Yargıtay Büyük Genel Kurul 1939/28 Esas 1941/11 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1939/28
Karar No: 1941/11
Karar Tarihi: 02.04.1941

(765 S. K. m. 11, 55, 54, 544)

Dava: Boğaz tokluğuna veya müstehak olduğu ücretin yarısının verilmesi suretiyle muayyen müddet nafia ve belediye işlerinde çalıştırılmak cezasının cezai mahiyette bulunup bulunmadığı ve yaş sebebi ile indirme yapılıp yapılamıyacağı husunda Temyiz Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'nin 6.12.1938 tarih ve 13687/13589 ve 3. Ceza Dairesi'nin 12.9.1936 tarih ve 2926/5595 numaralı ilamları arasında husule gelen mübayenetin tevhidi içtihat suretiyle halli Cumhuriyet Başmüddeiumumiliği yüksek memuriyetinin 3 mayıs 1939 tarih ve 1717 numaralı müzekkeresiyle istenilmesine mebni birinci toplanmada karar nisabıhasıl olamamasınu binaen 26 mart 1941 tarihinde tekrar toplanaz Heyeti Umumiyeşye 48 zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzekere nisabı tahakkuk ettikten ve mekur müzekkere ile ihtilafın mevzuunu teşkil eden ilamlar okunduktan ve hadise bir kere de 1. Reis İhsan Ezgü tarafından izah edildikten sonra söz alan:

İbrahim : Mahiyet itibariyle bu iki iş arasında mutabakat vadır. Netice itibariyle cezasını nereden alırsa alsın ihtilaf vardır. Bir ferdin iradesi taalluk etmediği halde cebren çalıştırılması şüphesiz bir cezadır.

Vehbi : Ceza Kanunu'nun 11. maddesi ile ceza menfumunu tahdit edersek hususi kanunlardaki zecri hükümleri idari bir tedbir addetmekten başka çare kalmak, halbuki mezkur maddede ayrıca gösterilmemesine rağmen Ceza Kanunu'muzda bazı yerlerde memuriyetten mahrumiyet müstakilen ceza olarak kabul ve tertip edilmiştir.

Ceza, içtimai bir beyyinenin teakub ve tevalisinin önüne geçmek üzere alınan bir tedbirdir. Mademki ceza esasen bir tedbirdir, öyle ise bir gaye değildir. Yarım asırdan beri ceza bu veçhileyle irtibak olunan bir seyyi eile tezahür etmiş ruhi bir zaafın ıslahı için kabul edilmiş bir vasıtadır, şu halde kanunun bu günkü tadilatına göre işlediği usulen tahakuk eden bir suçtan dolayı bir adamı rızası hilafına zecren çalıştırmakta bir cezadır. Cezanın bütün netayicinden istifade etmesi lazımdır.

Başmüddeiumumi : Üç kanunun tearuzundan dolayı bu maseleyi halletmek lazımdır. Bizde boğaz tokluğunun nereden çıkarıldığını anlayamadım. 3. Ceza Dairesi ehliyeti cezaiye noktasından bozmuştur.

2. Ceza Dairesi de bu tedbirdir, tenzilat yapılacak olursa dilencilik hususundaki men tahfif edilmiş olur demiştir. İkisinde de hürriyeti zatiyeden mahrumiyet olduğuna göre mahiyeti itibariyle birdir. Serseri Nizamnamesi'yle Ceza Kanunu'nun arasında vasıf itibariyle bir mübayenet te yoktur.

Ceza Kanun'un 11. maddesinde bir sarahat olmadığına göre tedbir addetmek lazımdır. Ve Heyeti umumiye eroincilerin hastahanede yatmasının tedbiri inzibati ve tedbirmidir, demiştir.

544. maddenin Ceza Kanunu'nda bulunmasını Ceza Kanunu'nun diğer 11. maddesindeki ehliyeti cezaiyeyi aramaya lüzum yoktur.

Men'i Tese'ül Kanunu'nda tedbir nazara alınmışsa da ehliyeti cezaiye nazara alınmaz. Her iki karar doğrudur. Evvelemirde tevhidi içtihada lüzum olup olmadığının reye konmasını rica ettiğini söylediler.

Aza Fuat : Biz 2. Cezada bu işin tedbir olduğuna Heyeti Umumiye kararında ilham alma suretiyle karar verdik.

Fahreddin: Tatbikat Kanun'udaki (Ceza) kelimesine mana verebilirsek mesele yoktur. Şunu arz edeyim ki biz bu noktada durmadık.

Vehbi : Ceza Kanunu'nun 20. maddesini okudular. Bunlar da cezadır. İstisnası olmadığına göre ahkamı umumiyeye göre haklarını vermek lazımdır. Ve prensip itibariyle nazara alıp halletmek lazımdır.

Kasım : Kan gütme davalarındaki tabir de cezadır.

- (26.3.1941 tarihli celsede) -

Fahreddin: Ceza Kanununun 22. maddesinde kanunu tayin ettiği bazı ahvalde cezanın infazı suretleri gösterilmiştir. Bir ceza olarak gösterilmiş olmamasına göre ceza denemez, mesnedimiz yoktur.

Eroin kullanmada ve sair buna benzer ahvalde hürriyeti tahdit edici haller bulunmasına rağmen tedbir dedik. Binaenaleyh evvelki reyimden bu mesnetlerle dönüyorum, tedbirdir diyorum.

Başuddeiumumi : Buada bir ikanunu umumiye ait mesele, diğeri Serserilik Kanununa ait bir mesele olmakla beraber mahiyetleri itibariyle bir çok noktalardan mutabakat yotur. Müddeti ceza itibariyle de mutabakat yoktur. Serserilik Nizamnamesinde itiyat şarttır. Ceza Kanunuda böyle bir şey yoktur. Serseri Kanunu mucibince 48 saat müddet tevkif ederek zabıta nezaretinde bulundumak mecburiyet vardır. Binaenaleyh yine tevhidi içtihada lüzum olmadığı reyindeyim. Esasına gelince, 544. maddedeki boğaz tokluğuna çalıştırmak keyfiyeti Ceza Kanunu'nun 11. maddesinde yoktur. Binaenaleyh ceza değildir. Elimizdeki esbabı mucibeye göre de bu haller ahlakan mezmum denilmiştir. Ceza denemez.

Serserilik Kanunu'nun 4. maddesi hakkında 16 mart 1325 tarihinde Meclisi Mebusan'daki mütalaaları hülasa ettim. Bütün medeni memleletlerdeki kanunlar ve tatbikat gözden geçirilerek bizde bir tedbiri iktisadi olmak üzere nazara alınmış ve bu esas muhalif noktai nazarlar reddedilmek suretiyle alkışlarla kabul edilmiştir. Ve bu sözlerin Serserlilik Kanunu'nun 4. maddesine aittir. Bu da ceza değildir.

Vehbi : Emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmak, teb'id edilme ve memuriyetten mahrumiyet cezaları 11. maddede yoktur diye ceza değildir mi diyeceğiz? demeleriyle neticede:

Serseri ve dilencilerin boğaz tokluğuna veya müstahak oldukları ücretin yarısının verilmesi suretiyle muayyen müddet idarei hususiye ve belediye işlerinde çalıştırmaları Ceza Kanunu'nun 11. maddesinde tarif ve ta'dad olunan cezalardan mahdut olmayıp içtimai ve iktisidai bir tedbir mahiyetinde olmakla cezalarda olduğu gibi yaştan dolayı Ceza Kanunu'nun 54, 55, 56. maddeleri hükümlerine tevfikan kanunda yazılı çalıştırma müddetinden tenzilat icrası kanunun istihdaf eylediği gayenin teminine mani olacağı cihetle gayri caiz olduğuna 26.3.1941 gününde ekseriyetle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy