Yargıtay Asli Yetki Numara 12/1988 Dava No 5/1988 Karar Tarihi 26.12.1988
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Asli Yetki Numara 12/1988 Dava No 5/1988 Karar Tarihi 26.12.1988
Numara: 12/1988
Dava No: 5/1988
Taraflar: Macit Hakkı Yusuf ile Victor Edward Gooch ve diğerleri
Konu: Certiorari ve prohibition emirleri - Taşınmaz malın Müstedaaleyh 1 adına kaydedilmesi emrinin iptali ve emrin uygulanmasını önlemek için emir talebi
Mahkeme: Asli/Yetki
Karar Tarihi: 26.12.1988

-D.5/88 Yargıtay/Asli Yetki 12/88

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, Niyazi F. Korkut, Celâl Karabacak

Müstedi: Macit Hakkı Yusuf, 8 Şehit Dülgeroğlu Sokak, Girne
-ile
Müstedaaleyh: 1. Victor Edward Gooch, Celebrity Otel, Lapta
2. KKTC (Girne Kaza Mahkemesinde 98/80 sayılı Genel
İstidada KTFD olarak gösterilir)
3. KKTC Ekonomi ve Maliye Bakanlığı veya Devlet
Emlâk ve Malzeme Dairesi vasıtasıyle KKT-C'yi
temsilen KKTC, Lefkoşa
4. KKTC Başsavcısı, Hukuk Dairesi, Lefkoşa
A r a s ı n d a.


Müstedi adına: Menteş Aziz
Müstedaaleyh 1 namına: Zaim M. Necatigil ve Pe-yman Erginel
Müstedaaleyh 2, 3 ve 4 namına: Hakkı Önen



H Ü K Ü M

Salih S. Dayıoğlu: İşbu istida ile müstedi müstedaaleyh no.1 tarafından Girne Kaza Mahkemesinde dosyalanan 98/80 sayılı Genel İstidada 30.6.1988 tarihinde verilen ve Yukarı Girne'de koçan- no 4910, Pafta/Harita XII/20.E.2, Parsel 867'deki taşınmaz malın, üzerine inşa edilen ev ile birlikte müstedaaleyh no 1'in adına kaydedilmesini emreden Mahkeme emrinin ve/veya hükmünün iptali için (Certiorari) ve/veya mezkûr emir ve/veya hükmün uygulanmas-ını önlemek için (Prohibition) emirnamesinin verilmesi isteminde bulundu. Olgular hususunda işbu istidayı ilgilendirdiği oranda taraflar arasında görüş ayrılığı hemen hemen yok gibidir. Olgular aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

Müstedi Barış Harekatını mü-tekip yukarıda referansı verilen arsanın içinde inşa edilmiş bulunan konuta 997455 numaralı ve 13.12.1974 tarihli bir tahsis belgesi tahtında Limasol göçmeni statüsü ile yerleştirildi ve o tarihten şimdiye dek söz konusu evde ailesi ile birlikte ikâmet etm-eketdir. Eşi Güney göçmeni olmasına ilâveten eşdeğer hak sabibidir ve halen 538588 puanı mevcuttur.

Müstedaaleyh no 1 İngiliz uyruklu bir kişidir. Barış Harekâtından önce yukarıda sözü edilen konutu zamanında kayıtlı mal sahibi bulunan Rum cemaatına mens-up bir kişiden satın aldığı iddiası ile 7/80 sayılı Yabancıdan Satın Alınan Taşınmaz Malların Kaydı Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra müstedaaleyh no 1 Mahkemeye müracaat etti ve sözü edilen Yasa hükümleri uyarınca konu evin kaydının ismine yapılmasını- talep etti. Müstedaaleyh no 1 tarafından başlatılan bu yargısal işlem 1980 senesinde yapılmasına rağmen, duruşmasına ancak 1988 senesinde geçilebildi. Bu gecikmenin nedenlerine girmeyi gereksiz buluruz. Ancak gecikmeden ötürü gerek müstedaaleyh no 1'in ge-rekse ilgili Mahkemenin herhangi bir kusuru olmadığını belirtmekte yarar görürüz. Müstedi tarafından verilen ve tatminkâr bulduğumuz izahata göre müstedaaleyh no 1'in genel istida olarak başlatmış olduğu yargısal işlemelere taraf olabilmesi için daha önce -gerekli girişimde bulunmaması bu tür istidaların duruşmalarının yapılmamasından ötürü idi. Müstedi artık bu istidaların duruşmasının kati olarak yapılmasına başlandığına kanaat getirdikten sonra, varolduğu iddiasında olduğu haklarının korunmasını temin gay-esi ile genel istidaya taraf olarak katılabilmek için Mahkemeye müracaatta bulundu. İlk Mahkeme bu müracaatını dinledikten sonra müstedinin istemini 2.3.1988 tarihinde reddetti. Bunun üzerine müstedi bu red kararından istinaf etti ve aynı zamanda istinafı-n dinlenmesine ve istinafta verilecek karara değin İlk Mahkeme işlemlerinin daha ileri gitmemesi için geçici bir are emri istihsal etti. İstinaf askıda durduğu bir safhada anlamkta güçlük çektiğimiz bir nednele müstedi 20.4.1988'de ara emri istidasını geri- çekti. Bunun üzerine İlk Mahkeme müstedaaleyh no 1'in genel istidasının duruşması hususunda bir engel bulunmadığı gerçeğinden hareketle genel istidanın duruşmasına müstedinin gıyabında devam etti ve 30.6.1988 tarihinde istidayı sonuçlandırdı ve müstedaale-yh no 1 lehine hüküm vererek konu evin içinde bulunduğu arsanın ismine kaydedilmesine emir verdi. Bu işlemler müstedinin bilgisi dışında oldu. Müstedi, istinafının duruşması için Mahkemeye davet edildiğinde istinaf konusu olan genel istidanın İlk Mahkeme t-arafından sonuçlandırıldığını öğrendi ve bu durumda istinafında başarılı olması halinde dahi sağlayacağı başarının pratik yararı olmayacağı düşüncesi ile işbu istidayı dosyaladıktan sonra istinafını geri çekti. Müstedinin işbu istida ile esas yakınma konus-u yaptığı husus kendisine konu ev hakkında müstedaaleyh No 1 tarafından başlatılan genel istidada dinleme fırsatı veilmeyişidir.

İstidanın duruşmasında sadece müstedi şahadet verdi.

Müstediye göre istida konusu eve Devletin verdiği bir tahsis belgesi t-ahtında girmiş bulunmaktadır. Böyle bir statü ile mücehhez oluşu ona 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası altında bir takım haklar bahşetmektedir. Müstediye göre bu haklar özetle; konu evde ömür boyu ikamet etme ve konu evi eşdeğer mal -olarak beraber yaşadığı ve hak sahibi olan karısı tarafından talep edilebilme haklarıdır. Yine müstediye göre müstedaaleyh no 1'in konu ev üzerinde hak iddia edememesi halinde onun bu evde ikamet etme hakkına sahip olduğu gibi bu evin karısına da eşdeğer o-larak verilmesi yasa gereğidir.

Müstedaaleyh no 2, 3 ve 4'ü temsilen Kd. Savcı müstedinin görüş ve iddialarına katıldığını beyan etti.

Müstedaaleyh no 1'in iddialarını ise 3 ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar özetle;

a) Müstedinin şikâyet -ettiği yargısal işlemlerde esasen taraf olma hakkı olmadığı cihetle bu istidayı dosyalamaya da hakkı yoktur.

b) Taraf olma hakkı olsa bile müstedi bu istidayı yapmada çok geç kalmıştır ve Mahkeme adli takdirini lehine kullanmaması gerekir.

c) İstidada -talep edilenin istinaf yolu ile de elde edilebileceği ve dolayısıyle istinaf yolunun açık olması bu istidanın daha ileri gitmesine engeldir veya Mahkemenin takdir hakkı müstedi aleyhine kullanılmalıdır.

Müstedinin konu evde geçerli bir tahsis belgesi alt-ında 1974 yılından beri ikamet ettiği bir gerçektir. Devletçe kendisine verilen bu tahsis belgesi halen iptal edilmemiş olduğu nedeni ile geçerliliğini korumaktadır. Müstedaaleyh no 1'in ilgili ev üzerinde bir hak iddia ettiği de taraflar arasında tartışma- konusu edilmeyen bir olgudur. Anladığımız kadarıyle müstedi, müstedaaleyh no.1'in konu ev üzerinde Yasalar uyarınca herhangi bir hakkı olmadığı görüş ve iddiasında haklı veya haksız olabilir. Bizi bu husus bu safhada ilgilendirmemektedir. Ancak müstedaale-yh no.1'in 7/80 sayılı Yasa altında yapmış olduğu istidada şu veya bu nedenle başarılı olması halinde müstedinin haklarının haleldar olacağı şüphesizdir. En azından müstedinin konu evde şimdiki statüsü ile ikamet edemiyeceği gibi konu evi tahliye etmesi de- gerekebilecektir. Bu durumda müstedinin konu evde ikamet hakkı tehlikeye girecektir. Öte yandan müstedaaleyh no 1'in başlatmış olduğu yargısal işlemde başarılı olamaması halinde 41/77 sayılı Yasanın 40. maddesi uyarınca müstedinin konu evi tahsis belgesin-e dayanarak muhafaza edip orada ikamet hakkına sahip olacağı aşikârdır. Bu konuda, eşdeğer alacaklısının müstedi değil de karısı olduğu ve dolayısıyle yanlış kişinin taraf yapılmak istendiği, birisinin taraf yapılması gerekiyorsa onun müstedinin karısının -olması gerektiği iddiası yapıldı.

41/77 sayılı Yasanın 70. maddesi eşdeğer alacaklısı olan bir kişinin puanlarını öncelikle tasarruf ettiği konut için kullanmak mecburiyetinde olduğunu öngörmektedir. Müstedi ile karısı konu evi eşit şekilde tasarruf etme-ğe hakları olduğu gerçeğinden hareketle müstedi dilerse kendi tasarruf hakkından karısı lehine feragat etmeyi düşünmeyebilir. Bu durumda karısının eşdeğer mal açısından sadece hakkı oranında kesin tasarruf belgesi alması söz konusu olabilir. Açıklıkla ifad-e etmek isteriz ki bu hususlarda kesin bir görüşe varmış değiliz. Çünkü müstedi ve karısının 41/77 sayılı Yasa altındaki hakları bu istida konusu değildir. Bu konuya değinmekten maskadımız istida konusu yargısal işlemin sonucu ile müstedinin yakınen bir il-gisi bulunduğudur.

Bütün yukarıda söylenenler bir yana, müstedaaleyh no 1'in kendi başlattığı yargısal işlemde başarılı olması halinde müstedinin konu evi yasal hakkını ileri sürerek tasarruf edemiyeceği açıktır. Her hal ve kârda müstedinin mevzuat uyarı-nca tahsis sahibi olduğu konu evin mülkiyetinin müstedaaleyh no 1'e geçmesi halinde bundan olumsuz yönde esaslı bir şekilde etkilenmiyeceğini söylemeğe imkân yoktur. Bütün bunlara rağmen müstedinin konu ev hakkında karar verilirken ona müdafaa hakkı tanıma-mak doğru olmaz. Bu tür istidalarda söz hakkı tanınan kişinin mağdur olabilecek kişi olması kâfidir. "Mağdur kişi" ise geniş bir şekilde yoruma tabi tutulmuştur. Nitekim A.G. of the Gambia v. N'jie (1961) 2 All E.R. p.504 at 511'de menfaatı muhtel olan bir- şahsın tanımı şöyle yapılmıştır:

" The words "person aggrieved" are of wide import and should not be subjected to a restrictive interpretation. They do not include, of course, a mere busybody who is interfering in things which do not concern him; but the-y do inculde a person who has a genuine grievance because an order has been made which prejudicially affects his interests."

7/80 sayılı Yasa altında başlatılan işlemlerde Devletin müstedaaleyh olarak gösterilmesi gerektiği öngörülmektedir. Ancak haklı d-urumlarda ve haklarının muhtel olması söz konusu olan mesellerde ilgili kişilerin de taraf yapılamıyacağına dair herhangi bir kural sözü edilen yasada yer almamaktadır. Bu gibi durumlarda başlatılan yargısal işlemlerde taraf olabilmek için uygulanan mevzua-tın 7/80 sayılı Yasa altında başlatılan işlemlere de uygulanmasında herhangi bir sakınca olmadığı gibi adaletin tecellisi bakımından elzemdir. Ancak bu şekildedir ki haklarının muhtel olacağı inancında olan kişilere görüş ve iddialarını serdetme imkânı ver-ilebilir. Bu nedenle müstedaaleyh no 1'in yukarıda özeti verilen 1. iddiasında herhangi bir haklılık payı göremiyoruz.

Müstedaaleyh no 1'in 2. noktasına gelince; bu istidaya ilişkin olgular yukarıya çıkarılmıştır. Müstedinin taraf olabilmesi için yapmış -olduğu müracaatın İlk Mahkeme tarafından reddedilmesini müteakip bu red kararından istinaf ettiği de kabul edilen olgular arasındadır. İstinaf henüz dinlenmeden ve İlk Mahkeme de kararını vermiş olsa idi alternatif çareye başvurduğu gerekçesi ile bu istida- maksatları bakımında takdir hakkımızı müstedi lehine kullanmayabilirdik. Ne var ki müstedinin istinafı askıda iken ve bu hususta istinafının dinlenmemesi konusunda ona herhangi bir kusur atfedilmeksizin ve ayrıca kendi bilgisi dışında ve yokluğunda İlk Ma-hkeme müstedaaleyh no 1'in istidasının duruşmasını yaptı ve 30.6.1988 tarihinde kararını da verdi. Müstedi bunu ancak istinafın dinleneceği zaman öğrenebildi ve hemen akabinde işbu istidayı dosyaladı. Dosyaladıktan sonra da yine daha önce belirtildiği gibi- pratik bir yarar elde edemeyeceği gerekçesi ile istinafı da geri çekti. Bütün bunlardan müstedinin müstedaaleyh no 1 tarafından başlatılmış yargısal işlemlere taraf olmak için uhdesine düşeni yapmadığını veya işbu istdiayı yapmada geç kaldığını ve dolayı-sıyle takdir hakkımızı aleyhine kullanmamız gerektiğini söylemek olası değildir.

Müstedaaleyh no 1'in 3. iddiası hakkında ise görüşlerimiz şöyledir:

Genel ilke odur ki verilen bir karar veya hükümden istinaf etme yolunun açık olması Certiorari ve Prohi-bition istidalarının verilmesine bir engel teşkil etmez. Bu hususta de Smith's Judicial Review of Administrative Action 4, baskı, sayfa 425'de şöyle denmektedir:

" The existence of a right of appeal to the courts from a tribunal's decision does not depriv-e the course of power to award prohibition to restrain the tribunal form acting outside its jurisdiction. Nor is the applicant obliged to have exhausted prescribed administrative means of redress before having recourse to the courts.

An applicant for cer-tiorari is not normally obliged to have exhausted his rights of appeal within the administrative hierarchy or to have exercised any right of appeal to a court of law; but it is not the practice of the court to exercise its discretion in favour of an appli-cant if he has alredy lodged or appeal to a court against the decision and the appeal is pending. If an order is subject to appeal within a specified period, the court has a discretion to adjourn an application for certiorari to quash it untill the appeal -has been detemined or the time for appealing has expired."

Buna rağmen genelde bir meslede istinaf yapılması halinde aynı konu -için bu tür istidalara başvurulduğu zaman bunların isdarı için Mahkemeler müstedi lehine takdir haklarını kullanırken çekingen davrandılar. Ancak daha evvel söylendiği gibi bu meselede müstedinin istinafını geri çekmesinden başka yapabileceği birşey yoktu.- Meğer ki kendi gıyabında alınan 30.6.1988 tarihindeki Mahkeme kararını da ayrıca istinaf konusu yapsın ve her iki istinafı da birleştirme yoluna gitsin. Bunları yapmaktansa müstedinin şimdiki istida yolu ile hakkını aramağa çalışması kanaatimce bu koşulla-rda takip edilebilecek en doğru bir yoldu.

Kanaatmizce konu oldukça basittir. Bir taraftan 7/80 sayılı Yasa altında hakkı olduğuna inanan müstedaaleyh no 1 diğer taraftan böyle bir hakkın ona verilmesi halinde menfaatlarının haleldar olacağına kesin gözü- ile bakılması gereken müstedi vardır. Her iki tarafın bu meselede çıkarları söz konusudur. O halde çıkarlarını korumak bakımından her iki tarafa da söz hakkının verilmesi doğal adalet ilkelerinin bir gereğidir. Tabiddir ki müstedinin ilgili yargısal işlem-de taraf yapılması haklı olduğuna veya müstedaaleyh no 1'in haksız olduğuna herhangi bir işaret değildir ve olamaz. İlk Mahkeme tarafları dinledikten sonra yine de geçerli mevzuat uyarınca elbette ki hükmünü vermekte serbesttir.

Sonuç olarak Certiorari i-stidası kabul edilir ve İlk Mahkemece 2.3.1988'den sonra müstedi gıyabında yapılan tüm işlemler ve bu meyanda verilen karar iptal edilir. Bu hükme dayanılarak yapılan müteakip işlemlerin de haliyle iptal edilmesi gerekecektir. Bu durumda Prohibition talebi- üzerinde ayrıca karar verme gereği kalmamıştır. Başka bir heyet tarafından oluşacak İlk Mahkemeye, müstediyi de taraf yapmak suretiyle, müstedaaleyh no 1 tarafından başlatılan genel istidayı mümkün olan en erken bir zamanda ve müstedi tarafından verilmesi- muhtemel takrir ve sair takrirlerin sürelerini de kısaltmak suretiyle duruşma için bir gün tayin etmesi hususunda direktif verilir.

Masraflar için herhangi bir emir verilmez.



(Salih S. Dayıoğlu) (Niyazi F. Korkut) (C-elâl Karaabcak)
Yargıç Yargıç Yargıç

26 Aralık 1988








7






Full & Egal Universal Law Academy