Yargıtay Aile Dairesi Numara 4/2013 Dava No 2/2017 Karar Tarihi 31.01.2017
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Aile Dairesi Numara 4/2013 Dava No 2/2017 Karar Tarihi 31.01.2017
Numara: 4/2013
Dava No: 2/2017
Taraflar: Mehmet Tuncel Kanlı ile Havva Kanlı n/d Havva Göksu arasında
Konu: Nafaka - Çocuklar için ödenecek nafakanın tespiti - Mal paylaşımı - Evlilik birliği içerisinde edinilmiş malın, aksi ispat edilinceye kadar paylaşıma tabi olması.
Mahkeme: Yrg/aile
Karar Tarihi: 31.01.2017

-D.2/2017 Yargıtay/Aile Hukuk No: 4/2013
(Lefkoşa Aile Dava No: 279/2010)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti : Ahmet Kalkan,Gülden Çiftçioğlu,Bertan Özerdağ

İstinaf eden: Mehmet Tuncel- Kanlı, Yenikent - Lefkoşa.
(Davacı)
ile

Aleyhine istinaf edilen : Havva Kanlı n/d Havva Göksu, Gönyeli
Lefkoşa.
(Davalı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına : Avukat Eda Çelik
Aleyhin-e istinaf edilen namına : Avukat Hasan Hasipoğlu hazır.

Lefkoşa Aile Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Düriye Elkıran'ın 279/2010 sayılı davada, 27.2.2013 tarihinde verdiği karara karşı, Davacı tarafından yapılan istinaftır.


K A R A R


Ahmet Kalkan: İs-tinaf Eden/Davacı, Lefkoşa Aile Mahkemesinin, 27.2.2013 tarihinde vermiş olduğu karara karşı, kararın boşanma ve taşınır mal paylaşımına ait kısmı hariç, bu istinafı dosyalamıştır.

Aleyhine İstinaf Edilen/Davalı ise, mukabil istinaf dosyalayarak, hükmün -masraflar ve mal paylaşımına ilişkin kısmına karşı istinaf dosyaladı.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

İstinaf Eden/Davacı (bundan böyle sadece Davacı olarak anılacaktır), Aleyhine İstinaf Eden/Davalı (bundan böyle sadece Davalı olarak anılacaktır) aleyhine,- 28.9.2010 tarihinde dosyaladığı dava ile boşanma, velayet ve mal paylaşımı taleplerinde bulundu.

Davalı ise 29.12.2010 tarihinde dosyaladığı Müdafaa ve Mukabil Talep Takriri altında, Davacının iddialarını reddederek, Davacı aleyhine boşanma, velayet, na-faka ve mal paylaşımı taleplerinde bulundu.

Davacının Müdafaaya Cevap ve Mukabil Davaya Müdafaa dosyalamasından sonra, 9.11.2012 tarihinde davanın duruşmasına başlandı.

Alt Mahkemenin 27.2.2013 tarihinde okuduğu hükmüne göre dava ile ilgili olgular şöy-ledir:

Taraflar, 23 Haziran 1996 tarihinde evlendiler.

Tarafların evliliklerinden 22.9.1997 tarihinde İldeniz isimli bir kız, 5.5.2006 tarihinde de Tünay isimli bir erkek çocukları dünyaya geldi.

Tarafların her ikisi de farklı düşünce yapısına sahip -olup, birbirlerine karşı sevgi ve saygılarını yitirmişlerdir. Aynı çatı altında birbirlerinden bağımsız olarak yaşayan tarafların, barışma ihtimali bulunmadığı gibi, farklı yaşam tarzları nedeniyle ailevi ilişkileri birlikte yaşamı olanaksız hale getirece-k kadar gerginleşmiş, birlikte yaşamı mümkün olmayacak hale getirmiştir.

Dava tarihinde küçük İldeniz 16 yaşında ergenlik döneminde bir kız, küçük Tünay ise ilkokul birinci sınıfa devam eden bir erkek çocuktur.

7 yaşında henüz ilkokul birinci sınıfa gi-den küçük Tünay'ın yaşı itibarıyla anne bakım ve sevgisine ihtiyacı vardır.

16 yaşlarındaki küçük İldeniz'in, ergenlik yaşı nedeniyle anne ilgisine ihtiyacı vardır.

Her iki küçük okula gitmektedir. Davacı ile Davalı hafta içinde çalıştıklarından, çocuk-ları için gerekli olan kaliteli zamanı ancak hafta sonları bulabilirler. Bu nedenle velayeti almayan tarafın, çocuklarla hafta sonu münasebet kurması düzenlenmelidir.

Davacının duruşma tarihi itibarıyla aylık net maaşı 3000TL, özel sektörde çalışan Daval-ının aylık geliri 1100TL'dir.

Küçük Tünay ve İldeniz'in aylık ihtiyacı 1800 TL olup, bu miktarın 2/3'ü aylık geliri yüksek olan Davacı tarafından karşılanmalıdır.

Duruşma safhasında taraflar evlilikleri süresince elde ettikleri paylaşıma tabi olan taşı-nırları paylaşmak konusunda uzlaştılar.

B1706 ve B1724 koçan No.lu iki adet arsa evlilikten önce Davacının annesi tarafından Davacıya hibe edildiğinden, bu mallar paylaşıma tabi değildir.

Tarafların evliliğinden sonra Gönyeli'de B1724 koçan No.lu arsa ü-zerinde inşa edilen konut, tarafların her ikisinin de katkıları ile inşa edildiğinden paylaşıma tabidir. Evin değeri 93,500 stg olarak belirlenmiştir.

Paylaşıma tabi evin taraflar arasında %50'şer nispette bölüşülmesi uygun ve adildir.

İnandığı şahadet- ve emareler ışığında yukarıdaki bulgulara varan Alt Mahkeme:

Taraflar arasındaki ailevi ilişkilerin birlikte yaşamı olanaksız veya çekilmez bir hale koyacak kadar önemli surette gerginleştiğinden tarafların boşanmalarına;
Küçük Tünay ile küçük İldeniz'i-n velayetlerinin Davalıya verilmesine;
Davacının, küçük Tünay ve küçük İldeniz için Davalıya, 1.3.2013 tarihinden itibaren, 7 günlük lütûflarla ayda toplam 1200 TL iştirak nafakası ödemesine;
Davacının küçük Tünay ile küçük İldeniz'i Salı günleri 14.00-19.-00 saatleri arasında, Cuma günü saat 14.00'den Cumartesi 19.00'a kadar ve dini bayramların 2. günleri sabah saat 10.00'dan akşam 20.00'ye kadar yanında bulundurmakta serbest olmasına ve şahsi münasebetlerini bu şekilde tesis etmesine;
Davalının bugünden it-ibaren, 302 gün geçmedikçe yeniden evlenmemesine;
Bir adet 37 ekran TV, 6 tane mutfak sandalyesi, 1 adet oturma grubu, 1 adet koltuk setinin Davalının çeyizi olup Davalıya iadesine;
Bir adet gazocağı, 1 adet mikro dalga fırın, 1 adet çift kişilik yatak, pu-f ve tuvalet masası ile 1 adet çamaşır makinesinin Davalıya; 1 adet buzdolabı, 1 adet fırın, 1 adet mutfak masası, 1 adet Samsung marka televizyonun Davacıya bırakılmasına;
FM 779 plakalı Toyota Witz marka aracın Davalıya, HF 779 plakalı Ford Focus marka a-racın da Davacıya bırakılmasına;
Paylaşıma tabi olan gayrimenkulün değeri olan 93,500 sterlin'den Davalının hakkı olan 46,750 sterlin'in Davacı tarafından Davalıya ödenmesine;
Hüküm ve Emir vermiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davacı istinaf ihbarnamesinde 1-1 istinaf sebebi ileri sürmesine rağmen, istinaf duruşmasında velayet ile ilgili istinaf sebeplerini geri çekerek tüm istinaf sebeplerini 2 başlık altında toplamıştır. Buna göre:

Muhterem Bidayet Mahkemesi, küçüklere ödenecek nafaka miktarını ve Davacının- ödeyeceği oranı tespit ederken hata etti.

Muhterem Bidayet Mahkemesi, paylaşıma tabi gayrimenkul malı ve paylaşım oranını tespit ederken hata yaptı.

Davalı Avukatı istinaftaki hitabında, mukabil istinafta ısrarlı olmadığını beyan ettiğinden, mukabil ist-inafın karara bağlanmasına gerek yoktur.




TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Davacı Avukatının istinaf duruşmasında ileri sürdüğü argümanların ana başlıklarını şöyle özetleyebiliriz:

Çocukları için nafaka ödeyecek olanın mali kudretinin tespiti gerek-mektedir. Davalı, Müdafaa Takririnde küçüklerin ihtiyacını 750'şer TL'den 1500 TL olarak belirlerken, Alt Mahkeme hatalı şekilde 1800 TL olarak belirledi ve bu miktar üzerinden paylaştırma yaptı.

Küçüklerin ihtiyaçları tespit edilirken yeme, içme, giyim- ve sağlık giderleri ile ilgili şahadet ibraz edilmedi; çocukların badminton oynadıkları layihalarda iddia edilmediği halde, Alt Mahkeme bu konuda resen bulgu yaparak hatalı davrandı.

Davacının mali kudreti tespit edilirken, borçları ve maaşı esas alınm-adı; 3000TL tahmini hesap yöntemi ile tespit edildi.

B1724 koçan No.lu arazi, Davacıya annesinden hibe ile intikal eden bir maldır. Bu mal üzerinde inşa edilen ev, tamamıyla Davacının annesinin ve ailesinin mali katkılarıyla yapıldığından paylaşıma tabi- olmamalıdır.

Alt Mahkeme, layihalarda tarafların müşterek hesapları olduğu ileri sürülmediği halde tarafların müşterek hesapları olduğunu varsayarak, hatalı bir şekilde, harcamaların bu hesaptan yapıldığı sonucuna ulaşmıştır.

Davacının annesi 1995 yı-lında emekli olmuştur. O yıllarda yüksek sayılabilecek olan 160,000 TL emekli ikramiyesi aldığı, ustalarla Davacının annesinin muhatap olduğu, tüm ödemelerin Davacının annesi tarafından yapıldığı şahadetle ispatlanmış olmasına rağmen, Alt Mahkeme, evin Dav-acının ailesinin katkılarıyla yapıldığına bulgu yapmamıştır.

Neticede, Muhterem Alt Mahkemenin evi paylaşıma dahil etmesi doğru bir yöntem kabul edilse bile, Davacının ailesinin katkılarının maliyetten düşülmesi ve Davacıya 2/3, Davalıya 1/3 oranında pay-laştırılması gerekirdi.

Davalı Avukatı ise hitabında, Muhterem Alt Mahkemenin nafaka tespitinde hata yapmadığını, nafaka tespitinde Mahkemenin takdir hakkı olduğunu, tespit edilen miktarın iki çocuk için adil olduğunu, dava konusu evin evlilik birliği iç-erisinde inşa edildiğini, evin inşa süresinde tarafların, Davalının babasının evinde kalarak yiyip içtiklerini ve hiçbir masrafa katılmadıklarını, harcama yapmadıklarını, Davacının annesinin şahadetinde taraflı davrandığını, oğlunun maddi menfaat elde etme-si için gerçekleri söylemediğini, Davacının ailesinin kime kaç para ödediği ile ilgili şahadet olmadığını, kaç paraya bu evi yaptıklarını söyleyemediklerini, Alt Mahkemenin tüm kıstasları değerlendirerek mal paylaşımını yaptığını, adil bir sonuca ulaştığın-ı, istinafın reddi gerektiğini iddia etti.

İNCELEME:

Dosyanın içeriği, istinaf sebebleri, tarafların iddia ve argümanları ile Alt Mahkemenin kararı incelenip değerlendirildi.

Muhterem Bidayet Mahkemesi, küçüklere ödenecek nafaka miktarını ve Davacın-ın ödeyeceği oranı tespit ederken hata etti.

Çocuklar için ödenecek nafakanın tespitinde hangi ölçütlerin dikkate alınacağı Yargıtay/Aile/Hukuk 14/2010 D.20/11 sayılı Erol Yumurtacıoğlu ile Şebnem Yumurtacıoğlu davasında şöyle belirlenmiştir:

"Taraflar-ın müşterek çocuklarının öğrenim, eğitim ve diğer
giderlerini karşılamak amacıyla tespit edilmesi gereken nafaka miktarı çocuğun ihtiyaçları dikkate alınarak, çocuğun bakım ve hayatını idame ettirmesine olanak tanıyacak oranda tarafların hayat şartları v-e ödeme güçleri göz önünde bulundurularak tespit edilir.(Yargıtay/Aile/Hukuk 3/80,4/80 D.3/81)
Çocuk için belirlenecek olan nafaka miktarı çocuğun hayatını idame ettirmesi ve eğer öğrenime devam ediyorsa öğrenimini sürdürebilmesi için gerekli olan vasıtala-rı sağlamaya yetecek miktarda, ancak belirlenecek olan nafaka miktarının çocuğun sadece beslenme ihtiyacını karşılayacak derecede değil, onun yanında çocuğun barınması, giyimi ve hatta tedavisini sağlayacak derecede olmalıdır."

Çocuklar için belirlenen n-afaka miktarının doğru yöntemle tespit edilip edilmediğini incelemeden önce, Yargıtayın, Alt Mahkeme bulgularına müdahale edebilmesi için Yargıcın şahadeti değerlendirirken yanlış ilke ve ölçütler kullandığına ve yanılıp hatalı sonuca ulaştığına ikna olmas-ı gerektiğini belirtmek isteriz.

Huzurumuzdaki meselede Müdafaa ve Mukabil Talep Takriri incelendiğinde, Davalının, Davacı Avukatının iddia ettiği gibi, küçüklerin ihtiyacının her biri için 750 TL'den toplam 1500 TL olduğu şeklinde bir iddiada bulunmadığ-ı görülmektedir.

Davalı, Müdafaa ve Mukabil Talep Takririnde, çok açık bir şekilde, Davacının her bir çocuk için 750 TL nafaka ödemesini talep etmiştir.

Alt Mahkeme, küçüklerin ihtiyaçlarını toplam 1800 TL olarak tespit ettikten sonra, tarafların gelir-lerini dikkate alarak, 1200 TL'sinin Davacı tarafından ödenmesini emretmiştir.

Alt Mahkemenin bu bulgusunda, Talep Takriri ile çelişkili veya Talep Takririnde iddia edilen miktarın üzerinde bir tespiti bulunmamaktadır.

Ancak burada üzerinde durulması g-ereken husus, Alt Mahkemenin, küçüklerin toplam ihtiyaçlarını ve tarafların ödeyeceği miktarı tespit ederken hata yapıp yapmadığıdır.

Alt Mahkeme, küçüklerin gereksinimlerini sağlayacak miktarı tespit ederken, eğitim ve sosyal ihtiyaçları için her birini-n ihtiyacını aylık 600 TL olarak tespit ettikten sonra, yeme, içme, giyim ve sağlık giderlerine ilişkin mahkeme huzurunda teferruatlı bir şahadet olmadığını, buna rağmen iki küçüğün yeme-içme, giyim ve sağlık giderlerinin bulunduğunun aşikâr olduğunu (Mavi- 263) belirterek, tarafların maddi durumlarını dikkate alırken ve kendi tecrübelerine dayanarak küçüklerin yeme-içme giyim ve sağlıkları için ek olarak aylık 600 TL'ye ihtiyaçları bulunduğuna bulgu yaptı.

Alt Mahkeme, bu bulgusuna bağlı olarak, küçükleri-n yeme, içme, giyim, sağlık, harçlık, etüt ve sosyal aktiviteleri için ihtiyaç duydukları miktarı aylık 1800 TL olarak belirledi.

Aile mahkemeleri, 1/1998 sayılı Aile Yasası'nın 44. maddesinde yer alan, "ana ve baba, kendi güçleri dahilinde olmak üzere, -çocukların eğitim öğrenim ve diğer giderlerini karşılarlar" hükmünü dikkate alarak, küçüklerin belirtilen giderlerini saptamak ve bu giderlerin karşılanması doğrultusunda emir vermek yetkisini haizdirler.

Mahkemeler bu yetkiyi kullanırken, yaptıkları tesp-itlerin dayanağı olan şahadeti ve hukuki gerekçelerini açık, anlaşılabilir ve denetlenebilir bir şekilde kararlarında göstermelidir.

Alt Mahkeme, bu meselede huzurunda teferruatlı şahadet olmadığını belirtmesine rağmen, hangi esası dikkate aldığını karar-ına yansıtmadan, sadece kendi tecrübelerinden hareketle, küçüklerin yeme-içme,giyim ve sağlık giderlerini 600 TL olarak saptamıştır.

Yargıç tecrübesi, tek başına, somut, belirlenebilir veya istinaf yolu ile denetlenebilir bir ölçüt değildir. Alt Mahkeme- en azından tecrübelerinin temelini açıklayabilir, başka bir içtihadı örnek aldığını gösterebilir veya inandığı şahadetin sonucu olarak bazı karinelerin varlığını ortaya koyabilirdi.

Bu sonuçtan hareket ettiğimiz zaman, Alt Mahkemenin, huzurunda şahadet- olmadan ve hangi kıstasla tespit ettiğini açıklamadan, küçüklerin yeme, içme, giyim ve sağlık gereksinimlerini 600 TL olarak saptamakla hata ettiği sonucuna ulaşmamız kaçınılmazdır.

Bu durumda, küçüklerin toplam nafaka ihtiyaçlarının bu miktar düşüldükt-en sonra toplam 1200 TL olarak tespiti gerekmektedir.

Alt Mahkemenin, tarafların gelirlerini ve nafaka ödemedeki sorumluluk oranlarını belirlemede hata ettiğine ikna olmadığımızdan, Davacının, küçüklerin gereksinimleri olan 1200 TL'nin 2/3'ü olan aylık- 800 TL'yi nafaka olarak ödemesi gerekmektedir.

Doğal olarak bu miktarın hüküm tarihinden ödenmesine emir verilmesi gerekmekle birlikte, Davacı Avukatı, Yargıtayın, kendisini haklı bulması halinde geçmişe yönelik talepte bulunmayacağını taahhüt ve beyan -ettiğinden, nafakanın, istinaf kararı tarihinden itibaren ödenmesine emir verilmesi uygun ve adil olacaktır.

Davacının 1. istinaf sebebi kabul edilir.

Muhterem Bidayet Mahkemesi, paylaşıma tabi gayrimenkul malı ve paylaşım oranını tespit ederken hata ya-ptı.

İhtilaf konusu evin, Davacının annesinden hibe ile intikal eden B1724 koçan No.lu arsa üzerinde, evlilik birliği içerisinde inşa edildiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır.

Davacının iddiası evin inşası için gerekli tüm ödemelerin annesi Şerife Ka-nlı tarafından yapıldığı, Davalının evi karşılıksız olarak elde ettiği doğrultusundadır.

Yargıtay/Aile/Hukuk 1/2013 D.1/2016 sayılı Haldun Erçelik ile Cemaliye Erçelik davasında ve Yargıtay/Aile/Hukuk 7/2011 D.5/2012 sayılı Sultan Aktaş ile Mehmet Aktaş -davasında benimsenen prensipler ve 1/98 sayılı Aile Yasası'ndaki kişisel mal kapsamına giren malların neler olduğu dikkate alındıktan sonra, edinilmiş mal, eşlerinin her birinin evlilik birliği içerisinde karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değer o-larak tanımlanmıştır.

Yargıtay/Aile/Hukuk 7/2011 Dağıtım 5/2012 sayılı Sultan Aktaş ile Mehmet Aktaş davasında benimsenen prensipleri tekrarlayacak olursak durum şöyledir:


"1/98 Sayılı Aile Yasası'nda edinilmiş mal evlilik süresi
içerisinde taraflar-ca müştereken veya ayrı ayrı edinilen maldır. Dolayısıyla evlilik müssesesi kurulduktan sonra, taraflar mal edindikleri takdirde, edinilen malın Aile Yasası kapsamında edinilmiş mal olduğunu ve boşanma halinde mal paylaşımına tabi olduğunu kabul etmek gere-kir. Bu durumda evlilik süresi içerisinde edinilen tüm mallar aksi iddia edilmediği takdirde Madde 26(1) altında edinilmiş mal kabul edilmelidir. Bir tarafın evlilik süresi içerisinde edinilen bir malın kişisel malı olduğunu iddia etmesi halinde o tarafın -26(9)'da yer alan şartların tatmin edildiğini kanıtlaması gerekecektir.

Kişisel malın tanımını yapan 9. fıkranın B bendi, sair şeyler yanında, evlilik süresi içerisinde bir eşin herhangi bir şekilde karşılıksız olarak elde ettiği malların kişisel mal old-uğunu kabul etmektedir. Karşılıksız kelimesinin tanımı yasada yer almamaktadır. Karşılıksız olarak bir malın edinilebilmesi için o mal için bir bedel verilmemesi gerekir. Bu bedel para olabileceği gibi emek de olabilir. Bir malı karşılık vermeden aldığını -iddia eden kişi o mal ile ilgili herhangi bir ödeme yapmadığı gibi karşılığında herhangi bir değer vermediğini kanıtlaması gerekir." (Mavi 269)


Bu iktibastan görülebileceği gibi, bir mal evlilik birliği kurulduktan sonra edinilmiş olması halinde, aksi is-pat edilmediği müddetçe, edinilmiş paylaşıma tabi mal olarak kabul edilir. Taraflardan biri böyle bir malın kişisel mal olduğunu iddia etmesi halinde:

Malın veya yerine geçen değerin;
Evlilik tesis edildikten sonra,
Herhangi bir para veya emek verilmeden -elde edildiğini,
ispatlaması gerekir.

Konu içtihat kararında, önemli bir husus daha benimsenmiş, paylaşıma tabi olacak malın değerinden, 3. şahsın katkılarının indirilmesinden sonra paylaşıma tabi değerin saptanarak eşler arasında katkıları oranında- paylaştırılması gerektiği prensip haline getirilmiştir.

Bu meselede, Alt Mahkeme tüm şahadeti ve emareleri ayrı ayrı ele alıp incelemiş ve aşağıdaki sonuca ulaşmıştır:

"Huzurumdaki tüm şahadeti değerlendirdiğim zaman, Davalı
ve Tanığı Mehmet Göksu'nu-n tarafların Davalının anne babasıyla kaldıkları 6-7 yıl gibi bir sürede kira, elektrik, su parası ödemedikleri mutfak harcaması yapmadıkları yönündeki şahadetlerini, Davacının evin her türlü ihtiyacına katkı koyduğu yönündeki şahadetine tercih ederim ve D-avalının tarafların hesabına yatan maaşlarının Davacı tarafından evin yapımı için gerekli ödemeleri yapabilmesi için Davacının annesi Şerife Kanlı'ya verildiği hususundaki şahadet Davacı ve Tanığının şahadetinden daha gerçekçi bulduğumdan, Davalının şahade-tine itibar eder Gönyeli'deki evin tarafların evlilikleri süresince tarafların her ikisinin de katkıları ile yapıldığı paylaşıma tabi bir mal olarak değerlendirilerek, paylaşımda dikkate alınması gerektiği hususunda bulgu yaparım"(Mavi 273).


Alt Mahkeme-nin bu sonuca ulaşması için huzurunda yeterli şahadet bulunduğundan, inandığı şahadete müdahalemizi gerektirecek hata yaptığına veya yanlış prensip uyguladığına ikna olmadık.

Davacının annesi Şerife Kanlı'nın inşaat esnasında ustalara ödeme yapması veya- onlarla muhatap olması, Davacının konu evi karşılıksız elde ettiği sonucunu doğurmaz. Tanık Şerife Kanlı'nın mezkur tarihlerde 160,000 TL tutarında emekli ikramiyesi almış olmasından daha önemlisi, bu parayı karşılıksız olarak inşaata harcadığını ispatlam-ası gerekirdi.

Tüm şahadeti incelediğimizde, böyle bir sonuca ulaşılacak şahadetin olduğunu müşahade etmedik.

Alt Mahkeme inandığı şahadete istinaden konu evi paylaşıma tabi mal olarak kabul etmekle hata etmedi.

Alt Mahkeme paylaşıma tabi konutun değ-erini 93,500 stg olarak tespit ettikten sonra, her iki tarafın çalıştıklarını, Davacının gelirinin Davalının gelirinin 3 katı olduğunu, Davalının annelik ve ev işleri ile katkı sağladığını, boşanmadan sonra evin mülkiyetinin Davacıda kalacağını, Davalının -çocukları ile birlikte aynı yaşam standardını devam ettirmesi için, hakkaniyet çerçevesinde paylaşımın %50'şer nispette yapılması gerektiği sonucuna ulaştı.

Adil bir sonuç için hakkaniyet en önemli ölçüttür. Hakkaniyete uygun bir paylaşım için o mesele i-le ilgili olguların tümüyle ortaya konması gerekir.

Bu meselede Davacı annesinden intikal eden arsanın üzerinde konut inşaatı başlattı, her iki tarafın mali katkıları maaşları nispetinde 3'e 1 oranında gerçekleşti. Başka bir söylemle, Davacının evin inşa-atına olan mali katkısı, Davalının 3 katıdır. İnşaat Davacı ve ailesinin fiili emekleri ile gerçekleşti. Alt Mahkemenin bulgularına göre, Davalı sadece annelik ve ev işleri ile katkı yapmıştır. Annelik ve ev işleri çok önemli bir katkıdır ve göz ardı edile-mez. Ancak bu dönemde, Davacının babalık görevlerini ihmal ettiğine dair bir şahadet sunulmuş değildir. Dolayısıyla, evlilik birliğindeki yükümlülükleri bakımından taraflardan birinin görevlerini eksik yaptığını söylemek mümkün değildir. Mevcut gerçeklerin- sonucu olarak, bu malın edinilmesinde Davacının sağladığı katkının, Davalıdan daha fazla olduğu açıktır. Bu nedenle mal paylaşımının eşit nispette yapılmasının hakkaniyetli olduğu kanaatinde değiliz.

Mal paylaşımında esas alınması gereken önemli bir kı-stas tarafların boşanmadan önceki yaşam standardıdır. Alt Mahkemenin de temas ettiği gibi, bu standardı taraflardan biri aleyhine aşikar surette bozmak adil sonuç doğurmaz.

Tüm kıstasları dikkate aldıktan sonra, taraflar arasındaki hakkaniyete uygun payl-aşım oranını Davacıya %60, Davalıya %40 olarak belirlemeyi uygun bulduk.

Buna göre, 2. istinaf sebebi kabul edilir ve Davalıya ödenmesi gereken miktar 37,400 stg olarak değiştirilir.


NETİCE:

Tüm yukarıdakiler ışığında:
İstinafın kabul edilmesine;
Al-t Mahkeme hükmünün nafaka ile ilgili (C) ve mal paylaşımına ilişkin (I) paragrafı iptal edilerek aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesine;
(C) Davacının küçük Tünay ve küçük İldeniz için
Davalıya 1.2.2017 tarihinden itibaren 7 günlük
-lütûflarla ayda toplam 800 TL iştirak nafakası
ödemesine;
(I) Paylaşıma tabi olan gayrimenkulün değeri olan
93,500 sterlin'den Davalının hakkı olan 37,400
sterlinin Davacı tarafından Davalıya ödenmesine;
KARAR verilir.
İst-inaf masrafları Davalı tarafından ödenecektir.


Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu Bertan Özerdağ
Yargıç Yargıç Yargıç


31 Ocak, 2017











15






Full & Egal Universal Law Academy