Yargıtay Asli Yetki Numara 32/2012 Dava No 1/2014 Karar Tarihi 28.02.2014
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Asli Yetki Numara 32/2012 Dava No 1/2014 Karar Tarihi 28.02.2014
Numara: 32/2012
Dava No: 1/2014
Taraflar: Andreas Lordos Estates Ltd. ile İskan işleri ile görevli Bakanlık ve/veya Bakanlığı ve diğerleri
Konu: Certiorari emri isdarı talebi - Certiorari emrinin hangi hallerde verileceği - Vakıflar ve Din İşleri Dairesinin İlgili Şahıs olarak taraf yapılmasıyle ilgili kararın iptali için certiorari emri talebi - Ön itiraz - İstidann izin süresi içerisinde dosyalanmadığı ön itirazı - Ön itirazın kabul edilerek istidanın reddi.
Mahkeme: Asli/Yetki
Karar Tarihi: 28.02.2014

-D. 1/2014

Yargıtay/Asli Yetki No. 32/2012
(T.M.K Başvuru No.269/2010)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.


Mahkeme Heyeti:Narin F. Şefik, Hüseyin Besimoğlu,Mehmet Türker.

Müstedi : Andreas Lordos Estates Ltd., Güney Kıbrıs.


-ile-


Müste-daaleyh: 1. İskan İşleri ile görevli Bakanlık ve/veya
Bakanlığı temsilen KKTC Başsavcılığı, Lefkoşa
2. Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi,
Lefkoşa.


A r a s ı n d a.


Müstedi tarafından Avuk-at Tarık Kadri
Müstedaaleyh No.1'i temsilen Başsavcı Yardımcı Muavini Savcı Behiç Öztürk.
Müstedaaleyh No.2 tarafından Avukat Güner Götuğ ve Avukat
Oğuzhan Hasipoğlu


Taşınmaz Mal Komisyonu tarafından verilen, Müstedi Andreas Lordos Estates Ltd.in 269/20-10 sayılı başvurusunun yargılanma sürecine, Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesinin, İlgili Şahıs olarak taraf yapılmasıyla ilgili 22.5.2012 tarihli kararın iptaline ilişkin bir Certiorari Emri ısdar edilmesi için yapılan istidanın kararıdır.

----------------




K A R A R

Narin F. Şefik: İşbu davada, Mahkemenin hükmünü, Sayın Yargıç Hüseyin Besimoğlu okuyacaktır.

Hüseyin Besimoğlu: Müstedi Andreas Lordos Estates Ltd., Mağusa kazasına bağlı Maraş bölgesinde P/H 33/13/A Parsel- 665, 694 m2 alanı olan Lordos Hotel No.1'deki 1/1 hissenin, P/H 33/21/A parsel 223, 1481 m2 alanı olan Lordos Hotel No.3'deki 17/25 hissenin kayıtlı mal sahibi olduğunu ileri sürdü ve bu mallar üzerindeki mülkiyet haklarından doğan taleplerinin karşılanma-sı için 14.10.2010 tarihinde Taşınmaz Mal Komisyonuna 269/2010 sayılı başvuruyu dosyaladı.

Müstedaaleyh No.1, Müstedinin hak sahibi olduğunu ileri
sürdüğü taşınmaz malların Abdullah Paşa Vakfına ait olduğunu
iddia etti ve Vakıflar Örgütü ve Din İşleri -Dairesinin vakıf
mütevellisi sıfatıyla başvuruya dahil edilmesini talep etti.

Taşınmaz Mal Komisyonu, 22.5.2012 tarihinde Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesinin, 269/2010 sayılı başvuruya ilgili şahıs olarak taraf yapılmasına karar verdi.

Müsted-i, bu karar üzerine, 20.12.2012 tarihinde bir istida dosyaladı ve Taşınmaz Mal Komisyonunun, Müstedinin 269/2010
sayılı başvurusuna, Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesinin
ilgili şahıs olarak taraf yapılmasına ilişkin 22.05.2012 tarihli kararının, aşik-âr hukuki hatadan kaynaklandığını ve/veya yetkisizlik ve/veya doğal adalet ilkelerini ihlal eder nitelikte olduğunu ileri sürdü ve iptal edilmesi (quash) ve/veya hükümsüz (void) kılınması için CERTİORARİ emri ısdar edilmesini talep etti.



Müstedi, isti-dasına ekli Andreas Lordos tarafından yapılan
yemin varakasında, sair şeyler yanında özetle, Andreas Lordos'un, 2.10.1927 tarihinde Mağusa'da doğduğunu, 1974 yılında meydana gelen hadiselere değin ailesi ile birlikte, Mağusa'da yaşadıklarını, 1974 yılında- meydana gelen hadiseler nedeniyle Mağusa'dan göç etmek zorunda kaldığını, Mağusa kazasına bağlı Maraş bölgesinde, direktörü olduğu şirketin, P/H 33/13/A, Parsel 655, 649m2 Lordos Hotel No.1'de 1/1 hissesi, P/H 33/21/A Parsel 223, 1481m2, Lordos Hotel No.3-'de 17/25 hissesi olduğunu, bu taşınmaz malların, 1974 yılından beri Türkiye askeri birliklerinin kontrolünde olan Maraş bölgesinde bulunduğunu, bu taşınmaz mallara erişiminin engellendiğini, kullanımından mahrum bırakıldığını, gelir elde edemediğini, yasa-l haklarını elde etmek için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine, 43186/02 sayılı Lordos ve Diğer 6 v. TURKEY başlıklı başvuruyu dosyaladığını, daha sonra Kuzey Kıbrıs'ta kurulan Taşınmaz Mal Komisyonuna, 14.10.2010 tarihinde 269/2010 sayılı başvuru yaptığını-, tüm belgelerini ibraz ettiğini, Taşınmaz Mal Komisyonunun 22.5.2012 tarihinde verdiği kararla, Vakıflar İdaresi ve Din İşleri Dairesinin başvuruya dahil edildiğini, bu nedenle Komisyonunun yetkilerini aştığını, Vakıflar İdaresi ve Din İşleri Dairesinin b-aşvuruya ilgili şahıs olarak eklenmesinin doğal adalet ilkelerine ve 67/2005 sayılı Yasanın kurallarına aykırı olduğunu ileri sürdü ve istida gereğince emir verilmesini talep etti.

İstidaya ekli beyannamede ise, Taşınmaz Mal Komisyonunun 14.10.2010 tari-hinde dosyalanmış olan başvuruya, makul süre
aşılmış olmasına rağmen ispat günü vermediğini, bu nedenle Müstediyi iddialarını Komisyona sunma hakkından mahrum
bıraktığını, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini,
başvurunun dosyalanmasından itibaren b-ir seneye aşkın bir zaman geçmesine rağmen,, Müstedaaleyhin müdafaa dosyalamadığını ve başvuru konusu gayrimenkullerin Abdullah Paşa Vakfına ait
olduğuna dair iddiada bulunduğunu, Komisyonun Müstedaaleyh No.1'in beyanlarını dikkate alarak, Vakıflar Örgütü- ve Din İşleri Dairesinin ilgili şahıs olarak başvuruya katılmasına karar verdiğini, Taşınmaz Mal Komisyonunun bu şekilde karar vermekle doğal adalet ilkelerini ihlal ettiğini, adaletin gerçekleşmesini engellediğini ve/veya Müstedinin yasal haklarına olums-uz surette zarar verdiğini ileri sürdü.


Müstedaaleyh No.1, bu istidaya 11.2.2013 tarihinde bir itirazname dosyaladı. İtirazname İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı Müsteşarı Hasan İslamoğlu'nun yemin varakası ile desteklendi.


Hasan İslamoğlu yemin- varakasında özetle, Taşınmaz Mal Komisyonunun, Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesinin ilgili
şahıs olarak başvuruya taraf yapılmasına ilişkin kararının, yargısal veya yarı yargısal bir karar olmadığı için Yargıtay tarafından iptal edilebilecek veya hük-ümsüz kılınabilecek bir
karar olmadığını, Yargıtayın bu hususta yetkili olmadığını;
67/2005 sayılı Yasa ile Taşınmaz Mal Komisyonunun kararlarının denetiminin, Yüksek İdare Mahkemesine verildiğini, Komisyon Yürütsel ve Yönetsel yetki kullanan bir makam -olduğu için kararlarının hükümsüz ve etkisiz olduğuna sadece Yüksek
İdare Mahkemesinin karar verebileceğini, Yargıtayın, Müstedinin talepleri açısından yetkisiz olduğunu; İstidada talep edilenlerin yürütsel ve yönetsel bir yetki kullanılması sonucu alınmı-ş bir karar veya işleme yönelik olduğundan, Anayasa'nın 152. maddesi altında idari dava konusu yapılabileceğini, Yüksek Mahkemenin, idare mahkemesi olarak görev ve yetki alanında bulunan bir husus için, Anayasa'nın 151. maddesi hükümlerine dayanılarak yetk-i kullanılamayacağını ön itiraz olarak ileri sürmüş ve bunlara ilaveten:


67/2005 sayılı Yasaya göre Komisyona yapılan
başvurularda başvuran, Komisyon huzurundaki işlemler için iddialarını kanıtlamakla yükümlü olduğunu, Komisyonun herhangi
bir mak-ul şüpheye mahal bırakmayacak şekilde tatmin edilmesi gerektiğini, 67/2005 sayılı Yasanın 7. maddesine göre, başvuru konusu malın mülkiyet hakkını ya da kullanım hakkını elinde bulunduran şahsa da Komisyon önündeki işlemlere katılmak için davet yapılabilec-eğini, Müstedinin başvurusunda belirttiği malların, Abdullah Paşa Vakfına ait olduğuna dair Mağusa Kaza Mahkemesinin, 271/2000 sayılı davasında, 27.12.2005 tarihinde verdiği bir tespit kararı olduğunu; bu tespit kararı nedeniyle Vakıflar Örgütü ve Din İşle-ri Dairesinin başvuruya ilgili şahıs olarak eklenmek istendiğini, Komisyonun kararının bir ara karar olduğunu, ancak bu kararın Müstedinin başvurusundaki taleplerini ortadan kaldıran veya engelleyen bir karar olmadığını; kararın 67/2005 sayılı Yasanın 6 ve- 7. maddeleri altında, Komisyonun yetkileri dahilinde verilen bir karar olduğunu, Komisyonun tüm ilgili tarafları dinledikten sonra nihai karar vermek istemesinin gayet doğal olduğunu, bu durumun nihai olarak Müstedi aleyhine bir karar verileceği anlamını -taşımadığını, Taşınmaz Mal Komisyonunun, Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesini başvuruya ilgili şahıs olarak dahil etmekle hatalı olmadığını, doğal adelet ilkesine uygun davranıldığını ileri sürmüş ve Müstedinin istidasının iptalini talep etmiştir.

Vakı-flar Örgütü ve Din İşleri Dairesi Müstedaaleyh No.2,
11.2.2013 tarihinde bir itirazname dosyaladı ve itirazını Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi Genel Müdürü Mustafa
Kemal Kaymakamzade'nin yemin varakası ile destekledi.

Mustafa Kemal Kaymakamzade, y-emin varakasında özetle, Hasan İslamoğlu'nun yemin varakasında ileri sürümüş olduğu hususları aynen tekrarladı ve başvuruya konu taşınmaz malların, tapu kayıtlarına göre Abdullah Paşa Vakfına ait olduklarının tespit edildiğini, 1571 yılından beri Ahkamül E-vkaf
Kurallarının yürürlükte olduğunu, Müstedinin başvurusuna konu taşınmaz malların Abdullah Paşa Mülhak Vakfına ait olduğunu, bu malların Ahkamül Evkaf Kurallarına aykırı olarak Müstedinin mülkiyetine geçtiğini, Vakfın mütevellisi olarak, Vakıflar Örgüt-ü ve Din İşleri Dairesinin başvuruya ilgili şahıs olarak dahil edilmesinin doğal adalet ilkelerine uygun olduğunu, Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesini başvuruya ilgili şahıs olarak dahil etmekle Komisyonun hatalı hareket etmediğini ileri sürmüş ve isti-danın iptalini talep etmiştir.

İstida, duruşma olarak 13.3.2013 tarihine tayin edilmiş, ancak sunulması gereken emarelerin hazırlanmasına olanak tanımak için, duruşma, tarafların müşterek müracaatı ile 1.4.2013 tarihine ertelenmiştir.

15.4.2013 tar-ihli duruşmada aşağıdaki belgeler müştereken emare olarak sunulmuştur.

6.12.2012 tarihli Mahkeme emri (Leave emri).
Taşınmaz Mal Komisyonu 22.5.2012 tarihli kararı içeren evrak.
Appendix U başlıklı yazı, Kıbrıs Cumhuriyetinin Kuruluş Anlaşmasının metni.-
Gazi Mağusa Kaza Mahkemesinin 271/2000 Sayılı davada verdiği karar.
271/2000 sayılı davadaki (Emare No.4) kararın içerisinde, bu kararın dayandığı liste.
Müstedinin başvurusu ile ilgili olan taşınmaz mallarının Mağusa Kaza Tapu Amirliğindeki kütük kayıtl-arındaki sicilleri.
A223, A41, A40, A39, A559, A453, A665 koçan No.lu taşınmaz malların kütük kayıtları.

Yine duruşma sırasında, Müstedaaleyh No.2'nin Abdullah Paşa Vakfının mütevellisi olduğu, müşterek olgu olarak kabul edilmiştir.
İstidaya konu -emarelerin sunulmasından sonra, taraflar, istida ve itirazlarında belirtilen hususlarla ilgili argümanlarını ileri sürmüştür.

MÜSTEDİNİN ARGÜMANLARI

Müstedi, Müstedaaleyh Başsavcılığın uzun bir zaman itiraz dosyalamadığını, itiraz dosyalamamasına rağme-n, Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesinin ilgili kişi olarak başvuruya eklenmesi için talepte bulunduğunu, bu talebini Emare No.4 Mağusa Kaza Mahkemesinin 271/2000 sayılı davada vermiş olduğu karara dayandırdığını, Taşınmaz Mal Komisyonunun yetkisinin sa-dece tapu kütüklerindeki kayıtlarla sınırlı olduğunu, itirazının da bu yönde olduğunu, bu itiraza rağmen Taşınmaz Mal Komisyonunun yetkilerini aşarak veya huzurunda hiçbir şahadet olmadan Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesinin ilgili şahıs olarak başvuru-ya eklenmesine karar verdiğini, Taşınmaz Mal Komisyonunun yargı benzeri bir yetki kullandığını, bu nedenle, vermiş olduğu emirlerin Certiorari emri ile iptal edilebileceğini, Komisyonun, 67/2005 sayılı Yasanın 4. maddesinde belirtildiği üzere, Hukuk Muhake-meleri Usulü Yasası'nı ve Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü'nü uyguladığını, dolayısıyla mahkemelerin uyguladığı prosedür gibi bir prosedür uyguladığını, bu nedenle Komisyonun vermiş olduğu kararların idari nitelikte olmadığını, bu konuda Yargıtayın yetkili o-lduğunu, Komisyonun nihai kararlarına karşı yetkili mahkemenin, Yüksek İdare Mahkemesi olmasına rağmen, nihai karar öncesi yapılan işlemlerin prosedüre ilişkin kararlar olduğu için, Yüksek İdare Mahkemesinin yetkisi dışında olduğunu, Taşınmaz Mal Komisyonu-nun hiçbir şahadet olmaksızın ve geçerli hiçbir kayıt incelemeden bir karar verdiğini, Emare No.4 karar ve Emare No.6 taşınmaz mal listesinin ve tapu sicillerinin Taşınmaz Mal Komisyonuna ibraz edilmediğini, bu nedenle, başvuru konusu mallar ile hak iddias-ında bulunulan mallar
arasında bir bağlantı kurulmasını gerektiren belge ve şahadetin Komisyon önünde bulunmadığını, Komisyonun, 67/2005 sayılı Yasanın 6. maddesine göre, tapu kütüklerindeki kayıtlara göre karar verme yetkisini aştığını ileri sürmüş ve Mü-stedaaleyh No.1'in ön itirazının reddedilmesini ve istida gereğince emir verilmesini talep etmiştir.

MÜSTEDAALEYH NO.1'in ARGÜMANLARI

Müstedaaleyh No.1 adına bulunan Başsavcı Yardımcı Muavini, Taşınmaz Mal Komisyonunun kararlarını denetleyen ve bu karar-ların hükümsüzlüğüne ve iptaline yetkili olan mahkemenin, Yüksek İdare Mahkemesi olduğunu, Taşınmaz Mal Komisyonunun, 67/2005 sayılı Yasa ile oluştuğunu, Komisyonun bir alt mahkeme olmadığı gibi yargı niteliğinde bir yetki kullanan bir makam da olmadığını,- Taşınmaz Mal Komisyonunun yetkilerinin 67/2005 sayılı Yasada düzenlendiğini, Yasaya göre Komisyonun bir mahkeme gibi işlemediğini, sadece kısıtlı yetkileri içerisinde görev yaptığını, Güney Kıbrıs'ta bulunup da 1974 öncesi Kuzey Kıbrıs'ta ikamet eden kişi-lerin, Kuzey Kıbrıs'taki 1974 yılı itibarıyla mal sahipliği iddialarını inceleyebilen ve Yasaya uygun olarak kararlar verebilen bir niteliği olduğunu, çalışmalarını Taşınmaz Mal Komisyonu Tüzüğü'ne göre yaptığını, Komisyonun kararlarının denetiminin 67/200-5 sayılı Yasanın 9. maddesi ile Yüksek İdare Mahkemesine verildiğini, Anayasa Mahkemesinin, 3/2006 (D.3/2006) sayılı kararı ile, bunu teyit ettiğini, Komisyonun kararları, yargısal nitelikte kararlar olmadığından, bu konuda Yargıtayın yetkili olamayacağını-, başvurunun süresi içinde dosyalanmadığını, Taşınmaz Mal Komisyonunun başvuruları incelerken, 67/2005 sayılı Yasanın 6. maddesindeki unsurların ispat edilip edilmediğine bakması gerektiğini, başvuru konusu mallar üzerinde Abdullah Paşa Vakfının mal sahibi- olduğuna dair kayıtlar bulunduğunu, Abdullah Paşa Vakfının mütevellisinin Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi olduğunu, 67/2005 sayılı Yasanın 7. maddesine göre, Komisyonun, başvuru konusu malın mülkiyet hakkını ya da kullanım hakkını elinde bulunduran -şahıslara, önündeki işlemlere katılmaları için davet yapabileceğini, Müstedinin başvurusuna konu mallar üzerinde, Abdullah Paşa Vakfının mal sahibi olduğuna dair bir beyan yapıldıktan sonra, mütevelli sıfatıyla Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesini başvu-ruya ilgili şahıs olarak dahil etmekle Komisyonun hatalı hareket etmediğini, adil bir sonuca ulaşmak için bunun yapılması gerektiğini ileri sürmüş ve başvurunun iptalini talep etmiştir.


MÜSTEDAALEYH No.2'nin ARGÜMANLARI

Vakıflar Örgütü ve Din İşleri D-airesini temsil eden Avukatlar ise, özetle Savcılığın ileri sürdüğü argümanları aynen tekrar etmiş, Müstedinin başvurusuna konu taşınmaz malların kayıtlı sahibinin Abdullah Paşa Vakfı olduğunu, Vakfın mütevellisi olarak, Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Daire-sinin, başvuruya dahil edilmesinde bir usulsüzlük olmadığını, Komisyonun emir vermede yetkisiz olmadığını, bu konu ile ilgili Yüksek İdare Mahkemesi yetkili olduğundan, Müstedinin başvurusunun iptal edilmesi gerektiğini ileri sürümüştür.

İNCELEME

S-unulan argümanlara göre, ihtilafsız olguları aşağıda olduğu gibi özetleriz:

Mağusa Kazasına bağlı Maraş bölgesi, 1974 yılında yapılan Barış Harekatından sonra yerleşime kapatılmıştır.

Müstedi, Maraş bölgesinde bulunan P/H 33/13 A'da bulunan Pa-rsel 665'de Lordos Hotel No.1'de 1/1 hisseye sahip taşınmaz malı ile; 33/21 A'da bulunan parsel 223'de Lordos Hotel No.3'de 17/25 hisseye sahip taşınmaz malların sahibi olduğunu bu
mallarına, 1974 yılından beri girişinin engellendiğini iddia etmiş, tazmin-at ve malların iadesi için AİHM'de 43186/02 sayılı Lordos ve diğerleri v. TURKEY başlıklı bir başvuru dosyalamıştır.

Müstedi, AİHM'in yönlendirmesi ile yukarıda tafsilatı verilen mallar için tazminat elde etmek amacıyla 67/2005 sayılı Yasa ile kurul-an Taşınmaz Mal Tazmin Komisyonuna, 14.10.2010 tarihinde 269/2010 sayılı başvuruyu yapmıştır.

Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi, Abdullah Paşa Mülhak Vakfının mütevellisidir.

Taşınmaz Mal Tazmin Komisyonu, Müstedinin, 14.10.2010 tarihinde d-osyaladığı 269/2010 sayılı başvuruda, Müstedaleyh No. 1'in yaptığı bir müracaatı değerlendirmiş ve Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesinin ilgili şahıs olarak başvuruya dahil edilmesine, 22.05.2012 tarihinde karar vermiştir.

Bu karar, Vakıflar Örgütü -ve Din İşleri Dairesine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, tebliğin yapılması üzerine Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi, avukatı vasıtasıyla başvuruda temsil edilmiştir.

Müstedaaleyhler, 269/2010 sayılı başvuruya itiraz dosyalamamıştır. 269/201-0 sayılı başvuru, bu istidanın duruşması nedeniyle Komisyon huzurunda beklemededir.

Andreas Lordos, Andreas Lordos Estate Ltd.in direktörüdür ve bu sıfatla bu başvuruyu yapmıştır.

Andreas Lordos 1974 yılına kadar kapalı Maraşta ikamet etmekte -idi.

Mağusa Kaza Mahkemesi, 271/2000 sayılı davada, 27.12.2005 tarihinde, Müstedinin başvurusuna, konu taşınmaz malların Abdullah Paşa Vakfına ait olduğuna dair bir tespit kararı vermiştir.

Tarafların argümanlarını ve ön itirazlarını dikkate aldığımızd-a, bu istida maksatları bakımından ihtilaflı olan ve incelenmesi gereken hususlar özetle aşağıda olduğu gibidir:

Taşınmaz Mal Komisyonunun bir alt mahkeme gibi yargı niteliğinde veya yarı yargı niteliğinde yetki kullanan bir makam olup olmadığı;
Taşınmaz -Mal Komisyonunun statüsü ve Komisyonun ara ve nihai kararları ile ilgili yetkili mahkemenin Yargıtay veya Yüksek İdare Mahkemesi olup olmadığı;
Müstedinin istidasının dosyalanmasına izin verildikten sonra yasal süresi içinde dosyalanıp dosyalanmadığı;
Vakı-flar Örgütü ve Din İşleri Dairesinin, başvuruya dahil edilip edilemeyeceği ve bu hususta yasal bir engel olup olmadığı.

Bilindiği gibi Certiorari Emirnamesi ısdar edilmesi, KKTC Anayasası'nın 151. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenmişir. Buna göre, Certior-ari Emirnamesi; herhangi bir mahkeme veya yargı niteliğinde yetki kullanan herhangi bir makamın kararının iptali için Yargıtay tarafından ısdar edilmektedir.

Bu konuda, Asli Yetki 8/78 sayfa 4 para.4'de, aynen şöyle denmektedir:

Anayasanın 117. maddesin-in 3. fıkrasına göre, yetkisiz tutuklamanın kaldırılması için emirname (habeas corpus), bir yetkinin kullanılmasını sağlamak için emirname (mandamus), yanlış bir kararın uygulanmasını önlemek için emirname (prohibition), bir makamın hangi yetkiye dayanılar-ak işgal edildiğinin soruşturulmasına ilişkin emirname (quo warranto) ve herhangi bir mahkeme ve yargı niteliğinde yetki kullanan herhangi bir makamın kararının iptali için emirname (certiorari) çıkarmaya münhasıran Yüksek Mahkeme, Yargıtay olarak yetkilid-ir.
Certiorari emirlerinin hangi durumlarda verileceği, Yargıtay/Asli Yetki 12/87 (D.1/88) sayılı kararda aşağıdaki gibi ifade edilmiştir:

"Kökende "Common Law"a dayanan ve Kıbrıs mevzuatında yer alan "Prerogative Orders" başlığı altındaki yetkilerin bir -bölümünü teşkil eden "Certiorari" ve "Prohibition" yetkisi, yargı yetkisi kullanan ilk mahkemelerle yargı yetkisi veya yarı yargı yetkisi, "Quasi Judicial" yetki kullanma durumunda olan organ veya komisyonların kararlarının denetlenmesi için Yüksek Mahkeme-nin Yargıtay olarak kullanabileceği bir yetkidir. Bazı hallerde bu yetki Yüksek Mahkemenin Yargıtay olarak istinaf yetkisine ek veya paralel olarak kullandığı da görülür. Bk: R. v. Wandsworth JJ Ex parte Reed 1942(1) All E.R. p.56 at p.58


Yargıtay Asli Y-etki 6/1975 sayılı kararda ise şu görüşlere yer verilmiştir:

"Mahkemenin bir prohibition veya certiorari emri verebilmesi için şikâyet konusu olan işlem, tasarruf veya kararın yürütsel veya yönetsel değil de yargısal bir işlem, tasarruf veya karar olması -gerekir.- Gör: R.v. Electricity Commissioners, (1924) 1 K.B. 171, p.204 ve R. Clifford and O. Sullivan, (1921) 2 A.C. 570, p.583.''


Taşınmaz Mal Komisyonunun bir alt mahkeme gibi yargı niteliğinde veya yarı yargı niteliğinde yetki kullanan bir- makam olup olmadığı, statüsü ve Komisyonun ara ve nihai kararları ile ilgili yetkili mahkemenin Yargıtay veya Yüksek İdare Mahkemesi olup olmadığı konusunu irdelemek gerekirse, şunlar ifade edilebilir:

Taşınmaz Mal Komisyonu, Anayasa'nın 159. maddes-inin (1). fıkrasının (b) bendi uyarınca, terkedilmiş malların, 20.7.1974
tarihinden önceki mal sahipleri veya yasal varisleri tarafından, söz konusu malların iadesini veya Güney'de mal terketmiş Türklerin malları ile takası, bedellerinin tazminat olarak ö-denmesi, ispat edilmiş ise kullanım kaybı, terk edilen ikametgah ise manevi tazminat talep etmek için 67/2005 sayılı Yasa ile kurulmuştur.

Yasanın amacı 3. maddede düzenlenmiştir. 3. madde aynen aşağıdaki gibidir:

"Bu Yasanın amacı, bu Yasa kapsamına gir-en taşınır ve taşınmaz mallar üzerinde hak iddiasında bulunanların haklarının isbatı için gerekli usul ve koşulları ve bu kişilerin mallarının iadesine, takasa ve alacakları tazminata ilişkin esasları, 1977-1979 Doruk Anlaşmalarının ve Birleşmiş Milletleri-n Kıbrıs Sorununun çözümü konusunda bugüne kadar hazırlamış olduğu tüm planların ana unsurunu teşkil eden iki kesimlilik esası ve bunun korunması için öngörülen düzenlemeler gözetilerek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti mevzuatına göre mülkiyet hakkına ya da -kullanım hakkına sahip olanların haklarını da koruyarak ve Kıbrıs Sorununa bulunacak kapsamlı bir çözümün Kıbrıs Türk Halkına sağlayacağı haklara halel getirmeyecek bir biçimde düzenlemektir."

67/2005 sayılı Yasanın 11. maddesi, Komisyonun oluşumunu düzen-lemektedir. Bu düzenlemeye göre, Komisyon, bir Başkan, bir Başkan Yardımcısı ve en az 5, en çok 7 Üyeden oluşur. Komisyon üyeleri, Cumhurbaşkanınca önerilecek kişiler arasından, hukukçular veya kamu yönetimi ve mal değerlendirme konularında tecrübeli kişil-er arasından Yüksek Adliye Kurulu tarafından atanır.

1974 yılında mallarını terk ederek Kıbrıs'ın kuzeyine göç etmek zorunda kalanların üzerinde hak sahibi olduklarını iddia ettikleri taşınmaz mallardan doğrudan doğruya veya dolaylı bir biçimde yarar-lanmakta olan kişiler, Komisyona üye olarak atanamazlar.

Komisyon Başkanı, Başkan Yardımcısı ve Üyeleri dahil, istihdam edilen tüm personel herhangi bir yasada hizmete alınma, hizmet süresi, yaş haddi, sözleşme süresi, sözleşme yenileme sayısı ve emekli -olup olmaması koşuluna bakılmaksızın, hizmetlerine ihtiyaç duyulduğu sürece, Bakanlar Kurulunun saptayacağı koşullara tabi olarak istihdam edilirler.

Bu kuralları, Yasanın diğer kuralları ile birlikte değerlendirdiğimizde, Komisyon Başkan ve Üyelerinin, -yargıç olarak atanan kişilerle bir ilgisi veya bir benzerliği olduğu söylenemez.

Yargıçlar emekli yaşı gelene kadar görevde kalmakla birlikte, Komisyon Başkanı ve Üyelerinin görev süresi 5 yıl ile sınırlıdır.

67/2005 sayılı Yasanın 4. maddesi, Yasa kapsa-mına giren taşınır ve taşınmaz mallar üzerinde hak iddiasında bulunan gerçek ve tüzel kişilerin, Taşınmaz Mal Komisyonuna başvurusunu düzenler. Bu maddeye göre, Komisyona yapılacak başvurular Hukuk Muhakemeleri Usulü Yasası'na ve Hukuk Muhakemeleri Tüzüğü'-ne tabidir.

Yasanın 8. maddesi ise, Komisyonun görev alanını düzenler.

Yasanın ilgili tüm maddelerini incelediğimizde, Komisyonun bir mahkeme gibi çalışmadığı, Komisyon Üyelerinin bir yargıç gibi görev ifa etmediği, us-ul açısından Hukuk Muhakameleri Usul Tüzüğü'nü uygulanmasına rağmen, Komisyonun Yasada izah edilen yetki alanı içerisinde sınırlı bir görev yaptığı anlaşılır.

Komisyon, kendi yetki alanı içerisinde, 67/2005 sayılı Yasa ile tanınan yetkilerini kullan-ırken, çalışmalarını da 21.3.2006 tarihli Resmi Gazete'nin E.III'ünde yayımlanan AE 156 sayılı Tüzükle yapmaktadır.

Komisyonun kararlarının denetimi, 67/2005 sayılı Yasanın 9. maddesi gereğince, Yüksek İdare Mahkemesine verilmiştir.

Anyasa Mahkemesi, 3/2-006 (D.3/06) sayılı kararında, Komisyonun statüsü ile ilgili sayfa 33'de şu görüşlere yer vermiştir:

Komisyonun kararlarından tıpkı yürütsel ve yönetsel bir yetki kullanan herhangi bir organ, makam veya kişice verilen kararda olduğu gibi, bir müracaa-tçının Yüksek İdare Mahkemesine başvurma hakkı vardır. Yüksek İdare Mahkemesinin görevi ise, Anayasanın 152. maddesinde belirtilmekte olup bunlar arasında hiçbir Mahkemenin kararından Yüksek İdare Mahkemesine istinaf hakkı yer almamaktadır. Bir başka dey-işle Komisyonun Mahkemeyi andıran karakteristikleri olmakla beraber ciddi, yakından, bitaraf olarak incelendiğinde bunun aslında Anglo-Sakson hukuk sisteminde kullanılan tabir ile "Administrative Tribunal" niteliğinde olduğu görülmektedir."


Görüldüğ-ü gibi Anayasa Mahkemesi, Komisyonun "Administrative Tribunal" niteliğinde olduğunu kabul etmiş ve Komisyon kararlarında, tıpkı yürütsel ve yönetsel bir yetki kullanan herhangi bir organ makam veya kişice verilen kararlarda olduğu gibi, Komisyon kararların-a karşı da kişilerin Yüksek İdare Mahkemesine başvurma hakkı olduğunu vurgulamıştır.

İçtihadi kararlarda vazedilen prensipleri, Komisyonun yetkilerini, çalışma usullerini, Komisyon Başkanı, Başkan Yardımcısı ve Üyelerinin atanmalarını ve görev sürelerini -ve Komisyon kararlarının denetiminin Yüksek İdare Mahkemesi tarafından yapıldığına dair düzenlemeyi dikkate aldığımızda, Komisyonun, yargısal veya yarı yargısal nitelikte kararlar alan bir organ değil, idari nitelikte çalışan bir organ olduğu kabul edilme-lidir.

Yukarıdakiler ışığında, Komisyon, idari nitelikte çalışan bir organ olduğundan, Komisyonun kararları ile ilgili başvuru yapılacak yetkili mahkemenin, Yüksek İdare Mahkemesi olduğu sonucuna varırız.

Müstedi, Komisyonun nihai kararlarına karşı Yük-sek İdare Mahkemesine başvursa bile, Komisyonun usule ilişkin ara kararlarına karşı ise, Yargıtaya başvurulabileceğini ileri sürmüştür.

67/2005 sayılı Yasada, Komisyonun kararlarına karşı başvuru yapılacak yetkili mahkemenin Yüksek İdare Mahkemesi ol-duğu düzenlendiğine göre, usule ilişkin kararlar konusunda bir ayrım yapılarak, usule ilişkin kararlar için Yargıtayın yetkili olduğunu söylemek, yukarıda söylenenler ışığında mümkün görülmemektedir.

Yukarıda izah edilenler ışığında, Taşınmaz Mal Komisyo-nunun yargısal veya yarı yargısal yetki kullanan bir makam olmadığını, Komisyonun idari nitelikte çalışan bir makam olduğunu, bu konuda yetkili mahkemenin Yüksek İdare Mahkemesi olduğunu dikkate aldığımızda, Müstedaaleyh No.1'in bu konu ile ilgili ön it-irazı kabul edilip, Müstedinin istidası iptal edilmelidir.

Müstedinin istidasının, yasal süre içinde dosyalanıp dosyalanmadığı ile ilgili ön itirazı da incelemeyi uygun görürüz:

Müstedaaleyh No.1, Müstedinin, izin süresi içinde istidasını dos-yalamadığını, bu nedenle, istidasının iptal edilmesi gerektiğini ön itirazla ileri sürmüştür.

Certiorari Emirnamesi ısdarı için yapılan müracaatlarda, süre ile ilgili olarak Yargıtay Asli Yetki 3/89 (D.4/89) sayılı davada şu görüşlere yer verilmişt-ir:

"Yargıtay/Asli Yetki ll/78'de bu gibi emirlerle
ilgili işlemlerde İngilteredeki Emir 59'un l964 revizyonlarından önceki hükümlerinin bize uygulanabilenlerinin yerine getirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Annual Practice l958 sayfa l730'da E.59 N.-5(1) ve (1A)
aynen şöyledir:

5(l) When leave has been granted to apply for an order of mandamus, prohibition or certiorari, the application shall be made by notice of motion to a Divisional Court of the Queen's Bench Division, except in vacation when it -may be made by summons to a Judge in Chambers, and there shall unless the Court or Judge granting leave has otherwise directed, be at least eight clear days between the service of the notice of motion or summons and the dny named therein for the hearing.

- (lA)Unless, within fourteen days after leave has been granted, the notice or summons is put in the list for hearing, the leave shall lapse.''

Emrin içeriğinden de görülebileceği gibi izin verilirken aksine bir emir yoksa, istidanın 8 gün önceden karş-ı tarafa tebliği ve izin verildikten sonra 14 gün zarfında da istidaya duruşma için gün alınması gerekir. Bu durumda Müstedi izin aldıktan sonra azami 6 gün içerisinde istida ve ilgili evrakları dosyalamakla yükümlüdür. Emrin içeriğinden de açıklıkla görül-ebileceği gibi bunun yapılmaması sonucu verilen izinden itibaren istidaya l4 gün zarfında duruşma için gün verilememesi halinde konu izin kendiliğinden ortadan kalkmış olur ve bu durumda izinsiz olarak kalan istidanın da ileri gitmesi söz konusu değildir."-


Görüldüğü gibi, istida dosyalamak için izin verilirken, aksine bir emir yoksa, izin verildikten sonra 14 gün içinde bu istidaya duruşma için gün verilmeli, 8 gün önceden karşı tarafa tebliğ edilmeli ve duruşma gününden azami 6 gün önceden istida ile il-gili evraklar dosyalanmalıdır.

İzinden itibaren, 14 gün zarfında duruşma için gün verilmemesi, 6 gün önceden istida ile ilgili evrakların
dosyalanmaması ve 8 gün önceden karşı tarafa tebliğ edilmemesi halinde, konu izin, kendiliğinden ortadan kalkmış ol-acağından, izinsiz kalan istidanın daha fazla ileri gitmesi söz konusu olmayacaktır.

Certiorari dosyalama izni 6.12.2012 tarihinde verilmiştir. Müstedi, istidasını 20.12.2012 tarihinde dosyalamış ve istida duruşma olarak 23.1.2012 tarihine tayin edilmiş-tir.

İçtihat kararına göre, istida 19.12.2012 tarihine günlenmesi gerekirken, 23.12.2012 tarihine günlenmiş, Müstedi, istidasını en geç 12.12.2012 tarihinde dosyalaması gerekirken, istida 20.12.2012 tarihinde dosyalanmıştır. Bu nedenle, İçtihat kararınd-a belirtilen sürelere uyulmadığından, bu konudaki ön itiraz kabul edilip, Müstedinin istidası iptal edilmelidir.

Yukarıda izah edilenler ışığında Müstedaaleyh No.1, tüm ön itirazlarında başarılı olmuştur.

Müstedaaleyh No.1'in, ön itiraz-ları kabul edildiği cihetle, Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesinin, başvuruya dahil edilip edilemeyeceği ve buna yasal bir engel olup olmadığı ile ilgili tarafların ileri sürdüğü argümanları incelemeyi uygun bulmayız.

Netice olarak; yukarıda belir-tiklerimiz ışığında, Müstedaaleyhler ön itirazlarında başarılı olduğu için, Müstedinin istidası iptal edilir.



Masraflar için emir verilmez.


Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu Mehmet Türker
Yargıç Yargıç - Yargıç


28 Şubat, 2014











6






Full & Egal Universal Law Academy