Yargıtay Aile Dairesi Numara 2/2005 Dava No 1/2006 Karar Tarihi 17.04.2006
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Aile Dairesi Numara 2/2005 Dava No 1/2006 Karar Tarihi 17.04.2006
Numara: 2/2005
Dava No: 1/2006
Taraflar: Mehmet Bozdoğan n/d Alpaslan Bozdoğan ile İçişleri Bakanlığı
Konu: İsim değişikliği kararının tanınması ve tenfizi talebi
Mahkeme: Yrg/aile
Karar Tarihi: 17.04.2006

-D.1/06Yargıtay/Aile Hukuk 2/05
(Lefkoşa Aile Genel İstida No.5/04)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti:Gönül Erönen, Seyit A.Bensen, Şafak Öneri.

İstinaf eden: İçişleri Bakanlığı vasıtası ile KKTC'yi temsilen
Başsavcılık, -Lefkoşa
(Müstedaaleyh)


-ile-

Aleyhine istinaf edilen: Mehmet Bozdoğan n/d Alpaslan
Bozdoğan, Güvercinlik - Magosa
(Müstedi)


A r -a s ı n d a.

İstinaf eden namına Kıdemli Savcı Süleyman Candar ve Savcı Yardımcısı Emine Tayfunsel
Aleyhine istinaf edilen namına Avukat İsmail Sağlamer.


Lefkoşa Aile Mahkemesi Yargıcı İlker Sertbay'ın 5/04 sayılı Aile Genel İstidaya ilişkin 4.10.2004 t-arihinde verdiği karara karşı Savcılık tarafından yapılan istinaftır.


---------------

H Ü K Ü M

Gönül Erönen: Aleyhine İstinaf Edilen Müstedi, Lefkoşa Aile Mahkemesinde 26.1.2004 tarihinde dosyalamış olduğu Genel İstida ile Türkiye Adana 7. Asliy-e Hukuk Mahkemesinin Esas No 2003/93 Karar No: 2003/666 olan davada Müstedinin " Mehmet" olan isminin "Alpaslan" olarak değiştirilmesi ile ilgili olarak vermiş olduğu kararın Tanınması ve Tenfizi hususunda Lefkoşa Aile Mahkemesinden bir emir talep etmiştir-. İstinaf Eden Müstedaaleyh durumunda olan İçişleri Bakanlığını temsilen Savcılık 27.2.2004 tarihinde istidaya itiraz dosyalamıştır.

Bu istidanınn duruşması 29.3.2004 tarihinde yapılmıştır ve duruşmada taraflar tanık dinletmeyerek Mahkemeye sadece hitap -etmekle yetinmişlerdir.

İstidanın duruşmasını müteakip Lefkoşa Aile Mahkemesi Yargıcı 4.10.2004 tarihinde Müstediyi haklı bularak Türkiye Adana 7. Asliye Hukuk Hakimliği Esas numara 2003/93 Karar
No: 2003/666 sayılı davada 26.6.2003 tarihinde Müstedini-n "Mehmet"olan isminin "Alpaslan" olarak tashihi ile ilgili olarak vermiş olduğu ve 5.8.2003 tarihinde kesinleşen kararının tanınmasına karar verdi.

İşbu karar aleyhine Müstedaaleyh 18.10.2004 tarihinde istinaf dosyalamıştır.

İstinaf ihbarnamesi 4 isti-naf sebebi içermekle birlikte, İstinaf Eden bunları 2 başlık altında toplamıştır.
Aile Mahkemesi yetkili Mahkeme olmadığı halde ve yetkili Mahkeme Yüksek İdare Mahkemesi olmasına rağmen yetkili Mahkeme olduğu hususunda karara varmakla hatalı hareket etmişt-ir.
Aile Mahkemesinin Müstedinin "Mehmet" olan isminin "Alpaslan" olarak değiştirilmesine ilişkin kararın tanınmasına karar vermekle ve tanımada kamu düzenine açıkca aykırılık unsuru aranmayacağı yönünde bulguya varmakla hatalı hareket etmiştir.

İstinaf E-den /Müstedaaleyh 1. başlık altındaki istinaf sebebi ile ilgili görüşlerini kısaca şöyle açıklamıştır.

KKTC ile Türkiye Cumhuriyeti Mahkeme kararlarının karşılıklı tanıma ve tenfizine olanak sağlayan 22/88 sayılı "KKTC ile Türkiye arasında 25.12.1987 tari-hinde imzalanan Hukuki, Ticari ve Cezai konularda Adli Yardımlaşma, Tanıma ve Tenfiz, Suçluların Geri verilmesi ve Hükümlülerin Nakli Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunmasına İlişkin Yasa", Türkiye ve de KKTC vatandaşı çift uyrukluları kapsamadığını,- bu konuda ilgili yasanın hiçbir yerinde bir düzenleme bulunmadığını, Müstedinin hem KKTC hem Türkiye vatandaşı olması nedeni ile KKTC vatandaşlarının isim değişikliği için hangi kural ve şartları yerine getirmesi gerekirse Müstedinin de o şart ve kurallar-ı yerine getirmesi gerekmektedir. KKTC'de geçerli mevzuat olarak 2/75 sayılı Doğum ve Ölümlerin Kaydı Yasası bulunmaktadır.

İstinaf Eden/Müstedaaleyh iddialarını şöyle sürdürmüştür: 2/75 sayılı Yasanın 16. maddesi kurallarına tabi olarak isim değiştirme- yetkisi Nüfus Başyazmanı ve Nüfus Kayıt Dairesi deneticisine verilmektedir. Ayni yasanın 33. maddesi kütüklerde meydana gelen yazı yanlışlıklarının saptanan koşulların yerine getirilmesi şartı ile Nüfus Başyazmanlığınca yetkili kılınan bir kişi tarafından- düzenleneceğini öngörmektedir.

Nüfus Başyazmanı ve Nüfus Kayıt Dairesi KKTC Anayasasının öngördüğü yürütsel ve yönetsel yetki kullanan bir makamdır ve KKTC Anayasasının 152. maddesinin (1). fıkrası tahtında yürütsel, yönetsel yetki kullanan organ ve maka-mın veya kişinin kararlarının, işleminin, ihmalinin Anayasaya veya herhangi bir yasaya, mevzuata aykırı olması halinde buna karar verme münhasır yetkisi Yüksek İdare Mahkemesindedir ve başka herhangi bir Mahkeme yetkili kılınmamıştır.

Yukarıdaki gerçekler- karşısında Aleyhine İstinaf Edilen/ Müstedinin Aile Mahkemesine değil de Nüfus Kayıt Dairesine başvurması gerekirdi. Fakat bunu yapmamıştır. Bu gerçeklere dayanarak Lefkoşa Aile Mahkemesinin 4.10.2004 tarihinde vardığı bulgu hatalıdır.

2. başlık altındak-i istinaf sebebi ile ilgili olarak İstinaf Eden özetle şu hususlara değinmiştir; tanınacak ve tenfiz edilecek yabancı Mahkeme kararlarının KKTC kamu düzenine aykırı olmaması gerekir. Diğer bir anlatımla kamu düzenine aykırılık, tanıma ve tenfize engel sebe-plerdir.Keza, Mahkemenin 22/88 sayılı yasanın tanımada kamu düzenine aykırılık aranmadığı hususundaki bulgusu hatalıdır. Şöyle ki: kamu düzeni hususunun 22/88 sayılı yasada yer almaması bu unsurun aranmadığı anlamına gelmemektedir ve Mahkemece re'sen dikka-te alınması gereken bir husustur. Çünkü kamu düzeni prensibi genel hukuğun ve düzenin bir parçasıdır ve yasada veya maddede yazılması gerekmemektedir. Müstedi açısından bir ayrıcalık tanınması kamu düzenine aykırılık teşkil eder, vatandaşlar arasında eşitl-iğin sağlanması gerekir. Kişinin isminin değiştirilmesi ise kamuyu ilgilendiren bir husustur. Bu nedenle Lefkoşa Aile Mahkemesi bu hususu re'sen dikkate almamakla hata etmiştir. Neticede İstinaf Eden, 2/75 sayılı yasadaki prosedürün uygulanması gerektiği g-örüşünü belirterek istinafın kabul edilmesini talep etmiştir.

Aleyhine İstinaf Edilen/Müstedi avukatı ise yukarıdaki iddialara cevap vererek özetle; Lefkoşa Aile Mahkemesinin bulguları ve kararına katıldığını,Mahkemenin vermiş olduğu kararın istidaya kon-u kararın tenfizine ilişkin değil sadece tanınması yönünde olduğunu belirtmiştir.Kamu düzenine aykırılık ile ilgili hususların tenfiz müessesini düzenleyen 22/88 sayılı yasanın 14. maddesinde açıkca arandığını, kamu düzenine aykırılık olması halinde tenfiz- kararının verilemiyeceğini belirtmektedir.Halbuki Bidayet Mahkemesi 22/88 sayılı yasanın 13.maddesinde düzenlenen tanınma kararının verilmesi hususunda karar vermiştir. 13. maddede kamu düzenine ilişkin herhangi bir düzenleme olmadığı gerçeği karşısında İ-stinaf Edenin kamu düzenine ilişkin belirtmiş olduğu hususların reddedilmesi gerekmektedir. İsim değişikliği konusunda Bidayet Mahkemesinin Müstedi leyhine karar vermemesi durumunda Müstedi iki ismi olan bir şahıs olacaktır ki bu da kamu düzenine aykırı ol-acaktır.Yarar değil daha fazla zarar vermiş olacaktır.Keza düzeltmenin yapılmaması daha büyük bir kamu düzeni ihlali olacağından tanımanın kabul edilmesi yönünde bir karar verilmesi daha uygun ve daha adil bir netice olmuştur.

Aile Mahkemesinin yetkisi ko-nusuna gelince, Aleyhine İstinaf Edilen/Müstedi özetle şu hususlara değinmiştir. Gerek 9/76 sayılı yasanın 32. maddesinin(1) fıkrası ile 34. maddesi, gerekse 1/98 sayılı yasa kişi hukuku ve kişinin ahvali şahsiyesi ile doğrudan ilgilidir ve gerek bu neden -gerekse Müstedinin nüfus kayıtlarının KKTC vatandaşlığı alma süreci sırasında Lefkoşa'da kayıtlı bulunması nedeni ile bu mesele Lefkoşa Aile Mahkemesinin bölgesel ve Mahkeme yetki alanına girmektedir.

Nüfus Başyazmanlığının yetkileri ile ilgili olarak is-e Aleyhine İstinaf Edilen şu şekilde yanıt vermektedir. Nüfus Başyazmanlığına müracaat ancak KKTC'de doğumlu bir kişi tarafından 12 aya kadar yapılabilir. 14 yaşından sonra vatandaşlığa alınmış bir kişi olan Müstedi,üstelik kütüğünün kayıtlı olduğu yerin d-e Türkiye olması nedeniyle,Müstedi ile ilgili işlemin ilk olarak Türkiyede yapılması gerekmektedir. Ancak 2/75 sayılı yasanın 16. maddesinde 12 aylık sürenin geçmesinden sonra ne yapılabileceğine ilişkin yasada hiçbir düzenleme yoktur. Bu konuda bir boşluk- olduğuna göre bu boşluğu dolduracak olan merci de Lefkoşa Aile Mahkemesi'dir.

Taraflarca yapılan argümanlar ve yasal düzenlemeler incelenmiştir.

Huzurumuzdaki ihtilafa bakıldığında ilk anda göze çarpan husus TC ve KKTC vatandaşı olan Müstedinin,Türkiye -Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin Esas No 2003/93 Karar No: 2003/666 olan davada "Mehmet" olan isminin "Alpaslan" olarak değiştirilmesi ile ilgili olarak vermiş olduğu kararın tanınması hususunun doğru bir şekilde yapılıp yapılmadığıdır.

Tanıma konusu-ndaki kararı veren Mahkemenin Aile Mahkemesi olması nedeniyle,22/88 sayılı yasa altında tanıma ile ilgili hususlara bu safhada girmeden ilk önce 1. başlık altındaki istinaf sebebi doğrultusunda Aile Mahkemesinin istinaf konusu istidaya bakmaya yetkili olup- olmadığına bakmayı uygun bulduk.

Lefkoşa Aile Mahkemesi büyük bir gayretle ilgili konunun Aile Mahkemesi yetkisine girdiği hususunda çok yönlü bir inceleme yapmış ve Müstedinin isminin değiştirilmesinin tanınması ile ilgili kararının bir kısmında konu il-e ilgili şunları söylemiştir:
".....22/88 sayılı yasada yetkili Mahkeme ile ilgili herhangi bir düzenleme yoktur. Ancak 9/76 sayılı Mahkemeler Yasası, 1/98 sayılı Aile Yasası ve Fasıl 10 Yabancı Mahkeme Kararları(Karşılıklı İcra), Yasası dikkate alındığınd-a müstedinin başvurusu ile ilgili olarak 13. maddede ifade edilen yetkili Mahkemenin KKTC'de Lefkoşa Aile Mahkemesi olduğu kanaatindeyim ve bu hususta bulgu yaparım......"

9/76 sayılı Yasasının 32(1) maddesi Aile Mahkemelerin yetkileri ile ilgili şu husus-ları içermektedir:
"Her yetki alanı için, Kişi ve Aile Hukuku (ahvali şahsiye) ve dini konular ile ilgili hukuk davalarına bakacak tek yargıçlı aile mahkemeleri kurulur."

34. maddesi aynen şöyledir:
"Aile Mahkemeleri, yasalarda gösterilen Kişi ve Aile Huk-uku (Ahvali şahsiye)ve dini konularla ilgili müracaatlara yasalarda öngörüldüğü şekilde bakmak ve karara bağlamak yetkisine sahiptir."

36. maddesi ise aynen şöyledir:
"Bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihte Türk Cemaat Mahkemeleri olarak isimlendirilen Aile- Mahkemelerine ilişkin mevzuat yürürlükte kalır, fakat Anayasaya ve yasalara aykırı olan kurallar mahkemelerce uygulanmaz. Mahkemeler bu kuralların Anayasaya ve yasaya uygunluğunu sağlayacak değişiklikleri yorumla yapar ve böylece uygular."

Aile Mahkemel-eri, yukarıda yer verilen maddelerde belirtilen yetkilerini ancak yasalarda gösterildiği şekilde kullanabilmektedirler. Bir başka deyişle, 9/76 sayılı yasada belirtilen bir yetkiyi Aile Mahkemesinin kullanmasını öngören bir yasal düzenleme olması gerekmek-tedir. Yine başka spesifik bir anlatımla, Aile Mahkemeleri "ahvali şahsiye" konuları ile ilgilenen Mahkemelerdir, ancak 9/76 sayılı yasanın yukarıda iktibas edilen 32 ve 34. maddeleri KKTC de bulunan Aile Mahkemelerinin sadece yetki alanlarını çizen ve bel-irleyen kurallar içermektedir.

Aile Mahkemelerinin bugün ne gibi konulara bakmakla yetkili olduklarına bakmadan önce "ahvali şahsiye" meselelerinin Kıbrıs'taki geçmişine kısaca bakmak gerekir.

"Ahvali şahsiye" başka bir deyişle "kişisel durum" Prof. Dr. -Ejder Yılmaz "Hukuk Sözlüğü" Genişletilmiş 4.baskı Ankara 1992 kitabında şöyle açıklanmıştır:
"kişisel durum - Şahsi hal;ahvali şahsiye;gerçek kişilerin hukuksal ,varlıkları ile ilgili durumlardır. Örneğin, doğum, evlenmesi,boşanma, tanıma, ölüm gibi."

Hu-zurumuzdaki mesele bir isim değişikliğini ilgilendirir, bu ilk nazarda "ahvali şahsiye" yani Aleyhine İstinaf Edilen/Müstedinin kişisel durumunu ilgilendiren bir mesele olarak görülmektedir. Müstedinin "şahsi durumunu" ilgilendiren böyle bir meselenin ilk -nazarda ve sade bir kişi gözüyle bakıldığında Aile Mahkemesi yetkisine girdiği varsayılabilir; ancak bu konunun tarihçesini ve yasal düzenlemeyi incelediğimizde bu incelemenin huzurumuzdaki duruma farklı bir açıklık getireceği görülecektir.

Emekli Yüks-ek Mahkeme Yargıcı, merhum Hamdi Atalay tarafından 1994 yılında hazırlanan Türk Cemaatı İstinaf Mahkemesi(1960-1975)ile Yargıtay Aile Hukuku Kararları(1975-1991)kitabının 108. sayfasında T.C.M İstinaf No 1/72 sayılı davada Ahvali Şahsiye tabiri incelenmiş -ve bunun İngilizce karşılığı "personal status" olarak açıklanmıştır. Sözkonusu kararda 1960 Anayasası altında "ahvali şahsiye" ve dini konular ile ilgili hukuk davalarına bakmaya yetkili kılınan Mahkemenin o zamanki Türk Cemaat Mahkemeleri olduğu vurgulanm-ıştır:
"Fasıl 338, Türk Aile Mahkemeleri kanununun 8. maddesi Türk Cemaat Mahkemelerine dini meselelerde (religious matters'de) salâhiyet vermektedir. Aynı kanunun 2. maddesi dini meseleleri şöyle tarif etmektedir:
"Religious matters' means the following -matters and no others concerning persons of the moslem faith:
betrothal, marriage and divorce and matters incidental thereto,
maintenance in relation to marriage and divorce, including the maintenance of the children of the marriage;
the registration of va-kfiehs."
Anayasanın 87. maddesi diğer şeyler meyanında dini konular ve ahvali şahsiye hakkında Cemaat Meclislerine teşrii kuvvet- kullanma hakkını vermektedir. 87. madde şöyledir:
'1. Cemaat Meclisleri, kendi cemaatları bakımından, bu Anayasanın sınırları içinde ve bu maddenin 3'üncü fıkrası hükümleri mahfuz kalmak şartıyle, yalnız aşağıdaki konularda teşrii kuvveti kullanmak hakkın-a sahiptirler:
bütün dini konular,
........
ahvali şahsiye
ahvali şahsiye ve dini konular ile ilgili hukuk davalarına bakacak mahkemelerin terekküp ve dereceleri;
.........'

Anayasanın 152.2 maddesi ise ahvali şahsiye ve dini konular ile ilgili kazai kuvv-etin kimin tarafından kullanılacağını göstermektedir.

'152(2) 87'inci madde gereğince Cemaat Meclislerine ayrılan ahvali şahsiye ve dini konular ile ilgili hukuk davaları hususunda kazai kuvvet, bu anayasa hükümleri gereğince yapılan bir cemaat kanunund-a gösterilen mahkemeler tarafından kullanılır.'

Türk Cemaat Meclisi tarafından 1960'da geçirilen 8/1960 sayılı Türk Cemaat Meclisi Adliye Teşkilat kanunu ahvali şahsiye ve dini konular ile ilgili hukuk davalarına bakma salahiyetini Türk Cemaat Mahkemele-rine vermektedir."

(Konuya ilişkin bak ayrıca T.C.M.İstinaf No.1/69, ayni eserin 49.sayfası ve Yargıtay Aile Hukuku 1/87, ayni eserin 323.sayfasında)

Söz konusu davada iktibas edilen alıntılar Muveddet Toyga and Another v. Ali Ratip 1963 2 CLR 312 davas-ındandır. "Ahvali şahsiye" konusunu ele alan Toyga davasında, Osmanlı devrinden 1963'e kadar bu kelimelere verilen mana eleştirilmiştir. Bu kararın bir kısmında, sayfa 315'de, şöyle denmektedir:

"Held,(1)......
(2)(a)The Attorney-general traced th-e meaning of the words "Personal Status" from the origin of this term during the middle ages when in Italy each city was a city state. Each had its own law called at that time "statuta" (In Greek "Thesmia"). This was related either to the person or to prop-erty and thus there was the distinction between "Statuta Personalia" ("Prosopika Thesmia") and "Statuta Realia" ("Pragmatika Thesmia"). From Italy this spread to France where the "Statuta Personalia" was "StatutPersonel", "Personal Status"; and Statuta Rea-lia" was "Coutune Reelleé " Real Customs". From France the concept spread to Holland and to the legal systems of manycountries. (see Maridakis' Private International Law, 1950 edition, page 215) Cheshire's Private İnternational law,4th edition page 150, ex-plains that "domicile" belong to personal law which is called "statut Personel".
"There is disagreement upon two matters. What is the scope of the personal law, as it is called, and should its criterion be domicil or nationality? In England, however, it h-as long been settled that questions affecting status are determined by the law of the domicil of the of the propositus and that, broadly speaking, such questions are those affecting family relations and the family property. To be more precise, the followin-g matters are to a greater or lesser extent governed by the personal law:
The essential validity of marriage.
The mutual rights and obligations of husband and wife,parent and child, guardian and ward.
The effect of marriage, though only a limited degree.
L-egitimation and adoption.
Certain aspects of capacity.
Wills of movable and intestate succession to 'movables'.
......................."

Daha sonra Kıbrıstaki ahvali şahsiye meselelerinin ne olduğunu inceleyen kararda, Mahkeme kararının özetlenen kısmınd-a sayfa 316'da şu görüşlere yer verilmiştir:
"3(a)Coming to Cyprus the words "Personal Status" have been extensively considered in Tano v. Tano(1910)9 C.L.R.94.

(b) Under clause 17 of the Cyprus Courts of Justice Order in council 1927, which corresponde-d to the earlier Cyprus Courts of Justice Order in Council, 1882, defining "religious matters":-
a) Marriage.
b) Divorce.
c) Maintenance in relation to marriage and divorce.
d)......(Inheritance and succession)
e)......(Wills [vessiyet] including registra-tion thereof)
f).....(The registration of vakfiehs),

there was nothing about guardianship of infants and prodigals in this definition.
The first law which made provision for the Turkish Family Courts was Law 3 of 1951. this was repealed by law 42 of 1954 -and the provisions relating to Turkish Family Courts are to be found in Chapter 338 (the Turkish Family Courts Law. Cap.338) Section 2 thereof says:
"Religious Matters" means the following matters and no others concerning persons of the Moslem faith:
Betr-othal marriage and divorce and matters incidental thereto:
Maintenance in relation to marriage and divorce including the maintenance of the children of the marriage;
The registration of vakfiehs."

Küçükler ve müsriflerin vesayeti ile ilgili konuları Cemaa-t Mahkemelerinin yetkisine devreden bir tadilat sonrasındaki dönemde, 1959 Zürich Andlaşmaları sırasında, Kıbrıs'taki ahvali şahsiye meselelerinin yerleşmiş hukuki anlamı (crystallised legal meaning) "ailenin statüsü ve aile ilişkilerini"(refers to family -status and family relations)olmuştur. Bu gibi konulardaki yetki, her cemaatın bu konularla (ahvali şahsiye ve dini konular)ilgilenen Mahkemelerinin yargıçlarına, bir başka deyişle Aile Mahkemeleri yargıçlarına bırakılmıştır.

Sırası gelmişken soyadı deği-şiklikleri ile ilgili yasal düzenlemeye kısaca değinmekte fayda vardır. 25/75 sayılı yasa ile tadil edilen 16/74 sayılı "Kıbrıs Türk Yönetimi Mensuplarının Soyadı" Kuralının (veya başka bir anlatımla "Türk Cemaatı Soyadı Kuralı") 9.ve 13. maddeleri Aile Ma-hkemelerine kişilerin soyadını değiştirme yetkisi vermiştir. Ancak kişinin soyadı ailenin bütünlüğünü belirleyen ve koruyan bir ad olduğu için bu, Aile Mahkemesinin yetkilerine giren "ahvali şahsiye" olarak telakki edilmiş ve bu bazda ele alınmıştır. Ancak- vurgulamak gerekir ki "ahvali şahsiye" meselelerinin isim değişikliğini de ayni şekilde kapsadığının varsayılamayacağını belirtmeden geçemeyiz.

Yukarıda aktarılan "Ahvali şahsiye" konularıyla ilgili tarihçeyi göz önünde tutarak günümüzdeki KKTC Aile -Mahkemelerinin yetkilerinin ne gibi konuları kapsadığına baktığımızda, aşağıda da değineceğimiz gibi KKTC'deki yasal düzenleme, isim değişikliği taleplerinin Aile Mahkemelerine yapılmasına cevaz vermediği bir yana,'isim değişikliği' ile ilgili konuların "a-hvali şahsiye" başlığı altında Aile Mahkemeleri yetkisi dahilinde olmadığını da görmekteyiz. 9/76 sayılı Mahkemeler Yasası ile tanınan yetki alanları çerçevesinde Aile Mahkemeleri sadece aşağıda sıralanan yasalar tahtında verilen yetkileri kullanmaktadır :-
-1/98 sayılı Aile(Evlenme ve Boşanma)Yasası;
-Fasıl 277 Küçükler ve Müsriflerin Vesayeti Yasası;
-Fasıl 274 Evlat Edinme Yasası;
-Fasıl 337 Vakıflar Yasası;
-Fasıl 278 Evlilik Dışı Çocuklar;
-(Değiştirilmiş şekliyle)16/74 Türk Cemaatı Soyadı Kuralı;

-Kısacası, KKTC'de "ahvali şahsiye konuları" başlığı isim değişikliği meselelerini kapsamamaktadır.

Ancak Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC Devletleri arasında akd edilen protokolü onaylayan 22/88 sayılı yasa ve bu yasanın öngördüğü uluslararası ilişkiler açısı-ndan önümüzde duran meseledeki Müstedinin durumunda başka kişilerin de olabileceği varsayımı ile, ışık tutmak açısından, konuyu daha derinlemesine incelemiş bulunmaktayız.

2/75 sayılı Doğum ve Ölümlerin Kaydı ile ilgili kanunları tadil eden ve birleştir-en Yasanın 16(1)ve (2) maddeleri aynen şöyledir:

16(1)"Bir çocuğun doğumunun kaydedilmesinden on iki aya
kadar kaydedilen isminin değiştirilmesi halinde,
doğumun kaydedildiği doğum kütüğü muhafaza eden
Nüfus Yazmanı veya Nüfus -Kayıt Deneticisi, saptanmış biçimde ve imzalanmış bir belge verilmesi ve elli mil harç ödenmesi üzerine, belgede çocuğa verildiği bildirilen ismi,ilk kaydı silmeden kütüğe kaydeder. Kaydın yapıldığını belge üzerine yazdıktan sonra doğum kaydının onaylı bir- örneği ile birlikte Nüfus Başyazmanına gönderir.
Bu maddedeki kurallar, saptanan ayarlamalar
yapıldıktan sonra, Nüfus Başyazmanına hakkında rapor gönderilen, Kıbrıs dışındaki doğumlara da uygulanır.


2/75 sayılı yasanın 33(2)maddesi aynen şöyledir:
"Z-aman zaman kütüklerde meydana çıkarılan yazı yanlışlıkları saptanmış yöntemde ve saptanmış koşullar yerine getirilmesiyle Nüfus Başyazmanınca yetkili kılınan bir kişi tarafından düzeltilebilir.
Ancak bildirgelerdeki yanlışlıkların düzeltilmesi sorumluluğ-unu Nüfus Kayıt Defterlerini elinde bulunduran taşır."

Yukarıdaki alıntılarından da görüleceği üzere
bir çocuğun doğumunun kaydedilmesi ve on iki aya kadar
kaydedilen isminin değiştirilmesi söz konusu olduğu hallerde
başvurulacak olan kişi veya makam Nüfu-s Başyazmanıdır.
İlgili yasa maddesi Kıbrıs dışındaki doğumlara da
uygulanmaktadır.

Bir gerçek vardır ki bu yasa kuralları doğumun kaydedilmesinden 12 aya kadarki kayıtları kapsamaktadır,
ancak yazı yanlışlıklarının düzeltilmesiyle ilgili 2/75 sayılı yasa-nın 33(2)maddesinde böyle bir kısıtlama yoktur. İsimlerde saptanan yanlışlıkları düzeltmek de Nüfus Başyazmanının yetkisine girmektedir. Doğumun kaydedilmesinden 12 ay sonra yapılacak olan değişiklikler için herhangi bir kural bulunmamaktadır. Aleyhine İst-inaf Edilen, bunun bir "yasal boşluk" olduğunu ileri sürmüşse de bu görüşe katılmak mümkün değildir. Yasa koyucu böyle bir uygulamaya yasal baz vermek istemiş olsa idi doğumun kaydedilmesinden 12 ay sonraki değişikliklere de rahatlıkla provizyon yapabilece-k durumda idi, ancak bunu yapmamıştır. Bir başka deyişle KKTC hukuk sistemimiz doğumun kaydedilmesinden 12 ay sonrasından itibaren kütüklerde isim değişikliği yapılmasına cevaz vermemektedir.

Aleyhine İstinaf Edilenin iddialarının aksine ilgili yasanın i-sim değişikliği hususunda yetki vermediği görülmektedir. Hukukun üstünlüğü prensibi Mahkemelerin titizlikle uyguladığı bir prensiptir ve bu prensibin en önde savunucusu olan Mahkemeler de sadece yasaların verdiği yetkileri kullanabilirler. Bu durumda yasal-arın vermediği bir yetkiyi Aile Mahkemeleri de kullanamaz.

Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve hukuk sistemi altında isim değişiklikleri yapılması mümkündür ve T.C. ve KKTC arasında başgösteren bu gibi sorunlar doğal olarak hukuk sistemleri arasındaki farklı-lıklardan kaynaklanmaktadır. TC ile KKTC arasında imzalanan hukuki, ticari ve cezai konularda kararların tanınması ve yerine getirilmesi (karşılıklı tanıma ve tenfiz) protokol ve ilişkilerin yürütülmesini belirleyen diğer andlaşma ve belgeler böyle sorunla-r yaratabilmektedir ve bu sorunların ileride de çıkması kaçınılmaz gibi görülmektedir. Bu noktada önemli olan, Devletlerin bu sorunları aşmak için ne yaptıkları ve ne gibi yasal değişiklikler getirecekleridir. Tenfiz ve tanımanın her iki devlette de soruns-uz uygulanabilmesi için uygulanmak istenen protokolün KKTC ve TC yasalarına da uygun olması gerekmektedir. En azından yasalar bu uygulamanın yapılabilmesi için uygun hale getirilmelidir. Yasalara uygunluk konusuna ilgili protokolü onaylayan 22/88 sayılı ya-sanın 13. maddesinde şöyle yer verilmiştir:
22/88 sayılı yasanın madde 13.(D) aynen şöyledir:
"Tanıma kararı talepte bulunulan Devletin kanununa göre yetkili kılınan Mahkeme tarafından verilir. Uygulanacak usul hükümleri de talepte bulunulan bu Devletin ka-nununa tabidir."

Yukarıda iktibas edilen mevcut yasal duruma rağmen, KKTC'de isim değişiklikleri ile ilgili 2/75 sayılı yasa tahtında kütüklerde değişiklik yapma yetkisi Nüfus
Başyazmanında olduğuna göre, herhalûkârda Müstedinin ilk önce Türkiye Adana 7.- Asliye Hukuk Mahkemesinin Esas No 2003/93 Karar No:2003/666 olan davada " Mehmet" olan isminin "Alpaslan" olarak değiştirilmesi doğrultusunda vermiş olduğu kararın KKTC'deki kütüklere kaydedilmesi için Nüfus Kayıt Dairesine başvurması gerekmekte idi. Bura-dan alacağı herhangi bir olumsuz cevap ışığında ise Yüksek İdare Mahkemesine başvurma hakkı bulunmakta idi. Fakat Aleyhine İstinaf Edilen/ Müstedi bu yolu izlemek yerine sorununu yetkili olmayan Aile Mahkemesine taşımıştır. Yukarıda da belirtmiş olduğumuz -gibi isim değişikliği konusunda yetkili mercii Nüfus Kayıt Dairesi olup KKTC yasaları bugünkü haliyle başka herhangi bir işleme cevaz vermektedir.

Tüm yukarıdakiler ışığında ve Aile Mahkemesinin 26 Ocak 2004 tarihinde Müstedinin dosyalamış olduğu istid-aya bakmaya yetkili olmadığı cihetle Müstedaaleyhin bu konuda birinci başlık altındaki istinaf sebebinde ileri sürdüğü ön itirazı kabul edilir, verilen kararın iptali gerekmektedir.

Varılan bu görüşler neticesinde istinafta belirtilen diğer hususlara ve d-e 2. başlık altındaki istinaf sebebine bu safhada daha fazla birşey söyleyerek değinmeyi gereksiz buluyoruz.

Netice olarak,
İstinaf Eden/Müstedaaleyh 1.başlık altındaki istinaf sebebinde başarılı olmuştur.

TC Adana 7. Asliye Hukuk Hakimliğinin Esas No 2-003/393 ve Karar No 2003/666 olan davada 26.6.2003 tarihinde Müstedinin "Mehmet" olan isminin "Alpaslan" olarak tashihi ile ilgili olarak vermiş olduğu ve 5.8.2003 tarihinde kesinleşen kararının tanınmasına karar veren Lefkoşa Aile Mahkemesinin 4.10.2004 t-arihli kararının iptal edilmesine karar verilir.

Masraflarla ilgili herhangi bir emir verilmez.





Gönül Erönen Seyit A. Bensen Şafak Öneri
Yargıç Yargıç Yargıç



17 Nisan, 2006
-


11



-


Full & Egal Universal Law Academy