Yargıtay Aile Dairesi Numara 5/2013 Dava No 1/2015 Karar Tarihi 20.02.2015
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Aile Dairesi Numara 5/2013 Dava No 1/2015 Karar Tarihi 20.02.2015
Numara: 5/2013
Dava No: 1/2015
Taraflar: Tüge Toros n/d Tüge Atakol ile Fikri Toros arasında
Konu: Paylaşıma tabi mallar - Paylaşıma tabi mallarla ilgili ara emri talebi - Malların edinilmesinde para ödenmediği, emek verilmediği nedeniyle malların paylaşıma tabi olmadığı bulgusu ile ara emrinin kesinleştirilmemesi - İstinaf - Davanın neticelenmesine değin ara emrinin düzenlenmesine karar verilmesi.
Mahkeme: Yrg/aile
Karar Tarihi: 20.02.2015

-D. 1/2015 Yargıtay/Aile/Hukuk 5/2013
(Lefkoşa Aile Dava No: 81/2011)


YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.


Mahkeme Heyeti: Hüseyin Besimoğlu,Ahmet Kalkan, Emine Dizdarlı.


İstinaf eden: Tüge Toros n/d Tüge Atakol, Lefkoşa.
(D-avacı)

- ile -


Aleyhine istinaf edilen: Fikri Toros, Lefkoşa.
(Davalı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Kıvanç M. Rıza şahsen ve Avukat
Serhan Çinar adına hazır.
Aleyhine istinaf edilen namı-na : Avukat Şefika Durduran
şahsen ve Avukat Faik Dana adına hazır.



Lefkoşa Aile Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Düriye Elkıran'ın 81/2011 sayılı davada, 15.4.2013 tarihinde verdiği karara karşı, Davacı tarafından yapılan istinaftır.

-
---------------



K A R A R

Hüseyin Besimoğlu : Bu istinafta, Mahkemenin hükmünü, Sayın Yargıç Ahmet Kalkan okuyacaktır.

Ahmet Kalkan : İstinaf Eden/Müstedi, Lefkoşa Aile Mahkemesinin, 15.4.2013 tarihinde, 22.4.2011 tarihli ara emri istidasında-, daha önce geçici olarak verilen ara emrini, Aleyhine İstinaf Edilen/Müstedaaleyhin, 6644 koçan No.lu taşınmaz mal ve M.Toros Ticaret Ltd. isimli Şirkette sahip olduğu hisseler ile ilgili kesinleşmiş olan kısmı hariç, iptal etmesi üzerine bu istinafı dosy-aladı.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

İstinaf ile ilgili olgular özetle şöyledir.

İstinaf Eden bundan böyle Müstedi, Aleyhine İstinaf Edilen ise Müstedaaleyh olarak anılacaktır.

Bu istinafta, 22.4.2011 tarihli istidaya ilişkin olguları en başından itib-aren aktarmayı gerekli gördük.

Davacı/Müstedi ile Davalı/Müstedaaleyh arasında, Lefkoşa Aile Mahkemesinde dosyalanmış olan 81/2011 sayılı boşanma davası bulunmaktadır.

Müstedi, 22.4.2011 tarihinde tek taraflı bir istida dosyalayarak, Müstedaaleyh adına- kayıtlı bulunan, Girne-Karaman'da kâin, istidada tafsilâtı belirtilen taşınmaz mallar ve M.Toros Ticaret Ltd. adlı Şirkette bulunan hisselerini satmaktan, hibe etmekten, herhangi bir şekilde elden çıkarmaktan, ipoteğe koymaktan veya üzerlerine engel koyma-ktan men edilmesini talep etti.

O tarihte istidayı tezekkür eden Lefkoşa Aile Mahkemesi, konu mallarla ilgili geçici ara emrini verdi.

İstida ile ilgili görüşmeler esnasında, Müstedaaleyh, 6644 koçan No.lu taşınmaz mal ile M.Toros Ticaret Ltd. isimli Ş-irkette sahip olduğu hisseler üzerindeki geçici ara emrinin kesinleşmesine itiraz etmedi.

Müstedaaleyh, istidaya itirazname dosyaladıktan sonra, taraflar 15.8.2011 tarihinde, istidanın duruşmasına başlamak üzere Lefkoşa Aile Mahkemesinde hazır oldular.
-
Taraf Avukatları Mahkemeye bazı beyanlarda bulunduktan sonra, o tarihte istidayı dinleyen Yargıç, aşağıdaki gibi emir vererek ara emrini kesinleştirdi:


"Koçanın, mülkiyeti belirleyen en güçlü belge olduğunu,
Müstedaaleyhin itirazında belirtilenleri -işbu Mahkemede tartışma konusu edilmeyeceği tespiti; ve
İhtilâfsız olgular gözönünde tutulduktan sonra
istidanın daha ileri götürülerek, dinlenmeksizin, istida
uyarınca verilen emrin kesinleşmesine bir sakınca
görmemekteyim.
İşbu belirttiklerim- ışığında; 28.4.2011 tarihli emir
dava neticesine ve/veya 3. şahsın açacağı mülkiyeti
tespit davasının neticesine değin kesinleştirilir."


Müstedaaleyh, Lefkoşa Aile Mahkemesinin bu kararı üzerine Yargıtay/Aile/Hukuk 8/2011 sayılı istinafı dosyalad-ı.

Yargıtay, 22.3.2012 tarihinde, Yargıtay/Aile/Hukuk 8/2011 D.3/2012 sayılı kararında, daha sonra inceleme aşamasında belirtileceğimiz nedenlerle, tarafların kesinleşmesi konusunda mutabık kaldıkları hususlar hariç, Alt Mahkemenin ara emrini kesinleştir-me kararını iptal ederek, tekrar görüşülmek üzere Alt Mahkemeye iade etti.

İstida, Alt Mahkemede başka bir Yargıç tarafından dinlendi.

Alt Mahkeme, tarafları ve tanıkları dinledikten sonra, taraflar arasında karara bağlanması gereken konunun ciddi old-uğuna, Müstedaaleyhin Karmi'deki arazinin alımı esnasında ve bilâhare bu arazi üzerindeki inşaatların yapılması için herhangi bir bedel ödemediği yönündeki iddiasının doğru olduğuna (Mavi 392), konu malların Müstedaaleyh adına kaydı için Müstedaaleyhin em-ek harcadığı yönünde herhangi bir iddia bulunmadığına, bu nedenle bu malların paylaşıma tabi mallar olduğunu söyleyebilmenin mümkün olmadığına, dolayısıyla Müstedinin istidasında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunmadığına dair bulgu yaptı (Mavi 395). A-lt Mahkeme, kararın istinaf edilebileceğini göz önünde bulundurarak, talep edilen emrin verilmemesi halinde Müstedinin telâfisi imkânsız zarara uğrayabileceği bulgusuna vardıktan sonra, üzerinde mutabık kalınan hususlar hariç, ihtilâflı gayrimenkuller ile -ilgili verilen emri iptal etti.

Lefkoşa Aile Mahkemesinin bu kararı üzerine, bu kez, Davacı/Müstedi huzurumuzdaki istinafı dosyalamıştır.


İSTİNAF SEBEPLERİ:

Müstedi Avukatı, istinaf ihbarnamesinde 11 istinaf sebebi ileri sürmesine rağmen, istinafta hi-tabını tek başlık altında yapmıştır.

Müstedinin sunduğu istinaf sebeplerini tek başlık altında şöyle özetleyebiliriz:

Muhterem Bidayet Mahkemesi, Müstedaaleyhin malların edinilmesine para ödemediği, emek vermediği, dolayısıyla konu malların paylaşıma -tabi olmadığı bulgusunu yaparak, Müstedinin istidasında haklı olduğuna dair belirtiler bulunmadığı gerekçesiyle geçici ara emrini iptal etmekle; telâfisi imkansız zarar-ziyan bulgusu yapmasına rağmen geçici ara emrini kesinleştirmemekle, ve ara emri prensi-plerini meseleye doğru uygulamamakla hata etmiştir.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Taraf avukatlarının istinaftaki iddia ve argümanları şöyledir:

Davacı/Müstedi Avukatı hitabında özetle, Müstedinin paylaşıma tabi olduğunu iddia ettiği malların tapu- kayıtlarındaki mal sahibinin Davalı/Müstedaaleyh olduğunu, malların gerçek sahibi olduğu iddia edilen Richard Parkinson'un bu davadaki taraflar aleyhine Girne Kaza Mahkemesinde dava açtığını, Aile Yasası'nın ilgili maddeleri ve Yargıtay/Aile/Hukuk 7/2011 -(D.5/12)'ye göre bu malların ilk nazarda edinilmiş mal kapsamında olduğunu, konu malların kişisel mal olamayacağını, Müstedaaleyhin malların sahibinin başkası olduğunu iddia ettiğini, bu anlamda mal sahibi olduğunu iddia edilen kişinin açtığı davanın ve bu- davanın neticesine kadar ara emrinin yürürlükte kalması gerektiğini, yed-i emin sıfatı olduğu iddia edilen Müstedaaleyhin, bir yabancıya bu kadar malın devrini yapamayacağını, bunun kanunsuz olduğunu, bu hususlar incelenmeden, "konu mallar Richard Parkins-on'a aittir ve ortada geçerli bir trust anlaşması vardır" anlamına gelecek bulgu yapılmasının hatalı olduğunu, Alt Mahkemenin takdir hakkını hatalı kullandığını, ara emrini yürürlükte bırakmamakla hata ettiğini ileri sürerek, istinafın kabulünü talep etmiş-tir.

Müstedaaleyh Avukatı ise hitabında özetle, konu gayri menkullerin paylaşıma tabi olup olmadığı hususunun önemli olduğunu, Müstedaaleyhin Mahkemeye gerçeği söylediğini, konu malların 2001 yılında yapılan bir anlaşma ile adına kaydedildiğini, trust a-nlaşmasının geçersizliğinin söz konusu olamayacağını, olsa bile Müstedaaleyhin bu malların üzerine oturamayacağını, bu malların veya gelirlerinin paylaşıma tabi olamayacağını, Alt Mahkemenin boşanma davasına konu olamayacak taşınmaz malları ara emri ile tu-tmasının mümkün olmadığını, yerinde bir kararla konu mallardan ara emrini kaldırdığını, prensipleri doğru uyguladığını, istinafın reddedilmesi gerektiğini ileri sürdü.

İNCELEME:

Tarafların iddia ve argümanlarını bu şekilde özetledikten sonra istinaf se-beplerinin incelenmesi gerekmektedir.

Muhterem Bidayet Mahkemesi, Müstedaaleyhin malların edinilmesine para ödemediği, emek vermediği, dolayısıyla konu malların paylaşıma tabi olmadığı bulgusunu yaparak, Müstedinin istidasında haklı olduğuna dair belirti-ler bulunmadığı gerekçesiyle geçici ara emrini iptal etmekle; telâfisi imkansız zarar-ziyan bulgusu yapmasına rağmen geçici ara emrini kesinleştirmemekle ve ara emri prensiplerini meseleye doğru uygulamamakla hata etmiştir.

İstidanın bidayetteki duruşmas-ında ve istinafında, taraflar, 22.4.2011 tarihli ara emri istidası ile ilgili daha önce verilen Yargıtay/Aile/Hukuk 8/2011 (D.3/12) sayılı karar üzerinde çok durdular. Keza, Alt Mahkeme, kararındaki bulgularını konu karara dayandırdı. Bu gerçekten hareketl-e, istinaf sebeplerinin incelenmesine Yargıtay/Aile/Hukuk 8/2011 sayılı kararın sonuçlarını dikkate alarak başlamayı uygun bulduk.

Olgular kısmında belirttiğimiz gibi, mezkur istinafın Alt Mahkemeye iadesine sebep olan en önemli hukuki olgu, o tarihte i-stidayı dinleyen Alt Mahkemenin, istidada verilen tek taraflı geçici ara emrini dinlenmesine gerek olmaksızın kesinleştirmesidir.

Mezkur istinaf kararının bu meseleye doğru uygulanıp uygulanmadığını incelemeye geçmeden önce, kararda belirtilen prensipler-e kısaca göz atmayı uygun bulduk.

Yargıtay/Aile/Hukuk 8/2011 sayılı kararın 6. sayfasında şöyle denmiştir:

"Taraflardan biri paylaşıma tabi mallarla ilgili ara emri
talep ettiğinde; İlk Mahkemenin görevi, yerleşmiş ara emri prensipleri ışığında talebi- değerlendirmek ve konu malların paylaşıma tabi mallar olduğuna ilişkin belirtiler olması halinde talep edilen emri vermek, aksi halde ise reddetmektir.
Ara emri istidalarında, dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, bazı hallerde zorunlu olarak davanın -esasına girilse bile, davayı sonuçlandırıcı bulgular yapmaktan kaçınılması gerektiğidir."


Görülebileceği gibi, konu istinaf kararı hükme bağlanırken, mesele, paylaşıma tabi mallar bakımından değerlendirilmiş, kişisel mal niteliğinde olabilecek mallar ile- ilgili bir değerlendirme yapılmamıştır. Yargıtay, konu kararda, Alt Mahkemenin hata yaptığını şu şekilde belirlemiştir:


"Aile Yasası'nın 26(9)(B) maddesi uyarınca, malın nasıl ve
ne şekilde edinildiği, olgu meselesidir. Bu konuda sağlıklı sonuca var-mak için, tüm şahadetin mahkeme huzurunda olması ve taraflara iddialarını ortaya koyma fırsatının verilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde,'konu taşınmaz mallar, Müstedaaleyh adında kayıtlıdır. Müstedaaleyh mal sahibi olduğu cihetle iddialarını dinlemeye ger-ek yoktur.' denmek suretiyle istidayı neticelendirmek, usül kurallarının öngördüğü bir yöntem olmadığı gibi adil de değildir."



Anlaşılacağı gibi, o tarihte Alt Mahkemenin kararının bozulmasına sebep olan esas husus, Mahkemenin karşı tarafı dinlemeden, -iddialarını tezekkür etmeden, başka bir söylemle tam bir yargılama yapmadan karar vermesidir.

Hal böyleyken, bu istinaftaki taraf Avukatlarının hitaplarından anladığımız, Yargıtay/Aile/Hukuk 8/2011 sayılı karardan iktibas ettiğimiz kısımlar nedeniyle, bo-şanma davalarında, ara emri verilebilecek mallar ile ilgili alanın daraltılarak, sadece paylaşıma tabi mallar üzerine indirgendiği gibi bir algının oluştuğudur. Bu nedenle, ara emri talepleri bakımından meseleyi genel anlamda incelemeyi uygun gördük.

1/1-998 sayılı Aile Yasası'nın 26(6) maddesinin ilk cümlesi aynen şöyledir:

"26.6. Boşanma davası açıldığı tarihten başlayarak dava
devam ettiği sürece taraflardan biri paylaşıma dahil mal varlıklarını ancak mahkeme izni ile satabilir, devredebilir, hibe e-debilir, ipotek edebilir veya elden çıkarabilir. ....."


Bu maddeye göre, dava açıldığı tarihten itibaren, paylaşıma tabi mal varlığının mahkeme izni olmaksızın satışı, devri, hibe edilmesi, yükümlülük altına konulması yasaklanmış, maddenin iktibas edilm-eyen bölümünde suç sayılmıştır.

Boşanma davalarında, taraflar, dava açıldıktan sonra, bu maddeyi kendiliğinden yürürlüğe koyacak pratik tedbir olmadığı için, mahkemeye ara emri istidası ile müracaat ederek, konu mallar üzerinde tedbir alınmasını talep -etmektedirler.

Bir boşanma davasında ara emri talebi ile karşılaşıldığında, mahkemenin karşısına iki sorun çıkmaktadır:

Ara emri ile üzerinde tedbir talep edilen malların paylaşıma tabi bir mal olduğuna dair belirti olması halinde ne olacaktır?
Mallar-ın kişisel mal olduğuna dair belirti olması halinde ne olacaktır?

Yukarıda birinci kısımda ifade edilen sorunun cevabı basittir. Eğer ara emrine konu malların, paylaşıma tabi bir mal olduğuna dair belirti olması halinde, Yasanın 26(6) maddesi altında, ar-a emrinin diğer unsurlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın bu tür mallarla ilgili tedbir emri verilmelidir. Bunun istisnası, mahkemenin konu malların satışına, devrine ve/veya hibe edilmesine izin vermesidir.

Bunun dışında yukarıdaki 2. soru ile karş-ılaşıldığında; bir malın kişisel mal olduğuna dair belirti olduğu bulgusu yapılması halinde, ara emri istidasında bu doğrultuda talep olması koşuluyla, bu tür mallara yönelik talepler ara emri unsurları bakımından değerlendirilmeli ve istida konusu mallar -üzerinde ara emri verilip verilmeyeceğine karar verilmelidir.

Yargıtay/Aile/Hukuk 8/2011 sayılı istinaf kararının 6. sayfasında ifade edilen "taraflardan biri paylaşıma tabi mallarla ilgili ara emri talep ettiğinde" ifadesi, bu anlamda kullanılmış, ara -emri talebi sadece ve doğrudan doğruya paylaşıma tabi olduğu iddia edilen mallara yönelik olduğunda, "malların paylaşıma tabi olduğuna dair belirti bulunması halinde ara emri verilmeli, aksi halde ise reddedilmelidir" denmiştir. "Mezkur karardan, bir malı-n paylaşıma tabi mal olup olmadığı ara emri safhasında belirlenmeli, paylaşıma tabi mal ise ara emri verilmeli, değilse reddedilmelidir" şeklinde bir anlam çıkarılmamalıdır.

Bu hususları belirttikten sonra huzurumuzdaki uyuşmazlık bakımından Alt Mahkemen-in bulgularını incelememiz gerekmektedir.

İlk olarak değerlendirmemiz gereken husus, Alt Mahkemenin konu taşınmaz malların paylaşıma tabi olup olmadığına yönelik bulgusunda hata yapıp yapmadığıdır.

Alt Mahkemenin bu konudaki bulgusu şöyledir:

"İstida- konusu taşınmaz malların satın alınma ve
inkişafları esnasında Müstedaaleyhin herhangi bir para ödemediğine ilişkin daha önce yapmış olduğum bulgu ışığında, keza bu malların Müstedaaleyh adına kaydı için Müstedaaleyhin, emek harcamış olduğu yönünde de h-erhangi bir iddia bulunmadığına göre bu malların paylaşıma tabi mallar olduğunu söyleyebilmek kanaatimce mümkün değildir. Bu kanaatim doğrultusunda Müstedinin istida konusu taşınmazların paylaşıma tabi olduğu hususundaki istidasında haklı olduğuna dair bel-irtilerin bulunduğunu söyleyebilmek de imkansızdır."



Yukarıdaki bulgudan açıkça görülebileceği gibi, Alt Mahkeme, konu malların paylaşıma tabi olmadığı bulgusunu yapmıştır.

Ara emri safhasında Yargıtay Aile Hukuk 8/2011 sayılı kararda da ifade edildiğ-i gibi, bazı durumlarda davanın esasına girilse bile, davayı esastan sonuçlandırıcı bulgular yapmaktan kaçınılması gerekmektedir. Alt Mahkeme, bu bulgusu ile, mal paylaşımı konusundaki uyuşmazlık bakımından bazı malların niteliği konusunda davayı ara emri -safhasında sonuçlandırmıştır.

Alt Mahkeme kararında devamla şöyle demiştir:

"Declaration of Trust'ın geçerli veya geçersiz olduğu
hususunda bir karar üretmek, elbette ki bu davada taraf olmayan Richard Parkinson'u etkileyeceğinden geçersiz olacaktır.- Dolayısıyla Müstedinin, Declaration of Trust'ın geçersiz olduğu hususunda yapmış olduğu iddiaları bu davada değerlendirmek mümkün değildir. Yargıtay/Aile/Hukuk 8/2011 D.3/2012'de Müstedaaleyhin istidaya konu edilen taşınmaz malların Richard Parkinson tara-fından satın alındığı ve adına kayıt imkânı olmadığı için yed-i emin beyannamesi tahtında Müstedaaleyh adına devredildiği yönündeki iddiası ile Müstedaaleyhin adında bulunan bu malların paylaşıma tabi mallar olmadığı, bu malların Aile Yasası'nın 26(9)(B) k-apsamında kişisel mal olduğunu anlatmak istediği ve özellikle üzerinde durulması gereken noktanın da bu olduğu belirtilmiştir.
Yargıtay/Aile/Hukuk 8/2011 (D.3/2012)'de belirtilen
bu husus doğrultusunda Müstedinin, Müstedaaleyhin
istidaya ekli yemin- varakasında bu malların kişisel mal
olduğu yönünde bir iddia yapmadığı cihetle Mahkemenin de
bu hususa ilişkin bulgu yapamayacağına yönelik yapmış
olduğu argüman anlamsız kalmıştır."

Yargıtay/Aile/Hukuk 8/2011 (D.3/2012) sayfa 6'da ise şöyle den-miştir:

"Boşanma davalarında, bir taşınmaz malın paylaşıma tabi
mal olabilmesi için, söz konusu malın sair hususlar yanında, Aile Yasası'nın 26(9)(B) maddesi kapsamında kişisel mal olmaması gerekir.
İstinaf Eden/Müstedaaleyh, yemin varakasında; konu m-alların gerçekte Richard Parkinson adındaki yabancı uyruklu bir şahıs tarafından satın alındığını, adına kayıt imkânı olmadığı için yed-i emin beyannamesi tahtında Müstedaaleyh adına kaydedildiğini ileri sürmüştür.
İstinaf Eden/Müstedaaleyhin, kendi adında- bulunan taşınmaz mallar ile ilgili böyle bir iddiada bulunması, ihtilâfı, Davacı, Davalı ve 3. şahıs arasındaki bir ihtilâf haline getirmez.
Bu iddiaların dava ve istida açısından yegane kıymeti, konu malların, Aile Yasası'nın 26(9)(B) maddesi kapsamında- kişisel mal olup olmadığı ile ilgilidir."


Yargıtay Aile Hukuk 8/2011 (D.3/2012) sayılı kararda ifade edilen kısımdan istihraç edilmesi gereken yegane netice, Mahkemenin, Aile Yasası kapsamında bu malların dava bakımından kişisel mal olup olmadığını, ist-ida açısından ise bu doğrultuda belirti olup olmadığını tespit etmesi gerektiğidir. Yargıtay/Hukuk 8/2011 sayılı kararda böyle bir tespitin yapılmasının sebebi, Yargıtay Aile Hukuk 8/2011 D.(3/2012) sayılı istinafa konu Alt Mahkeme kararında, Alt Mahkemeni-n geçici emri kesinleştirirken "geçici emir dava neticesine ve/veya 3. şahsın açacağı mülkiyeti tespit davasının neticesine değin kesinleştirilir" şeklinde davada taraf olmayan birinin açması muhtemel bir davanın neticesine kadar geçici emrin kesinleştiril-mesiydi.

Müstedinin 22.4.2011 tarihli ara emri istidasında,
(A) ve(B) paragrafları altında çare talep edilmektedir. (B) paragrafındaki talep üzerinde taraflar uzlaştıklarından, bu istinaf bakımından söz konusu paragrafın incelenmesi gerekmemektedir.

Mü-stedinin 'A' paragrafındaki talebi şöyledir:

"A. Davalı/Müstedaaleyhin adına kayıtlı bulunan herhangi
bir taşınır veya taşınmaz malı ve bilhassa Girne
Karaman köyünde kain 6627,6628,6629,6630,6631,
6632,6633,6634,6635,6636,6637,6638,6639-,642,643,
6644,6645,6652,6653 numaralı koçan tahtındaki taşınmaz
malları ve/veya söz konusu taşınmaz mallardaki
hisselerini satmaktan ve/veya hibe etmekten ve/veya
başka herhangi bir şekilde elden çıkarmaktan ve/veya
ipoteğ-e ve/veya rehine koymaktan ve/veya başka herhangi
bir şekilde yükletmekten men edilmesi.



Görülebileceği gibi, Davacı/Müstedinin talebinde, 3. şahsın açacağı mülkiyet tespit davasının neticesine kadar emir verilmesi talep edilmemiştir. Dolayısıyla-, bu doğrultuda emir verilemezdi. Bu mesele bakımdan üzerinde durulması gereken nokta, (A) paragrafında belirtilen taşınmaz malların paylaşıma tabi mallar olduklarına ilişkin belirtinin bulunup bulunmadığıdır.

Konu taşınmaz malların tümünün Davalı/Müste-daaleyh adına kayıtlı olduğu kabul edilmektedir. Bir taşınmaz malın taraflardan birinin adına kayıtlı olması ilk nazarda mülkiyet için yasal karine teşkil etmektedir.

Konu malların evlilikten sonra Davalı adına kaydedildiği ve Davalıya miras yolu ile in-tikâl etmediği şahadetten anlaşılmaktadır.

Taraflar arasındaki ihtilâflı konu, Davalının bu malları yed-i emin sıfatı ile tasarruf ettiği, gerçek sahibinin Richard Parkinson isimli şahsın olduğudur.

Declaration of trust sözleşmesinin, paylaşıma tabi o-lan mala etkisi, Davalının bu malları nasıl elde ettiği, ne kadar katkısı olduğu, bu malların edinilmesinde emeği olup olmadığı, menfaat sağlayıp sağlamadığı, Yargıtay/Aile/Hukuk 7/2011 (D.5/2012) sayılı kararda belirtilen koşulların bu davada oluşup oluş-madığı davanın esasında karara bağlanacağından, ara emri safhasında bu konuda kesin nitelikli bulgu yapılmaması gerekmektedir. Bu istida ile ilgili olgular, ara emri koşulları bakımından değerlendirildiğinde, istidada belirtilen taşınmaz malların Davalı/Mü-stedaaleyh adına kayıtlı olduğu ve evlilikten sonra edinildiğini dikkate alınarak taşınmaz malların ilk nazarda paylaşıma tabi mal olduğuna dair yeterli belirti bulunduğuna bulgu yapılması ve malların davanın sonuna kadar satılmaması, devredilmemesi, yüküm-lülük altına konulmaması ve hibe edilmemesi için emir verilmesi gerekirdi.

Alt Mahkeme, bu doğrultuda emir vermemekle hata etmiştir.

Sonuca gitmeden bir hususa değinmeyi uygun gördük.

Bizim Aile Yasamız, boşanma ve mal paylaşımını aynı dava altında v-e Aile Mahkemesinde görülmesini düzenlediğinden, bir boşanma davasında taraflardan biri adına kayıtlı bulunan taşınmaz malların koçanlarının, davada taraf olmayan biri lehine iptal edilmesi veya mülkiyeti tespit kararı verilmesi veya böyle bir çare için t-alepte bulunulması mümkün değildir.

Anladığımız kadarıyla, Richard Parkinson isimli kişi, hem Davacı hem de Davalı aleyhine, Girne Kaza Mahkemesinde mülkiyeti tespit davası açmıştır. Davacı/Müstedi Avukatı, istidada bu yönde talebi olmamasına rağmen, hit-abında boşanma davası ile ilgili işlemlerin mezkur davanın neticesine değin durdurulması gerektiğini ileri sürmüştür. Bir dava ile ilgili yargısal işlemlerin başka bir davanın neticesine değin durdurulması veya başka bir çarenin üretilmesi, bu doğrultudaki- talebin görüşüleceği bir müracaat altında ele alınması gerekmektedir. Böyle bir emrin, boşanma davasında yol açabileceği tüm sonuçlar ele alınmalı ve o takdirde emir verilip verilmeyeceğine karar verilmelidir.

Tarafların böyle bir çare için mahkemeye mür-acaat etmelerine engel bulunmamaktadır.





SONUÇ:

Netice itibarıyla;

İstinaf Eden istinafında başarılı olduğundan, istinaf kabul edilir.

Daha önce, taraflarca kesinleştirilen kısım hariç, Alt Mahkeme tarafından iptal edilen geçici ara emri aşağıda-ki şekilde yeniden düzenlenir.

Buna göre;

A. Davanın görüşülüp neticelendirilmesine değin, Davalı
Müstedaaleyhin adına kayıtlı bulunan Girne Karaman'da kain, 6627,6628,6629,6630,6631,6632,6633,6634,6635,
6636, 6637,6638,6639,642,643,6644,6645,6652 ve -6653
Koçan No.lu taşınmaz malları ve bu taşınmaz mallardaki
hisselerini satmaktan, hibe etmekten, herhangi bir
şekilde elden çıkarmaktan, ipoteğe koymaktan veya
herhangi bir yükümlülük altına koymaktan men
edilmesine emir verilir.-

B. İstinaf masrafları, Aleyhine İstinaf Edilen tarafından
ödenecektir.



Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan Emine Dizdarlı
Yargıç Yargıç Yargıç


20 Şubat, 2015











15









Full & Egal Universal Law Academy