Yargıtay Aile Dairesi Numara 4/2012 Dava No 1/2013 Karar Tarihi 12.02.2013
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Aile Dairesi Numara 4/2012 Dava No 1/2013 Karar Tarihi 12.02.2013
Numara: 4/2012
Dava No: 1/2013
Taraflar: Gülen Çelebi n/d Gülen Elibol ile Mehmet Çelebi arasında
Konu: Boşanma - Yasal ayrılık kararı - Davanın mevsimsiz açıldığı iptidai itirazı - Bidayet Mahkemesinin iptidai itirazı reddetmesi - Ret kararının istinaf edilmesi. 1/98 Aile Yasasının 24(7) Maddesi - Tarafların boşanmanın ret tarihi üzerinden 2 yıl geçtikten sonra yeni bir boşanma davası açabileceği ve/veya açma hakkı olduğu.
Mahkeme: Yrg/aile
Karar Tarihi: 12.02.2013

-D. 1/2013 Yargıtay/Aile/Hukuk 4/2012
(Girne Aile Dava No: 134/2011)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Narin F. Şefik, Hüseyin Besimoğlu, Mehmet Türker.
İstinaf eden: Gülen Çelebi n/d Gülen Elib-ol, Mağusa
(Davalı)
ile -
Aleyhine istinaf edilen: Mehmet Çelebi, Girne
(Davacı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Şefika Durduran
Aleyhine isti-naf edilen namına: Avukat Kıvanç M. Riza.


Girne Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Talat Usar'ın 134/2011 sayılı davada 24.2.2012 tarihinde verdiği karara karşı, Davalı tarafından yapılan istinaftır.


--------------


H Ü K Ü M


Narin F. Şefik: Bu istinaft-a, 2 karar okunacaktır.

Huzurumuzdaki istinaf, Bidayet Mahkemesinin, Davalının iptidai itirazını reddeden, 24.2.2012 tarihli kararından yapılmıştır.

Davacı ve Davalı 6.3.1988 tarihinde evlenmişler, 6.10.2007 tarihinde, Davacının aile yuvasını terk -etmesi ile ayrı yaşamaya başlamışlardır.

Davacı, Davalı aleyhine Girne Kaza Mahkemesinde, 146/2007 sayılı boşanma davasını ikame etmiştir. Mahkeme boşanma kararı vermeyerek, yasal ayrılık kararı vermiş, Bidayet Mahkemesinin kararından yapılan istinaf net-icesinde, Bidayet Mahkemesinin kararı bozularak, Davacının boşanma davası 23.3.2011 tarihinde reddedilmiştir. (Yargıtay/Aile/Hukuk 2/2010 (D.1/2011)

Davacının, verilen yasal ayrılık kararı neticesinde, Davalı aleyhine ikame ettiği 151/2010 sayılı boşanma- davası, Yargıtayın 23.3.2011 tarihli kararı neticesinde geri çekilmiştir.

Davacı, huzurumuzdaki istinafın kaynaklandığı, 134/2011 sayılı boşanma davasını, Girne Aile Mahkemesinde, 14.9.2011 tarihinde ikame ederek, 1/1998 Aile (Evlenme ve Boşanma) Yasası-'nın 24(8) maddesi altında, "tarafların sürekli bir biçimde 3 yıl ayrı olarak" yaşadıkları esasına dayalı olarak boşanma hükmü talep etmiştir.

Davalı tarafından dosyalanan Müdafaa ve Mukabil Talep Takriri layihasında, Davalı, aşağıdaki iptidai itirazı ön-e sürmüştür. İptidai itiraz aynen şöyledir:

"Davalı iptida itiraz olarak işbu davanın zamansız
açıldığını ve ileri gidemeyeceğini ileri sürer ve bu safhada davanın red ve iptalini talep eder. Şöyle ki:
Davacı Girne Kaza Mahkemesinde Davalı aley-hine
146/2007 sayılı boşanma davasını ikame etmiştir.
İşbu dava Mahkemece dinlenmiş ve Davalı kusurlu
bulunarak Mahkeme yasal ayrılık kararı vermiştir.
Davalı bu karardan istinaf dosyalamıştı ve
Yargıtay/Aile 2/2010 sayılı istinaf dinle-nerek İstinaf
Mahkemesi 146/2007 sayılı hükmü 23.3.2011 tarihinde
iptal etmiştir ve Davacının boşanma talebi
reddolunmuştur. 1/1998 sayılı Aile Yasası'nın 24'üncü
maddesinin 7'nci fıkrası hükmüne göre taraflardan
herhangi birisinin boşan-manın red tarihi üzerinden 2
yıl geçtikten sonra yeni bir boşanma davası açabileceği
ve/veya açmaya hakkı olduğu ileri sürülür. Davacının
ise işbu davayı 2 yıllık süre dolmadan açmış olduğu
ve/veya bahsi geçen yasal duruma göre Davacının bu-
safhada boşanma talebinde bulunmaya yasal olarak hakkı
olmadığı ileri sürülür."

Bidayet Mahkemesi, 24.2.2011 tarihli kararında 1/1998 Aile Yasası'nın 24(7) ve 24(8) maddelerini inceledikten sonra Mavi 33'de şöyle demiştir:

"Yasanın yukarıda al-ıntısını yaptığım 24/7 maddesin-
deki "yukarıdaki boşanma sebeplerinden birine veya
birkaçına istinaden açmış olduğu bir boşanma davası"
söz dizisi kanaatimce 1/98 sayılı Yasa'nın 24/8 ve
24/9 maddeleri dışındaki boşanma sebeplerine
istinaden açıl-an davaları ifade etmeyi amaçlamıştır.
Yasa koyucunun niyeti herhangi bir boşanma davasının
reddinden başlayarak tarafların iki yıl süreyle
devamlı olarak ayrı yaşamalarını bir boşanma sebebi
olarak öngörmek olsaydı bu maddeyi boşanma sebepleri
ba-şlığı altındaki düzenlemenin en altına koyabilir
veya bu durumu açık bir şekilde ifade edebilirdi.
Dolayısı ile yasa koyucu kanaatimce 24/8 ve 24/9
maddelerine istinaden açılmış davaları bu maddenin
kapsamı dışında tutmayı amaçlamıştır. Nitekim Ai-le
Yasası'nın 24/9 maddesi evlilikleri en az bir yıl
sürmek şartıyla boşanmak için birlikte müracaatı veya
bir tarafın karşı tarafın davasını kabulünü aramaktır.
Dolayısı ile 24/9'a istinaden boşanma kararı verilmesi
noktasında Yasa'nın aradığı diğ-er şartlar da mevcut ise
taraflar arasında ihtilaf söz konusu değildir. Yasa'nın
24/8 maddesi ise daha önce açılmış herhangi bir
davanın mevcut olup olmadığına bakılmaksızın taraf-
ların sürekli bir biçimde üç yıl ayrı olarak
yaşamalarını bir boşa-nma sebebi olarak öngörmüştür."


Yine Mavi 34'de Bidayet Mahkemesi kanaatini şu şekilde ifade etmiştir:

"24/8 maddesindeki üç yıllık süre de kanaatimce
tesadüfi olmayıp 24/7'den daha uzun bir süre
öngörülmek suretiyle daha önce açılmış veya
r-eddedilmiş herhangi bir dava olup olmadığına
bakılmaksızın her ne ahvalde olursa olsun boşanma
davasının açıldığı tarihte, taraflar sürekli bir
biçimde üç yıl ayrı olarak yaşamışlarsa taraflardan
herhangi birisi, kusurlu olup olmadığına bakılmak-
-sızın üç yıl süre ile birbirlerinden ayrı yaşadık-
ları sebebine dayanarak diğer taraf aleyhine
boşanma davası açabilir şeklinde düzenleme
getirmiştir kanaatindeyim."


Bidayet Mahkemesi, Davacının davasının reddedilme tarihinden, yani Yargıtayın ka-rarından 2 yıl geçmemiş olmasına rağmen, Davacının madde 24/8 altında açtığı davanın diğer fıkralardan bağımsız tezekkür edilmesi gerektiğini kabul ederek, davanın mevsimsiz açıldığı doğrultusundaki, Davalının iptidai itirazını reddetmiştir.

Davalı, Bida-yet Mahkemesinin bu kararından istinaf etmiştir.

İstinaf Eden, istinafını tek başlık altında sunmuştur.

1/1998 sayılı Aile (Evlenme ve Boşanma) Yasası, 26.1.1998 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Fasıl 339'u yürürlükten kaldıran 1/1998 sayılı Yasa, KKTC b-oşanma kurallarına çok radikal değişiklikler getirmiştir. Yasa'nın amaçlarından bir tanesi, topluma bir faydası kalmamış, fiilen bitmiş evliliklerde, eşlerden maddi açıdan daha zayıf konumda olan tarafı korumak suretiyle, boşanmayı kolaylaştırmaktı. Yasa-'nın mevcut hali ile yasa koyucunun bu hedefine ulaştığı tartışılır durumdadır. Evlilik içerisindeki maddi açıdan daha zayıf konumda olan tarafa gerekli koruma, bu yasa ile sunulamamıştır. Evliliklerin boşanma ile neticelendirilmesi, Fasıl 339'a nazaran 1-/98 sayılı Yasa altında daha kolay olmakla birlikte, boşanma davalarında esas sorun boşanma değil, mal paylaşımı olmuştur. Mal paylaşımı hususlarında, Yasa'da çok büyük eksiklikler olduğu acı bir gerçektir.

1/1998 sayılı Yasa'da boşanma sebeplerinin yer -aldığı madde, 24. maddedir.

24. maddenin (1). fıkrası zina; (2). fıkrası hayata
kastetme, kötü muamelede bulunma;(3). fıkrası cinayet, yüz kızartıcı suç işleme veya onursuz hal ve harekette bulunma; (4). fıkrası haklı neden olmaksızın 1 yılı aşkın süre -terk; (5). fıkrası akıl hastalığı veya akli denge bozulması; (6). fıkrası ailevi ilişkilerin birlikte yaşamı olanaksız veya çekilmez hale koyacak kadar önemli surette gerginleşmesi; (7). fıkrası boşanma davası reddedildikten sonra 2 yıl devamlı ayrı yaşanm-ası; (8). fıkrası tarafların sürekli 3 yıl ayrı yaşamaları; (9). fıkrası karı-koca 1 yıl evli kaldıktan sonra boşanmak için birlikte başvurmaları veya birinin diğerinin davasını kabul etmesi başlıklarını içerir.

Bu dava için önem arzeden fıkralar, 24. ma-ddenin 7 ve 8. fıkralarıdır. Bu fıkralar aynen şöyledir:

"24. Boşanma sebepleri şunlardır:

.......................................
.......................................
.......................................
.................................-......
.......................................
.......................................
Evliliğe taraf kişilerden birinin yukarı-
daki boşanma sebeplerinden birine veya
birkaçına istinaden açmış olduğu bir
boşanma davasının mahkemece reddedilmesi tarihinde-n başlayarak iki yıl süre ile
devamlı olarak birbirlerinden ayrı
yaşamışlarsa;
Bu durumda taraflardan herhangi birisi,
kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın, iki
yıl sürekli olarak birbirlerinden ayrı yaşadıkları sebebine dayanarak diğer taraf aleyhine- bir boşanma davası açarak boşanma
talep edebilir.
Boşanma davasının açıldığı tarihte, taraflar
sürekli bir biçimde üç yıl ayrı olarak yaşamışlarsa;
Bu durumda taraflardan herhangi birisi,
kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın üç yıl süre ile birbirle-rinden ayrı yaşadıkları sebebine dayanarak diğer taraf aleyhine
boşanma davası açabilir.
......................................"

Davacının Davalı aleyhine açtığı ilk dava (146/2007), 24. maddenin 6. fıkrası altında açılmıştı. Bu durumda, 24(7)'de ifade -edildiği şekilde, evliliğe taraf kişilerden birinin yukarıdaki boşanma sebeplerinden birine istinaden açmış olduğu bir davanın mevcut olduğu açıktır.

Yargıtay/Aile Hukuk 2/2010 (D.1/2011)'de, 23.3.2011 tarihli karar ile, 146/2007 sayılı davada Bidayet M-ahkemesinin verdiği 6.1.2010 tarihli kararı bozmuş ve boşanma davasını reddetmiştir. Bidayet Mahkemesi huzurunda, ret kararının 23.3.2011 tarihinde verildiği kabul edilmiş ve süreç, bu tarih esas alınarak hesaplanmıştır. Taraflar, 6.10.2007 tarihinden itib-aren ayrı yaşamakla birlikte, 24(7) maksatları için ayrı yaşama süresinin davanın ret tarihinden başlayarak 2 yılı doldurması gerektiğinden, 23.3.2011 tarihinden itibaren bu sürenin hesaplanması gerekir. Huzurumuzdaki istinafın kaynaklandığı davanın ikame -tarihi ise 14.9.2011'dir. Bu durumda, Davacı tarafından ikame edilen, huzurumuzdaki istinafın kaynaklandığı 134/2011 sayılı davanın ikame tarihinde, 146/07 sayılı bir önceki davanın ret karar tarihinin üzerinden 2 yıl geçmediği kabul edilmelidir.

Davalı-nın, iptidai itirazında ileri sürdüğü şekilde, madde 24/7 altında Davacı dava açamayacağı halde, davasını ikame etmiş olduğu bir gerçektir. Ancak Davacının davası, madde 24(7) değil, madde 24(8) altında ikame edilmiş bulunmaktadır. Madde 24(8) ise, açıkça-, boşanma davasının açıldığı tarihte tarafların sürekli bir şekilde 3 yıl ayrı yaşamış olmaları halinde, kusur aranmadan boşanma hakkı vermektedir. Taraflar 6.10.2007 tarihinden beri ayrı yaşadıkları için, 24(8) maddesinde belirtilen süre tatmin edilmiş o-lmaktadır.

Bu durumda, Davacının madde 24/7 altında açmış olduğu boşanma davasının iptal edilmesinden sonra, 2 yıldan önce yeniden dava açması men edilmişken, madde 24/8 altında, boşanma davasından önce fiilen 3 yıl ayrı yaşayanlara, boşanma hükmü elde e-tme hakkı verilmektedir. Boşanma davasının iptal edilmesine karşın, iptal tarihinde, taraflar fiilen 3 yıldan fazla bir süre ayrı yaşamış olabilirler. Hal böyleyken, 24/7 veya 24/8 maddelerinin hangisinin uygulanacağına karar verilmesi gerekir. İstinafta -cevaplandırılması gereken soru, şu şekilde formüle edilmelidir:

Eşlerden biri tarafından, 24. maddenin (1)'den (6). fıkrasına kadar sıralanan sebeplerden herhangi birine istinaden bir boşanma davası ikame edilmiş ve mahkeme tarafından reddedilmişse, madd-e 24(7)'de, ret kararından itibaren tarafların 2 yıl ayrı yaşamaları şartı yerine getirilmemişse, boşanma davasının ikame tarihinde tarafların fiilen 3 yıl ayrı yaşamış bulunmaları halinde, madde 24(8) altında boşanma hükmü temin etmeleri mümkün müdür?

B-idayet Mahkemesinin kararı, madde 24(7) ve madde 24(8)'de sunulan boşanma sebeplerinin, ayrı boşanma sebepleri oldukları ve "birbirlerinden bağımsız uygulama alanlarına sahip oldukları" doğrultusundadır. 24. maddenin her fıkrasının, ayrı birer boşanma sebe-bi içerdiği doğrudur. Ancak, 24/8 altında boşanma davasının ikame tarihinden önce, 3 yıl fiilen ayrı yaşayan eşlerin, 24/8 altında boşanma hükmü temin etme hakları olmasına rağmen, bu eşler arasında daha önce 24. maddenin (1)'den (6)'ya kadar sıralanan fık-raları altında ikame edilen ve reddedilen bir dava olması halinde, o davanın ret tarihinden itibaren 2 yıl dolmadan önce, madde 24/7, bu eşlerin boşanma elde etmelerini engellemektedir. Bu nedenle bu eşler açısından, madde 24/7'nin engellemesine karşın, m-adde 24/8 altında boşanma hükmü elde edilip edilemeyeceğine karar verebilmek için, 1/98 sayılı Yasa'nın 24. maddesinin bütün olarak yorumlanması ve 24. maddenin 7 ve 8. fıkralarının birlikte uygulanırlıklarının çerçevesinin çizilmesi gerekir.

Yasalar-ın ne şekilde yorumlanacağı ile ilgili kuralları izah edenMaxwell on Interpretation of Statutes adlı eserin 11th Edition Sayfa 156'da, şu görüşe yer verilmiştir:


"-Where there are two section dealing with the
same subject matter, one section being unqualified
and the other containing- a qualification, effect
must be given to the section containing the
qualification ."


(Aynı konu ile ilgili, bir yasada, iki madde bulunması halinde, bir madde şartlı ve/veya kısıtlamalı, diğeri ise şartsız ve/veya kısıtlamasızsa, şartlı- ve/veya kısıtlamalı maddenin uygulanması gerekir. (Bak: Moss v. Elphick 1910 1KB 465) )

Aynı kitabın 153. sayfasında;

"An author must be supposed to be consistent with
him-self, and, therefore, if in one place he has
expressed his mind clearly, it ought to be
presumed that he is still of the same mind in
another place, unless it clearly appears that he
has changed it. In this respect, the work of -the
legislature is treated in the same manner as that
of any other author, ..."

denmektedir.


- (Yazarın tutarlı olması gerekir, bu nedenle, bir yerde fikrini kesin bir dille belirtmişse, açıkça fikrini değiştirdiğini b-elirtmiş olmadıktan sonra aynı fikirde olduğu varsayılmalıdır.)

Halsbury's Laws of England, 3rd edition vol. 36 sayfa 395'de ise şu görüşe yer verilmiştir:

-"Statute to be construed as a whole. For the
purposes of construction, the context of words
which are to be construed includes not only the
particular phrase or section in which they occur,
but also the other parts of the statute.
- Thus a statute should be construed as a whole
so as, so far as possible, to avoid any
inconsistency or repugnancy either within the
section to be construed or as between that section
and other parts of the statute. The liter-al meaning
of a particular section may in this way be extended
or restricted by reference to other sections and to
the general purview of the statute."


(Yasalar bütün olarak incelenmelidir. --Yasada bir maddeye, doğal anlamı verildiği takdirde, verilen anlam neticesinde, yasanın diğer maddeleri ile çelişki doğacaksa, y-orumun diğer maddeler ile çelişki doğurmayacak şekilde kısıtlanması veya genişletilmesi gerekir.)-
-
1/98 sayılı Aile Yasası'nın 24(7) fıkrası için gerekli unsurlar: a)24(1) -(6) fıkraları altında ikame edilen bir boşanma davasının reddedilmesi; b)ret tarihinden itibaren 2 yıl tarafların ayrı yaşamalarıdır.

1/98 sayılı Aile Yasası'nın 24(8) fıkrası içi-n gerekli unsur ise sadece; tarafların sürekli 3 yıl ayrı yaşamalarıdır.

Boşanma davasının açıldığı tarihte ayrı yaşayan eşlerle ilgili olarak, madde 24(7) altında daha önce açılan dava, 1 yıldan uzun bir süre sonra iptal edilirse, o davanın ret tarihind-en itibaren, madde 24(7) açısından 2 yıl tamamlanmadan, madde 24(8) maksatları bakımından taraflar, sürekli olarak 3 yıl ayrı yaşamış olabilirler. Böyle bir durumda, madde 24(7)'de öne sürülen koşul, yani davanın ret tarihinden itibaren 2 yıl geçmesi koşul-u tatmin olmadığı ve madde 24(7) altında boşanma müracaatına hak kazanılmadığı veya boşanma davasında muvaffak olmasına 24. maddenin (7) fıkrası engel oluşturduğu halde, madde 24(8)'in aynı eşler için boşanma hakkı verdiği ilk etapta söylenebilir.

24. ma-ddenin (8). fıkrasının, daha önce boşanma davası açılan ve reddedilen davalar için de uygulanabileceğini varsaymak, madde 24(1)-(6) altında ikame edilen ve reddedilen boşanma davalarında, madde 24(7)'de konan 2 yıllık sürenin dolma şartını uygulanamaz hale- getirecektir. Yasa koyucu, madde 24(7)'de boşanma davası ikame edip davası reddedilen bir eşe, iki yıl bekleme şartı koymuştur. Yasa koyucunun, bu şartın başka bir madde ile ortadan kaldırılmasını amaçladığını kabul etmek mümkün değildir. Yani, yasa koyuc-unun madde 24(1)-(6)'ya istinaden açılan ve reddedilen boşanma davasından sonra 2 yıl beklenmesi gerektiği şartını koymuşken, bir sonraki fıkranın bu kısıtlamayı ortadan kaldıracak şekilde yorumlanması mümkün değildir.

Her ne kadar da 24. maddenin her fı-krası ayrı bir boşanma sebebi içerse de, madde 24(8)'deki 3 yıl ayrı yaşama şartına bağlı boşanma davası açma hakkının, 24. maddenin (1)-(6) fıkralarına istinaden daha önce davalaşmayan eşler için uygulanacak bir hak olduğunu kabul etmek gerekir. Eşlerin m-adde 24(1)-(6) altında, daha önce ikame edilmiş ve reddedilmiş davaları olması halinde, bu eşlere 24(8)'in uygulanırlığı olmadığı kabul edilmelidir. Eşler arasında, 24. maddenin 1-6. fıkraları altında bir boşanma davası ikame edilmiş ve dava reddedilmişse,- eşlerin 24(7) maddesi uyarınca ret kararından itibaren 2 yıllık bir sürenin geçmesini beklemeleri gerekir. Boşanma davası reddedilen bir eşe, madde 24(7)'nin uygulanması gerekmektedir. Eşler, dava sürecinde, 3 yıl ayrı yaşamış olsalar da davası reddedilen- eşlerin 24. maddenin 8. fıkrası altında boşanmalarına imkan yoktur. Ancak bu yorumun, eşlerden herhangi birinin, yeni bir olay neticesinde, yeni bir boşanma davası açma hakkını engellemediği belirtilmelidir.

Aynı yasa içerisindeki bir madde altında,- boşanma davası açması engellenen bir kişiye, diğer bir madde altında boşanma davası açma hakkının verildiği yönünde yasanın yorumlanması, yasa koyucunun niyetine uygun olamaz. Yasa koyucu, her koşulda, 3 yıl ayrı yaşayan eşlerin boşanabileceğine niyet etm-iş olsa idi, madde 24'ün (7). fıkrasına Yasa'da yer vermesine gerek olmazdı. Yasa koyucu, daha önce boşanma davası dinlenen ve reddedilen eşlere, ret kararından sonra 2 yıl ayrı yaşamış olmaları halinde, boşanma hakkı vermiştir. Boşanma davası reddedilen e-şler açısından, boşanma davası sürecinin, madde 24(8)'de yer alan 3 yılın hesaplanmasında dikkate alınmaması gerekir.

Tüm söylenenler ışığında, bu istinafa konu davadaki Davacı ve Davalıya uygulanacak fıkranın, 24. maddenin (7). fıkrası olduğu kabul- edilmelidir. Daha önce Davacı Davalı aleyhine açtığı 146/07 sayılı dava reddedildiği ve ret kararından 2 yıl geçmediği cihetle, Davacının, madde 24/8 altında bir boşanma davası ikame etmesine yasal imkan olmadığı kabul edilmelidir.

Bu durumda, Bidayet -Mahkemesi Davalının iptidai itirazında ileri sürdüğü iddialarda haklı olduğu halde, Davalının iptidai itirazını reddetmekle hata yapmıştır. Bu nedenle, Bidayet Mahkemesinin 24.2.2012 tarihli kararı ret ve iptal edilmelidir.

Netice itibarıyla, Davalı-nın iptidai itirazının kabul edilmesi gerektiği cihetle, Bidayet Mahkemesinin 24.2.2012 tarihli kararı ve Davacının davası ret ve iptal edilir.

İstinaf masrafları, Davacı/Aleyhine İstinaf Edilen, aleyhine verilir.

Mehmet Türker: Bu istinaf, Girne A-ile Mahkemesinin, 24/2/2012 tarihli Davalının iptidai itirazına ilişkin kararına karşı yapılmıştır.

Aleyhine İstinaf Edilen/Davacı, Girne Aile Mahkemesinde İstinaf Eden/Davalı aleyhine dosyaladığı 134/2011 No.lu davada, Davalı ile 6.3.1988 tarihinde- evlendiklerini, tarafların bu evlilikle ilgili olarak daha önce 146/2007 sayılı dava ile davalaştıklarını, Girne Aile Mahkemesinin bu davada yasal ayrılığa karar verdiğini, bu kararın Davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Yargıtay Aile 2/2010 D.1/20-10 sayılı istinafta Yargıtayın Girne Kaza Mahkemesinin 146/2007 No.lu davada vermiş olduğu ayrılık hükmünü iptal ederek Davacının, davasını ret ve iptal ettiğini, Davacının 146/2007 No.lu davada saptanan yasal ayrılık süresi dolduktan sonra Girne Aile Mahk-emesinde 151/2010 No.lu boşanma ve mal paylaşımı davasını açtığını, ancak Yargıtayın 2/2010 No.lu kararı neticesinde, bu davayı haklara halel gelmeksizin geri çektiğini, Mağusa'da Davalı ile müştereken kurdukları aile ocağını ve/veya ortak konutu 6/10/2007- tarihinde bırakıp ayrılmak zorunda kaldığını, bu tarihten itibaren ayrı olarak Girne'ye yerleşip Girne'de yaşadığını, 6/10/2007 tarihinden beri ve halen fiilen ve sürekli olarak, 3 yılı aşkın süre, Davalı ile ayrı yaşadıklarını iddia ederek, 1/98 sayılı A-ile (Evlenme ve Boşanma) Yasası'nın 24(8) maddesi uyarınca lehine bir boşanma hükmü, paylaşıma tabi malların 2/3'ünün Davacıya, 1/3'ünün ise Davalıya verilmesi kararı ve Davalının, tarafların müşterek çocukları olan Hüseyin Çelebi'nin öğrenim, eğitim, iaşe-, ibate ve diğer masrafları için katkıda bulunmasına emir verilmesi talebinde bulunmuştur.

Davalı, Davacının taleplerine karşılık müdafaa ve mukabil dava dosyalamıştır. Davalı, müdafaa takririnde, diğer iddiaları yanında, Bidayet Mahkemesinin kara-rına konu olan bir iptidai itiraz ileri sürmüştür. Bu iptidai itiraz aynen şöyledir:

"1. Davalı iptidai itiraz olarak işbu davanın
zamansız açıldığını ve ileri gidemeyeceğini
ileri sürer ve bu safhada davanın red ve
- iptalini talep eder. Şöyle ki:
Davacı Girne Kaza Mahkemesinde Davalı aleyhine
146/2007 sayılı boşanma davasını ikame
etmiştir. İşbu dava Mahkemece dinlenmiş ve
Davalı kusurlu bulunarak Mahkeme yasal- ayrılık
kararı vermiştir. Davalı bu karardan istinaf
dosyalamıştı ve Yargıtay/Aile 2/2010 sayılı
istinaf dinlenerek İstinaf Mahkemesi 146/2007
sayılı hükmü 23/3/2011 tarihinde iptal etmiştir
ve- Davacının boşanma talebi reddolunmuştur.
1/1998 sayılı Aile Yasası'nın 24.üncü maddesinin
7.nci fıkrası hükmüne göre taraflardan
herhangi birisinin boşanmanın red tarihi
üzerinden 2 yıl geçtikten sonra yeni- bir
boşanma davası açabileceği ve/veya açmaya hakkı
olduğu ileri sürülür. Davacının ise işbu
davayı 2 yıllık süre dolmadan açmış olduğu
ve/veya bahsi geçen yasal duruma göre Davacının
bu safh-ada boşanma talebinde bulunmaya yasal
olarak hakkı olmadığı ileri sürülür."


Davanın duruşma günü olan 10/2/2012 tarihinde, Taraf Avukatları öncelikle bu iptidai itirazın ele alınmasında mutabık kalmışlar ve kabul ettikleri müşterek olgul-arı beyan edip, iddiaları ile ilgili Mahkemeye hitap etmişlerdir.

Taraf Avukatları, Davacının, Davalı aleyhine, Girne Aile Mahkemesinde, 146/2007 No.lu boşanma davasını açtığını; bu davada Girne Aile Mahkemesinin yasal ayrılığa karar verdiğini; Daval-ının bu kararı istinaf ettiğini; Yargıtayın 2/2010 No.lu kararı ile Girne Aile Mahkemesinin yasal ayrılık kararını 23/3/2011 tarihinde iptal ederek, Davacının boşanma davasını ret ve iptal ettiğini; bu karardan önce, Davacının yasal ayrılık süresi doldukta-n sonra 151/2010 No.lu, yine boşanma ve mal paylaşımı talep eden davayı ikame ettiğini; ancak Yargıtay'ın 2/2010 sayılı karar sonucunda Davacının bu davayı geri çektiğini; Davacının 6/10/2007 tarihinden beri aile yuvasından ayrıldığını; o tarihten itibaren- 3 yılı aşkın bir süreden beri beraber olmadıklarını ve halen ayrı yaşadıklarını; 146/2007 No.lu davada verilen ayrılık kararını ve Davacının boşanma talebini Yargıtay'ın 23/3/2011 tarihinde ret ve iptal ettiğini, bu davanın 2 yıllık süre dolmadan açıldığı-nı müşterek olgu olarak kabul etmişlerdir.

İptidai itirazla ilgili İstinaf Eden/Davalı Avukatı ve Aleyhine İstinaf Edilen/Davacı Avukatının iddia ve argümanlarını dinleyen Bidayet Mahkemesi İstinaf Eden/
Davalının iptidai itirazını reddetmiştir.

İ-STİNAF SEBEPLERİ:

İstinaf Eden/Davalının istinaf sebepleri şöyledir:

"a) Muhterem Bidayet Mahkemmesi Aile Yasası 1/98
md.24/7'yi yanlış tesfir etmiştir. Muhterem
Mahkemenin 'yukarıdaki boşanma sebeplerinden
birisine veya- bir kaçına istinaden açmış olduğu
bir boşanma davası' söz dizisinin 24/8 ve 24/9
maddeleri dışındaki boşanma sebeplerine istinaden
açılan davaları ifade etmeyi amaçladığı kanaati
hatalıdır.

b) Muhterem Bidayet Mahkeme-si Yasanın 24/8 madde-
sinin daha önce açılmış herhangi bir davanın
mevcut olup olmadığına bakılmaksızın tarafların
sürekli bir biçimde 3 yıl ayrı olarak yaşamalarını
bir boşanma sebebi olarak öngördüğü neticesine
ve-ya kanaatine varmakla hata etmiştir.

c) Muhterem Bidayet Mahkemesi yukarıdaki kanaatlerine
varırken konuyu yasal olarak değerlendirmemiştir.
Mahkemenin böyle bir kanaati gerekli yasal
gerekçelerden yoksundur veya böyle bir kan-aate
varmasını destekleyen yeterli yasal gerekçe mevcut
değildir. Mahkeme yasa koyucunun 'niyetini'
hatalı değerlendirmiştir ve yasa koyucunun niyeti-
nin ne olduğunu farazi bir şekilde kabul etmekle
hata etmiştir.-

d) Yasanın 24/9 maddesi yanlış yorumlanmıştır bu
maddenin öngördüğü boşanma sebebi şartı her iki
tarafın birlikte müracaatıdır.

e) Muhterem Bidayet Mahkemesi Yasa'nın 24/8 maddesine
yasa koyucunun murat etmediği kelimel-eri ithal
etmiştir, 'daha önce açılmış herhangi bir
davanın mevcut olup olmadığına bakılmaksızın,'
yasa koyucunun amacı bu olmuş olsaydı yasa
koyucu böyle önemli bir hususu açıkça koymalı
idi. Yasa koyucu 24/7 madd-esinin 24/8 maddesi
haricindeki boşanma sebeplerine uygulanacağını
amaçlasa idi bu hususu yasa maddesine koymalı
idi.

f) Muhterem Bidayet mahkemesinin 24/7 ve 24/8
maddelerindeki boşanma sebeplerinin birbirinden
- bağımsız uygulama alanlarına sahip olduğu
neticesine varmakla hata etmiştir, 24/7 maddesi
'boşanma davasının reddi' ön şartını arayan
tek madde olarak özel bir madde olduğu değerlen-
dirmesini yapmamıştır.

g) Muhter-em Mahkeme İstinaf Edenin yasal iddialarını
hiç değerlendirmemiştir veya yeterince değer-
lendirmemekle veya niye kabul edilinmediği
hususunda izahat vermemekle hata etmiştir."


İSTİNAF EDENİN İDDİA VE ARGÜMANLARI

İstinaf Ede-n/Davalı Avukatı, hitabında, dava ve iptidai itirazı ile ilgili olgulara temas ettikten sonra, 1/98 sayılı Aile Yasası'nda belirtilen boşanma sebepleri ile ilgili hukuki iddialar ileri sürmüştür. İstinaf Eden/Davalı Avukatının iddiasına göre, Aleyhine İst-inaf Edilen/Davacı, İstinaf Eden/Davalı aleyhine açmış olduğu 146/2007 No.lu davada, 1/98 sayılı Aile Yasası'nın 24(6) maddesi gereğince boşanma talep edip, bu boşanma talebi Yargıtay tarafından 23/3/2011 tarihinde reddedildiği nedeniyle, 1/98 sayılı Yasa'-nın 24(7) maddesine göre boşanma davasının reddedildiği tarih olan 23/3/2011 tarihinden 2 yıl geçmediği için, taraflar 3 yıldır ayrı yaşamış olsalar bile Davacı 1/98 sayılı Yasa'nın 24(8) maddesine istinaden boşanma davası açamaz. 24. maddedeki düzenleme,- özellikle madde 24(7) dikkate alındığı zaman, madde 24'ün (1), (2), (3), (4), (5) ve (6)'ncı fıkralarına dayanılarak açılan bir boşanma davası reddedildiği takdirde, davası reddedilen Davacının madde 24(7)'de belirtilen 2 yıllık süreyi beklemeden açtığı d-ava ileri gidemez. Yasa koyucunun niyeti de bu yöndedir. Bu nedenle Davacının madde 23(8)'e dayanarak açtığı davasının ret ve iptal edilmesi gerekmektedir. Bidayet Mahkemesi, bu yasal durumu yanlış değerlendirerek, İstinaf Eden/Davalının iptidai itirazı-nı reddetmekle hata yapmıştır.

Aleyhine istinaf Edilen/Davacı Avukatı, 1/98 sayılı Aile (Evlenme ve Boşanma) Yasası'nın 24. maddesindeki boşanma sebeplerinin ayrı ayrı ve birbirinden bağımsız sebepler olduğunu; yasa koyucunun niyetinin de boşanma seb-eplerini ayrı ayrı düzenlemek olduğu için yasa maddesindeki boşanma sebeplerinin hiçbirine, özellikle madde 24(7) ve 24(8)'e herhangi bir şart koymadığını; 24. maddenin (7) ve (8)'inci
fıkralarındaki boşanma sebeplerini birbirine bağlı kılma niyeti olsayd-ı, yasa koyucunun bu fıkralarda düzenleme yapabileceğini; hiçbir şart veya ibare olmadığından bu fıkralardaki boşanma sebeplerinin birbirinden tamamen ayrı olup birbirine tabi olmadığını; Aleyhine İstinaf Edilen/Davacının boşanma davasının reddinden sonra -2 yıl beklemek zorunda olmadığını; boşanma davası açıldığı zaman taraflar 3 yıldan beri ayrı yaşadıklarından, Aleyhine İstinaf Edilen/Davacının, madde 24(8) tahtında bu davayı açıp boşanma talep edebileceğini; İlk Mahkemenin İstinaf Eden Davalının müdafaa -takririndeki iptidai itirazını reddetmekle hata yapmadığını, doğru bir karar verdiğini ileri sürmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ:

Bu istinafta karara bağlanması gereken tek ve esas konu; 1/98 sayılı Aile (Evlenme ve Boşanma) Yasası'nın 24-(6) maddesi gereğince boşanma davası açan Davacı, davasının reddedilmesi halinde, 24. maddenin 8. fıkrası gereğince, yani boşanma davasının açıldığı tarihte, taraflar 3 yıl sürekli ayrı olarak yaşamışlarsa, boşanmak için başka bir dava açabilir mi? Yoksa -davası reddedilen Davacının, madde 24(8) gereğince başka bir dava açabilmesi için Yasa'nın 24(7) maddesinde belirtilen 2 yıllık sürenin dolmasını beklemesi mi gerekir?

Tarafların iddiaları, argümanları ve yasal durum ışığında İstinaf Eden/Davalının- iptidai itirazını inceleyen Bidayet Mahkemesi, İstinaf Eden/Davalının ileri sürdüğü iptidai itirazı reddederken, kararında şöyle demişti:

"..Bizim yasa koyucumuz kanaatimce tarafların ayrı
yaşamaları durumu ile ilgili 24/7 ve 24/8 maddeleri
-ile iki farklı boşanma sebebi getirmiştir. Dolayısı
ile 24/7 ve 24/8 maddelerindeki boşanma sebeplerinin
birbirinden bağımsız uygulama alanlarına sahip olduğu
düşüncesindeyim. Nitekim yasa koyucu 24/7 maddesinde
24/1'den 24/6'ya kadar ola-n maddeler mucibince
açılmış davanın reddinden itibaren iki yıllık devamlı
ayrı yaşama ararken 24/8 maddesinde bu süreyi üç yıl
olarak öngörmektedir. 24/8 maddesindeki üç yıllık
süre de kanaatimce tesadüfi olmayıp 24/7'den daha
uzun- bir süre öngörülmek suretiyle daha önce açılmış
veya reddedilmiş herhangi bir dava olup olmadığına
bakılmaksızın her ne ahvalde olursa olsun boşanma
davasının açıldığı tarihte, taraflar sürekli bir
biçimde üç yıl ayrı olarak yaşamışlarsa -taraflardan
herhangi birisi, kusurlu olup olmadığına bakılmak-
sızın üç yıl süre ile birbirlerinden ayrı yaşadıkları
sebebine dayanarak diğer taraf aleyhine boşanma
davası açabilir şeklinde düzenleme getirilmiştir
kanaatindeyim.

- Yukarıda izah ettiklerim ışığında daha önce
açılmış davanın reddedilmesinin ve bu red tarihinden
itibaren iki yıllık sürenin dolmamış olmasının
Davacının 1/98 sayılı Aile Yasası'nın 24/8 maddesi
mucibince açmış olduğu davasının mevsimsiz- açıldığı
sonucunu doğuramayacağı ve Davacının davasının
inceleme konusu iptidai itiraz nedeniyle daha ileri
bir inceleme yapılmasına gereksinim olmaksızın
iptal edilmesi gerekmediğine dair bulguya varır ve
Davalının bu yöndeki iptidai- itirazını red ve iptal
ederim."


İhtilafa konu ve yine ihtilafın neticelenmesini sağlayacak 1/98 sayılı Aile Yasası'nın 24. maddesinin 7 ve 8. fıkraları aynen şöyledir:

"Boşanma sebebleri şunlardır:

Boşanma .................-..........................
Sebebleri ...........................................

(7) Evliliğe taraf kişilerden birinin yukarıdaki
boşanma sebeplerinden birine veya birkaçına
istinaden açmış olduğu bir boşanma dava-sının
mahkemece reddedilmesi tarihinden başlayarak
iki yıl süre ile devamlı olarak birbirlerinden
ayrı yaşamışlarsa;
Bu durumda taraflardan herhangi birisi,
kusurlu olup olmadığına bak-ılmaksızın, iki
yıl sürekli olarak birbirlerinden ayrı yaşa-
dıkları sebebine dayanarak diğer taraf
aleyhine bir boşanma davası açarak boşanma
talep edebilir.
(8) Boşanma davasının açıldığı- tarihte, taraflar
sürekli bir biçimde üç yıl ayrı olarak
yaşamışlarsa;

Bu durumda taraflardan herhangi birisi,
kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın üç
yıl süre ile b-irbirlerinden ayrı yaşadık-
ları sebebine dayanarak diğer taraf aleyhine
boşanma davası açabilir."


Davacı ile Davalının 6/10/2007 tarihinden beri ayrı yaşadıkları ihtilaf konusu değildir. Yani taraflar, bu boşanma davası-nın açıldığı tarihte, sürekli bir biçimde 3 yılı aşkın bir süre ve halen de ayrı yaşamaktadırlar.
Birçok içtihat kararında belirtildiği üzere, bir yasanın bir kuralı yorumlanırken, öncelikle yasanın ilgili kuralının yorum gerektirip gerektirmediğine- bakılması gerekmektedir. İlgili madde ve/veya kural açık seçik ise, maddede yer alan kelime veya sözcüklere doğal anlamlarını verip ilgili madde veya kural uygulanmalıdır.

"Tefsir ilkelerine göre yasalarda kullanılan ve muğlak olmayan sözcüklere al-elade ve doğal anlamları verilebilir. Meğer ki böyle bir tefsir yasa koyucunun niyeti ile bağdaşmamış olsun veya öyle bir tefsir sonucu ortaya abes veya çelişkili bir anlam çıksın" (Gör. Yargıtay/Hukuk 57/1984 D.2/1985)

Bir yasa veya yasa maddesi y-asa koyucunun gaye ve niyeti göz önünde bulundurularak tefsir edilir. (Gör. Yargıtay/Hukuk 11/76)

Yasaların nasıl yorumlanması ile ilgili Yargıtay/Hukuk 43/96 D.5/98'de ise, şu görüşlere yer verilmiştir:

"Yasaların yorumlanması konusunda L-ord Denning
şöyle demektedir. (Lucy v.W.T.Henleys Telegraph
Works Co. Ltd. (C.A.) (1969) 3 W.L.R. (Part.38)
p.588)

'.....It comes back once again to the ever
recurring question: How should we construe
an Act- of Parliament? I have said before,
and I repeat now, that we should so construe
an Act of Parliament as to effectuate the
intention of the makers of it, and not to
defeat it.'

Bu görüşe göre yasalar yasa ko-yucunun amacının
gerçekleşmesini sağlayacak şekilde yorumlanmalıdır.
Yasa koyucunun amacının gerçekleşmesini önleyecek
yorumlar yapmak doğru değildir.

James V.C.'nin 100 yıl önce bu konuda söyledikleri
de dikkati çekiyor. (Gör-: Harvest Lane Motor Bodies
Ltd. 1968, 3 W.L.R 220
'I think we must give a liberal construction
to the statute, such as is consistent with
common justice and common sense.'

Bu görüşe göre yasaları yorumlarken lib-eral
davranmak yani adalete uygun ve makul yorumlar
yapmak gerekir."


Yasa maddelerinin tefsirine ilişkin Yargıtayın benimsediği görüşler ışığında, 1/98 sayılı Aile (Evlenme ve Boşanma) Yasası'nı ısdar eden yasa koyucunun amacının ne olduğ-unu saptamak için, Aile Yasası'nı ve özellikle Yasa'nın 24. maddesini bir bütün olarak değerlendirmek gerekmektedir.

Boşanma sebepleri başlığı ile 24. maddede boşanma sebepleri şunlardır diyerek, dokuz fıkrada dokuz ayrı boşanma sebebi belirtilmek-tedir. Maddenin ilk 6 fıkrasındaki boşanma sebeplerinden herhangi birine dayanarak dava açıp, davasında başarılı olamayan ve davası reddedilen kişi, davasının ret tarihinden itibaren, 2 yıl süre diğer taraf ile ayrı yaşarsa, 24. maddenin 7. fıkrası altınd-a, 2 yıl sürekli ayrı yaşadıkları sebebi ile diğer taraf aleyhine boşanma davası açabilir. Yasa'nın 24(7) maddesi, madde 24(1), (2), (3), (4), (5), (6)'daki sebeplerle açılan bir davanın Mahkeme tarafından reddedilmesini ve tarafların bu ret tarihinden iti-baren 2 yıl süre ile ayrı yaşamalarını, madde 24(7)'deki ayrı yaşama sebebine dayanarak boşanma davası açabilmek için bir boşanma sebebi olarak öngörmüştür. Boşanma sebeplerinden 8. olarak, madde 24'ün 8. fıkrasında belirtilen boşanma sebebi, madde 24'dek-i diğer tüm boşanma sebepleri ve özellikle 7. fıkra ile birlikte göz önüne alındığı zaman, gerek 8. fıkrada, gerekse 7. fıkrada yasa koyucunun bu fıkralardaki boşanma sebeplerinin birbiri ile bağlantılı olması amacını taşıdığını gösteren herhangi bir belir-ti veya bu amacı ortaya koyacak bir kelime, sözcük veya şart bulunmamaktadır. Tam aksine, 24. maddenin 8. fıkrasındaki 8. boşanma sebebinin oluşmasının tek koşulu, boşanma davasının açıldığı tarihte tarafların sürekli olarak 3 yıl ayrı olarak yaşamalarıdı-r. Yasa koyucu, 24. maddenin 7. fıkrasındaki 2 yıllık süre dolmadan 24. maddenin 8. fıkrasındaki 3 yıllık ayrı yaşama sebebi ile boşanma davası açılamayacağı amacında olsa idi, bu fıkralara ekleyeceği söz veya kelimelerle veya maddeye ekleyeceği başka bir- fıkra ile bu amaca uygun olarak bir düzenleme yapabilir ve bu amacını ortaya koyabilirdi. Bunu yapmamakla, yasa koyucu, madde 24(7) ile madde 24(8)'deki boşanma sebeplerinin birbirinden bağımsız ve ayrı birer boşanma sebebi olarak Aile Yasası'nda yer alm-asını amaçlamıştır.

Aile Yasası'nın 24. maddesinin 7 ve 8. fıkralarındaki boşanma sebepleri, tarafların yasa maddelerinde belirtilen süreler kadar, yani 2 yıl ve 3 yıl süre ile birlikte yaşamamaları, diğer bir deyişle ortak hayatın yeniden kurulamama-sıdır. Türk Medeni Kanununun 164/IV maddesindeki boşanma sebebi ile bizim Aile Yasa'mızın 24. maddesinin 7. fıkrasındaki boşanma sebebi, ayrı yaşama süresi hariç, tamamen aynıdır. Türk Medeni Kanunu madde 164/IV'e göre "Boşanma sebeplerinden herhangi bir-iyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi -üzerine boşanmaya karar verilir."

1/98 sayılı Aile (Evlenme ve Boşanma) Yasası'nın 24(7) maddesine göre ise, boşanma davasının reddedilmesi tarihinden itibaren, 2 yıl ayrı yaşam devam ederse, taraflardan biri boşanma davası açabilir. Bu husus, kendi- başına bir boşanma sebebidir. Boşanma davasının reddinden sonra meydana gelen başka bir boşanma sebebine istinaden, dava açmayı men eden yasaklayıcı bir kural değildir. Aile Yasası madde 24(8) ile getirilen boşanma sebebi, Türk Medeni Kanunu'nda bulunma-yan bir boşanma sebebidir. Madde 24(8)'deki bu boşanma sebebi, madde 24(7)'deki gibi belirtilen sürede tarafların bir araya gelememesi ve ortak yaşamın yeniden kurulamamasıdır. Ayrı yaşamanın ve ortak hayatın yeniden kurulamaması halinin ayrı bir boşanma- sebebi olarak kabul edilmesindeki amacın ne olduğu ile ilgili olarak, Prof. Dr. Turgut Akıntürk, Türk Medeni Hukuku, Yeni Medeni Kanuna uyarlanmış Aile Hukuku kitabında 9. Baskı ikinci cilt sayfa 264 ve 265'te Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması başlığı al-tında şöyle denmektedir:

"Doktrinde eylemli ayrılık, fiili ayrılık olarak
da isimlendirilen 'ortak hayatın yeniden kurulamaması'
olgusu, önceki Medeni Kanunun 134'üncü maddesinde
1988 yılında 3444 sayılı Kanunla yapılan değişikl-ik
sonucunda genel boşanma sebepleri arasına girmiştir.
Böyle bir olgunun boşanma sebebi olarak kabulüyle
güdülen amaç, birbirleriyle ortak hayatı sürdürme
konusunda hiçbir şekilde anlaşamayan, uzunca
bir süre ayrı yaşayan ve- bir türlü biraraya
gelmeyen eşlerin boşanmalarına, 'maddesel olarak
çökmüş olan evliliklerin hukuksal yönden de sona
ermesine imkan sağlamaktır.' "


1/98 sayılı Aile (Evlenme ve Boşanma) Yasası'ndan önce yürürlükte olan Fasıl 339 -Türk Aile (Evlenme ve Boşanma) Yasası'nda 1/98 sayılı Yasa'nın 24(7) ve 24(8) maddelerinde belirtilen veya buna benzer boşanma sebepleri bulunmadığından, taraflar çok uzun yıllar ayrı yaşamalarına veya boşanma davaları reddedildikten sonra da uzun yıllar a-yrı yaşamalarına, biraraya gelememelerine rağmen, bu sebeple, yani birlikte yaşamama ve ortak hayat kuramadıkları sebebi ile boşanma davası açamamakta ve fiilen ölmüş, birlikte yaşam olmayan evliliklerini hukuken sonlandıramamakta idiler. Yasa koyucu, mad-de 24(7) ve madde 24(8)'deki 2 yıllık ve 3 yıllık ayrı olarak yaşama sürelerini ayrı ayrı boşanma sebebi olarak getirmekle ve bu fıkralarda belirtilen sürelerde birlikte yaşam olmaması, yani ortak hayatın yeniden tesis edilememesini boşanma sebebi kabul et-mekle, eski yasanın ayrı yaşayan ve ortak hayat tesis etme olasılığı kalmayan taraflara ve dolayısıyla toplumdaki sosyal yaşamlarında yarattığı sıkıntıları ortadan kaldırmak, fiilen sona ermiş evlilikleri, hukuken de sona erdirmek ve tarafların daha kolay -boşanma-larını sağlayarak, sosyal hayatlarını devam ettirebilmeleri
gayesini güderek, her iki boşanma sebebinin birbirinden bağımsız ve ayrı olarak uygulanmasını amaçladığı açıkça anlaşılmaktadır. Yasa koyucunun amacının bunun aksi olduğunun kabul edilme-si halinde Yasa'nın 24. maddesinin (1),(2),(3),(4), (5) ve (6). fıkralarındaki boşanma sebeplerine istinat ederek dava açan ve davası reddedilen bir kişi, 2 yıl süre geçmedikçe, yasa maddesinin gösterdiği boşanma sebeplerinin oluşması halinde, bu sebepleri-n herhangi birine dayanarak boşanma davası açamayacaktır. Yasa koyucunun bu durumu amaçladığını düşünmek mümkün değildir.

Bidayet Mahkemesi, tarafların ayrı yaşamaları durumu ile ilgili yasa koyucunun 1/98 sayılı Aile (Evlenme ve Boşanma) Yasası'n-ın 24(7) ve 24(8) maddeleri ile iki ayrı boşanma sebebi getirdiği, 24(7) ve 24(8) maddelerindeki boşanma sebeplerinin, birbirinden ayrı ve bağımsız olduğu, daha önce açılıp reddedilmiş bir dava olsa da, taraflar boşanma davasının açıldığı tarihte 3 yıl sür-ekli ayrı yaşamakta iseler, kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın, taraflardan herhangi birisinin madde 24(8)'e istinaden diğer taraf aleyhine dava açabileceği bulgusuna varmakla ve İstinaf Eden/Davalının iptidai itirazını reddetmekle hata yapmamıştır.

- Belirttiklerim ışığında, İstinaf Eden/Davalı istinafında başarılı olamadığından istinafın reddedilmesi gerekmektedir.

Hüseyin Besimoğlu: Meslektaşım Narin Ferdi Şefik'in kararını önceden okuma fırsatı buldum, orada ifade edilen görüşler ve bu görüşl-er ışığında varılan sonuca aynen katılırım.

Narin F. Şefik: Netice itibarıyla, oyçokluğu ile Bidayet Mahkemesinin 24.1.2012 tarihli kararı iptal edilir. Dolayısıyla, Davacının davası ret ve iptal edilir.

İstinaf masrafları, Davacı/Aleyhine İstinaf E-dilen aleyhine verilir.




Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu Mehmet Türker
Yargıç Yargıç Yargıç


12 Şubat, 2013

















































25






Full & Egal Universal Law Academy