Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1937/22
Karar No: 1938/11
Karar Tarihi: 08.06.1938
(765 S. K. m. 202, 203) (818 S. K. m. 72)
Dava: Haksız fiilden doğan tazminat için fail alınması Borçlar Kanunu hükümlerine aykırı bulunduğu dairece içtihat edilmiş olduğu halde ahiren Muhasebeci Umumiye'ye kanunun ahkamı sarihasına nazaran içtihat değiştirilerek faiz tahsili icap edeceği yolunda karar ittihaz olunmuş ve yekdiğerine zıt olan her iki içtihadı mutazammın 20.2.1936 tarih ve 265/264 ve 15.5.1937 tarih ve 4743/1997 numaralı ilam suretleri birlikte halli Temyiz Mahkemesi 1. Ceza Dairesi Reisliği'nin 29.6.1937 tarih ve 724 numaralı müzekkeresiyle istenilmesine mebni toplanan Heyeti Umumiye'de müzakere nisabı tahakkuk ettiği görüldükten ve mezkur müzekkere ile yekdiğerine mübayin olan ilamlar okunduktan ve hadise bir kerede 1. Reis İhsan Ezgü tarafından izah edildikten sonra söz alan;
Vehbi Yekebaş ; Muhasebeci Umumiye Kanunu'nun 125. maddesini okudu. Memurların uhdelerinde takarrür eden Devlet alacakları ya kendilerinin veya başkalarının haksız intifalarıdır. Kendilerinden tahsili icap eden yahut kanunsuz olmak hasebiyle kabul edilmeyen bir masrafın kendilerine ödettirilmesidir. Bunların birincisine (zimmet) ikincisine tazmin derler.
Bu maddede memurlar tarafından vaki zimmetlerin mutlak surette ve tazminlerin hüküm tarihinden itibaren faize tabi olacakları münderiçtir. Çünkü zimmet bizatihi tediyesi lazım olduğundan tahakkuku mutalehdir. Tazminlerde aynen değil, bedelen edası olmakla bu bedelin miktarı ve edası şekli tayin edilmek icap eder. Bunun tayinini bir hükme (bağlıdır) Hukuki vaziyeti bundan ibaret olan zimmeti cürmi zimmet, şahsi zimmet diye tefrika imkan varmıdır?
1. Reis ; Muhasebeci Umumiye Kanunu'ndaki tazmin suç neticesi tazmin değildir.
Ali Himmet; Buradaki zarar paranın faizidir. Ceza Kanunu'na göre bir misli ceza ile hükmedildikten sonra 3. olarak faiz diye birşeye hükmedilmesi doğru değildir.
Vehbi Yekebaş; Zimmetler vukuu ve tazminler divanca hükmedildiği tarihten faize tabidir. Eğer bu vech ile cürüm olduğu için faiz alacak olursak bu, faize tabi tutulan meşru fiillere nazaran gayri meşru fiilin yani cürmün mümtaz bir mevki iktisap etmesine müncer olur. Halbuki ademi meşruivet yani cürmiyet imtiyaz teşkil etmez.
Başmüddeiumumi : Hadisede ihtilaf görmüyorum.
Şemseddin; Hukuk daireleri ile Ceza Heyeti Umumiyesi arasında bu hususta ihtilaf mevcuttur.
Vehbi Yekebaş; Riyasetin okunan tezkeresinde de işaret olunduğu üzere eski içtihada muhalif olarak yeni bir ekseriyet tezahür etmiştir. Ve heyeti Umumiye'ye müracaat olunmuştur. Dairede 30 ila 40 kadar vardır. Bunun neticesini bekliyor.
1. Reis; Hukuk kararlarıyla ceza kararları başkadır. Çünkü Ceza Dairesi Kararları'na Başmüddeiumumiliği'n itiraz salahiyeti vardır, yoksa dairenin verdiği Heyeti Umumiye kaldırınca mesele kalmaz.
Halil İbrahim; 418. madde mevzuubahis edildiği zaman böyle bir noktai nazar ileri sürüldü. Faiz lazım gelmez, diye verdiğimiz kararlar hilafına olarak lazım gelir diye verdiğimiz kararların tamamına Başmüddeiumumiliği'n itiraz ettiğini bilemez. Tevhidi İçtihat sebepleri kanunda yazılıdır. Heyeti Umumiye Kararları maksadı nedir ? Heyeti Umumiye kararlarına dairei hususiye ittiba mecburiyetinde olmadığına göre daire eski içtihadını tekrar edecek ve Heyeti Umumiye kaldıracak ve bu teşevvüş de devam edip gidecek. Daire eski içtihadına muhalif bir ekseriyet tahassül etti diye müracaat ederse, karar verin de makamı iddia itiraz etmezse sonra buraya gelin, diyebilirmisiniz?
İbrahim; Kanun metnine göre mübayenet görüldüğü takdirde tevhidi içtihada gidilir. Binaenaleyh Tevhidi İçtihad Heyeti Umumiyesi'nde halli lazımdır.
Fahrettin ; Heyeti Umumiye bir kararı kaldırsa bile daire kararları arasında mübayenet görülürse tevhidi içtihada gidilmek lazımdır. Aksi halde Heyeti Umumiye muvacehesinde tevhidi içtihat heyetine lüzum yoktur.
Reis Fevzi; Faiz lazım gelmez, diyen 1. Ceza Dairesi'nin kararına muhalif olarak dairemiz faiz lazım gelir, diyor.
1. Reis; Evvelemirde tevhidi içtihada lüzum olup olmadığı hususunu reye koyuyorum. Reye kondu : 1. Reis İhsan Ezgü, Cevdet Kudret, Fuat Hulusi, Osman Remzi Memişoğlu, Rasim, Ulvi, Cevat ve Başmüddeiumumi'nin muhalefetleriyle ekseriyetle tevhidi içtihada lüzum olduğu kararlaştırıldıktan sonra söz alan;
Halil İbrahim ; Muhasebeci Umumiye Kanunu'nun 125. maddesini okudu. Borçlar Kanunu tetkik edilince bu faizin hükmüne hiç bir mani yoktur. Borçlar Kanunu'nun 103. maddesi muvacehesinde faiz lazım geleceği neticesine vardık.
1. Reis; Divanı Muhasebat gelen bir işi tetkik eder. Hakkı kazası olmak itibariyle bazı mutemetlerin kanunun gösterdiği zaman içinde teslim etmezse faiz hükmeder ve bazı yolsuz sarfiyatları da amiri italara ödettirir. Divanca hükmedilen şeyler bunlardır. Zimmetleri bu kanunun 88. maddesinde yazılıdır. Ceza Kanununa Muhasebeci Umumiye Kanun'un şümulü yoktur.
Vehbi Yekebaş; Tazminatta hüküm tarihinden zimmette vukuu tarihinden faiz alınır, dedik. Bir misli cezai nakti alındıktan sonra ayrıca faiz de mi alacağız, diye bir sual soruluyor. Bunu halletmek için zimmetlerde hükmedilen faiz ve cezanın mahiyeti nedir ve kimin hesabınadır, onu tayin edelim. Çünkü alelade alacaklar ile ammeye müteallik haklar birbirinden tamamen ayrıdır.
Bir defa ceza hakkı siyasi hakimiyete sahip bulunan devlete aittir. Zimmete geçirilen paranın tazmini ise onun mutasarrıfı ve maliki olan hükümete racidir. Yani, hukuku esasiye lehçesiyle birincisi milli bir kudret ve iradeyi temsil eden şahsiyeti hükmiyeye aittir. Birincisinin iradesi kati surette mutadır. İkincisi ise herhangi bir ferdin mümasilidir. Şu halde alelade bir alacak olan zimmet hususi sarahat olan Umumi Muhasebe Kanunu'nun 125. madde hükmüne göre gerek bir suç zımnında mahkemece ve gerek muhasebat divanınca hükmedilsin, faize tabidir. Para cezası buna müessir olmaz.
Halil İbrahim ; Gerek Divanı Muhasebat Kanunu'na temas ederek gelen ve gerek ceza mahkemesine gelen zimmet hadiseleri