Yargıtay Büyük Genel Kurul 1934/35 Esas 1934/12 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1934/35
Karar No: 1934/12
Karar Tarihi: 16.05.1934

(2004 S. K. m. 344)

Dava: Nafaka vermeye mahkûm olup da ilamda gösterilen ödeme şartlarına riayet etmeyen borçlu nafakanın kesilmesi veya azaltılması hakkında dava açmışsa ceza hükmünün İcra ve İflas Kanununun 344. maddesinin son fıkrasına tevfikan mezkûr dava neticesine bırakılması takarrür etmiş içtihat cümlesinden iken, bu kerre sözü geçen fıkranın nafakanın kesilmesi veyahut indirilmesi hakkındaki davanın açıldığı tarihten evvel işlemiş nafakaya teşmil edilemeyeceği yolunda yeni bir ekseriyetin tahassul ettiği görüldüğünden keyfiyetin tevhidi içtihat tarikiyle halli İcra ve İflas Dairesi yüksek reisliğinin 3.6.933 tarih ve 2000 no'lu müzekreresiyle talep ve iş'ar olunması üzerine hadise telhis ve teksir edilerek Heyeti Umumiyeye tevzi edilmişti.

14.2.934 tarihinde toplanan Heyeti Umumiyeye ( ) zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten sonra hadise bir kerre de Birinci Reis İhsan Beyefendi Hz. tarafından izah edilmesini müteakip söz alan İcra ve İflas Dairesi Resi Fuat Hulusi Beyefendi; borç için hapis caiz değildir, ancak 344. madde borçlunun cezai takibe maruz kalacağını tasrih etmiştir. Mahaza borçlunun hukukunu sıyanet keyfiyeti de derpiş edilerek nafaka verecek borçlunun mahkemece nafaka takdir edildikten sonra mali kudretinde husule gelen tebeddül ile o miktar parayı ödeyemeyecek vaziyete düşerse mahkemede nafakanın tenzil veya kaldırılmasını istemeye hakkı olacağı kabul edilmiştir. Binaenaleyh nafaka borçlusu bu yolda bir dava açtığı anlaşılırsa nafakayı vermemesinden dolayı başlayan ceza takibinin taliki maddedeki mutlak sarahat iktizasındandır. Şukadarki nafakanın azaltılması veya kaldırılması hakkında yeni hükmün suduruna kadar geçen müddetlere ait eski karar dairesinde işleyecek nafaka yine borçlunun zimmeti addedileceği şüphesizdir. Şu hade madde hükmünü tamamen imal etmek lazımdır. Sarahat karşısında içtihada mesağ yoktur. Aksi mütalaanın nelere istinat ettiğini katiyetle bilmiyorum. Her ne olursa olsun aksine mütalaanın kabulü maddeyi ihmal etmektir.

Aza Ziya Beyefndi: Nafaka meselelerine eski ve yeni kanunlar da ehemmiyet vermiştir. Yeni kanunumuz hapisten başka bir de ceza vaz etmiştir. Nafaka borçlusunun bir veya birkaç ay borcunu vermeyerek aradan bir müddet geçtikten sonra ikame ettiği nafakanın azaltılması veya eksiltilmesi hakkındaki davası üzerine kanunu makabline teşmilen alacaklının, tekemmül etmiş bir haksızlığa rağmen bekletilmesine imkân yoktur. Kanun, dayinlerin hukukunu muhafaza etmiştir.

Şefkati Beyefendi: Borçlu daima tehdit altındadır.

Birinci Reis İhsan Beyefendi Hz; Tahakkuk etmiş nafakayı vermeyen ve temerrüt eden şahıs cezayı müstelzim bir hal irtikap etmiştir. Bir ay vermemesi hüküm mucibince temerrüttür. Bu sabit olunca beklemeye lüzum yoktur, demeleriyle müzakerelerin kifayeti kabul edilerek toplanan reye göre nisabı ekseriyet hasıl olamadığından bundan sonraki toplantıya bırakıldı.

16.5.934 tarihinde toplanan Heyeti Umumiyede hadise Fuat Hulusi Bey tarafından hulasa edildikten sonra tekrar reye vaz olunarak netiede:

344. madde şikâyetin mevzuunu teşkil eden aylaraait ödeme şartlarına taalluk eder. Şikâyet tarihinden sonra geçecek aylar bu mevzuun ve şikâyete müstenit takip ve muhakemenin haricinde kalır. Maddenin son fıkrasında borçlu nafakanın kaldırılması veya azaltılması hakkında dava açmışsa bu madde hükmünün tatbiki muhakemenin neticesine bırakılır, denilmektedir. Şüphesiz bu fıkranın hükmü de muhakemenin mevzuu dahilindeki suça matuftur. Gerçi nafakanın kaldırılması veya indirilmesi hakkında sudur edebilecek olan ilamın hükmü ancak lühuku tarihinden sonrası için hukuki bir netice husule getirir, fakat öyle bir ilamın cezai noktadan tesiri öyle değildir. İlama mesnet teşkil eden hadise suçun tekevvününden önceki bir zamanda tarafların hukuki veya mali vaziyetlerinin değişmiş olması suretinde tecelli edebilir. Bu takdirde ceza davasını rüyet etmekte oan tetkik mercii hukuk mahkemesince tespit edilen o hadiseyi ve tarihini nazara alacaktır. Fıkrada lüzum gösterilen taikin sebebi budur. Yoksa nafakanın kaldırılması veya indirilmesi ancak bu babtaki hüküm tarihinden sonrasına tesir edeceği mütalaasıyla borçlunun buna müteallik davasından sonra tekevvün eden suçun muhakemesi ve cezai hükmü hukuk mahkemesindeki daa neticesine talik edilmez denecek olursa mezkûr fıkranın tatbik edilebileceği hiçbir hadise kalmaz. Böyle bir mütalaanın kabulü fıkra hükmünün külliyyen mühmel bırakılmasını intaç eder. Fıkra ceza hükmünün borçlu tarafından açılmış olan davanın neticesine bırakılması hususunda sarih ve kat'i olup imal edilmesi zaruridir.

Yukarıda zikrolunan sebeplere mebni İcra ve İflas Dairesi'nin mütekarrir içtihadını tebdile mahal olmadığına ve borçlu tarafından mahkûmunbih nafakanın kaldırılması veya azaltılması hakkında dava açılmış bulunması takdirinde 344. maddedeki cezai hükmün mezkûr hukuki dava muhakemesinin neticesine bırakılması mutlak surette zaruri bulunduğuna ekseriyetle karar verildi.


Full & Egal Universal Law Academy