Yargıtay Aile Dairesi Numara 7/2011 Dava No 5/2012 Karar Tarihi 29.06.2012
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Aile Dairesi Numara 7/2011 Dava No 5/2012 Karar Tarihi 29.06.2012
Numara: 7/2011
Dava No: 5/2012
Taraflar: Sultan Aktaş n/d Sultan Mevlut ile Mehmet Aktaş arasında
Konu: Boşanma - Mal paylaşımı - Paylaşıma tabi mallar - Tazminat
Mahkeme: Yrg/aile
Karar Tarihi: 29.06.2012

-
D. 5/ 2012 Yargıtay/Aile/Hukuk 7/2011
(Lefkoşa Dava No: 241/2009)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Narin F. Şefik, Hüseyin Besimoğlu, Ahmet Kalkan.
İstinaf eden: Sultan Aktaş n/d Sultan Mevlüt, Ortaköy-Lefkoşa
- (Davacı)
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: Mehmet Aktaş, Ortaköy - Lefkoşa
(Davalı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Süleyman Dolmacı
Aleyhine ist-inaf edilen namına: Avukat Öner Şerifoğlu.


Lefkoşa Aile Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Bahar Saner'in 241/2009 sayılı davada 22.8.2011 tarihinde verdiği karara karşı, Davacı tarafından yapılan istinaftır.


-------------


H Ü K Ü M


Narin F. Şefik: Huzurumu-zdaki istinaf, Bidayet Mahkemesinin 22.8.2011 tarihli kararından yapılmıştır.

Davacı Davalı aleyhine ikame ettiği boşanma davasını 1/98 sayılı Aile Yasası'nın 24(6) maddesine dayandırmış, Davalı da mukabil talebi ile Davacıdan ayni madde altın-da boşanma talebinde bulunmuştur. Her iki taraf da birbirlerinden 100.000TL manevi tazminat talep etmişler, Davacı evlilik birliği içerisinde edinilen mal kapsamında 2 klima göstererek mal paylaşımında bunların 2/3 oranın kendisine verilmesini talep etmişt-ir. Davalı ise, evlilik süresince edinilen mallarla ilgili daha detaylı iddialarda bulunmuştur. Davalı evlilik birliği süresinde taşınmaz mal elde edildiğini ve bunu Davacının gizlemekte olduğunu, Ortaköy Lefkoşa'da D 3527 koçan numaralı dubleks hanenin D-avacı adına kayıtlı olduğunu, bu malın paylaşıma dahil taşınmaz olduğunu ve taraflar arasında 1/2 oranda paylaştırılması gerektiğini, taşınmazın değerinin 100,000 Sterlin olduğunu; yine Lefkoşa'da Kızılbaş Mahallesinde, Pafta No.21 Ada No: C, Pafta No: XXI-, Harita No: 30.W.2, ve Parsel 981 üzerindeki dairenin Davacı adına kayıtlı olduğunu, bunun da paylaşıma dahil taşınmaz mal olduğunu, piyasa değerinin 55,000 Sterlin olduğunu ve bunun da 1/2 oranında taraflar arasında paylaştırılması gerektiğini iddia etmi-ştir. Davalı ayrıca, evlilik birliğine götürdüğü beyaz eşya olarak tanımlanan eşyalarla yatak odası takımını ve mücevherlerin şahsi eşyası niteliğinde olduklarını ve bunların kendisine verilmesi gerektiğini iddia etmiş ve bunların değerini 4366 TL ve 4310- Türk Lirası, takıların değerini ise 6750 TL'sı olarak belirtmiştir. Davalı yine Davacının babasının Alsancak'taki bir arazisine mevcut su kuyusu veya bahçenin tamir ve bakımında kullanılmak üzere Asbank Ltd'den şahsen 14,000 Sterlin borçlandığını, bu hesa-pta Aralık 2009 itibarıyla 11,900 Sterlin bakiye borç bulunduğunu, bu borca Davacı ve babasının kefil girdiklerini ve C 3244 koçan numaralı malın da banka lehine ipotek verildiğini, bu borcun evlilik birliğinin mal varlığına dahil olduğunu ve 2/3 kısmının -Davacı tarafından ödenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Yine Davalı, Davacı ile babası adına Asbank Ltd. de 1030193335 numaralı hesaba kendisinin 10,360 Sterlin yatırdığını, Davacı ve/veya babasının bu hesabı kapatarak yine müşterek bir hesap açtıklarını v-e Davalı tarafından yatırılan 10,360 Sterline sahiplendiklerini, bu meblağın Davacı tarafından Davalıya ödenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı yine Davacı ile babası adına Asbank Ltd.de 1031095061 numaralı hesaba 13 Kasım 2008 tarihinde 10.000TL'sı y-atırımda bulunduğunu, bu hesabı Davacı ve/veya babasının kapatarak yine müşterek bir hesap açtıklarını ve Davalı tarafından yatırılan 10.000TL'sına sahip çıktıklarını, bu meblağın da Davacı tarafından Davalıya ödenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı, -Davacı ile babası adına Asbank Ltd.de "ve/veya" nitelikli bir hesap olarak 1031192500 numaralı bir euro hesabı bulunduğunu, bu hesabın Davacının babası tarafından kapatılarak paranın Davacının babası adına açılan bir başka hesaba transfer edildiğini, bu şe-kilde evlilik birliğine ait mal varlığının kaçırıldığını, 19 Ağustos 2008 tarihi itibarıyla hesapta bulunan 37,274.25 euro meblağın en az 1/2 oranının Davacıya ait olduğu için paylaşıma tabi olduğunu ileri sürmüştür.

Davacı koçan No. D 3527 kayıtl-ı dairenin Davacı tarafından karşılıksız elde edilen bir mal olduğunu, Lefkoşa'da Kızılbaş Mahallesinde Parsel 981 üzerindeki malın Davacının babası tarafından satın alındığını, ve bunu kızına bağış verdiğini bu nedenle bu malın paylaşıma tabi olmadığını i-leri sürmüştür. Banka hesaplarının boşanma davasının ikame tarihinden önce Davacının babası tarafından kapatıldığını bu durumda bu hesaplardaki meblağların paylaşıma dahil edilmemesi gerektiğini ileri sürmüştür.

Bidayet Mahkemesi kararında taraflar a-rasındaki ailevi ilişkilerin birlikte yaşamı çekilmez ve olanaksız bir hale koyacak kadar önemli surette gerginleştiğinden, tarafların 1/98 sayılı Aile Yasası'nın 24(6) maddesi altında boşanmalarına; Davalının Davacıya 3000TL manevi tazminat ödemesine; Lef-koşa- Ortaköy'de kain D 3527 numaralı koçan tahtında kayıtlı taşınmaz malın Davacının kişisel malı olduğuna; banka hesaplarındaki meblağlar nedeniyle Davacının Davalıya 5180 Sterlin ve 2660 euro ödemesine; 1 adet 24'lük ve 1 adet 9'luk klimanın, 1 adet 74- ekran Hitachi marka Tv'nin, tv sehpasının ve koltuk takımının Davacı'da, 1 adet 52 ekran tv, Beko marka bulaşık makinesi, Beko marka çamaşır makinesi, Hitachi marka buzdolabının ve yatak odası takımının Davalı'da kalmak suretiyle menkul mal paylaşımının y-apılmasına hüküm ve emir vermiştir.
İstinaf Eden, bu karardan 4 istinaf sebebi ile istinaf etmiştir. İstinaf sebepleri aynen şöyledir:

Muhterem Bidayet Mahkemesi tarafların boşanmalarına karar verirken, Davalıyı tek kusurlu ve kabahatli taraf bulmu-ş, Davacı lehine karar üretmiştir. Buna bağlı olarak da Davalının, Davacıya tazminat ödemesine emir vermiştir. Ancak, Davacının tazminat talebine mesnet teşkil eden iddialarını yeterince ve/veya gerektiği şekilde nazara almamış ve Davalının Davacıya 3.000T-L tazminat ödemesine hükmetmekle ve/veya daha fazla bir miktara hükmetmemekle hatalı hareket etmiştir.
Muhterem Bidayet Mahkemesi, Davacı ve babasının ve/veya mevcut Sterlin hesabına yapılan 10.360 Sterlinlik yatırım makbuzunun Davalı adına kesilmiş olması-nı ve/veya 10.360 Sterlinin Davalı tarafından, Davacı ve babası adına ait hesaba yatırılmış olması "aile birliğinin parasıdır" şeklinde yorumlamakla ve/veya Davacı ve Davalının birikimi olarak kabul etmekle hatalı hareket etmiştir. Ayni dönemde Davalının b-ankaya borcu olduğu o dönemde ve o dönem öncesindeki tarafların geliri ve/veya böyle bir tasarrufu yapıp yapamayacaklarını incelemeksizin ve/veya yeterince incelemeksizin karar vermekle hatalı hareket etmiştir.
Muhterem Bidayet Mahkemesi, Davacı ve babasın-a ait ve/veya euro hesabında bazı yatırımların kimin tarafından yapıldığının belli olmamasını, faraziyeden hareketle Davacı veya Davalının yatırmış olabileceğini kabul edip, yatırımcısı belirsiz yatırımların 5.300 euro olduğunu söyleyip, bunun 2.650 eurosu-nu Davacının Davalıya ödemesini emretmekle hatalı hareket etmiştir.
Muhterem Bidayet Mahkemesi, Davacının Davalıya 10.360 Stg 5.180 Stg.'sini ve 5.300 euronun 2.650 eurosunu ödemesine hükmetmekle ve/veya bu paraların paylaşıma tabi paralar olduğuna hükmetm-ekle yanlış karar vermiş ve/veya hatalı hareket etmiştir.

Davalı tarafından 23 Kasım 2011 tarihinde mukabil istinaf dosyalanmıştır. Mukabil istinafı ile Davalı 7 istinaf
sebebi ileri sürmüş olmakla beraber istinafın dinlenmesinde mukabil istinaf sebepl-erinden sadece 3 tanesi üzerinde durmuştur. Bu istinaf sebepleri aynen şöyledir:

......
......
Mahkeme, 1/98 sayılı Yasanın 30(2) A maddesini yanlış yorumlamış ve buna bağlı olarak hatalı uygulamıştır.
Mahkeme, Davacıdaki ruhsal çöküntü iddialarını kiş-iliğine
yapılmış bir zarar olarak değerlendirip 3.000TL tazminata
hükmetmekle hata yaptı.
Mahkemenin D 3527 Koçan numaralı taşınmazın Davacının kişisel malı olduğu ve/veya paylaşıma dahil olmadığı yönündeki bulgusu hatalıdır. Çünkü; evlilik akdinde-n sonra yazılı mukavele ile alınan taşınmazın paylaşıma dahil olduğu yasal bir karine teşkil etmekte olup, Davacı tarafın baba ve/veya 3. kişi tarafından çekle yapıldığı iddia edilen ödemeleri Mahkemeye sunması ve/veya Davacının babasının Mahkemeye celbedi-lerek şahadet sunması gerekirdi. Davacının ailesinin karşı çıktığı 19.07.2004 tarihinde gerçekleşen evlilik akdinden (5) ay sonra, 25.12.2004 tarihli yazılı akitle gerçekleşen ve mukavelede Davacının alıcı görüldüğü bir mal alımına ilişkin ödemenin sözlü ş-ahadetle bertaraf edilmesi hukuka aykırıdır.
Mahkemenin, Davalının Asbank Ltd.den yapılan 14.000 Stg. borçlanmanın Davalıya ait şahsi bir borç olduğuna ve paylaşıma tabi tutulamayacağına ilişkin bulgusu hatalıdır ve/veya yasal dayanaktan yoksundur ve/veya -huzurundaki şahadetle bağdaşmamaktadır.

................................................

Diğer mukabil istinaf nedenleri ile ilgili herhangi bir iddia ileri sürülmüş değildir.

İstinafın dinlenmesi esnasında, Davacı istinaf nedenlerini 2 başlık- altında toplamıştır. Bir başlık altında tazminat konusunu, diğer başlık altında ise, banka hesaplarını irdelemiştir.

İlk önce mal paylaşımı başlığı altında sunulan istinaf sebebini incelemeyi uygun görürüz. Mal paylaşımı başlığı altında Aleyhine İ-stinaf Edilenin banka hesapları ve taşınmaz mallar ile ilgili iddiaları ayrı ayrı tezekkür edilmelidir.

İstinaf Eden, Asbank Ltd.deki Davacı ve babası adına müşterek hesapların 21 Ocak 2009 tarihinde kapatıldığını, taraflar arasında boşanma davasın-ın ise 28 Ekim 2009 tarihinde açıldığını, hesapların Davacı tarafından değil, Davacının babası yani davaya taraf olmayan biri tarafından kapatıldığını, 1/98 sayılı Yasanın 26. maddesi altında bir malın paylaşıma tabi olabilmesi için o malın boşanma davası -ikame edildiği tarihte mevcut olması gerektiğini, ancak 26. maddenin 5. fıkrasında ifade edilen terk ve yasal ayrılık durumunun söz konusu olması halinde tarafların ayrı yaşadığı süre içerisinde iki tanık huzurunda ve yazılı onay olmadan elden çıkarılan m-alların mahkeme tarafından paylaşımda dikkate alınması gerektiğini, bu davada terk iddiası olmadığı gibi, mahkeme tarafından verilen bir yasal ayrılık kararı da olmadığını, bu nedenle, 5. fıkranın geçerliliği olmadığını, paylaşıma tabi olacak malın davanın- ikame edildiği tarihte mevcut olması gerektiğini, en kötü ihtimalle Davalının evden ayrıldığı tarihte malların mevcut olması gerektiğini, Davalının şahadet ve istintakında evden ayrılma tarihinin hesapların kapatıldığı 21 Ocak 2009 tarihinden çok sonra o-lduğunun görüldüğünü, bu nedenle banka hesaplarının paylaşıma tabii olmamaları gerektiğini iddia etmiştir. İstinaf Eden ayrıca, bu hesaplar kapatıldıktan sonra, hesaplara konu meblağların Davacı adına bir hesaba gitmediğini, ve paraların Davacının babasına- ait yeni hesaplara gittiğini, bu nedenle de banka hesaplarına konu paraların paylaşıma tabi olamayacağını iddia etmiştir. Asbank'taki Sterlin hesabına Davalının 10,360 Sterlin'i yatırmış olmasının bu paranın paylaşıma tabi mal olmasını gerektirmediğini, -bu paranın Davacı ve Davalıya ait bir para olması halinde, Davacının ve Davalının bankada ayrı hesapları mevcutken bu paranın Davacı ve babasının müşterek hesabına Davalı tarafından fiziken yatırılmış olmasının bu paranın Davalıya ait bir para olarak kabul- edilmesini gerektirmediğini ileri sürmüştür. İstinaf Eden euro hesabına yatırılan meblağın muhtemelen aile birliği içerisinde yatırıldığı bulgusuna istinaden paylaşıma tabi mal olarak addedilmesinin yasal olarak imkansız olduğunu ileri sürmüştür. Herhalü-kârda Davacı ve Davalının şahadet ve istintaklarında ortaya çıkan gelirleri göz önünde tutulduğunda Sterlin ve Euro hesaplarına yatırılan miktarları Davacı ve Davalının kazançlarından biriktirerek yatırmalarının mümkün olmadığının kabul edilmesi gerektiğin-i, Davacı ve Davalının birikim yapacak maddi olanakları olmadığının, bilakis borçları bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

Aleyhine İstinaf Edilen banka hesapları konusunda Bidayet Mahkemesinin 10,360 Sterlin ve Euro hesabı ile ilgi-li bulgularının doğru olduğunu ileri sürmüştür.

Mukabil istinaf altında, Aleyhine İstinaf Edilen Davacı adına kayıtlı D 3527 koçan numaralı taşınmaz malı Bidayet Mahkemesinin Davacının kişisel malı olarak kabul etmesinin yanlış olduğunu, yasanın 26.- maddesinin 9. bendinde kişisel malın ne olduğunun izah edildiğini, D 3527 koçan ile kayıtlı konutu Davacının karşılıksız almadığını, konutu satın alırken Davacının bir satış mukavelesi imzaladığını, ve satış mukavelesinde satış bedeline tuta ödemelerin Da-vacı tarafından yapıldığının görüldüğünü, sözlü şahadetle bu ödemelerin Davacı değil, Davacının babası tarafından yapıldığının ileri sürülerek yazılı mukavelenin şartlarının değiştirilemeyeceğini, bu nedenle, emare satış mukavelesi tahtında satış bedelini -Davacının evlilik süresi içerisinde ödediğinin kabul edilerek bu konutun paylaşıma tabi mal olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Devamla, Aleyhine İstinaf Edilen, Davalının bankadan Davacının babası için 14,000 Sterlin borçlandığını, bu borcu- Davacının babası için aldığını, bu hususun bu borca Davacı ve babasının kefil olması ve ipotek mal vermiş olmalarından belli olduğunu, Bidayet Mahkemesinin bu borcu Davalının şahsi borcu kabul etmekle ve paylaşıma tabi dahil etmemekle hata yaptığını ileri- sürmüştür.

İstinaf Eden, bir malın evlilik süresi içerisinde edinilmiş olabilmesi için Aile Yasası maksatları açısından eşlerin birlikte emek ve katkısının gerektiğini, mahkeme huzurundaki şahadette Davacı ve Davalının satış sözleşmesi tahtında öde-nen meblağları ödeyecek maddi güçleri olmadığını ileri sürmüştür.

14,000 Sterlin olarak Asbank Ltd.den alınan borç para konusunda ise, İstinaf Eden Davalının bu parayı Davacının babasına verdiğini iddia ettiğini, yani parayı Davacıya verdiğini söylem-ediğini, bu durumda, bu borcun paylaşıma dahil edilmesinin mümkün olmadığını, Davalının kişisel borcu olarak kabul edilmesinin doğru olduğunu ileri sürmüştür.

Paylaşıma tabi mal konusunda 1/98 sayılı Aile Yasası'nın 26. maddesinin uygulanması gerekir. 26-. madde bu davayı ilgilendirdiği oranda aynen şöyledir.

"26. Mahkeme, bu Yasanın 24'üncü maddesi uyarınca bir
boşanma kararı verirken tarafların mal bölüşümü
hususunda anlaşmaya varmamaları halinde aşağıdaki
fıkralar uyarınca mal paylaşımına ilişkin ka-rar verir:

Evlilik süresince edinilmiş olup da taraflardan
birisinin veya müştereken ikisinin adlarında,
yurt içinde veya yurt dışında kayıtlı bulunan
veya eşlerin kullanımında olup da eşler arasında
aidiyeti- belli olmayan tüm taşınır ve taşınmaz
mallar ile, bono, hisse senedi, elde veya
bankalarda mevcut nakit paralar, işinden
kazandıkları, sosyal güvenlik ve sosyal yardım
kurum ve kuruluşlarının veya pe-rsonele yardım
amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı
ödemeler, çalışma gücünün kaybı dolayısıyla
ödenen tazminatlar, kendi kişisel mallarının
gelirleri, edinilmiş mal yerine ikame edilen
- değerler veya diğer gelir aşağıda öngörülen
kıstaslar göz önünde bulundurularak hakkaniyete
uygun şekilde taraflar arasında paylaştırılır.

Ancak taraflar arasında yapılan paylaşımda
bir tarafa düş-en pay,paylaşıma konu mal varlığının
toplam değerinin 2/3'ünden fazla olamaz.
Tarafların mevcut geliri, kazanım kapasitesi, mülk ve maddi kaynakları ve yakın gelecekte elde edebilecekleri maddi menfaatleri;
Tarafların yakın gelecekte ortaya çıkabilec-ek maddi ihtiyaçları, yükümlülükleri ve sorumlulukları;
Evlilik Birliğinin boşanmadan önceki yaşam standardı;
(Ç) Tarafların evlilik süresince evlilik
birliğinin veya evlilik sona erdikten sonra
ailenin refahı için yaptıkları veya
yapaca-kları ev işleri ve çocuk bakımı gibi
hizmetler de dahil katkılar;
Tarafların fiziksel ve ruhsal sağlığı;
(E) Tarafların yaşı ve evliliğin süresi;
(F) Çocukların maddi ihtiyaçları;
(G) Çocukların geliri, kazanım kapasitesi,
mülki-yet ve diğer maddi kaynakları;
(Ğ) Çocukların fiziksel ve ruhsal yetersizliği;
(H) Evlilik esnasında çocukların içinde bulunduğu
durum ve tarafların çocukların eğitimi ve
tahsili için nasıl bir beklenti içinde
oldukları;
(I) Tarafların- yukarıdaki (F), (G), (Ğ) ve
(H) bentlerinde belirtilenlere ilişkin
beklentileri;
(İ) Paylaşıma konu malvarlığının edinilmesinde
tarafların kişisel mallarının getirisinin
katkı payı;
Mahkemenin bu madde a-maçları için dikkate
almayı uygun göreceği başka herhangi bir
kıstas.

Boşanma davası açıldığı tarihte, davanın
işitilmesine başlanmazdan önce taraflar,
yukarıdaki (1)'inci fıkrada öngörülen paylaşıma
konu mal varlıklarının -liste halinde dökümünü ve
kayıt belgelerinin ve/veya sahipliliği kanıtlayan
belgelerin suretlerini mahkemeye dosyalamak
zorundadırlar. Mal beyanı yukarıdaki koşullara
uygun yapılmadığı sürece davanın duruşmasına
geçilemez.
-
Yukarıdaki belgelerin zamanında sunulmaması
ve/veya yanıltıcı belgelerin sunulduğu kanısına
taraflardan birisi tarafından varılması halinde,
ilgili tarafın müracaatı üzerine mahkemen-in
vereceği emre uygun olarak banka, şirket ve/veya
diğer yetkili makamlar, kişilerin hesap veya mal
varlıkları hakkındaki belge ve bilgileri mahkemeye
sunmak veya bildirmek zorundadırlar.
- ..........................................

(A) Mal paylaşımına dahil olan mal varlıklarının
değerlendirilmesinde kişisel mallar paylaşıma
dahil edilmez.


Ancak bu tür taşınır ve taşınmaz mal
- varlıkları üzerinde evlilik birliği süresince
yapılan yatırımlar ve bu mal varlıkları
üzerinden elde edilen kazançlar paylaşıma
dahil edilir.

...........................................-......

"(5) Terk veya yasal ayrılık durumunda tarafların
ayrı yaşadığı süre içinde karşı tarafın iki
tanık huzurunda verilmiş yazılı onayı olmadan
elden çıkarılan paylaşıma dahil mal varlıkları
paylaşımda mahkem-e tarafından dikkate alınır.
Bu mal varlıklarının değerlendirilmesinde
söz konusu malın elden çıkarıldığı tarihteki
dolar bazındaki değeri dikkate alınır."
.............................................

"(9) Bu ma-dde amaçları bakımından,
"Kişisel Mal",
Eşlerden birinin sadece kişisel kullanımına yarayan eşyayı,
Aile birliğinin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla veya herhangi bir şekilde karşılıksız olarak elde e-ttiği malları,
Manevi tazminat alacaklarını,
(Ç) Kişisel malların yerine ikame edilen malları
anlatır."

Bu davayı ilgilendirdiği nisbette madde 26'nın 1. fıkrası paylaşıma tabi olacak taşınmaz mal ile bankalarda mevcut nakit paralar dahil taşınır mallar-ın veya edinilmiş mal yerine ikame edilen değerlerin a) evlilik süresince edinilmiş olması, b) eşlerden birisinin veya müştereken ikisinin adlarında kayıtlı olması veya aidiyeti belli değilse eşlerin kullanımında olması gerekir.

1/98 sayılı Aile Yasası-nda edinilmiş mal evlilik süresi içerisinde taraflarca müştereken veya ayrı ayrı edinilen maldır. Dolayısıyla evlilik müessesesi kurulduktan sonra, taraflar mal edindikleri takdirde, edinilen malın Aile Yasası kapsamında edinilmiş mal olduğunu ve boşanma h-alinde mal paylaşımına tabi olduğunu kabul etmek gerekir. Bu durumda evlilik süresi içerisinde edinilen tüm mallar aksi iddia edilmediği takdirde madde 26 (1) altında edinilmiş mal kabul edilmelidir. Bir tarafın evlilik süresi içerisinde edinilen bir malın- kişisel malı olduğunu iddia etmesi halinde o tarafın 26 (9)'da yer alan şartların tatmin edildiğini kanıtlaması gerekecektir.

Kişisel malın tanımını yapan 9. fıkranın B bendi, sair şeyler yanında, evlilik süresi içerisinde bir eşin herhangi bir şeki-lde karşılıksız olarak elde ettiği malların kişisel mal olduğunu kabul etmektedir. Karşılıksız kelimesinin tanımı yasada yer almamaktadır. Karşılıksız olarak bir malın edinilebilmesi için o mal için bir bedel verilmemesi gerekir. Bu bedel para olabileceğ-i gibi emek de olabilir. Bir malı karşılık vermeden aldığını iddia eden kişi o mal ile ilgili herhangi bir ödeme yapmadığı gibi karşılığında herhangi bir değer vermediğini kanıtlaması gerekir.

Yasanın 26. maddesinde paylaşıma konu malın, evlilik süresince- edinilmiş olması ve taraflardan birisinin adında bulunması gerekir. 26. maddenin 1. fıkrası paylaşıma tabi malların davanın ikame tarihinde tarafların adında bulunması şartını ihtiva etmemekle birlikte, 26. maddenin 5. fıkrası altında terk veya yasal ayrı-lık durumunda bir malın ayrı yaşanmaya başlandıktan sonra elden çıkarılması halinde elden çıkarılan malın paylaşıma dahil kabul edilmesi ve 6. fıkrada boşanma davasının ikamesinden sonra paylaşıma tabi bir malın ancak mahkeme izni ile satılabilmesi, hibe -edilmesi, devredilmesi, veya ipotek verilebilmesi madde 26(1) maksatları açısından mal paylaşımı için esas alınacak tarihin boşanma davasının ikame edildiği tarih olduğu kabul edilmelidir.

Boşanma davasının ikame edildiği tarihten önce, yasanın 26 -(5) fıkrasında belirtilen durum haricinde, eşlerden biri tarafından elden çıkarılan bir taşınmaz veya taşınır malın mal paylaşımı neticesinden diğer eşi mahrum etmek gayesiyle devredildiği veya elden çıkarıldığı iddiası gündeme geldiği takdirde bu iddia a-yrı bir hukuk davasına konu edilebilir.

Bu dava maksatları için mal paylaşımına tabi olacak malların boşanma davasının ikame tarihinde tarafların adlarına kayıtlı olan mallar olduğu, farklı bir argüman ileri sürülmediğinden, kabul edilmelidi-r.

Banka hesapları ile ilgili iddialara bakıldığı zaman, istinafa konu davanın ikame edildiği 28.10.2009 tarihinde, Bidayet Mahkemesi tarafından paylaşıma tabi kabul edilen banka hesapları tümü ile kapatıldığı görülür. Emare 4 olarak ekstresi ibraz -edilen Sterlin hesabı 13.11.2008'de kapatılmış, Emare 5 olarak ekstresi ibraz edilen Türk Lirası hesabı 21.1.2009'da kapatılmış, Emare 6 olarak ekstresi ibraz edilen Euro hesabı ise 19.8.2008'de kapatılmıştır.

Boşanma davasının ikamesinden önce, İsti-naf Eden/Davacı tarafından değil de 3. bir kişi olan davacının babası tarafından kapatılan bu hesapların madde 26(1) altında tezekkür edilmesi mümkün değildir. Bidayet Mahkemesi bu banka hesaplarında bazı yatırımları, evlilik süresince yatırıldığı cihetle,- paylaşıma tabi kabul etmiştir. Bu banka hesaplarının açılışında bu hesaplardaki birikimlerin Davacı ve/veya Davalı tarafından yatırıldığı doğrultusunda Bidayet Mahkemesi huzurunda herhangi bir şahadet yoktu. Bu hesapların Davacının babası tarafından Dava-cının babası ve Davacı adına açıldığı ve evlilik süresince bu hesaplara para yatırıldığı Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadette yer almıştır. Bu yatırımlardan euro hesabına yapılan yatırımların kimin tarafından yatırıldığı belli olmadığından Bidayet Mahk-emesi bu yatırımların evlilik birliği içerisinde yapılmış olduğunun kabul edilmesi gerektiğini kabul etmiştir. Bidayet Mahkemesi emare 4 sterlin hesap ekstresinde 13.11.2008 tarihinde nakit yatırım olarak görülen 10,360 Stg.nin Davalı tarafından hesaba yat-ırıldığı doğrultusundaki şahadet neticesinde, bu meblağın paylaşıma tabi olduğunu kabul etmişir.

Bir hesabın Davacı ve Davalı adına müşterek bir hesap olması halinde böyle bir hesaba yapılan bir yatırım Davacı ve Davalının kabul edilmelidir. Davacı v-e babası adına olan hesaba yatırılan para hesap sahiplerinin yani Davacı ve babasının olur. Davacının hesap sahiplerinden biri olması nedeniyle, böyle bir hesaba evlilik süresince yapılan yatırımların edinilmiş mal kapsamında tezekkür edilmesi ve hesabın- Davacıya ait kısmının paylaşıma tabi tutulması mümkündür.

Evli bir kişinin 3. bir şahısla müşterek hesabı olması ve böyle bir hesaba evlilik birliği süresi içerisinde para yatırılması halinde hesap sahibi eşe ait olan kısım, edinilmiş mal kabul ed-ilip paylaşıma tabi tutulur, meğer ki bu yatırımın o kişinin kişisel malı olduğu iddia edilsin ve kanıtlansın. Huzurumuzdaki istinafta Bidayet Mahkemesi ,Davacı ve babasının müşterek Sterlin, Euro ve Türk Lirası hesaplarına, kim tarafından yatırıldığı bel-irlenmeyen yatırımları, sırf Davacı ve Davalının evlilik süresi içerisinde yatırıldı diye, veya sterlin hesabına yatırılan 10,360 Stg, sırf Davalı tarafından yatırıldı diye, paylaşıma tabi kabul ederek Davacının Davalıya bu hesaplar nedeniyle, ödeme yapmas-ı gerektiğine karar vermiştir. Bu hesapların boşanma davasının ikamesinden önce kapatıldığı ve konu hesapların hile veya eşi paylaşımdan mahrum bırakmak niyeti ile kapatıldığı ileri sürülmediğinden, Bidayet Mahkemesi banka hesaplarındaki birikimlerin mal p-aylaşımına tabi olduğunu kabul etmekle, hata yapmıştır.

Mukabil istinaf nedenleri altında Davalı 14,000 Sterlini Asbank'tan borçlandığını ancak bu parayı Davacının babasının menfaatları için borçlandığını, bu nedenle bu borcun da paylaşıma tabi olm-ası gerektiğini ileri sürmüştür. Bu borçlanma işleminin Davalı ve Davacının babası arasında bir işlem olduğunu Davalı kendisi ileri sürmektedir. Davalı bu parayı Davacıya verdiğini iddia etmemektedir. Dolayısıyla bu borcun Davalının kişisel bir meselesi o-lduğu ve Davacı ve Davalı arasında bir mesele olmadığı kabul edilmelidir. Bu nedenle Bidayet Mahkemesinin bu borcu Davalının şahsi borcu olduğuna dair bulgu yapmakla hata yaptığı söylenemez.

Mukabil istinaf altında Aleyhine İstinaf Edilen Emare 2 söz-leşmede bilahare D3527 olarak kayıtlı edilen malın Davacı tarafından evlilik süresi içerisinde Şenol Özılgaz'dan satın alındığını ve Davacının satış mukavelesini alıcı sıfatı ile imzaladığını, satış sözleşmesine göre alıcı sıfatı ile Davacının mukavelenin -imzalandığı tarihte satıcıya 25,000Stg. ödediğini, bakiye satış bedelini ise ayda 1000Stg. taksitlerle ödemeyi deruhte ettiğini, satış bedeli tümü ile ödendikten sonra malın Davacı adına kayıt edildiğini, Emare 2 satış sözleşmesine bakıldığı zaman, sözleşm-eye istinaden satıcıya ödeme yapan kişinin Davacı olduğunun görüldüğünü ifade etmiştir.

Emare 2 sözleşmenin satıcı sıfatı ile Şenol Özılgaz, alıcı sıfatı ile Davacı arasında imzalanan bir akit olduğunu, bu akit altında birbirlerine karşı sorumlu kişileri-n Şenol Özılgaz ve Davacı olduğunu, satıcıya ödeme mükellefiyeti altında olan yine alıcı yani Davacının olduğunu, sözleşme altında ödeme yapılmadığı takdirde, satıcının yegane muhatabı ve dava edeceği kişinin Davacı olacağını akitler ile ilgili mevzuatta -yer alan bu prensiplerin mal paylaşımı maksatları için Aile Yasası bakımından da aynen kabul görmesi gerektiğini, sözleşmede yer alan hususların sözlü şahadetle değiştirilemeyeceğini, iddia etmektedir.

İstinaf Eden, Emare 2 sözleşme ile Davacının sat-ın aldığı D3527 kayıt nolu daire için 25,000 Sterlin'lik ödemenin Davacı tarafından yapıldığı sözleşmede yer almakla beraber, gerek sözleşmede yer alan 25,000 Sterlin'nin gerekse bakiye satış bedelinin tümü ile Davacının babası tarafından ödendiğini, Dava-cı ve Davalının ödemeye herhangi bir katkıları olmadığını, Aile Yasası tahtında mal paylaşımında eşlerin emek ve katkılarının olmamasının o malı kişisel mal yaptığını ve mal paylaşımına tabi tutmadığını ileri sürmüştür.

Evlilik süresi içerisinde satış- sözleşmesi ile eşlerden bir tanesi tarafından satın alınan bir mal, edinilmiş mal olarak kabul edilmelidir. Ancak bir eşin satın aldığı malın satış bedelinin kendisi tarafından ödenmediğini, malı karşılıksız aldığını veya malın kendisine hibe edildiğini, -dolayısıyla malın kişisel malı olduğunu iddia etmesi halinde bu şahadetin Bidayet Mahkemesi tarafından irdelenmesi, malın kişisel mal olduğunun kabul edilmesi halinde malın paylaşımına tabi tutulmaması, aksi takdirde malın edinilmiş mal olarak paylaşıma ko-nu edilmesi gerekir. Emare 2 satış sözleşmesi ile Davacı tarafından satın alınan D 3527 koçanlı dairenin edinilmiş mal kabul edilmesi gerekir. Dairenin satış bedelinin Davacı değil de Davacının babası tarafından ödendiğinin iddiası üzerine, bu konudaki şah-adetin incelenmesi gerekir.

Satış bedelinin 3. bir kişi tarafından ödendiğinin kabul edilmesi sözleşmenin hükümlerinin sözlü şahadetle değiştirilmesi sonucunu getirmemektedir. Sözleşmenin içeriği akitler mevzuatı altında Davacı ve satıcıyı bağlamakt-adır.
Alıcı görülen eşin yerine eşlerin dışında bir kişinin, yani alıcı görülen eşin babasının veya akrabasının satış bedelini ödediği doğrultusunda, güvenilir şahadet sunulması halinde, Aile Mahkemesi ödemelerin alıcı görülen kişi dışında birisi tarafınd-an yapıldığını kabul etmesi mümkündür. Böyle bir durumda paylaşıma dahil olacak değerden 3. şahsın katkısı indirilmeli ve paylaşıma tabi değer ona göre belirlenip eşlerin katkıları oranında paylaştırılmalıdır.
Aile Yasası için önem arzeden husus, malın ed-inilmesinde tarafların herhangi birinin veya ikisinin o malın edinilmesinde bir katkılarının olup olmadığıdır. Bu katkı para ile olabileceği gibi, emek ile de olabilir.

Emare 2 sözleşmeye rağmen, Davacı, bu dairenin satış bedelini babasının ödediğini ve- dairenin kişisel malı olduğunu ileri sürmüştür. Davacı ve daireyi satan kişi olan Şenol Özılgaz da bu doğrultuda şahadet vermişlerdir. Davalı ise satış bedeli ödemelerine kendi ailesinin ve kendisinin de katkısı olduğunu, dairenin satış bedeline tuta kay-ınpederine veya Davacıya para verdiğini ve Şenol Özılgaz'a bu şartlarda ödeme yapıldığını iddia etmiştir. Ancak Davalı bu iddiasını destekleyecek güvenilir herhangi bir veri sunamamıştır. Davalı hangi taksiti veya bu şekilde Davacıya veya babasına ne kadar- para ödediğini dahi iddia etmemiş, genel bir iddiadan fazlasını yapmamıştır.

Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadet neticesinde bu malın Şenol Özılgaz'dan Davacıya intikali sürecinde Davacının herhangi bir ödeme yapmadığını, bu malın edinilmesinde em-eği olmadığını, satış bedelinin bir tamam babası tarafından ödendiğini, bu durumda, D 3527 kayıtlı malın madde 26 (9) (B)'ye girdiğini ve Davacının kişisel malı olduğunu, dolayısıyla paylaşıma tabi olmayacağını kabul ederek bulgu yapmıştır.

Bidayet- Mahkemesi Davacı ve Şenol Özılgaz'ın şahadetlerine inanmış, Davalının dairenin satın alınmasındaki katkı iddiasını ise kabul etmemiştir. Davacı Emare 2 sözleşmede peşin ödenen 25,000 Sterlin'i babasının ödediğini ileri sürmüş, Şenol Özılgaz'da bu meblağın- Davacının babasının çeki ile ödendiğini kabul etmiştir. Bu ödemede kullanılan çek veya Şenol Özılgaz'ın ödendiğini gösteren bir banka dekontu emare olarak ibraz edilmiş değildir. Diğer taraftan Emare 2 sözleşmenin 3. maddesi açıkça 25,000 Sterlin'nin Dav-acı tarafından Şenol Özılgaz'a ödendiğini ifade etmektedir. Davacının imzasının taşıyan Emare 2 sözleşmede Davacı 25,000 Sterlin'i Şenol Özılgaz'a kendisinin ödediğini kabul etmesine karşı, Şenol Özılgaz'a yapılan ödemenin gerçekten kendisi değil de babası- tarafından yapıldığını göstermek için hiçbir çek veya banka evrağı ibraz etmeyerek, sadece kendisinin ve Şenol Özılgaz'ın sözlü şahadetleri ile sözleşmede belirtilen ifadeden farklı bir ödeme şeklini Bidayet Mahkemesinin kabul etmesini talep etmiştir.

- Emare 2 sözleşmenin 3. maddesine Davacının Şenol Özılgaz'ı ödediğini kabulünden sonra bundan farklı bir durumun sadece sözlü şahadet ile ortaya konması ve bu şahadetin yeterli kabul edilmesi mümkün değildir. Davacı Emare 2 sözleşmede ifade bulan 25,00-0 Sterlin'nin kendisi tarafından ödediği beyanından sonra, ödemenin farklı yapıldığı iddiasını yazılı sözleşmedeki yazılımı ortadan kaldıracak güvenilir şahadet ile gösterebilmiş değildir. Bidayet Mahkemesi Davacı ve Şenol Özılgaz'ın sözlü şahadetlerini, -Emare 2 sözleşmedeki Davacının ikrarını bozmaya yeterli bulmakla hata etmiştir. D 3527 koçan nolu dairenin Emare 2 sözleşmeye istinaden 45,000 Sterlin'lik satış bedelinin 25,000 sterlininin, evlilik süresi içerisinde Davacı tarafından ödendiğinin kabul e-dilmesi gerekirdi. Bunu kabul etmemekle Bidayet Mahkemesi hata yapmıştır.

Davacı Emare 2 sözleşmede ifade edilen taksitleri de babasının ödediğini iddia etmiş ve Bidayet Mahkemesi satış bedelinin geriye kalan 20,000stg.'nin 1,000'er Sterlin'lik tak-sitlerinin Davacının babası tarafından ödendiğini kabul etmiştir. Bu konuda Bidayet Mahkemesi huzurunda Davacının, Davalının ve Şenol Özılgaz'ın sözlü şahadetleri vardır. 25,000 Stg. peşinatta olduğu gibi, taksitlerin Davacı tarafından ödendiğini gösteren -yazılı bir ifade sözleşmede yer almamaktadır. Bidayet Mahkemesi, huzurundaki sözlü şahadet ışığında ödenen taksitler ile ilgili Davacı ve Şenol Özılgaz'ın şahadetlerine inanmış, Davalıya inanmamıştır. Davacının 20,000 Sterlin'lik bakiye satış bedelinin tak-sitlerinin Davacının babası tarafından ödendiğini kabul eden Bidayet Mahkemesinin bu konuda hata yaptığına ikna edilmedik.

Bu durumda D3527 koçan ile kayıtlı dairenin 25,000 Stg.lik satış bedelinin evlilik süresi içerisinde Davacı tarafından ödediği -kabul edildikten sonra, D3527 koçanlı mal madde 26(1) tahtında edinilmiş mal olarak mal paylaşımına tabi kabul edilmelidir. Madde 26 (3) (B) altında taşınmaz mal paylaşımında, malın davanın görüşüldüğü tarihteki değeri esas tutularak, paylaşıma dahil olaca-k bu değerden 3. şahsın katkı oranı düşüldükten sonra, paylaşıma tabi değer belirlenmelidir. Bu değer, malın edinilmesinde eşlerin katkıları dikkate alınarak madde 26(1) altında belirlenen orana göre taraflar arasında paylaştırılmalı ve malın kayıtlı sahib-inin karşı tarafa ödeme yapmasına emir verilmelidir.

Taraflar davanın dinlenmesi esnasında malın değerinin 100,000 Stg. olduğunu kabul ettiler. 100,000 Sterlin değerinde kabul edilen dairenin Davacı ile Davalı arasında paylaştırılması gerekmektedir.- Madde 26(1) altında hangi oranda paylaşım yapılacağı mahkemenin takdirine bırakılmış ancak bir sınır getirilerek bir tarafa düşen payın 2/3'ünden fazla olamayacağı ifade edilmiştir. D3527 koçan ile kayıtlı dairenin 45,000 Sterlin'lik satış bedelinin 25,00-0 Sterlin'inin Davacı tarafından ödendiği, 20,000 Sterlinin ise Davacının babası tarafından ödendiği kabul edilmiştir. Boşanma tarihindeki taşınmaz malın değerinden malın edinilmesine eşler dışında yapılan katkı oranında bir düşüş yapılarak yabancı katkı -haricindeki değere mal paylaşımı uygulanmalıdır. Boşanma davası esnasında taraflarca 100,000 Sterlin değerinde kabul edilen daireye Davalının katkısının ise ancak 55,556 Sterlin değerde olduğu kabul edilmeli ve mal paylaşımına tabi olduğu kabul edilen bu d-airede Davalıya ancak 55,556 Stg. değer üzerinden pay verilmelidir.

Dava ile ilgili tüm olgular göz önünde tutulduğu zaman dairenin Davacı ve Davalı arasında 2/3:1/3 oranında paylaş-tırılmasının adil olacağını kabul ederiz. Bu oranı Davacı ile Daval-ının katkısı bulunduğunu kabul ettiğimiz 55,556 Stg'ine uyguladığmız zaman daire ile ilgili olarak Davacının Davalıya 18,519 Stg. ödemesi gerektiğini kabul ederiz.

Tazminat konusu ile ilgili İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin, 1/98 sayılı Yasanın -madde 30(2) A bendi altında kabahatsız taraf olarak kabul edilen Davacının kişiliğine ve onuruna zarar verildiğine kanaat getirdikten sonra, takdir ettiği 3000TL tazminatın az olduğunu, Davacının tazminat talebine mesnet teşkil eden iddiaları yeterince ve/-veya gerektiği şekilde dikkate almadığını ileri sürmüştür.

İstinaf Eden talep takririnde ve Bidayet Mahkemesi huzurunda verilen şahadetinde Davacının kişiliğine ve onuruna zarar verilmesi ile ilgili açık ve detaylı şahadet verildiğini, Davalının üstüne -düşen sorumlulukları yerine getirmediğini, eve geç geldiğini, hamileliği esnasında Davacının hassas olduğu bir dönemde Davacıyı yalnız bıraktığını, hamileliği esnasında kanaması olunca Davalının Davacıyı hastahaneye götürdükten sonra, oradan ayrıldığını, D-avacının kürtaj olması gerektiğinde yanında bulunmadığını, Davacı eve çıktığında ise gece yarısından sonra saat 03.30'da başka bir bayan ile telefonda konuştuğunu tespit ettiğini, yaşadığı sıkıntılar nedeniyle Davacının depresyona girdiğini, duygusal çökün-tüye maruz kaldığını ve ilaç kullanmaya başladığını belirttiğini, bu şahadet ışığında Bidayet Mahkemesinin takdir ettiği 3000TL tazminatın çok az olduğunu ileri sürmüştür.

Aleyhine İstinaf Edilen ise, Bidayet Mahkemesinin 1/98 sayılı Yasanın 30(2) A madd-esini yanlış yorumlayarak hatalı uyguladığını, Davacıdaki ruhsal çöküntü iddiasını kişiliğe yapılmış bir zarar olarak değerlendirip 3000TL tazminata hükmetmekle hata yaptığını ileri sürmüştür. Her kabahatli tarafa tazminat ödenecek diye bir düzenlemenin ol-madığını, hükmedebilir kelimesi ile bu hususun mahkemenin takdirine bırakıldığını, Davacının talep takririnde sadece çok büyük acı ve ızdırap çektiği, onurunun zedelendiği, büyük bir manevi tahribat ve çöküntü yaşadığının belirtildiğini, bu konularda çok k-ısa ve özet olarak tazminat talebi ile ilgili bilgi aktarıldığını, verdiği şahadette Davacının sıkıntı ve stres yaşadığını, hatta Davalının kendisini yalnız bırakması nedeniyle depresyona girdiğini ve duygusal çöküntüye maruz kaldığını, depresyona girdiği -için ilaç kullanmaya başladığını izah ettiğini, bu şahadet ışığında 3000TL tazminatın fazla olduğunu, evlilik birliği içerisinde tarafların stres yaşamasının evliliğin yürütülmesinde hayatın günlük akışında olağan olduğunu ve stres yaşanmış olsa dahi buna -tazminat ödenmesine gerek olmadığını, ilaç kullanma ve depresyona girme iddialarında Davacının ciddi olması ve bunları mahkemenin değerlendirmesini istemesi halinde, bu hususta uzman şahadet getirmesi gerektiğini, halbuki bunu Davacının yapmadığını ifade e-tmiştir.

Tazminat konusunda ilgili madde 1/98 sayılı Aile Yasası'nın 30(2) A maddesidir. Bu madde aynen şöyledir:

"30 (1) Bu Yasanın 24'üncü madde kurallarına istinaden
boşanmaya hükmedildiği durumlarda mahkeme,
tazminat, -nafaka ve diğer ödemelerle ilgili
karar verirken bu Yasanın 26'ncı maddesinde
öngörülen kıstasları dikkate alır.

(2) (A) Kabahatli tarafın maddi durumu veya beklenen
çıkarları ve kabahatsiz tarafın kiş-iliğine
ve onuruna olan zarar dahil olmak üzere,
meselenin bütün olgularını göz önüne alarak,
kabahatli tarafın kabahatsiz tarafa
mahkemece uygun görülecek bir tazminat
- ödemesine hükmedilebilir.
........................................."


Bidayet Mahkemesi tarafların 24(6) altında boşanma ile ilgili karşılıklı taleplerini incelerken Davalının kusurlarını inceledikten sonra Davacının bu konu ile ilgili tanık -celbetmeyerek kendisinin şahadet verdiğini ifade ettikten sonra, Davalının başka bir bayanla görüşüp konuşmasının ve bu görüşmeleri gece 03.00-03.30 arasında Davacıdan gizli bir sim kartı vasıtasıyla yapmasının, Davacıya haklı bir huzursuzluk ve güvensizli-k hissi doğurduğunu, Davalının bu yöndeki hal ve hareketlerinin evlilikteki ruhsal ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği bulgusuna vararak Davalının Davacıya karşı hamilelik dönemindeki gerekli ruhsal desteği vermediğini, Davalının Davacıyı hastahanede yal-nız bırakarak Davalının Davacıya ihtiyacı olduğu dönemde Davacıya gerekli ilgi, alaka ve desteği göstermediğini ve bunun evlilik birliği içerisinde bir kusur olduğunu kabul etmiştir.

Davalının Davacıya atfettiği kusurları ise Bidayet Mahkemesi Davalının -ispat edemediğini kabul etmiştir. Davacının Davalının kusur ve kabahatlarını ortaya koymakta başarılı olduğunu kabul ettiği cihetle de Davacının davası üzerinden Davacının Davalı aleyhine boşanma kararı elde etmeye hak kazandığını kabul ederek tarafların b-oşanmalarına hükmetmiştir.

Bidayet Mahkemesinin Davalıya kusur atfeden bulgularından huzurumuzda istinaf yoktur. Davalının Davacının kusurlarını ispat edemediği doğrultusunda Bidayet Mahkemesi bulguları ile ilgili Aleyhine İstinaf Eden mukabil istinaf do-syalamış olmasına rağmen bu başlıklar altındaki istinaf sebeplerini ileriye götürmemiştir.

Bidayet Mahkemesi Davacının kusursuz, Davalının kusurlu olduğuna dair bulgu yapıp boşanmaya hükmettikten sonra, Davacı lehine manevi tazminata hükmedilebilmesi içi-n boşanmaya sebep olan olaylarda kişilik haklarının zedelenmiş olması gerektiğini, kişinin yaşamı, sağlığı, onuru ve özgürlüğünün kişilik haklarına dahil olduğunu, ruhsal çöküntünün bir sağlık problemi olduğunu kabul ederek, takdirini Davacı lehine 3000 TL- tazminata hükmetmek yönünde kullanmıştır.

Tazminat mikatını belirlerken ise, Bidayet Mahkemesi "evliliğin süresini, Davalının maddi gelirini, Davacının depresyonunun şiddeti ve etkileri yönünde verdiği şahadetin tafsilattan yoksun olduğunu göz önünd-e" tuttuğunu ifade ederek, rakamı 3000TL olarak tespit etmiştir.

1/98 sayılı Aile Yasası madde 30 altında tazminat takdiri ile ilgili karar verirken, yasanın 26. maddesinde ise mal paylaşımı ile ilgili karar verirken uygulanacak kıstasların dikkate alına-cağı ifade edilmiştir.

26. maddede mal paylaşımında dikkate alınacak kıstaslar 1 fıkrada yer almaktadır ve bunlar kararımızın mal paylaşımı ile ilgili istinaf başlığının incelendiği kısmında yer almaktadır.

26.maddenin 2. fıkrasının J bendi tazminatı -takdir ederken Bidayet Mahkemesinin uygun göreceği hususları dikkate almasını mümkün kılar. Bu fıkrada sıralanan kıstaslar, tazminat takdirinde Mahkemenin boşanmaya sebep olan olayla sınırlı olmadığını ve huzurundaki tüm şahadeti dikkate alabileceğini gö-stermektedir.

Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadet ve dava ile ilgili tüm olguları tezekkür ettikten sonra, Davalının davranışları neticesinde Davacının ruhsal çöküntüye uğradığını, bu durumun
Davacıda bir sağlık problemi oluşturduğunu, bunun Davacının -kişilik hakkı kapsamında tezekkür edilmesi gerektiğini kabul etmiştir. Davacıda sağlık problemi oluşmasının Davacının kişilik hakkına ve/veya Davacının kişiliğine bir zarar olarak yorumlamasında Bidayet Mahkemesinin bir hatası olduğunu söylemek mümkün deği-ldir. Ancak Bidayet Mahkemesinin sadece Davacının şahadeti neticesinde Davacıda sağlık problemi oluştuğuna karar vermesini doğru kabul etmek mümkün değildir. Bir kişide sağlık problemi oluşup oluşmadığına karar verebilmek için sağlık konusunda uzman bir k-işinin şahadetinin alınması gerekir. Uzman tanık yani bir doktor şahadeti olmaksızın Bidayet Mahkemesinin Davacının şahadeti neticesinde Davacıda sağlık problemi oluştuğunu kabul etmekle hata yaptığını kabul etmek gerekir.

Bidayet Mahkemesinin sadece D-avacının şahadeti neticesinde Davacıda sağlık problemi oluştuğu bulgusuna varmakla hata yaptığını kabul etmekle beraber İstinaf Edenin hükmedilen tazminatın yetersiz olduğuna dair istinaf sebebi ışığında Bidayet Mahkemesinin huzurundaki tüm şahadet ışığın-da Bidayet Mahkemesinin kabul ettiği başlık dışında Davacı lehine tazminata hükmedilmesinin mümkün olup olmadığına da bakılması gerekir. Madde 30 (2)(A) ve dolayısıyla 26. madde de yer alan kıstaslar göz önünde tutularak Bidayet Mahkemesi huzurundaki tüm ş-ahadetin bu nedenle tezekkür edilmesi gerekir.

Tazminat talep eden eşin evliliğin devamı halinde ileride elde edebileceği maddi menfaat, boşanmadan önceki yaşam standardı ve yakın gelecekte çıkabilecek maddi sorumluluk ve/veya ihtiyaçları başlıkları-, Davacının evlilik süresince elde edeceği maddi bir menfaati boşanma nedeni ile kaybetmesinin söz konusu olup olmadığını incelerken ele almak gerekir.

Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadet ışığında Davacının ayda 1200 TL, Davalının ise duruşma safhasın-da ayda 1500TL kazandığı, daha önce Asbank'ta çalıştığı zaman 1300 TL kazandığı yer almaktadır. Tarafların ilerideki kazanç beklentileri ile ilgili Bidayet Mahkemesi huzurunda herhangi bir iddia veya şahadet yoktur. Bu nedenle Davacının boşanma nedeniyle- bir maddi kaybı olup olmayacağının tezekkür edilmesine gerek yoktur.

Duruşma safhasında Davacı 27 yaşında, Davalı ise 33 yaşında idiler. Taraflar 19.7.2004 tarihinde evlendiler. Boşanma davası 28.9.2009 tarihinde Davacı tarafından ikame edildi. Tar-afların evliliği 5 yıl sürmüştür. Evlilikten çocuk olmamıştır. Davacının hamileliği tıbbi gerekçelerle erken sonuçlandırılmıştır. Tarafların yaşları itibarı ile yeniden evlenme şanslarında bir azalma olduğu iddia edilmemiştir. Davacının sağlığının evlili-k sürecinde olumsuz etkilendiği doğrultusunda kabul edilebilir şahadet sunulmuş değildir.

Davalı tarafından kabahatsız taraf olarak kabul edilen Davacının (kişilik haklarına) kişilik ve onuruna zarar verilip verilmediği hususu incelendiği zaman Yargı-tay/Aile/Hukuk 6/2008'de belirtildiği gibi "Kusursuz eşin kişilik haklarının hangi hallerde zarar görmüş olacağı, boşanmaya sebep olan olayların mahiyetine ve kusursuz eşin duyduğu elem ve üzüntünün derecesine göre tayin edilebilir. Bunların neler olabilec-eğini önceden sıralamak zordur. Örneğin kabahatsiz eşin içerisine düşeceği manevi ıstırap yüzünden sıhhati bozulmuş veya yaşadığı toplumda küçük düşürülmüş ise tazminatın hesaplanmasında dikkate alınmalıdır. Bu örnekleri her meselenin koşullarına göre çoğa-ltmak mümkündür."

Huzurumuzdaki istinafta Davalının Davacı ile evli olduğu süre içerisinde başka bir kadınla Davacıdan gizli bir şekilde görüşmesi Davacının onurunu zedeleyen bir davranış olarak kabul edilmelidir. Davacının hamilelik dönemi içerisinde k-anaması olunca Davalı tarafından hastaneye kaldırılmış olmasına rağmen, Davalı tarafından, görevliler ikaz ettiği iddiası ile Davacı yalnız bırakılarak, Davalı oradan ayrılmış ve Davacının hastanede kaldığı süreçde Davalı Davacının yanında olmamıştır. Bu- durumdan Davacının üzüntü duyduğu Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadette yer almıştır. Davalı bu davranışları ile Davacıyı küçük düşürmüş ve üzmüştür. Bu nedenlerle bu başlıklar altında Davacı lehine tazminat takdir edilmesi gereklidir.

Tazminat mi-ktarı takdir edilirken, Bidayet Mahkemesinin yukarıda ifade edilenlere ek olarak tarafların maddi durumlarını da dikkate alması gerekir. Bu durumda Davalının Davacının onurunu kırdığı ve Davacıyı üzdüğüne dair şahadet göz önünde bulundurularak, Davalının m-addi durumu da tezekkür edildikten sonra Davacı lehine bir tazminat miktarının belirlenmesi gerekir.

Tüm belirtilen bu hususları göz önünde bulundurarak, Davacı lehine takdir edilmesi gereken tazminat miktarını belirlerken Bidayet Mahkemesinin tespi-t ettiği rakama müdahale edilmesine gerek olmadığına, Bidayet Mahkemesi tarafından tespit edilen miktarın belirtilen olgular için tatminkar olduğuna karar veririz.

Netice itibarıyla Bidayet Mahkemesinin 22.8.2011 tarihli hükmünün C ve D fıkraları i-ptal edilir. Hükmün C fıkrası şu şekilde yeniden belirlenir:

C "Davacının, Davalıya 18,519 Sterlin ödemesine;"

İstinaf Eden istinafında kısmen başarılı olmuş, Aleyhine İstinaf Edilen ise mukabil istinafında kısmen başarılı



olmuştur. Bu durum-da İstinaf masrafları ile ilgili emir vermemeyi uygun görürüz.



Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan
Yargıç Yargıç Yargıç





29/6/2012
















26






Full & Egal Universal Law Academy