Yargıtay Asli Yetki Numara 10/1991 Dava No 1/1993 Karar Tarihi 01.07.1993
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Asli Yetki Numara 10/1991 Dava No 1/1993 Karar Tarihi 01.07.1993
Numara: 10/1991
Dava No: 1/1993
Taraflar: Murat Sükan ve diğerleri ile fani Hoşol
Konu: Prohibition ve certiorari emirleri - Satış emrinin önlenmesi ve iptali için emir talebi - Şirket hisselerinin icra edilip edilemeyeceği tartışması
Mahkeme: Asli/Yetki
Karar Tarihi: 01.07.1993

-D.1/93 Yargıtay/Asli Yetki:10/91
(Dava/İstida No: 2334/90; Lefkoşa)

Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: N. Ergin Salâhi, Taner Erginel, Metin A. Hakkı

Müstedi: 1. Murat Sükan, -Lefkoşa
2. Gürsel Kadri, Lefkoşa
3. Kamil Nuri Özerk, Lefkoşa
4. İnimex Ltd., Lefkoşa
ile
Müstedaaleyh: Fani Hoşol, İstanbul, c/o yetkili vekili
Nüket Esmeray Karagöz, Girne
- A r a s ı n d a.

Müstediler namına: Ergin Ulunay
Müstedaaleyh namına: Tahir Seroydaş


H Ü K Ü M

N. Ergin Salâhi: Müstediler Yüksek Mahkemeye dosyaladıkları 10/91 sayılı ve 19.6.1991 tarihli bir müracaatla, Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 2334/90 sayılı -davada müstedaaleyh lehine verdiği kararda müstedi numara (1) Murat Sükan'ın müstedi numara (4) İnimex Ltd.'deki hisselerinin satılıp konu davadaki hükümlü alacağına mahsup edilmesi yönündeki emrinin uygulanmasını önlemek ve yasaklamak için bir certiorari -ve prohibition emri isdarını talep etmişlerdir.

Konu hisselerin satışı ile ilgili emrin verilmesinden önce cereyan eden ihtilâfsız olgular şu şekilde özetlenebilir. Önümüzdeki müracaatta müstedaaleyh olarak görülen Türkiye'de mukim Fani Hoşol müstedi num-ara (1) Murat Sükan aleyhine Lefkoşa Kaza Mahkemesinde dosyaladığı 2334/90 sayılı bir davada davalı müstedi numara (1)'den mersum bir borç senedi gereğince 30000 Amerikan Doları borcu bulunduğunu ileri sürmüş ve neticede İlk Mahkemeden 30.6.1990 tarihinde -30000 Amerikan Doları ve bu tarihten itibaren %9 nisbetinde faiz ve masrafları için hüküm almıştır. Konu davada davacı "müstedaaleyh" bu hükümlü alacağı ve masraflarını tahsil edemediğinden davalı "müstedi numara (1)'in önümüzdeki meselde müstedi numara (4-) olarak görülen İnimex Ltd.'deki 24500 adet hissesinin taşınır mal olduğunu iddia ederek bu hisslerin hükümlü borcuna karşılık aleni müzayede ile satılmasını talep etmiş ve İlk Mahkeme de 19.6.1991 tarihinde verdiği bir emirle konu hisselerin aleni müzaye-de ile satılıp söz konusu hükümlü borca mahsup edilmesi yönünde bir emir vermiştir.

Önümüzdeki müracaat bu emrin yetkisiz ve hatalı verildiği gerekçesine dayanılarak dosyalanmıştır.

Yüksek Mahkemenin asli yetkisi altında dosyalanan bu istidaya esas bor-çlu Murat Sükan müstedi numara (1), aynı şirkette hissedar bulunan Gürsel Kadri ve Kâmil Nuri Özerk müstedi numara (2) ve (3), hisselerinin satış konusu edildiği İnimex Şirketi ise (4). müstedi olarak eklenmiştir. Müstediler dosyaladıkları bu istidanın huk-uki gerekçeler bölümünde özetle; bir hükümlü borçlu aleyhine alınan bir hükmün icrasının söz konusu hükümlü borçlunun kayıtlı hisse sahibi olduğu limited bir şirketteki hisselerinin hükümlü borca mahsuben satılması yolu ile temin edilmesini öngören bir mev-zuat olmadığını, diğer bir ifade ile bu gibi hisselerin satılması yolu ile icra yapılmasını öngören bir mevzuat bulunmadığını iddia ederek Hukuk Muhakelmeleri Usulü Yasası Fasıl 6'nın 10-102'ye kadar olan maddelerinde düzenlenen yasal mevzuatta hisselerin -satış yolu ile icra yapılmasına yetki veren bir yasa kuralı bulunmadığını, Lefkoşa Kaza Mahkemesinin söz konusu hisselerin hükümlü borca mahsuben satılmasını öngören 19.6.1991 tarihli emrini yargı yetkisi olmaksızın veya yargı yetkisini aşarak kullandığını- ve verilen böyle bir emrin yoklukla malûl olduğunu ileri sürmüştür. Müstedilerin iddialarına göre bir an için İngiltere'deki mevzuatın KKTC'de uygulanabileceği kabul edilse dahi İngiltere Yüksek Mahkeme Nizamatı Emir 46, hükümlü borçluya, hükümlü borçlunu-n kayıtlı hisseleri üzerinde Mahkeme emri ile bir "charge" koymak ve böyle bir yüküm getirdikten 6 ay sonra satış emri almak için Mahkemeye müracaat hakkı vermektedir. Böyle bir "charge"ın konması yönüne gidilmesi dahi diğer hissedarların konu hisseleri sa-tın alma opsiyonunu ortadan kaldırmamaktadır. Saniyen İngiltere'deki mevzuat dikkate alınacak olsa dahi İlk Mahkeme böyle bir yöntem uygulamadan ve bu yöntemin diğer hissedarlara bahşettiği konu hissleri satın alma opsiyonunu vermeden İlk Mahkemenin direkt- konu hisselerin aleni müzayede ile satılması yönünde verdiği emir, yoklukla malûl derecede sakat olup mevzuata aykırıdır.

Yine müstedilerin iddiasına göre yukarıdaki gerekçelere ilâveten söz konusu hisslerim satışı yönünde verilen İlk Mahkeme emri Şirke-t Tüzüğüne aykırı olduğu gibi bu tüzük uyarınca öncelikle söz konusu hissleri satın alma hakkına haiz olan müstedi numara (2), (3) ve hisselerinin satış konusu yapıldığı müstedi numara (4) İnimex Ltd.'e ihbar verilmeden, söz ve savunma hakkı tanınmadan kon-u emrin verilmiş olması doğal adalet ilkelerini ihlâl ettiğinden sakat ve geçersiz bir hükümdür.

Yüksek Mahkeme önünde dosyalanan bu müracaata müstedaaleyh avukatı vasıtası ile itirazda bulunarak hukuki gerekçeler bölümünde özetle; bir şirketteki kayıtlı- hisselerin icrası kabil bir mal varlığı olduğunu ve KKTC'deki mer'i mevzuata göre menkul bir mal varlığı sayıldığını ve bu nedenle konu hisslerin menkul mal varlığının satışı ile ilgili prosedür uyarınca satılabileceğini ileri sürmüştür. Ayrıca İngiltere'-deki mevzuatın KKTC'deki icralarla ilgisi bulunmadığını, diğer bir ifade ile İngilter'deki mevzuatın KKTC'deki işlemlere teşmil edilemeyeceğini ileri sürerek Kıbrıs'taki cari mevzuatın bu gibi satışa cevaz verdiğini ve verilen Mahkeme emrinin doğru ve uygu-n olduğunu iddia etmiştir. Keza verilen emrin müstedi numara (1) dışındaki diğer müstedilerin konu hisseleri satın alma hakkını ortadan kaldırmadığını, müstedilerin tüzüklerinde belirtildiği gibi serbest piyasa değerini ödeyerek bu hisseleri satın alabilec-eklerini, bu nedenle konu Mahkeme emrinin müstedilerin bu haklarını ortadan kaldırmadığını iddia etmiştir.

İstidanın duruşmasında müstediler itirazlarında yer alan hukuki argümanları genişleterek bunlara teker teker değinmişler ve bunlar üzerinde durmuşl-ardır.

Aynı şekilde müstedaaleyh avukatı da dosyaladığı itiraz gerekçeleri üzerinde durmakla yetinmiştir. Konunun açıklanması için Mahkeme tarafından yöneltilen ve hangi mevuzatın bu gibi hisselerin satışına imkân tanıdığı yönünde sorulan sorulara ise pe-k aydınlatıcı bilgi verilememiştir. Müstedaaleyh avukatı özetle; bu gibi hisselerin taşınır mal varlığı olduğunu ve bunların Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğünün Emir 42 nizam 1, 2 ve 3 kapsamında olabileceğini ve bu nedenle konu hisselerin normal menkul mal- gibi satış işlemine tabi tutulabileceği savını ileri sürmüştür.

Daha önce değindiğim gibi müstedaaleyh "davacı" Lefkoşa Kaza Mahkemesinde dosyalanan 2334/90 sayılı davada talep ettiği 30000 Amerikan Doları ve bu miktar üzerinden 30.6.1990 tarihinden iti-baren %9 faiz ve masraflar için lehine hüküm almıştı. Daha sonra müstedi (1) "davalı" Murat Sükan'ın taşınır veya taşınmaz malı bulunmadığından İlk Mahkemeye müracaat ederek müstedi numara (4) İnimex Ltd.'deki bu şahsın 24500 adet hissesini hükümlü alacağı-na karşılık mahsup edilebilmesi için satılması yönünde bir icra emrine müracaat etmiş ve Mahkeme de talebi doğrultusunda konu hisselerin satılarak sözü edilen hükümlü borca mahsup edilmesi yönünde emir vermiştir.

Bu meselede esas karara bağlanması gerek-en husus kayıtlı özel bir şirket olan İnimex Ltd.'deki müstedi (1) Murat Sükan'a ait hisselerin taşınır mal telâkki edilerek satılıp satılamayacağı ve bu yönde böyle bir satışa cevaz verecek mevzuatın bulunup bulunmadığıdır.

Fasıl 6 Hukuk Muhakemeleri Us-ul Yasası incelendiğinde, bu Yasanın icra ile ilgili maddelerinin bir şriketteki hisselerin hisse sahibinin hükümlü borcuna karşı icra yolu ile satılabilmesine imkân tanımadığı açıklıkla görülmektedir. İcra ile ilgili bölüme bakıldığında taşınır ve taşınma-z malların icrası ile borçlunun başkasının elinde bulunan alacaklarının (Garnishee proceedings) tahsisli yolu ile ilgili icrayı kapsadığı görülür. Bu usul kurallarında herhangi bir hisse senedinin satışı ile ilgili mevzuata rastlanma-maktadır.

Konuyu dah-a iyi kavrayabilmek için bu gibi hisse senetlerinin ne olduğunu incelemek gerekir. Bu senetler özel mülk müdür? Özel mülk ise taşınır bir mal mıdır?

Bir kayıtlı limited şirketteki hisse senetleri Fasıl 113 madde 71'e göre kişinin şahsi malı (personal pro-perty) sayılmakla beraber tam anlamı ile kişinin hakiki özel mülkü değildir ve bu gibi hisse senetleri ancak şirket tüzüğünün şartlarına tabi olarak devredilebilir. Hakikatte bu hisse senetleri şirketin mal varlığı durumuna göre taşınır veya taşınmaz malı -ifade eden ve şirketteki hak sahipliliğini gösteren bir belgedir. Bu durumda hisse senetlerinin kendisi bir taşınmaz mal koçanı gibi taşınır olmakla beraber böyle bir hisse senedinin ifade ettiği mal satılıp devredilmesi ile ilgili yasal engeller dikkate a-lındığında hisse senedinin taşınır bir mal olduğunu söylemek olası değildir. Bu gibi hisse senetlerinin, hakikatte kendisine özgü nitelikleri olduğunun teslim edilmesi gerekir. Bu nedenle bu hisse senetlerinin Fasıl 6'nın genel icra ile ilgili 10. maddesi -kapsamında olmadığı açıktır. Fasıl 6 madde 10 aynen şöyledir.

"10. Where a judgment is against any persons jointly, execution may issue either against any property belonging to them jointly or against any property belonging to any of them separately."

-Bu maddeden açıklıkla görülebileceği gibi aleyhine müşterek hüküm alınan kişilerin mallarına karşı icra işlemlerinin müştereken veya münferiden yapılıp yapılmadığını düzenlemekte olup hisse senetlerinin satışı ile hiçbir ilgisi yoktur. Fasıl 6 madde 16 ise- bir hükümlü borçlunun icra yolu ile hangi mallarının satılamayacağını düzenlemekte ve özellikle hükümlü borçlunun mübrem ihtiyaçlarını dikkate alarak bazı taşınır malların icra yolu ile satışını yasaklamaktadır. Özetle Fasıl 6'nin icra ile ilgili maddeler-i teker teker incelendiğinde icra yolu ile bir şirketteki hisselerin satışını öngören genel veya özel hiçbir yasa kuralı mevcut olmadığı görülmektedir.

Sivil Mahkeme Nizamatına bakıldığında ise icra ile ilgili emirler 40-44'e kadar yer almaktadır. Gerek -taşınır malların hükümlü alacağa karşı icra yolu ile satılması ile ilgili madde 41 gerekse diğer maddelerin hiçbirisi bir şirketteki hisse senedinin icra yolu ile satışına cevaz vermemektedir.

İngiliz mevzuatına bakıldığında ise kamuya açık limited bir ş-irketin hisselerinin hisse sahibinin hükümlü borcuna karşı yükümlülük altına sokulduğu ve daha sonra satılabildiği görülmektedir. İngilterede bu yetki yasadan kaynaklanmakta olup takip edilmesi gereken yöntemleri düzenleyen mevzuat da vardır. (Bak: Halsbur-y's Laws of England 3rd. Ed., Vol.16 paragraf 139.) Keza Supreme Court Practice, order 46, rule 1 ile 1965 yılında günün koşullarına göre yeniden düzenlenen ve eski emrin yerini alan order 50 rule 2-7'ye kadar olan nizamlar altında konunun düzenlendiği gör-ülmektedir.

İngiliz mevzuatı dikkatlice incelendiğinde bir şirketteki hisse senetlerinin satış yolu ile icrası bizde meriyette olmayan yasal düzenlemeye ve yine bizde uygulanması söz konusu olmayan, apayrı hukuk muhakeme usulleri emir ve nizamlarına daya-ndığı görülmektedir. İngiliz mevzuatı bir şirketteki hisse senetlerinin satışını genel icra başlığı altında mütalâa etmeyerek bu hisselerin satışı ile ilgili ayrı yasal düzenleme getirmiştir. İngiliz mevzuatına göre bir şirketteki hükümlü borçluya ait hiss-elerin icra yolu ile serbestçe satışının yapılmadığı, ilkin bir "charge" yükümlülük konduğu, hisseleri satış konusu edilen şirketin taraf yapıldığı, diğer hissedarların da satın alma opsiyonlarının ihlâl edilmediği, onlara bu hisseleri satın alabilmeleri i-çin belirli bir süre tanıdığı ve ancak bir seri işlemler takip edildikten sonra hisse senetlerinin icra yolu ile satışının yapılabildiği görülmektedir.

Yukarıda da değindiğim gibi bu hususta mevzuat olmadığına göre bizde meriyette olmayan yabancı ülkenin- yasal düzenlemelerini kabul ederek uygulamamız kendimizi yasa koyucunun yerine koymamız anlamına gelecektir. Kanaatimce adaletin tecellisi bakımından yasqları tefsir etmek uygun olmakla beraber adalet yapılacak düşncesi ile KKTC'de meriyette olmayan yaban-cı mevzuatı kendimizi kanun koyucunun yerine koyarak uygulamamız görevlerimiz arasında olmadığı gibi görevlerimizi aşan bir husustur.

Konu üzerinde aynı kanunları kullanan ve aynı icra emirlerini uygulayan Rum tarafında ise gerek 1963'den önce gerekse bi-zi bağlayıcı olmamakla beraber 1963'den sonra özel bir şirketin hisselerinin satılabileceğine dair bir içtihat kararına rastlanamamktadır. Yasal bir boşluğun mevcudiyetini kabul eden Rum tarafı 1992 yılı içerisinde bu gibi hisselerin yükümlülük altına soku-lması ve neticede icra yolu ile satılabilmesi için yasal düzenleme yapma zorunluluğu hissederek bu yönde konuyu kapsayack bir yasa geçirme yönüne gitmiştir.

Bu durumda özel şirketteki hisseleri genel icra başlığı altına sokup bunları taşınır mal kabul ed-erek normal taşınır mal gibi satışlarına emir vermek kanaatimce mevcut mevzat ışığında olankasızdır. Olanaksız olması yanında keza yasal düzenleme yapılmadan bu yöne gidilmesi birçok sorunları da berbebrinde getirecektir. Saniyen mevzuat olmamasına göre bu- gibi hisse senetlerinin taşınır mal addedilmesi ve satışına imkân tanıması halinde, her hisse ayrı bir taşınır mal olacağına göre birden fazla kişinin bu hisseleri satın alması halinde konu ile hiç ilgisi bulunmayan bu özel şirketin kendisini çoğalan üye -adedi karşısında kamuya açık bir şirket (public company) durumunda bulacağı sorunlarından sadece bir tanesidir. Ayrıca özel şirket olarak da hisse satışları ve satış ve devirleri o şirketin tüzüğüne bağlı olarak yapılabileceği ve mevcut hissedarların da bu-nları satın alma hakkı bu tüzükte belirtildiğine göre satışa taraf yapılmayan şirketin ana sözleşme ve tüzüğü de ihlâl edilmiş olacaktır.

Konuya bir başka açıdan bakıp incelediğimde saniyen mevzuatta mevcut olmamasına rağmen özel bir şirketteki hisse sene-tlerini taşınır mal kabul ederek bunları icraya tabi taşınır mal kabul etsek dahi taşınır mal satışı ile ilgili genel başlık altındaki işlemler başka bir yasada kısıtlama mevcut olmaması halinde mümkün olabilir. Bu noktadan hareketle yukarıda söylediklerim-e ilâveten konuyu Fasıl 113 Şirketler Yasası altında da incelememiz gerekir. Hisselerin satışı ve devri ile ilgili madde 71 aynen şöyledir:

"71. The shares or other interest of any member in a company shall be personal estate, transferable in manner prov-ided by the articles of the company, and shall not be of the nature of real estate."

Bu maddeden açıklıkla görülebileceği gibi bir şirketteki hisseler kişinin malı olmakla beraber o kişinin hakiki mülkü durumunda değildir ve normal mülk gibi serbestçe de-vredilemez ve bunların satış ve devirleri şirketin ana tüzüğündeki şartlara tabi olarak yapılabilir.

Önümüzdeki meselede ibraz edilen şirketin ana tüzüğüne bakıldığında bunların serbestçe satılıp devredilemeyeceği ve satılmasının belirli şartlara bağlı o-lduğu açıklıkla görülmektedir. Bir şirketin ana tüzüğü Fasıl 113 kapsamında olup o şirketin idaresinin uymakla mükellef olduğu yasal mevzuat niteliğindedir. Bu durumda yukarıda değindiğim gibi konuya çok sathi ve geniş baksak ve bu hisse senetlerini taşını-r mal telâkki etsek dahi Fasıl 113 Şirketler Yasasının bir parçasını teşkil eden şirket tüzüğü bu gibi hisselerin satışına engel teşkil etmektedir.

Fasıl 113 Şirketler Yasasının mehazını 1948 İngiliz Şirketler Yasası teşkil etmekle birlikte, İngilterede m-evcut halka açık şirket hisseleri ile Devlet bonolarının satışı ile ilgili bölümler bizim mevzuatımıza aktarılmamıştır. Bunun aksine İngilterede 1948 yılından sonra ve özellikle 1967'de geçirilen yasalarda özel şirketlerin hisse senetlerinin satışını da ka-psayacak şekilde mevzuat genişletilerek bir seri yasal düzenleme getirilmiştir.

Bu nedenlerle İlk Mahkeme konu hisselerin satışını emrederken verdiği emri Kıbrısta mevcut olmayan mevzuata dayandırdığı cihetle yetkilerini aşmış ve verdiği karar yetki aşımı-na dayanılarak verilmiştir ve yapılan istidanın kabul edilerek İlk Mahkemenin bu yönde verdiği emrin iptal edilmesi gerektiği görüşündeyim.

Son olarak bir hususa daha değinmek isterim. Mal varlığının büyük bir bölümünü birçok kişinin şirketlere yatırdığı -ve önümüzdeki meselede olduğu gibi külliyetli miktarda verecekli durumuna düşenlerin bu hisseler arkasına saklanarak vereceklerini vermekten kaçınabilecekleri durumu göz önünde bulundurularak gerek İngiltere'de ve gerekse bizimle aynı kanunları kullanan Ru-m tarafında olduğu gibi böyle durumları önlemek ve yapılacak adaletsizliği ortadan kaldırabilmek için süratle bu hususta yasal mevzuat yapılmasının zaruri olduğuna işaret etmek isterim.




Taner Erginel: Önümüzdeki asli yetki istidasında Sayın N. Ergin Sa-lâhi ile Sayın Metin A. Hakkı'nın hazırladığı kararları okuma fırsatını buldum. Sayın Metin A. Hakkının vardığı sonuca katılmakla birlikte kendi gereçeklerimi ayrıca ifade etmeyi uygun buluyorum.

Lefkoşa Kaza Mahkemesinde açılan 2334/90 sayılı davada Da-vacı Fani Hoşol, Davalı Murat Sükandan mersum bir borç senedine dayanarak 30,000 Amerikan Doları ve faizleri için hüküm aldı. Daha sonra bu hükmün icrası için çaba harcamaya başlıyan Davacı, Davalının İnimex Ltd. isimli bir şirketteki hisselerini sattırara-k alacağını tahsil etmek istedi. Davacının bu amaçla Mahkemeye yaptığı müracaat olumlu karşılandı ve Kaza Mahkemesi yargıcı 19.6.1991 tarihiinde, Davalının İnimex Ltd.'deki hisselerinin aleni müzayede yolu ile satılmasına, elde edilecek miktarla hükümlü al-acağın tatmin edilmesine ve Lefkoşa Kaza Mahkemesi Mukayyidinin satış ve devir işlemlerini yapmakla görevlendirilmesine emir verdi. Mukayyit, Davalının şirketteki hisselerinin aleni müzayede ile satışı için gazetelere ilân verdi. Bu emri öğrenen Davalı ve -şirketin diğer ortakları Yüksek Mahkemeye başvurarak Yargıtayın Asli Yetkisini kullanarak söz konusu satışı önlemesini talep ettiler. Diğer bir ifade ile bu istidada 19.6.1991 tarihli satış emrinin önlenmesi ve iptal edilmesi için Prohibition ve Certiorari- emirleri talep edilmektedir.

Müstedilerin iddiasına göre bir hükümlü borçlunun özel bir şirketteki hisselerinin icra yolu ile satışına alanak verecek yasal mevzuat ülkemizde yoktur. Dolayısıyle Davalının İnimex Ltd.'deki hisselerinin bir hükmün icrası i-çin satışı mümkün değildir.

Ülkemizde Mahkeme hükümlerinin icrası Fasıl 6, Hukuk Muhake-meleri Usulü Yasasına göre olmaktadır. Ne Fasıl 6'da ne de bu yasa altında yapılan Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğünde borçlunun bir şirketteki hisselerinin icra konus-u yapılabilceğini gösteren hükümler yoktur. Fasıl 6'yı incelediğimiz zaman borçluya ait malların taşınır veya taşınmaz mallar olarak ikiye ayrıldığını ve Madde 16-21'de taşınır malların Madde 22-52'de ise taşınmaz malların icrasının düzenlendiğini görürüz.- Bir limited şirkette ortaklara ait hisseler veya diğer bir ifade ile pay senetleri taşınır mal olarak kabul edilir.

Fasıl 113 Madde 71'in Türkçe tercümesi aynen şöyledir:

"71. Üyelerin limited şirketlerdeki pay senetleri veya öteki menfaatleri, limited- şirket tüzüğünce öngörülen biçimde devredilebilen taşınır mal olup taşınmaz mal niteliğinde değildir."

Görüleceği gibi yasa bir limited şirketteki hisselerin taşınır mal olduğunu açıkça belirtmiştir. Ancak böyle olmasaydı bile genel hukuk ilkelerinden h-areketle yine bir şirketin pay senetlerinin taşınır mal olduğu sonucuna varmamız gerekecekti. Çünkü bir limited şirketteki hisseler kişiye ait mal (personal property)'dir, (Gör: Dictionary of English Law Earl Jowit, cilt 2, sayfa 1929). Hukukta taşınmaz ma-l olarak tanımlanan malların dışında kalan tüm malların taşınır mal olduğu kabul edilir. Halsbury's Law of England, 3rd Edition, vol.7, sayfa 42, para.83'de şöyle denmektedir:

"A chose in possession which is not an immovable, is a movable property."

Taş-ınır malların bu kadar geniş bir tanımı olması doğal olarak çok değişik türleri olması sonucunu doğurmuştur. Fasıl 6 Hukuk Muhakemeleri Yasası 16 - 21 maddelerinde taşınır malların değişik türlerini bir bir ele alarak her tür için farklı icra yolları düzen-lenmiş değildir. Aksine tüm taşınır mallar için genel bir icra yöntemi belirlemiştir. Gerçi 16. maddede icradan muaf tutulan mallar açıklanmaktadır. Ancak bunlar borçlunun iş ve zati ihtiyaçları göz önüne alınarak yapılan istisnalardır. Bu istisnalar arası-nda belli bir tür olan taşınır malın icra edilemeyeceğini belirten bir madde yoktur. Dolayısıyle yasanın genel bir hükümle tüm taşınır malların icrasına olanak verdiği ve başka bir yasada herhangi bir engel yoksa tüm taşınır malların icrasının mümkün olduğ-u sonucuna varmamız gerekir. Eğer yasa böyle genel bir düzenleme getirmeyip icrası mümkün olan taşınır malları bir bir belirtmiş olsaydı, şüphe yok ki sadece bu türler icra konusu olabilecek yani yasada belirtilen türlerin dışında kalan taşınır malların ic-rası mümkün olmayacaktı. O zaman limited şirketlerin pay senetlerinin icrasına ilişkin yasada bir hüküm olmaması önemli bir eksiklik olacak ve icrayı engelleyecekti.

Fasıl 6, Hukuk Muhakemeleri Yasasının incelenmesinden ortaya çıkan bu sonuçların benzeri-ne Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğünü incelediğimiz zaman yine varırız. Çünkü Yasa ve Tüzük birbirlerine paralel olup tüzükte de mallar, taşınır ve taşınmaz olarak ikiye ayrılmıştır. Tüzüğün 41. inci Emri icra edilecek taşınır mal türlerini bir bir ele alma-yıp tüm taşınır mallar için genel bir icra yöntemi düzenlemiştir. Dolayısıyle limited şirketin pay senetlerinden söz edilmemesi bu senetlerin icra konusu yapılamıyacağı anlamına gelmemektedir. Bir yasada belli konularda eksiklik bulunması veya yeni bir düz-enleme ihtiyacı bulunması kendiliğinden yasayı işlemez hale getirmez. Diyelim ki taşınır malların bir kısmının icrasında sorunlar ortaya çıkıyor. Örneğin hisseli olan arabalarda bir ortak aleyhine icraya gidildiği zaman diğer ortağın hakları zedeleniyor. O- zaman yasa koyucunun yasa ve tüzüklerde değişiklikler yaparak bu sorunu gidermesi gerekebilir. Ancak böyle bir değişiklik ihtiyacı olması, yeni yasal düzenleme yapılıp sorun giderilinceye kadar hisseli arabaların icrasının duracağı anlamına gelmez. Çünkü -genel hükümlere göre tüm taşınır malların satışı mümkündür. Dolayısıyle genel hükümlerin uygulanması ve icranın devam etmesi gerekir. Belki Mahkemenin takdir hakkını kullanarak (eğer yasalar Mahkemeye böyle bir takdir hakkı tanımışsa) yeni düzenleme yapılı-ncaya kadar sorunu gidermeye çalışması ve üçüncü kişilerin zarar görmesini mümkün olduğu ölçüde önlemesi düşünülebilir. Şu halde yasada şirket hisselerinin icrasına ilişkin bir düzenleme ihtiyacı bulunması da icrayı önlemek için yeterli bir neden değildir.-

Yukarıdaki nedenlerle ülkemizde hükümlerin icrasına ilişkin yasa ve tüzükleri incelediğimiz zaman limited şirketlerdeki hisselerin icra konusu yapılabileceği sonucuna varırız. Şüphe yok ki başka herhangi bir yasada şirket hisselerinin icra konusu yapılı-p yapılamayacağını gösteren bir madde bulunursa icra yine yapılamayacaktır. Öne sürülen bir argümana göre Fasıl 113 Şirketler Yasasının 71. maddesi şirket hisselerinin icra yoluyla satışına engeldir. Çünkü bu maddeye göre bir şirkette hisseler şirket tüzüğ-ünde belirtilen hükümlere göre devredilebilir. Şirket tüzüklerinde genellikle diğer ortakları koruyan hükümler bulunur. Örneğin bir satışta diğer ortakların öncelikle satın alma hakkı bulunabilir. Şu halde şirket hisselerinin icra konusu yapılması şirket t-üzüğünü ve dolayısıyle 71. maddeyi ihlâl edecektir. Bu argümanda ilk bakışta haklı bir yön görülse bile kanımca doğru bir görüş değidir. Çünkü 71. maddenin şirket tüzüğüne göre devir yapılabileceği hükmü, şirket ortaklarının kendi iradeleriye yapacakları d-evirlerle ilgilidir. Bu madde ölüm, iflas, icra gibi yasa gereği yapılacak devirleri kapsamamaktadır. 71. madde yasa gereği yapılacak devirleri de kapsayacak şekilde geniş yorumlanabilse sadece icrada değil bir ortağın ölümü ve iflası halinde de hisseleri-n devrini engelleyebilmesi gerekirdi. Hatta bu argüman doğru olsa bile 71. maddenin benzeri bulunan İngilterede şirket hisselerinin icra konusu yapılmaması gerekirdi.

Son olarak İngiltere'deki yasal durumu incelememiz gerekmektedir. İngilterede şirket hi-sselerinin icra yolu ile satışına ilişkin özel yasalar vardır. Bunlar da Judgement Act. 1838 ve Judgement Act. 1840'dır. Gerçi bu yasalar public company yani anonim şirketlerle ilgilidir. Ancak daha sonra verilen içtihatlarda icra açısından özel şirketleri-n de public company tanımı içinde olduğu kabul edilmiştir. The Annual Practice 1966, sayfa 1128'de şöyle denmektedir:

"- As to what is public company within the meaning of the Judgments Act, 1838, see Macintyre v. Connell (1851), I Sim. N. .S. 255; Lindl-ey on Companies (6th ed.,) p.643 - In practice private companies, being incorporated under a general Statute, are treated as included in the description for the purpose of these Rules (cf. R. White, (1913) 1 Ch. 231)."

Judgment Act. 1838 ve 1840'a uygun- olarak İngilterede Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğünün 46. Emri de borçluların şirketlerdeki hisselerinin icrasına ilişkin hükümler içermektedir. Öyle anlaşılıyor ki koloni dervinde İngiliz yasaları ve tüzükler Kıbrıs'ta yürürlüğe konarken Kıbrısta henüz ş-irketleşme başlamamıştı. Her halükârda anonim şirketler yoktu. Bu nedenle yasa koyucu şirket hisselerinin icra yolu ile satışına ilişkin yasa ve tüzükleri Kıbrısta yürürlüğe koyma ihtiyacı duymamıştır. İngilterede şirket hisselerinin icrasına ilişkin özel -yasa ve tüzük maddeleri bulunması bizi iki zıt düşünceye götürebilir.

1. Bilindiği gibi İngilterede uygulanan Common Law ilkeleri Kıbrısta da uygulanmaktadır. Bir görüşe göre İngilterede yürürlükte bulunan Judgments Act. 1838 ve 1840 ve buna dayanarak ya-pılan Hukuk Muhakemeleri Tüzüğü Emir 46 eskiden beri uygulanan ve Common Law ilkesi haline gelmiş hükümleri içermektedir. Bunları birer Comon Law ilkesi olarak kabul etmek ve Kıbrısta da uygulamak mümkündür.

2. Buna zıt olan diğer görüş ise şöyledir: İng-ilterede şirket hisselerinin icrasına ilişkin özel yasa ve tüzük maddeleri olduğuna göre genel yasa ve tüzük hükümlerinin bir şirketteki hisselerin satışı için yeterli olmaması gerekir. Çünkü eğer genel hükümler yeterli olsa İngilterede özel yasa ve tüzük -maddelerinin kabul edilmesine gerek olmayacaktı.

Şüphe yok ki bu iki zıt görüş için lehte ve aleyhte söylenebilecek çok şey vardır. Kanımca daha sağlıklı olan yaklaşım bir an için İngilteredeki yasal durumu unutmak ve bizdeki yasaların bir şirketteki his-selerin icra konusu yapılmasına olanak verip vermediğini inceleyerek kendi yasalarımız çerçevesinde bir sonuca varmaktır. Yukarıda açıkladığım gibi yasalar böyle bir icraya izin vermektedir. Şirket hisselerinin icrasına ilişkin özel yasa ve tüzük maddeleri- yapılması arzu edilen iyi birşey olabilir. Çünkü bu durumda daha geniş bir düzenleme ile hakları etkilenebilecek diğer ortakların korunmaları daha iyi mümkün olacaktır. Fakat böyle maddeler olmaması kendiliğinden icranın yapılamayacağı anlamına gelmez. İn-gilterede uzun bir tarihi süreç içinde özel yasalarla genel yaslar birbirini tamamlayarak devam etmiştir. Özel yasaların yanısıra genel yasalar da şirket hisselerinin satışına olanak verecek şekilde kaleme alınmıştır. İngilterede Judgment Act. 1838 ve 1840- ile Emir 46'nın tüm ayrıntılarıyla Common Law ilkesi haline geldiği ve Kıbrısta da uygulanabileceği hatalı bir görüş olabilir. Ancak şirket hisselerinin icra konusu yapılması İngilterede uzun süreden beri devam eden bir uygulamadır. Dolayısıyle yasa madde-lerinin tüm ayrıntıları ile Common Law ilkesi haline geldiği kabul edilmese bile bu uygulamaya olanak veren genel bir ilkenin oluştuğunu söyleyebiliriz. Her halükârda İngilterede şirket hisselerinin satışına engel olacak bir Common Law ilkesi bulunmadığı a-çıktır. Bu görüşler kendi yasalarımızı yorumladığımız zaman vardığımız sonuçlara da uygun düşmektedir.

Yukarıdaki nedenlerle bir limited şirketteki hisselerin icra konusu yapılabileceği görüşündeyim. Ayrıca Mahkemenin takdir hakkını kullanarak satışta za-rar görebilecek diğer ortakları koruyacak şartlar koymasını uygun görürüm.

Yukarıdaki görüşler ışığında Sayın Metin A. Hakkının vardığı sonuca katılırım.


Metin A. Hakkı: Bu Mahkemeye başkanlık eden Sayın N. Ergin Salâhi'nin az önce okuduğu hükmü, önced-en okuma fırsatı bulmuştum. Olgular ile ilgili söylediklerine tamamen katılmaktayım. Zaten olgular ile ilgili olarak taraflar arasında da görüş ayrılığı olmadığı duruşmanın ta başında tebellür etmişti. Sayın Ergin Salâhi'nin Şirketler Yasasında bir boşluk -olduğu ve dolayısıyle Alt Mahkemenin yetkisini aşarak ilgili kararını, borçlunun ilgili şirketteki hisselerinin satışına matuf verirken, yanlış hareket ettiği ve yetkisini aştığı doğrultusundaki görüşü ile vardığı sonuca katılıyorum.

Bu başvuruda, sağlık-lı bir sonuca varabilmek için kanımca konu 2 açıdan incelenmelidir:

Hükümlü borcun tatmin olması amacıyle ilgili mevzuat açısından, bir başka deyişle Hukuk Muhakemeleri Usulü Yasası, Fasıl 6 açısından;

Şirketler ile ilgili mevzuat açısından yani Fasıl 11-3 açısından.

Yukarıdaki sıralamaya göre ilk açıdan başvuruya bakıldığında ilkin göze Fasıl 6'nın 16.ıncı maddesi çarpmaktadır. 16. madde anlamında hükümlü borçlunun ilgili şirketteki hisselerinin icradan muaf olmadığı tartışma konusu olmıyacak kadar sarih-tir.

Bir şirketteki hisselerin, isminde kayıtlı olan kişinin şahsi malı olduğu (personal property) sarihtir. Nitekim bir şirkete ait hisse senedi (share) Dictionary of English Law, Earl Jowitt, Cilt 2 (1959) sayfa 1629'da "share" sözcüğü aynen şu şekilde -izah edilmektedir:

"Shares in all companies which are within the Companies Act, 1948, are personal property......" (underline supplied)

Bunun ötesinde, Fasıl 6 dışında kalan icralar ile ilgili mevzuat, meselâ Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü incelendiğin-de; Alt Mahkemenin verdiği hükümlü borçluya ait hisse senetlerinin satışına matuf emrin herhangi bir mevzuata ters düşmediği görülmektedir.

Şirketleri ilgilendiren mevzuat açısından Şirketler Yasası altında kayıtlı bir şirketin hisse senetlerinin ne şeki-lde el değişebileceği konusu incelendiğinde ise bunun 2 türlü olabileceği görülmektedir, 1. tür ilgili hisse sahibinin kendi arzusu ile ismine kayıtlı olan hisseleri elden çıkarma yöntemidir ki burada örnek olarak hibe veya satış gösterilebilir. 2. tür ise- bir Yasanın uygulanması neticesi ve gerekirse ilgili hisse sahibinin rızası hilâfına el değişebileceği zamanlar, burada da misal olarak ilgili hisse sahibinin müflis (bankrupt) olduğu zamanlarda hisselerine rücu edilebildiği gösterilebilir. Mevzuatta geçe-n kelimelerle bunların ilk türüne "transfer" diğerine de "transmission" denilmektedir. Şirketler ile ilgili olarak bizim mevzuatın kökenini teşkil eden İngiltere'deki mevzuat ile İngiliz kanun kitapları incelendiğinde da aradaki fark sarihtir. Meselâ, Hals-bury's Laws of England, 4th ed., vol.7, paragraf 417, sayfa 230 konu ile ilgili olarak aynen şöyle denmektedir.

"In Table A, and in articles of association generally, the word 'transmission' is used in contradistinction to the word 'transfer'; the former -means transmission by operation of law, including devolution by death or bankruptcy, and the latter a transfer by the act of a member ........."

Bu başvuruya konu şirketin özel bir şirket (private company) olduğu tartışma konusu değildir. Böyle bir şirk-ette, şirketin hisse senetlerinin şirketin Ana Sözleşme ve Tüzüğüne (memorandum and Articles of Association) tabi olarak el değişmesinin bazı kısıtlamalara tabi olması normaldir ve şirketin hisselerinin satış yolu ile el değişmesi halinde mevcut hissedarla-rın satılacak olan hisse senetlerinin öncelikle satın alma opsiyonu olması da doğaldır. (Pre-emiton rights). Nitekim başvuru konusu şirkette böyle bir kısıtlama vardır. Şirketin Tüzüğünde var olan bu maddeler tüm hissedarları "inter se" bağladığı da Şirke-tler Yasasının kökeninde yatan eski bir prensiptir. (Bak: Wood v. Odessea Waterworks Co. (1889) 42 Ch. D. 636 at page 642 ve Fasıl 113 madde 21). Bizim Şirketler Yasası Fasıl 113'de, özel bir şirkette bir hükümlü borçlunun hisse senetlerinin icraya tabi tu-tulabileceği doğrultusunda bir madde olmamasına karşın, bunun mutlaka olmayacağını gösteren bir madde de yoktur.

Hükümlü Borçlu Müstedinin avukatı, duruşma esnasında teslim etmiştir ki İngilere'de bugün bir hükümlü borçlunun hisse senetlerine önce "charg-e" konup sonra hisse senetleri icra yolu ile satılabilmektedir. Nitekim konu ile ilgili olarak Palmer's Company Law by C.M. Schmitthoff, 24th edition, (1987) sayfa 643'de, paragraf 40-42'de aynen şöyle denmektedir:

"A judgment creditor of a shareholder ma-y apply to the court for an order charging the shares registered in the name of the debtor the purpose of such an order is the sebsequent sale of the shares............."

KKTC'de halen yürürlükte bulunan Bölüm 113 Şirketler Yasasının kökenini İngiltere'd-eki 1848 Companies Act teşkil etmektedir. Bilâhare İngiltere'de sözü edilen Yasanın meselâ 1967'de tadil edildiği de bir gerçektir, ancak İngiltere'nin tecrübelerinden bu meselede yararlanmamız veya yararlanmaya çalışmamız bence kaçınılmazdır. Nitekim 1976- Mahkemeler Yasamız bilhassa 38. maddesinde KKTC Mahkemelerinin uygulamakla yükümlü olduğu mevzuatı sıralarken bunu Ahkâmı Umumiye'yi (Common Law) da dahil etmiştir. Kanımca bu gerçekten hareketle ve KKTC'de gayrımenkullerin satışında uygulanan usulden yar-arlanılarak ve paralellik kurularak bu başvuruda, özellikle, Sayın Ergin Salâhi'nin vardığı sonucun tamamen tersine bir sonuca varılabilir. Bir garımenkul, hisseli olarak vatadaşların mal sahipliğinde ise ve o gayrımenkuldeki hissedarların biri hisselerini- satmak isterse, satış muamelesi ve satılacak hissenin fiyatı gayrımenkuldeki hissedarların bilgisine getirilir ve onların arzu etmeleri halinde aynı satış bedelini ödeyip ilgili gayrımenkulü öncelikle satın alma hakkına haiz olurlar.

Yukarıda belirtilen-ler muvacehesinde, bu başvuruya konu emirde, Alt Mahkemenin yetkisini aştığı ve dolayısıyle emrin iptal edilmesi gerektiği görüşünü benim paylaşmama olanak yoktur. Yine yukarıdakilerden esinlenerek bu başvuruyu hem hükümlü alacaklının menfaatlarını korumak- amacını güderek, hemde ilgili şirkette hükümlü borçlunun dışındaki hissedarların menfaatlarını korumak amacı ile Alt Mahkemenin verdiği satış kararını tadik ederek bu başvuruyu aşağıdaki şekilde meticelendirmeyi uygun gördüm.

1) Hükümlü borçlu Müstedini-n ilgili şirketteki hisse senetleri, isdar olunan ve halen icrası bu kararın neticesine dek durdurulan menkule writ'i sayesinde mevzuat, mutandis mutandis, uygulanarak satılmasını emretmeyi uygun görürüm.

2) Eğer mezkûr hisselere alıcı bulunur ve mezkûr- alıcı halen ilgili şirkette hissedar değil ise, ödediği para Mukayyidin nezinde kalacak ve ilgili şahıs veya birden fazla olmaları halinde, şahısların ismine, satın aldığı hisseler 7 gün zarfında kaydolunmayacaktır.

3) İlgili Kaza Mahkemesi Mukayyidi şi-rketin diğer hissedarlarını bu süre zarfında satıştan haberdar edecek ve onlar veya herhangi biri aynı satış bedelini ödemeleri halinde hisseleri öncelikle satın alma hakkına haiz olacaklardır. Durumun böyle tebellür etmesi halinde satışta, mevcut hissedar-lar dışında kişi ve kişilerin ödemiş oldukları para kendilerine Mukayyit tarafından iade edilecektir. Mevcut hissedarların şirketin tüzüğüne uygun olarak satın alma opsiyonlarını kullanmaları halinde ve 7 gün hitamında writ'in icrası neticesi hisseleri sat-ın alan ve şirkette halihazırda hissedar olmayan yeni alıcıların isim veya isimlerine satın aldıkları hisseler kayıt olunacaktır. Kanımca bu şekilde hükümlü borçlu dışındaki mevcut hissedarların yukarıda sözünü ettiğim "pre emtion" haları da korunmuş olaca-k ve hükümlü alacaklı da alacağını tahsil etme yoluna gidecektir.

4) Meselenin tüm ahval ve şeraitini göz önünde bulundurduktan sonra Müstedinin başvurusunun Alt Mahkemenin emrinin yukarıdaki şekilde tadil edilerek, reddedilmesi, başvuru masrafları hakkı-nda ise herhangi bir emir verilmemesi taraftarıyım.


N. Ergin Salâhi: Netice olarak müstedinin yapmış olduğu Certiorari ve Prohibition müracaatı N. Ergin Salahi'nin karşıoyu ve oyçokluğu ile reddedilir. İcra konusu olan writin Metin A. Hakkı'nın kararında- belirlenen ve çoğunluk kararı olan şartlara tabi olarak uygulanmasına emir verilir.




Masraflar hususunda herhangi ir emir verilmez.




(N. Ergin Salâhi) (Taner Erginel) (Metin A. Hakkı)
Yargıç - Yargıç Yargıç

7 Ocak 1993










16






Full & Egal Universal Law Academy