar uzatacağını tespit eyleyen Ceza Kanunu'muzun 104. madde metninde zikr ve irade kılınan bu kesme sebeplerinin vukuu gününden başlamak lazımgelen yeni ve tam müruruzaman müddetini, gerek hükümlerin ve gerek kanun maddesinde münderiç diğer sebeplerin azami yarısı kadar uzatabileceğine 9.3.1939 tarihinde çoğunlukla karar verildi.


Full & Egal Universal Law Academy