Yargıtay Asli Yetki Numara 21/2012 Dava No 2/2012 Karar Tarihi 08.11.2012
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Asli Yetki Numara 21/2012 Dava No 2/2012 Karar Tarihi 08.11.2012
Numara: 21/2012
Dava No: 2/2012
Taraflar: Mohammad Walid Habbaba ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Mağusa Serbest Liman ve Bölge Yönetim Kurulu arasında
Konu: Tahliye kararının iptali için Certiorari ve Prohibition emri talep için istida dosyalanmasına izin verilmesi talebi -Certiorari emrinin hangi koşullarda verilebileceği - Avukatın yetkisi - Avukatın görev aldığı davada uzlaşma yapmaya yetkili olması - İstidanın ret ve iptal eidlmesi.
Mahkeme: Asli/Yetki
Karar Tarihi: 08.11.2012

-D.2/2012 Yargıtay/Asli/Yetki 21/2012
(Gazi Mağusa Dava No:2519/2010)


YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Yargıç Mehmet Türker huzurunda.

Müstedi: Mohammad Walid Habbaba, Halep, Suriye
-

- ile -


Müstedaaleyh: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Mağusa Serbest
Liman ve Bölge Yönetim Kurulu, Serbest Liman,
Mağusa


- A r a s ı n d a.


Müstedi namına: Avukat Tevfik Mut
Müstedaaleyh hazır değil


Gazi Mağusa Kaza Mahkemesi Başkanı Tanju Öncül'ün 2519/2010 No.lu davada vermiş olduğu 30/05/2011 tarihli tahliye kararının iptali için Certiorari Emirnamesi ve-ya uygulanmasının önlenmesi için, Prohibition Emirnamesi ısdarı emri talep eden istidanın dosyalanmasına izin (Leave) verilmesi için Müstedi Mohammad Walid Habbaba tarafından yapılan istida hakkında.


-------------------


- K A R A R


Müstedi, dosyalamış olduğu bu istida ile aşağıdaki taleplerde bulunmuştur:

"A) Mağusa Kaza Mahkemesi Başkanı Sn. Tanju Öncül
Bey'in 2519/2010 No.lu davada vermiş olduğu
30/05/2011 tarih-li tahliye kararının iptali
için Certiorari Emirnamesi veya uygulanmasının
önlenmesi için, Prohibition Emirnamesi ısdar
emri talep eden istidanın dosyalanmasına izin
(Leave) verilmesi yönünde bir emir,
B-) Muhterem Mahkemenin uygun göreceği bir tarihe
değin (A) paragrafında belirtilen 2519/2010
No.lu davada verilen, 30/05/2011 tarihli
kararını uygulanmamasına ve/veya uygulanmasının
durdurulması için Prohibition -Emirnamesi ısdar
emri talep eden istidanın dosyalanmasına izin
(Leave) verilmesi için bir emir."


-İstidaya ekli yemin varakasında, Müstedi, Suriyeli bir işadamı olduğunu, Müstedaaleyh ile 1984 yılında akteylediği arazi kira sözleşmesi ile, 16.8.2007 tarihine kadar, en son ise 13.9.2007 tarihinde, 15.8.2028 tarihine kadar Serbest Liman Bölgesinde buluna-n ve 2519/2010 numaralı davada tahliye hükmüne konu olan 4474 metrekare araziyi, deri fabrikası inşa etmek amacıyla icarına aldığını, bu arazi üzerine fabrika inşa ettiğini, son yıllardaki ekonomik kriz, yaşlı olması ve yaşlılığa bağlı ciddi sağlık problem-leri ve yine Suriye'deki iç savaş nedeniyle 28.12.2007 tarihinden 15.7.2012 tarihine kadar KKTC'ye gelemediğini, işlerini takip edemediğini, kira konusu arazinin kiralarını bu zorunlu sebeplerle Müstedaaleyhe ödeyemediğini, bunun üzerine, Mağusa Kaza Mahke-mesinde, aleyhine ödenmemiş kiralar ve tahliye talebi ile 2519/2010 numaralı davanın ikame edildiğini, 30.5.2011 tarihinde kendisinin hazır olmadığı bir zamanda, taraf avukatlarının karşılıklı beyan, kabul ve onamı ile aleyhine tahliye hükmü verildiğini, a-ncak bu dava ile ilgili kendisine şahsen hiçbir tebligat yapılmadığını, ihbarların kapalı bulunan fabrikanın dış avlu kapısından atılmak suretiyle tebliğ edildiğini, dava celpnamesinin tebligatının ise ikame tebliğ yöntemi ile KKTC'de yaşayan ancak özel ve- ailevi nedenlerden dolayı yıllardır görüşmediği oğlu Fouad Habbaba'ya yapıldığını, bu nedenle bu tebligattan zamanında haberdar olmadığını, tebligat yapılan oğluna tahliye kabulü için hiçbir yetki vermediğini, bu davanın safahatı ile ilgili de kendisine b-ilgi verilmediğini, Temmuz 2012 ayının ilk haftasında oğlundan davanın sonuçlanıp aleyhine tahliye hükmü verildiğini öğrendiğini, bu hükmün tahliye davasında kendisinin hazır olmadığı bir zamanda taraf avukatlarının karşılıklı kabul ve/veya beyan ve/veya o-namları ile aleyhine verildiğini, bu nedenle doğal adalet kaidelerine uyulmadığı gibi Mahkemenin yetkisini aşarak ve/veya yetkisizce bu tahliye hükmünü verdiğini, Mahkemenin yine hangi emare ve/veya şahadetle kendisinin işgalci olduğu yönünde bulgu yapmada-n, sadece taraf avukatlarının beyanı ile ve/veya onaması ile hareket ederek kendisini işgalci olarak bulmakla yetki aşımında bulunduğunu ve/veya yetki yokluğu ile hareket ettiğini beyan ederek, Certiorari ve Prohibition emirnamesi ısdar emri talep eden ist-ida dosyalanmasına izin verilmesini talep etmektedir.

Müstedi Avukatı Tevfik Mut tarafından yapılan yemin varakasına ekli statement'te de aynı hususlar iddia edilmektedir.

İstidanın dinlenmesinde Müstedi, Mağusa Kaza Mahkemesi Hukuk Mukayyitliğ-inde görevli Memur Cem Hiçyılmaz'ı tanık olarak celbetmiş ve bilahare de kendisi şahadet vermiştir.

Müstedinin 1. Tanığı Cem Hiçyılmaz, 2519/2010 No.lu Mağusa Kaza Mahkemesi dava dosyasını ibraz ederek, içeriği ile ilgili şahadet vermiştir.

M-üstedi de şahadet vererek, yemin varakasındaki iddialarını tekrarlamıştır.

Müstedi, Certiorari ve Prohibition emri talep etmek için, istida dosyalamasına izin verilmesini talep etmektedir. Certiorari emrinin hangi koşullarda verilebileceği birçok Ya-rgıtay Asli Yetki kararında belirtilmiştir. Gör. Yargıtay Asli Yetki 8/78, Yargıtay/Asli Yetki 1/82 D.5/82, Yargıtay/Asli Yetki 11/89 D.5/89, Yargıtay/Asli Yetki 5/81 D.1/81.

Yargısal yetki kullanan alt mahkemenin vermiş olduğu bir kararın iptali iç-in emirname (Certiorari) ve bu kararın uygulanmasının önlenmesi için emirname (Prohibition) elde edilmesi için Yüksek Mahkemeye müracaat yapmak için izin (Leave) verilip verilemeyeceğine karar verilirken, ilk bakışta, alt mahkemenin yetkisiz olup olmadığı -veya yetkisini aşıp aşmadığı veya doğal adalet ilkelerine aykırı davranıp davranmadığının incelenmesi gerekir.

Müstedi, Certiorari ve Prohibition başvurusu yapmasına izin verilmesi talebini, iki nedene dayandırmıştır:

1. Dava ve hükme konu yer -ile ilgili ihbarların kendisine tebliğ yapılmadığı, kapalı olan işyerine bırakılarak tebliğ yapıldığı, dava celpnamesinin ise, ikame tebliğ yolu ile oğlu Fouad Habbaba'ya yapıldığı, kendisinin hazır bulunmadığı bir zamanda ve davanın tebliğini alan oğluna -tahliye hükmü vermesi için yetki vermediği halde, aleyhine tahliye hükmü verilmesinin, doğal adalet kaidelerine aykırı olduğu;

2. Kendisinin hazır olmadığı bir zamanda, taraf Avukatlarının kabul beyanı ve onamları ile herhangi bir şahadet ve emareye- dayandırmadan konu yerde işgalci olduğu bulgusunu yapmakla ve aleyhine tahliye hükmü vermekle Mahkemenin yetki aşımında bulunduğu veya yetki yokluğu ile hareket ettiği;

Müstedinin her iki iddiasını birlikte ele alıp incelemek, meselenin olguları açı-sından uygun olacaktır.

Müstedi Tanığı 1. Cem Hiçyılmaz'ın şahadeti ve ibraz edilen Emare 1, 2519/2010 No.lu dava dosyasına göre; iptali istenen hükmün verildiği dava 7 Haziran 2010 tarihinde dosyalandı, Davalının yani bu istidadaki Müstedinin dava-da belirtilen adreste bulunamaması üzerine, dava celpnamesinin KKTC'de günlük yayınlanan bir gazetede bir defa yayınlanmak ve Davalının Mağusa'da ikamet eden oğlu Fouad Habbaba'ya tebliğ edilmek sureti ile Davalıya tebliğ yapılmasına emir verilmiştir. Bu -emir gereğince dava celpnamesi 16/8/2010 tarihinde Davalının oğlu Fouad Habbaba'ya tebliğ edilmiştir. 6 Ekim 2010 tarihinde Davalı adına Avukat Çetin Veziroğlu ve
Avukat Arif Tahir Erişen tarafından, 7/10/2010 tarihinde ise Avukat Tevfik Pilli tarafından- ispatı vücut dosyalanmıştır. Bu ispatı vücutlar, Avukat tutma varakasızdır. Avukat Tevfik Pilli, 23/11/2010 tarihinde Müstedinin kendisine verdiği yetki ve talimatı geri aldığı sebebiyle, avukatlığından çekilmek için Mahkemeden izin talep ederek, Mahkem-enin izni ile Müstedinin avukatlığından çekilmiştir. Davacı tarafından Davalı Müstedi aleyhine dosyalanan 5/11/2010 tarihli default istidasında, Müstedinin Avukatı olarak Avukat Çetin Veziroğlu ve Avukat Arif Tahir Erişen, birçok kez hazır bulunarak Avuka-t tutma varakası ve müdafaa dosyalamak için süre talep etmişlerdir. 6/1/2011 tarihinde Avukat Çetin Veziroğlu ve Avukat Arif Tahir Erişen Davalı tarafından, yani Müstedi için Avukat tutma varakası dosyalamıştır. 11/1/2011 tarihinde ise aynı Avukatlar müd-afaa ve mukabil dava dosyalamışlardır. Layihaların tamamlanması ve dosyalanan 3/2/2011 tarihli talimat istidası üzerine, Müstedi yine aynı Avukatlar tarafından temsil edilerek davanın talimatı yapılarak, duruşma öncesi inceleme için 8/4/2011 tarihine, bil-ahare de duruşma olarak 20/4/2011, 16/5/2011, 26/5/2011 ve son olarak da 30/5/2011 tarihine ertelenmiştir.

30/5/2011 tarihinde Müstediyi temsilen Avukat Çetin Veziroğlu'nun hazır olduğu celsede, taraf Avukatlarının bir anlaşma yaptıklarını beyan e-tmeleri üzerine, Davacının Hukuk Müşaviri Halil Onbaşı şahadet vererek, Davalının taraflar arasındaki kira sözleşmesine istinaden ödemesi gereken kira bedellerini ödemediği nedeniyle, Davalıya 4/12/2009 tarihinde ihbar gönderildiğini, ihbara rağmen kiralar-ı ödemediği nedeniyle Davalıya 23/2/2010 tarihli ikinci bir ihbar gönderilerek, Davalı ile aralarındaki kiracılık ilişkisini feshettiklerini ve Davalının dava konusu taşınmaz malı 1/3/2010 tarihinden itibaren işgalci olarak tasarruf ettiğini belirttikten v-e kira sözleşmesini Emare 1, 4/2/2009 ve 23/2/2010 tarihli ihbarları ise, Emare 2 olarak ibraz ettikten sonra, Mahkeme, izin (Leave) verilmesi halinde Certiorari ile iptali talep edilecek hükmü vermiştir.

Müstedi ise şahadetinde, hükme konu davadan- Aralık 2010'da haberi olduğunu ve Avukat tayin etmek için Avukat tutma varakası imzaladığını, dosyada bulunan ve Avukat Çetin Veziroğlu ve Avukat Arif Tahir Erişen'e yetki veren Avukat tutma varakasını, kendisinin imzaladığını kabul etmektedir.

Yarg-ıtay/Asli Yetki 1/82 D.5/82'de şöyle denmektedir:

"Yargısal yetki kullanan bir Alt Mahkemenin vermiş
olduğu bir emir yetki yokluğu veya yetki aşımı, doğal
adalet ilkelerine aykırılık, tutanaklara ilk bakışta
yasal bir hatanın bulundu-ğunun açıkça görülmesi
veya tarafgirlik, hile veya muvazaa gibi durumların
bulunması halinde Yargıtayca verilecek bir certiorari
veya prohibition emri ile iptal edilir veya uygulanması
önlenir. Certiorari ve prohibition emirlerinin
- verilip verilmemesinde Yargıtayın geniş takdir yetkisi
vardır. Bu yetkiyi kullanırken, başka şeyler yanında
mahkemenin sakat olan yetkisine müstedinin rıza
gösterip göstermediğine veya itiraz hakkından feragat
edip etmediğine, müst-edinin tavır ve hareketine veya
makul olmayan bir gecikmenin olup olmadığına bakılır.

Prohibition emri müracaatı için zaman sınırı bulun-
mamakla beraber makul olmayan bir gecikme emrin
verilmemesi için yeterli bir neden teşkil e-debilir.
Certiorari emri için müracaatlarda ise bir zaman
sınırı bulunmakta ve iptali istenen emrin verildiği
tarihten itibaren 6 ay içinde müracaat yapılmaması
halinde certiorari emri müracaatı için izin veril-
memektedir. Her n-e kadar da 6 aylık sürenin
uzatılması hususunda müracaatta bulunmak mümkün
ise de Mahkeme, kuvvetli bir neden gösterilmedikçe
sürenin uzatılmasına izin vermez."

Yine Yargıtay/Asli Yetki 1/87 D.1/87'de ise şöyle denmektedir:

"..-..Temel adalet ilkelerinin ihlâlinden söz
edilebilmesi için dava celpnamesinin davalıya
tebliğ edilmeden veya davanın açıldığı davalının
bilgisine getirilmeden ve ona müdafaasını yapmasına
fırsat verilmeden hüküm verilmiş olması gerekir-.."

Bu meselede, dava celpnamesi, muadil tebliğ yolu ile Davalının oğlu Fouad Habbaba'ya tebliğ edildikten sonra, dava Müstedinin bilgisine gelmiş ve Müstedi Avukat tayin ederek, bilahare de Avukat tutma varakası imzalayarak davanın her aşamasında ye-tki verdiği Avukat tarafından temsil edilmiştir. 30/5/2011 tarihinde hüküm verilirken Müstedinin Avukatı hazırdı. Davacı Tanığı şahadet vererek, ilgili emareleri sunduktan sonra, Müstedi Avukatı tanığa herhangi bir soru sormamış, tam aksine şahadet uyarı-nca hüküm çıkmasını talep etmiştir.

Mahkeme de huzurundaki şahadeti, emareleri ve Davalı Avukatının beyanını dikkate aldıktan sonra, 30/5/2011 tarihli istida konusu hükmü vermiştir.

Bir hukuk davasında, o dava veya o davanın prosedürü içeri-sinde, o dava konusu hususlarda Avukatın yaptığı beyan ve anlaşmaların müvekkilini tamamen bağlayıcı olduğu kabul edilen bir prensiptir.

Bu hususta Yargıtay/Hukuk 13/83 D.13/83'de şöyle denmektedir:

"Bir kişi davası ile ilgili olarak bir a-vukat tayin
ettiğinde o davanın yürütülmesinde avukatına yetki
vermiş sayılır. Avukat da bu yetkiye dayanarak böyle
bir davayı uzlaşma da dahil yürütmeğe yetkilidir.
Verilen yetkinin kısıtlı olması veya geri alınması
halinde -bu durumun karşı tarafca da bilinmesi gerekir.
Bu hususta Matthews v Munster 1888 20 Q.B.D. s.141
s.143'de Lords Esher şöyle dedi:
'But when the client has requested counsel to
act as his advocate he has done something
- more, for the thereby represents to the
other side that counsel is to act for him
in the usual course, and he must be bound
by that representation so long as it
continues, so that a secret withdrawal of
- authority unknown to the other side would not
affect the apparent authority of counsel. The
request does not mean that counsel is to act
in any other character than that of advocate
or to do any other act than s-uch as an advocate
usually does. The duty of counsel is to advise
his client out of court and to act for him in
court, and until his authority is withdrawn
he has, with regard to all matters that
properl-y relate to the conduct of the case,
unlimited power to do that which is best for
his client.'

Yine Neale v. Lady Gordon Lennox 1902 1 K.B. s.838
sayfa 843'de şunlar söylendi:

'I think it is now clearly established -that
counsel appearing for a party in an action is
held out as having authority, and has full
authority, as to all matters which relate to
the conduct of the action and its settlement,
and further that, notwith-standing a limit may
have been placed upon the authority of counsel,
the party for whom he appears is bound by such
settlement, unless the fact that the counsel's
apparent authority had been limited was
communic-ated to the other side.'

Yukarıdaki içtihat kararında da açıkça görülebileceği
gibi yetkisiz olduğu karşı tarafça bilinmediği sürece
bir avukat -avukat olarak tayin edildiği ve tayininin
geçerliliği kabul edilen hallerde- davayı avukatl-ık
mesleği çerçevesinde müvekkilinin nam ve hesabına
yürütme ve bu meyanda uzlaşma yetkisine sahiptir.
Avukat olarak tayin edilişi böyle bir yetkiye sahip
olduğunu varsayar.

.....................................................
-.....................................................


Öte yandan avukatın bu 'görünürdeki yetkisi' (apparent
authority) sınırsız değildir. Bu yetki sadece davaya
ve ona ilişik meseleler (incidential) için geçerlidir.
Şayet davaya taraf -olan şahsın bilgisi dışında avukatı
tarafından yapılan uzlaşma dava sebebinin dışındaki bir
mevzuya (collateral to the action) inhisar ederse ilgili
avukatın böyle bir uzlaşma yapmaya yetkisi yoktur."


Yukarıda belirtilenlerden anlaşılaca-ğı gibi, 2519/2010 No.lu dava celpnamesi muadil tebliğ yolu ile Müstediye tebliğ edilmiş, dava Müstedinin bilgisine gelmiş ve Avukat yetkilendirerek, müdafaa takriri dosyalamasına ve müdafaa yapmasına fırsat verildikten sonra, Avukatının kabul beyanı ile a-leyhine hüküm verilmiştir.

Mahkemenin huzurunda, Müstedinin, 2519/2010 No.lu davada işgalci olduğu bulgusuna varabilecek nitelikte, şahadet ve emare bulunmakta idi ve Mahkeme huzurundaki şahadet, emareler ve Müstedi Avukatının beyan ve kabulü ile M-üstedinin işgalci olduğu bulgusuna vararak, Müstedi aleyhine konu tahliye hükmünü vermiştir.

Bu hususlar göz önüne alındığı zaman, doğal adalet kaidelerinin ihlal edilmediği, Mahkemenin yetkisiz hareket etmediği ve yetki aşımında bulunmadığı açıkça- ortaya çıkmaktadır.
Belirttiklerim ışığında, Müstedinin talep ettiği iznin verilmesi uygun olmadığından, istida ret ve iptal edilir.



Mehmet Türker
Yargıç


8 Kasım 2012-

-
-










10



-


Full & Egal Universal Law Academy