Yargıtay Büyük Genel Kurul 1933/31 Esas 1933/7 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Büyük Genel Kurul
Esas No: 1933/31
Karar No: 1933/7
Karar Tarihi: 15.11.1933

(765 S. K. m. 680, 682)

Dava: Senetle alacağı olan kırk liranın tediye edildiğine dair müddeaaleyh tarafından vukubulan defin şahitle ispatına cevaz görülemediğinden reddine dair verilen hüküm Temyizen 22.12.1931 tarihinde tastik edilmiş iken bu kerre vürut eden mümasil bir işte eski istihadın hilâfına bir içtihat tebellür etmiş ve içtihadı sabıkın tebdiline lüzum görülmüştür.

Filhakika Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 291 nci maddesinde ticarî muamelelerin ispat vasıtaları hakkında Ticaret Kanununun istisnî hükümlerinin mahfuz olduğu yazılıdır. Ticaret Kanununun 680 nci maddesinde de hilâfı işbu kanunda musarrah olmadıkça mevaddı ticariyede kavanini umumiyenin kabul etmiş olduğu esbabı hükümden başka müddeabihin miktarı ne olursa olsun şahadet ve karain ve emarattan mütehassıl kanaata binaen hüküm caiz olabileceği muharrerdir. 682 nci maddesinde dahi senetle ispatı kanunen lâzım gelen ticarî bir hususa dair tanzim olunan bir senet veya mukavelenamede meskut olan cihetler hakkında kezalik şahadat ve karain ve emarattan mütehassıl kanaat ile hükmolunabileceği gösterilmiştir. Kanunun bu sarahatlarına bakılırsa senetle ispatı lâzım gelmiyen suçlarda senet tanzim edilmiş olsa bile dava ve def'i davada beyyinei şahsiye ikamesi caiz olacağı neticesine varmak zarurîdir. Şu hale göre ne gibi akit ve muamelelerde kanun yukarda arzolunan hükümleri teyit ve bunların hilâfını tasrih ettiğini araştırmak lâzım gelir. Bunun için karzı ticarî fashında 756, rehni ticarî bahsında 759, matlubun devri faslında 773, hesabı caride 794 ncü maddelerini zikretmek kâfi geleceği kanaatındayız.

İçtihadın tebeddülüne sebep olan hadisede biri kırk, diğeri kırk dokuz lirayı natık iki kıta senede müsteniden dava ikame edilmiş ve mahkemece teslimat def'ini ispat için ikame olunan şahitler dinlenerek def'in sübutundan bahsile hüküm verilmiştir. Şu suretle iki karar arasında hâsıl olan mübayenetin tevhidi talebiyle Ticaret Dairei Aliyesinin 6.10.1932 tarih ve 200 numaralı müzekkeresi ile Birinci Riyaset Dairesine bildirilmesi üzerine hadise telhis edilerek Heyeti Umumiyeye tevzi ve içtima edilmek üzere 12.4.1933 tarihine müsadif çarşamba günü tensip edilmiştir.

Yevmi mezkûrda toplanan Heyeti mumiyeye kırk üç zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabı tahakkuk ettikten sonra söz alan dairei müşarünileyha Reisi Kâzım Beyefendi müzekkere münderecatını tekrar etti.

Ziya Beyefendi; Muamelâtı ticariyede senede karşı def'in şahitle ispatına cevaz verildiği takdirde ticarî senetlerin hiç manası kalmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu Ticaret Kanununundan muahhar olması hasebiyle orada ticarî senetler hakkındaki madde mutlaktır. Yani diğer madde gibi 5000 kuruşa kadar diye takyit edilmemiştir. Binaenaleyh mevzuatı hazırai ticariye bu gibi defilerin şahitle ispatına mesağ vermez.

Ali Himmet Beyefendi: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 290 ncı maddesinde muhalif bir sarahat olmamasına göre senetli ticarî borçlara karşı vukubulacak defilerin şahitle ispatına cevaz yoktur.

İkinci Hukuk Reisi Halil İbrahim Beyefendi: Def'i de bir dava olduğuna göre ispat edilmesi lâzım gelir. Kavanini umumiyeden istinbat edilen bir hakikat vardır; bir beyyinenin iskatı ayni derecede hüküm ve kuvveti haiz olan bir beyyine ile ispat edilmelidir. Beyyinede teadül şarttır, aksi takdirde talile imkân yoktur.

Ticaret Reisi Kâzım Beyefendi: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 288 nci maddesinde miktar veya kıymeti beş bin kuruşu tecavüz eden tasarrufların senetle ispatı lüzumundan bahsedilmiş ve 290 ncı maddesinde ise senede merbut olan her nevi iddialara karşı dermeyan olunacak müdafaaların da senetle ispatı lâzım gelip şahitle ispatı caiz olamıyacağı tasrih kılınmıştır. Kanunun şu sarahatına göre beş bin kuruş veya ondan aşağı kıymet ve miktardaki tasarrufun şahitle ispatına cevaz olduğu anlaşılmaktadır. Binaenaleyh hadisemizde olduğu gibi kırk veya kırk dokuz liralık alacağın senede raptedilmiş olması kanunun bahşeylemiş olduğu şahitle ispat hakkını ortadan kaldıramaz. Halbuki 290 ncı maddenin (senedin tanziminden evvel veya tanzimi sırasında veya sonra bunun hüküm ve kuvvetini tenkis edebilecek tasarrufat ve beyanat beş bin kuruştan az bir meblâğa taallûk etse) fıkrası da vazııkanunun bu maddede kastetmiş olduğu iddiaların senede merbut olması icap edip te senede raptedilmiş olan iddiaları olduğunu teyit etmektedir.

Şemseddin Beyefendi: Ticaret Kanunu hususî kanundur. İkinci madde (aynen) üçüncü madde (aynen) usul umumî olmasına ve usulde ticarî mesailin ispat vasıtaları istisna edilmiş olmasına göre hâkim beyanatı takdir ve ona göre hükmünü verir.

Birinci Reis İhsan Beyefendi: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun kastettiği miktardır. Ticaret Kanununun kastı ise mahiyeti meseledir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri muahhar olmakla beraber istisnâi ahkâmı muhtevidir. Binaenaleyh bu gibi def'i davaların şahitle ispat olunabileceğini kabul etmek kanuna aykırı bir hüküm ifade etmez, demeleriyle müzakerenin kifayeti kabul edilerek reye vaz olundukta:

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 290 ncı maddesi mucibince senede müstenit olan her nevi iddialara karşı dermeyan olunacak müdafaların şahitle ispatına cevaz olmamasına ve ibarei kanunuyi mutlak bulunmasına binaen senetle ispatı lâzım gelmiyen ve fakat senede raptedilen her nevi alacağa karşı vaki teslimat iddiasının şahitle ispatına mesağı kanunî olmadığına ekseriyetle karar verilmiştir.


Full & Egal Universal Law Academy