Yargıtay Asli Yetkili İstinaf Numara 1/2014 Dava No 1/2015 Karar Tarihi 18.03.2015
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Asli Yetkili İstinaf Numara 1/2014 Dava No 1/2015 Karar Tarihi 18.03.2015
Numara: 1/2014
Dava No: 1/2015
Taraflar: Mustafa Kuni ile Merkezi Cezaevi Müdürlüğü ve diğeri arasında
Konu: Habeas corpus emirnamesi - Yetkisiz tutuklamanın kaldırılması için emir verilmesi istemi - Şartlı tahliye - Şartlı tahliye kararının geri alınması - Yorum - Yasanın veya yasada yer alan hükümlerin tefsiri,yasadaki hükümlerin gayeleri gözönünde tutularak yapılması.
Mahkeme: AsliYetki/istinaf
Karar Tarihi: 18.03.2015

-D. 1/2015 Yargıtay/Asli Yetki/İstinaf:1/2014
(Yargıtay/Asli Yetki Dava No:18/2014)


Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti : Hüseyin Besimoğlu,Ahmet Kalkan,Emine Dizdarlı


İstinaf eden : Mustafa Kuni, Merkezi Cezaevi -Lefkoşa.
- (Müstedi)

ile

Aleyhine istinaf edilen : 1.Merkezi Cezaevi Müdürlüğü
vasıtasıyla KKTC Başsavcılığı
Lefkoşa.
2.Şartlı Tahliye Kurulu vasıtasıyla
- KKTC Başsavcılığı - İçişleri
Bakanlığı-Lefkoşa.
(Müstedaaleyh)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına : Avukat Tolga Çavuşoğlu.

Yüksek Mahkeme Yargıcı Narin F.Şefik'in Yargı-tay/Asli Yetki 18/2014 sayılı davada, 8.8.2014 tarihinde verdiği karara karşı, Müstedi tarafından yapılan istinaftır.


---------------

K A R A R

Hüseyin Besimoğlu : Bu istinafta, Mahkemenin hükmünü, Sayın Yargıç Ahmet Kalkan okuyacaktır.

-Ahmet Kalkan : Merkezi Cezaevinde yetkisiz tutulduğunu iddia eden ve yetkisiz tutuklamanın kaldırılması istidası dosyalanmasına izin verilmesini talep eden İstinaf Eden/Müstedi, tek yargıçlı Yüksek Mahkemenin izin talebini reddetmesi üzerine bu istinafı d-osyaladı.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

İstinaf ile ilgili olgular özetle şöyledir.

İstinaf Eden/Müstedi (bundan böyle Müstedi olarak anılacaktır) Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda aleyhine getirilen 8279/2008 sayılı davadan, 20.1.2009 tarihinde m-ahkum edilerek, 5 yıl hapislik cezasına çarptırıldı.

Şartlı Tahliye Kurulu, 26.8.2011 tarihinde, Müstedinin şartlı tahliyesine karar verdi ve Müstedi serbest kaldı.

Şartlı tahliye devam ederken, 9.4.2012 tarihinde onaylanmış limanlar dışında KKTC'den- çıkma suçunu işlediği ithamı ile Girne Kaza Mahkemesinde, Müstedi aleyhine, 15.5.2013 tarihinde 1499/2013 sayılı dava açıldı.

19.6.2014 tarihinde, Girne Kaza Mahkemesi, Müstediyi aleyhine getirilen Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 20. maddesi ile 21/82,38/200-6 ve 50/2007 sayılı Yasalar ile tadil edilen Fasıl 105 Yabancılar ve Muhaceret Yasası'nın 2 ve 12(1)(5)(6). maddelerine aykırı, onaylanmış limanlar dışında KKTC'den çıkma suçundan mahkum etti ve 40 gün hapislik cezasına çarptırılmasına karar verdi.

Şart-lı Tahliye Kurulu, 27.6.2014 tarihinde aldığı bir kararla, Müstedinin, 8279/2008 sayılı davada Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen ceza süresi içerisinde, hapis cezası ile çarptırılan başka bir suç işlemesi ve mahkum olmasından dolayı Şartlı Tah-liye Tüzüğü'nün 7(1) maddesi altında şartlı tahliye kararını geri aldı.


Bu olgular ışığında, izin istidasını değerlendiren İlk Mahkeme; özetle, Müstedinin mahkum olduğu 1499/2013 sayılı davada aleyhine getirilen suçun hapislik cezası ile cezalandırılab-ilen bir suç olduğu ve şartlı tahliye süresi içinde işlendiği esasından hareketle, Müstedinin talep ettiği izni vermedi ve istidasını reddetti.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Müstedi Avukatı istinaftaki hitabında, istinaf ihbarnamesinde yer alan 1(B) ve 2. istinaf- sebebi üzerinde durmuştur. Müstedinin istinaf sebeplerini şöyle özetleyebiliriz:

Muhterem İlk Mahkeme, Müstedinin izin müracaatını
reddetmekle hata etti.
Muhterem İlk Mahkeme, yetkisiz tutuklamanın kaldırılması için emirname ısdar edilmesi talebin-i içeren çift taraflı istidanın sonucuna kadar, Müstediyi cezaevinden salıvermemekle ve/veya serbest bırakmamakla hata etti.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Müstedi Avukatı hitabında, özetle, esas iddialarının, mahkumiyetin şartlı tahliye süresi doldukt-an sonra gerçekleştiği nedeniyle Şartlı Tahliye Kurulunun kararı geri alamayacağı olduğunu, bu maksatla yetkisiz tutuklamanın kaldırılması talebinde bulunmak için izin talep ettiğini, bir yetkisiz tutuklamanın kaldırılması istidasında başarılı olunabilmesi- için ortada gayriyasal bir tutuklamanın olduğunun kanıtlanması gerektiğini, bunun için Müstedinin Anayasa'nın 17(1) maddesinden kaynaklanan mahkemeye müracaat hakkı olduğunu, İlk Mahkemenin izin verip müracaatın yolunu açacağı yerde, izin verildikten sonr-a tartışılıp karara bağlanacak konularda izin aşamasında bulgu yaptığını, istida tam olarak dinlenmeden istidanın esastan karara bağlandığını, İlk Mahkemenin Şartlı Tahliye Tüzüğü'nün 7(1) maddesini yorumlayarak, "hapislik cezası gerektiren bir suçun işle-nmesi yeterlidir" şeklinde bulgu yapmasının hatalı olduğunu, mahkumiyetin şartlı tahliye süresi bittikten sonra gerçekleştiğinin ispat edilmesinin, iznin verilmesi için yeterli olduğunu, bu nedenle istinafın kabulü ve Müstedinin salıverilmesinin gerektiğin-i ileri sürmüştür.

İNCELEME:

İstinaf sebeplerini ve Müstedi Avukatının iddialarını inceleyip değerlendirdik.

Muhterem İlk Mahkeme, Müstedinin izin müracaatını
reddetmekle hata etti.

Müstedi Avukatının hitabında söylediği genel hukuki doğrular-ın, iddialarına dayanak olabilmesi için, somut olaydaki olgular ışığında yapılan bulguların, Müstedinin haklılığını göstermesi gerekir. Dolayısıyla, bu istinafta karar vermemiz gereken nokta, İlk Mahkemenin, Müstedinin izin talebini reddederken doğru prens-ipleri uygulayıp uygulamadığıdır.

Yargıtay/Asli Yetki 7/91 sayılı kararda, Habeas Corpus için şöyle denmiştir:

"Anayasa'ya göre bir "Habeas Corpus" emirnamesi verilmesi
için ortada bir gayriyasal, yetkisiz tutuklamanın mevcut olması gerekir. Bu neden-le Müstedinin istidasında başarılı olabilmesi için Müstedaaleyh tarafından gayriyasal ve yetkisiz olarak tutuklanmakta olduğunu ispat etmesi gerekir."


Bu prensipler, Habeas Corpus Emirnamesi için istida dosyalanmasına izin verilmiş olsa, çift taraflı is-tidanın görüşülmesinde ispatlanması gereken ve yetkisiz tutuklamanın kaldırılması emirnamesinin ısdarı için aranan unsurları ihtiva etmektedir.

Böyle bir istidanın dosyalanabilmesi için izin talep edildiğinde,ilk mahkeme hangi esaslardan hareketle izin -vermeli veya reddetmelidir?

Yetkisiz tutuklamanın kaldırılması için gayriyasal ve yetkisiz tutuklamanın mevcudiyeti arandığına göre, böyle bir tutuklamanın varlığını ortaya koyabilecek yeterli sebebin bulunduğuna mahkemenin ikna olması halinde, çift tar-aflı istida dosyalanmasına izin verilmelidir.

Buna göre, İlk Mahkemenin, Müstedinin izin talebini değerlendirirken, gayriyasal ve yetkisizce tutulduğunu gösterecek yeterli sebebin bulunduğu sonucuna varabilmesi için, serdedilen olguları değerlendirmesi -ve bu konularda bulgu yapması gerekir. İlk Mahkemenin burada dikkat etmesi gereken husus, izin verilmiş gibi istidayı esastan karara bağlayacak nitelikte bulgu yapmamasıdır. Ancak, İlk Mahkemenin ulaştığı sonuç, aksine karar verilmesi mümkün olmayan ve baş-ka türlü yorumlanması imkânsız veya yoruma muhtaç olmayacak kadar açık olan bir hususu ihtiva ediyorsa, böyle bir sonuca izin aşamasında ulaşıldığı gerekçesiyle karar hatalı sayılmaz. Burada gözetilmesi gereken nokta, izin müracaatı reddedilen Müstedinin, -mahkemeye başvurma hakkının olumsuz yönde etkilenmemesidir.

İlk Mahkeme, huzurundaki istidayı değerlendirirken, önüne çıkabilecek hukuki soruna göre yorum kaidelerini kullanabilir, maddi ve hukuki olguları bu çerçevede yorumlayabilir. Bunu yapmasında hu-kuki bir engel yoktur.

Tek yargıçlı oturum yapan Yüksek Mahkeme, 1/75 sayılı Habeas Corpus emirnamesi ile ilgili Asli Yetki kararında, yorum ilkelerini şöyle izah etmiştir:

"hukuk ilkelerine göre yasanın veya yasada yer alan
hükümlerin tasnifi, yasa-daki hükümlerin gayeleri göz önünde tutularak yapılır. Yasa hükümlerinde yer alan kelime veya ibarelerin anlamı kendi kendilerine açık, belli ise ve muğlak değilse bu gibi kelimeler veya ibarelere alelade veya tabii anlamları verilir.


Huzurumuzdaki ist-inafta İlk Mahkeme, Yargıtay Asli Yetki No.18/2014 D.5/2014 sayılı kararının 3. ve 4. sayfalarında istidayı redderken aynen şöyle demiştir:

"Fasıl 286 ve 48/95 sayılı Yasa altında hazırlanan AE
115/09 (158/09 ve 828/09 tadilatları ile) sayılı Şartlı -
Tahliye Tüzüğü'nün 7. maddesinin 1. fıkrası aynen
şöyledir:


"7 (1) Şartlı Tahliye edilen Hükümlü, mahkemece verilen
ceza süresi içerisinde hapis cezası ile cezalandırılan başka bir suç işlemesi ve mahkum olması halinde; Şartlı Tahliye Kurulu işlen-en suçun nevi, vahamet ve ciddiyeti ve öngörülen cezayı dikkate alarak Şartlı Tahliye kararını geri alır.
Ancak; Şartlı Tahliye edilen Müebbed hapis
cezası çekmekte olan Hükümlülerin, Mahkemece verilen ceza süresi içerisinde hapis cezası ile cezalandırıl-an başka bir suç işlemesi ve Mahkum olması halinde; Şartlı Tahliye Kurulu'nun durumunu bildiren raporu uyarınca Bakanlar Kurulu işlenen suçun nevi, vahamet ve ciddiyeti ve öngörülen cezayı dikkate alarak Şartlı Tahliye kararını geri alır."

1499/2013 say-ılı davada, Girne Kaza Mahkemesi huzurunda, Sanık, aleyhindeki ithamı kabul ettiği ve yapılan istinafın sadece cezaya yönelik olması nedeniyle, istinafın dinlenmemiş olması, Şartlı Tahliye Kurulunu ilgilendirmemektedir. Suçun 9.4.2012 tarihinde işlendiği-, Sanığın ikrarı ile sabittir.
Madde 7(1)'de şartlı tahliye edilen hükümlünün, verilen ceza süresi içerisinde hapis cezası taşıyan bir suç işlemesi ve bu suçtan mahkum olması halinde, şartlı tahliye kararı geri alınabilir.

Sanığın 1499/13'de itham edildiğ-i suç, Fasıl 154 madde 20 ve Fasıl 105 madde 2 ve 12(1)(5) ve (6) maddeleri kapsamındadır. Fasıl 105'in 12. maddesindeki suç için, hapis cezası öngörülmüştür. Sanığın mahkumiyet neticesinde ne ceza alacağı madde 7(1) açısından önem arz etmemektedir. Madde -ile konulan kriter, Yasada suçla ilgili hapis cezasının öngörülmesidir.
Yine madde 7(1)'de öngörülen, hükümlünün şartlı tahliye süresi içerisinde suç işlemesidir. Suç nedeniyle ikame edilebilecek davanın da şartlı tahliye süresi içerisinde neticelenmesi ge-rektiği iddiasına itibar etmek mümkün değildir. Müstedinin iddialarına itibar edilse de, suç, şartlı tahliye süresi içerisinde işlense dahi, istinaf dahil tüm yargılama sürecinin de şartlı tahliye süresinde tamamlanması gerekecektir, ki madde 7(1)'in bu ş-ekilde yorumlanması mümkün değildir."


Yukarıda iktibas edilen kısımdan görülebileceği gibi, İlk Mahkeme, üç konuda tespit yapmıştır. Buna göre birincisi, Müstedinin 1499/2013 sayılı davaya konu suçu 9.4.2012 tarihinde işlediğidir.

Bir ceza davasında, s-uçun işlendiği, mahkumiyet ile sabit olur. Ancak mahkumiyet tarihi, suçun işlendiği tarihi değil, Sanığın suçlu bulunarak mahkum edildiği tarihi gösterir. Mahkumiyet halinde suçun işlendiği tarih, ithamnamede Sanığın suçu işlediği iddia edilen tarihtir. Bu- esastan hareket ettiğimizde, İlk Mahkemenin, 1499/2013 sayılı davada, suçun 9.4.2012 tarihinde işlendiğine dair bulgusunda hata yoktur.

İlk Mahkemenin ikinci tespiti, Şartlı Tahliye Tüzüğü'nün 7(1) maddesine göre tahliye edilen hükümlünün, verilen ceza s-üresi içerisinde hapislikle cezalandırılabilen bir suç işlemesi ve bu maddeye göre mahkumiyetten sonra ne ceza alacağının önem arzetmediğidir.

İlk Mahkemenin izin istidası aşamasında bu konuda yorum yaparak bulgu yapması, ilk nazarda, amacını aştığı görü-nümünü vermekle birlikte, Mahkemenin tespitinin karara olan etkisini incelemeden, bu hususu bozma sebebi olarak değerlendiremeyiz. Tüzüğün ilgili 7(1) maddesinde, hükümlünün, "mahkemece verilen ceza süresi içerisinde hapis cezası ile cezalandırılan başka b-ir suç işlemesi ve mahkum olması halinde; "Şartlı Tahliye Kurulu işlenen suçun nevi, vahamet ve ciddiyeti ve öngörülen cezayı dikkate alarak şartlı tahliye kararını geri alır" hükmü yer almaktadır. Habeas Corpus Emirnamesi bakımından şartlı tahliye kararı-nın geri alınmasının yerinde olup olmadığı değil, gayriyasal ve yetkisizce alınıp alınmadığı önemlidir. İlgili maddede suç tasnif ve tefsiri yapılmış değildir. Dolayısıyla, sanığa hapislik cezası verilmesi halinde, suçun şartlı tahliye süresi içerisinde iş-lenmesi kaydıyla, Şartlı Tahliye Kurulu, şartlı tahliye kararını geri almaya yetkilidir. Böyle bir durumda, yetkisizce veya yetki aşımı ile alınmış bir karardan bahsedilemez. Suçun nevi, vahamet ve ciddiyetini belirleme yetkisinin Şartlı Tahliye Kurulunda -olduğu unutulmamalıdır.

Mevcut olgulara göre, Müstedinin mahkum olduğu 1499/2013 sayılı davada, 40 gün hapislik cezası aldığı ve bu cezanın kesinleştiği olgular ile sabit olduğundan, İlk Mahkemenin yorumunda hata olsa bile, ortada yetkisizce alınmış bir -karar olduğunu gösteren yeterli sebep bulunmadığından, varılan sonuçta hata yoktur. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için bir örnek vermeyi uygun gördük. Müstedi, hapislik cezası ile cezalandırılabilen bir suçtan para cezası almış olsaydı, izin verme aşama-sında, sanığa verilen cezanın önemi olmadığından hareketle istidanın reddedilmesi hatalı olacaktı. Böyle bir yorumun, istidanın esasında, tam bir yargılama sonucunda yapılması gerekmektedir. Ancak kesinleşen hapislik cezası Şartlı Tahliye Kurulunun yetkisi-ni tartışılabilir olmaktan çıkardığından, doğal olarak İlk Mahkemenin bulgusunun sonuca etkisi olmamıştır.

Son olarak, İlk Mahkemenin, hükümlünün şartlı tahliye süresi içerisinde suç işlediğine yönelik tespitinin hatalı olup olmadığını inceleyeceğiz.

Me-vcut olgulara göre, Müstedinin 1499/2013 sayılı davadaki suçtan, şartlı tahliye süresi geçtikten sonra mahkum olduğu bir gerçektir.

Müstedi Avukatının esas iddiası, mahkumiyetin şartlı tahliye süresi dolduktan sonra gerçekleştiği, bu nedenle şartlı tahli-ye kararının geri alınmasına bağlı tutukluluğun gayriyasal ve yetkisizce yapıldığıdır.

İlk Mahkeme, tek taraflı olarak yaptığı değerlendirmede, Müstedi Avukatının iddia ettiği gibi, şartlı tahliyenin geri alınabilmesi için suçun ve mahkumiyetin şartlı ta-hliye süresi içerisinde gerçekleştirilmiş olması gerektiği yorumuna katılmadığını belirtti ve istidayı reddetti.

Ceza Hukukunda kişinin suçlu sayılabilmesi için mahkum olması koşuldur. Daha önce ifade ettiğimiz gibi, Sanığın mahkum edildiği tarih, suçu i-şlediği tarih değildir. Tüzüğün 7(1) maddesinde özellikle "suç işlemesi ve mahkum olması halinde" ibaresi birlikte kullanıldığından şartlı tahliye kararının geri alınabilmesi için, şartlı tahliye süresi içerisinde ikinci bir suçun işlenmesi esastır. Bunun -aksi yorumu ceza hukuku bakımından mümkün olmadığı gibi, mahkumiyet tarihinin esas alınması Şartlı Tahliye Tüzüğü'nün fiilen uygulanamaması gibi anlamsız bir sonuç doğuracaktır. Anlamsız yorumların ise hukukta bir değeri yoktur. Bu durumda, Müstedinin hapi-shanede gayriyasal bir şekilde tutulduğunu gösterecek yeterli sebebin bulunduğunu söylemek mümkün değildir.

Mevcut olgulara göre, Müstedi ile ilgili şartlı tahliye kararının geri alınması işleminin gayriyasal ve yetkisizce yapıldığını gösteren yeterli seb-ebin mevcut olduğuna veya iznin reddedilmesi ile Müstedinin müracaat hakkının engellendiğine ikna olmadığımızdan, I. istinaf sebebinin reddi gerekmektedir.

Müstedi I. istinaf sebebinde başarılı olamadığından, I. istinaf sebebi reddedilir. Bu sonuçtan har-eketle, II. istinaf sebebini incelememiz gerekmemektedir.

SONUÇ:

Netice itibarıyla;
İstinaf reddedilir.
Masraf emri verilmez.




Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan Emine Dizdarlı
Yargıç Yargıç Yargıç

18- Mart, 2015











10






Full & Egal Universal Law Academy