Yargıtay Asli Yetki Numara 6/1982 Dava No 3/1982 Karar Tarihi 27.07.1982
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Asli Yetki Numara 6/1982 Dava No 3/1982 Karar Tarihi 27.07.1982
Numara: 6/1982
Dava No: 3/1982
Taraflar: Ali Dana ile Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı ve diğeri
Konu: Certiorari ve prohibition emirleri
Mahkeme: Asli/Yetki
Karar Tarihi: 27.07.1982

-D.3/82 Yargıtay/Asli Yetki 6/82

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, N.Ergin salâhi, Aziz Altay

Ali Dana'nın certiorari ve prohibition emri isdarına izin (leave) verilmesi- için yaptığı istida hakkında

ve

Magosa Kaza Mahkemesinde Davacı KTFD ve KTFD Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı Limanlar Dairesi Müdürlüğü ve Kazazade Gemiler ve Deniz Enkaz Mukayyidini temsilen KTFD Başsavcısı ile Hasan Halil Şehzade arasındaki 429-/80 sayılı davada 5.5.1981 tarihinde Davalı aleyhine tarafların rızası ile verilen hükmü istida yolu ile iptal (set aside) eden 18.5.1982 tarihli iptal emri hakkında.

Müstedi: Ali Dana, 12B Atatürk Meydanı, Lefkoşa
ile
Müstedaaleyh: 1. KTFD ve KTFD Bay-ındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı
Limanlar Dairesi Müdürlüğü ve Kazazade Gemiler ve
Deniz Enkaz Mukayyidini temsilen KTFD Basşsavcısı,
Lefkoşa.
2. Hasan Halil Şehzade, c/o Avukat Menteş Aziz Yazıhanesi,
Lefkoşa-
A r a s ı n d a.

Müstedi şahsen hazır
Müstedaaleyh 1 namına: Yaşar Boran
Müstedaaleyh 2 namına: Menteş Aziz adına Güneş Menteş


H Ü K Ü M

Salih S. Dayıoğlu: Bu istidada Mahkemenin hükmünü- Sayın Yargıç Aziz Altay verecektir.

Aziz Altay: KTFD Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı Limanlar Dairesi Müdürülüğü ve Kazazade Gemiler ve Deniz Enkaz Mukayyidini temsilen KTFD Başsavcısı tarafından Mağusa Kaza Mahkemesinde Hasan şehzade aleyhine açılan -429/80 sayılı davada davalı Hasan Şehzadenin avukatı sıfatı ile bulunan müstedi 5.5.1981 tarihinde tarafların rızası ile Hasan Şehzade aleyhine Petrolina Gemisi kurtarma hizmeti (salvage service) için 1,090,000.- özel tazminat olarak da 150000 TL. için hük-üm çıktı.

Davalı 11.5.1982 tarihinde başka bir avukat vasıtası ile bir istida dosyaladı ve kendi rızası olmadan ve avukatının yetkisini aşması sonucu aleyhine verilen söz konusu hükmün iptalini talep etti. Davacı davalının bu isteğine muvafakat etti ve M-ahkeme 18.5.1982 tarihinde hükmü iptal etti.

Müstedi 18.1.1980 tarihinde davalı Hasan Şehzade'ye satmış olduğu Petrolina isimli gemi ile ilgili olarak yapılan yazılı sözleşmenin KTFD ilgili makamları tarafından konu gemi için talep edilen kurtarma hizmet-i masraflarını ödemeyi kabul ve deruhte ettiğinden müstedinin kurtarma masrafları ile ilgili olarak KTFD ilgili makamları ile yapılacak her türlü muamelelerde veya açılması muhtemel herhangi bir davada bulunup dilediği şekilde uyuşma yapması veya davayı uy-gun göreceği şekilde sonuca bağlaması hususunda davalı tarafından kendisine sarih ve kesin yetki verildiği cihetle 429/80 sayılı davada davalıyı temsilen bulunduğunu ve söz konusu sözleşmeden kaynaklanan yetkiye dayanarak davacılarla uyuşup hüküm kabul ett-iğini, 18.1.1980 tarihli sözleşme ışığında konu hükmü tatmin etmekle yükümlü olduğundan davalının bu konuda herhangi bir mali yükümlülüğü bulunmadığını, bu nedenle kendisinin meşru menfaatlarının haleldar olmasının söz konusu olduğu böyle bir meselede kend-isine hiçbir söz hakkı tanınmayıp ve Mahkemeyi bilerek yanıltmak sureti ile hükmün iptal edilmesi, doğal adalet ilkelerine ve bu konudaki Anayasa hükümlerine ters düştüğünü ileri sürdü ve dosyaladığı bu istida ile 429/80 sayılı davadaki davacıyı 1. müsteda-aleyh, davalıyı da 2. müstedaaleyh olarak göstererek aşağıdaki taleplerde bulundu:

Magosa Kaza Mahkemesinde ikame edilmiş 429/80 sayılı davada 5.5.1981 tarihinde tarafların rızası ile davalı aleyhine verilmiş olan hükmü iptal (set aside) eden 18.5.1982 ta-rihli Mahkemenin iptal emrinin Yüksek Mahkemeye getirilmesine veya intikal ettirilmesine (to remove into the High Court) ve bu emrin iptal edilmesi için (quash) ve/veya geçersiz ve hükümsüz olduğuna dair bir certiorri emri; ve

Mezkûr Mahkemenin mezkûr 18-.5.1982 tarihli emrine dayanılarak yapılmış olan hehnangi bir işlem ve/veya emrinin Yüksek Mahkemeye getirilmesine veya intikâl ettirilmesine (to remove into the High Court) ve bu işlem ve/veya emirlerin iptal edilmesi için (quash) ve/veya geçersiz ve/veya- hükümsüz olduğuna dair bir certiorari emri; ve

Magosa Kaza Mahkemesinin 429/80 sayılı davada işbu istidanın neticelenmesine değin herhangi başka bir işlem yapmasını önlemek için bir "Prohibition" emri; ve

Mahkemenin uygun göreceği başka herhangi bir emi-r; ve

İşbu istida masrafları.

Müstedaaleyhler birer itirazname dosyalayarak müstedinin 429/80 sayılı davada taraf olmadığı için bu istida ile mahkemeye başvurma hakkı (locus standi) olmadığını ve herhangi bir meşru menfaatının da haleldar edilmediğini, b-u nedenle 429/80 sayılı davadaki hükmün iptali için yapılan istidada tarafların muvafakatı ile yapılan işlemlerin müstediyi ilgilendirmediği gibi Mahkemenin yetkisini aştığı iddiasının da varit olmadığını ileri sürdüler ve Mahkemeyi yanılttıkları iddiasını- reddettiler.

Müstedi istidanın duruşmasına başlandığı sırada Alt Mahkemede işbu istidanın sonuçlandığı tarihe kadar herhangi bir işlem yapılmaması hususunda bir emir verilmiş olduğundan prohibition emri üzerinde durmadığı ve talebini sadece certiorari e-mir ile sınırladığını beyan etti.

Müstediye göre 429/80 sayılı davada ödenmesi hükmolunan miktar, davalı ile yapmış olduğu 18.1.1980 tarihli sözleşme uyarınca, kendisi tarafından ödeneceği cihetle, davada taraf olmamakla beraber hükmün iptal edilmesi son-ucu hakları haleldar oldu. Nitekim 21.4.1981 tarihinde yazılı bir teminat senedi ile KTFD'nin geminin kurtarılması ile ilili taleplerinden ötürü tutuklu bulunan geminin serbest bırakılıp tasarrufunun davalıya verilmesine karşılık kurtarma talepleri ile ilg-ili olarak mahkemelerce ödenmesi emrolunacak herhangi bir miktarı, 60000 KL'sını geçmemek kaydı ile, mahkeme kararı ile ödenmesi gereken makam, şahıs veya şahıslara ödemeyi taahhüt ettiğine işaret eden müstedi söz konusu hükmün iptali sonucu hakları muhtel- olan bir kişi sıfatı ile işbu istidayı dosyalayıp certiorari emri talep etmeye hakkı olduğunu iddia etti. Yine müstediye göre tarafların rızası ile alınmış olan hükmün iptali için yapılan istidanın dayandırıldığı mevzuat olgularla bağdaşmadığı gibi söz ko-nusu hükme ancak yeni bir dava yolu ile iptal edilebileceği için İlk Mahekme tek taraflı bir istida ile hükmü iptal etmekle yetkisiz hareket etti veya yetkisini aştı. Müstedi ayrıca davalı ile yapmış olduğu 18.1.1980 tarihli sözleşme ile davayı dilediği ş-ekilde sonuçlandırmak için yetkili kılındığı müstedaaleyhlerin bilgisi dahilinde olduğu halde bu husus Mahkemeden gizlenmiş ve Mahkemeyi aldatarak veya yanıltarak hükmün iptalinin sağlandığını ileri sürdü. Yetkisi olmadan hükmün çıkmasına rıza gösterdiği ş-eklinde müstedi aleyhine ciddi bir suçlama yapılmış olmasına rağmen Mahkemenin müstediyi durumdan baherar edip aleyhindeki bu ciddi suçlama hakkında izahat vermesine fırsat vermediğini ve böylece doğal adalet ilkelerine aykırı hareket ettiğini savundu.

İ-lkin müstedinin bu istidada mahkemeye başvurma hakkı (locus standi) olup olmadığını incelememiz gerekir. Genel ilke odur ki bir karar, emir veya fiilden menfaatı muhtel olan bir şahıs (aggrieved party) certiorari emri için müracaat edebilir. S.A. da Smith -Judicial Review of Administrative Action, 2. baskı s.429'da söyle denmektedir:

"It is though that the present law may propertly be stated as follows. Cetiorari is a dicretioanry remedy, and the discretion of the court extends to permitting and application- to be made by any member of the public. A person aggrieved, i.e., one whose legal rights have been infringed or who has any other substantial interset in impugning an order, may be awarded a certiorari ex debito justitiae if he can establish any of the re-cognised grounds for quashing; but the court retans a discreation to refuse his application if his conduct has been such as to disentitle him to relief."

The Queen v. Justices of Surrey (1870) L.R. 50. B. p.446 at 473'-te şöyle denmektedir:

"In order cases where the application is by the party grieved, so as to answer the same purpose as a writ of error, we think that it ought to be treated, like a writ of error, as ex debito justitiae; but where the applicant is not a -party grieved (who substantially brings error to redress his private wrong), but comes forward as one of the general public having no particular interest in the matter, the Court has a discreation, an if it thinks that no good would be done to the public b-y quashing the order, it is not bound to grant it at instance of such a person."

The English and Empire Digest, cilt 26 p.483'de R.v. Magristrates Court, Ex p. Greenbaum -(1957), 55 L.G.R. 129 davasında şöyle denmektedir:

"Certiorari was discreationary remedy and was not confined to the parties before the lower court, but extended to any person aggrieved, including a stranger, accordingly, although B. was not a party to t-he proceedings before the magistrate, he was entitled to relief sought."

A.G. of the Gambia v. N'jie (1961) 2 All E.R. p.504 at 511'de menfaatı muhtemel olan bir şahsın tanımı şöyledir:

"The words "person aggrieved" are of wide import and should not be -subjected to a restrictive interpretation. They do not include, of course, a mere busybody who is interfering in things which do not concern him, but they do include a person who has a genuine grievance because an order has been made which prejudicially af-fects his interests."

Müstedinin davalı ile yapmış olduğu sözleşme nedeni ile 429/80 sayılı davada hükmolunan meblağı ödemekle- mükellef olduğu ortadadır. Tarafların rızası ile alınan hükmün iptal edilen davanın dinlenmesi yoluna gidilmesi halinde daha az bir miktar için hüküm verilebileceği gibi çok daha büyük bir mikar için de hüküm verilmesi mümkün hale gelecektir ki böyle bir -durum kuşkusuz müstedinin zararına olacaktır. Yukarıda alıntısı yapılan içtihat kararları ışığında müstedinin 429/80 sayılı davada taraf olup olmadığına bakılmaksızın menfatı muhtel bir kişi olduğuna göre certiorari emri için Mahkemeye müracaat etmeğe hakk-ı olduğu açıktır.

1. müstedaaleyh avukatı müstedinin hakkını almak için müstedaaleyh aleyhine tazminat davası açmak gibi bir yol mevcut olabileceğini ileri sürdü ve böyle bir alternatif çare varken certiorari emri için müracaat edilemeyeceğini iddia etti-. Ne var ki menfaatı muhtel bir kişiye istnaf yolu açık alduğu hallerde certiorari emri verilebilir. The King v. Post-Master-General Carmichael Ex parte (1928) 1 K.B. p.291 at 299'sa Avory J. şöyle demiştir:

"But even if remedy is open to her, it is undou-btedly good law that if the application for a certiorari is made by a party aggrieved, then it ought to be granted ex debito justitiae, and the Court has not the general discretion which it would have when the application is made by one of the public who i-s not personally concerned. That was decided long ago in the case of Peg. v. Surrey Justices (1). and on that principle, even although she has the remedy by appeal in this case, I am prepared to agree that the certiorari should go, seeing that the applicat-ion is being made by the applicant as the party aggrieved."

R. v. Wandsworth J.J., Ex parte Real (1942) 1 All E.R. p.56 at 58-'de şöyle denmektedir:

"As to the right of appeal to quarter sessions, it may be that the applicant would have had his remedy if he had pursued that course, but I am not aware of any reason why, in such circumstances as these, if the applicant prefers to -ask for an order of certiorari to quash the conviction obtained from making an order. In this case, it has been admitted by the justices that a mistake was made. This court is in a position to remedy that mistake by making an order of certiorari to quash t-he conviction, and that is the proper order which I think this court should make."

İstinaf yolu gibi başka bir yasal çare mevc-ut olmasına rağmen certiorari emri verilebildiğine göre tazminat davası açmak gibi bir çarenin mevcut olduğu hallerde de, böyle bir emrin verilmesini gerektiren yasal koşulların mevcut olması halinde, verilmemesi için herhangi bir neden, yoktur ve böyle bi-r durumda müstedinin certiorari emri için mahkemeye müracaat etmeğe hakkı olduğu kanısındayız.

Müstedinin bu istidada Mahkemeye başvurma hakkı olduğuna göre şimdi de certiorari emrinin verilmesini gerektirecek bir durumun mevcut olup olmadığına bakmak ge-rekir. Certiorari emri yetki eksikliği veya yetki aşımı olduğu, tutanaklara ilk bakışta yasal bir hatanın (error of law) mevcut olduğunun görüldüğü, doğal adalet ilkelerinin çiğnendiği, tarafgirlik, hile veya muvazaa (collusion) gibi hallerin bulunduğu dur-umlarda verilir. The Attorney-General v. Panayiotis Christou (1962) C.L.R. p.129 at p.133-134'de şöyle denmiştir:

"In orders the removal of the record to the High Court, which will, if a defect of process is disclosed, order that the proceedings reviewed -be quashed. The grounds on which the decision will be quashed include any excess or want of jurisdiction, error of law on the face of the record, bias or interest on the part of the persons making the decision, and the obtained of the decision by froud or -perjury."

Önümüzdeki meselede müstedi 429/80 sayılı davada tarafların rızası ile verilen hükmü, yapılan tek taraflı bir istida- ile ve yine tarafların rızası ile iptal etmeğe Mahkemenin yetkisi olmadığını veya iptal yetkisini aştığını iddia etmiştir. Davalı ise hükmü iptal etmek için yapmış olduğu istidada avukatı olan müstedinin hüküm kabul etmeğe yetkisi olmadığı halde yetkisini- aşarak hüküm kabul ettiğini ileri sürmüştür. Ne var ki tarafların rızasıyla alınan bir hükmün iptali ancak dava yolu ile mümkündür. (Bak: Yargıtay/Hukuk 7/81 s.2). Bu nedenle Mahkemenin tek taraflı bir istida ile hükmü iptal etmeğe yetkisi olmadığı açıktı-r ve taraflar kendi rızaları ile dahi Mahkemeyi bu hususta yetkili kılmazlar. Hinde v. Hinde (1953) 1 All E.R. p.171 at 176'da şöyle denmektedir:

"It follows that only jurisdiction which the court had to order the husband to pay £300 per abbun to the wife- was limited to the period of the joınt lives. Though parties may agree on amounts or may make gareements as to payments, they cannot by consent confer on the court a jurisdiction which it does not possess. Thus, in Re Aylmer, ex p. Bishoffsheim (4) LORD E-SHER, M.R., in the coruse of his judgment (29 Q.B.D. 262), referred to the "well known rule" that "the consent of parties cannot give to court a jurisdiction which it does not otherwise possess."

-Bu safhada şunu da belirtmek gerekir ki, bir hüküm davacı ile davalının müracaatı üzerine üçüncü bir şahsın zararına iptal edilemez. The Bellcairn (1885) P.D. p.161 at 166'da Cotton L.J. şöyle demiştir:

"..... if such judgment could have been set aside a-t all, it could only have been done by the Court with all the facts before it. But if an application had been made to the Court to rescind to consent judgment, and it had been informed of the facts, it could not have made the order which the deputy-registr-ar did, because it is obvious that to set aside the first judgement would presjudice the rights of third parties. Moreover, any party interested in the subject-matter to a claim between the immediate parties, even though, as here, these do not coose to rel-y on it."

Yukarıda belirtilenlerden de görülebileceği gibi Mahkeme, tek taraflı bir istida üzerine hükmü iptal etmeğe yetkisi olmadığı halde, hükmü iptal ederek yetkisiz hareket etmiş ve dolayısıyle yetkisini aşmıştır.

Bu durumda müstedinin (a) paragra-fı altında talep etmekte olduğu certioari emrinin verilmesi gerektiğine kuşku yoktur.

Müstedi istidasının (b) paragrafı altında Magosa Kaza Mahkemesinin 18.5.1982 tarihli iptal emrine dayanılarak yapılmış olan herhangi bir işlemin iptalini öngören bir ce-rtiorari emri talep etmekte ise de huzurunuzda 18.5.1982 tarihli Mahkeme emrini müteakip herhangi bir işlemin yapıldığı hususunda hiçbir şahadet bulunmadığı gibi böyle bir iddia da ileri sürülmüş değildir. Bundan dolayı istidanın (b) paragrafı altında tal-ep edilen certiorari emrinin verilmesini gerektiren bir neden bulunmamaktadır.

Sonuç olarak müstedinin talep ettiği certiorari emri verilir ve Magosa Kaza Mahkemesinin 429/80 sayılı davada 5.5.1981 tarihinde tarafların rızası ile davalı aleyhine vermiş o-lduğu hükmü iptal eden 18.5.1982 tarihli emri iptal edilir.

Müstedaaleyhler istida masraflarını ödeyeceklerdir.



(Salih S. Dayıoğlu) (N. Ergin Salâhi) (Aziz Altay)
Yargıç - Yargıç Yargıç

27 Temmuz 1982
















8






Full & Egal Universal Law Academy