Yargıtay Aile Dairesi Numara 16/2006 Dava No 2/2010 Karar Tarihi 18.06.2010
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Aile Dairesi Numara 16/2006 Dava No 2/2010 Karar Tarihi 18.06.2010
Numara: 16/2006
Dava No: 2/2010
Taraflar: Fatma yeniada n/d Fatma Toros ile Ali Yeniada arasında
Konu: Gıyaben verilen boşanma kararının iptali istemi.
Mahkeme: Yrg/aile
Karar Tarihi: 18.06.2010

-D.2/2010 Yargıtay/Aile/Hukuk 16/2006
(Aile Dava No:39/2004;Girne)



YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti:Mustafa H.Özkök, Gönül Erönen, Seyit A.Bensen.

İstinaf eden: Fatma Yeniada n/d Fatma -Toros, Adresi Meçhul
(Davalı)

- ile -


Aleyhine istinaf edilen: Ali Yeniada, İmmap Apt., Kat 1,
D-aire 2, Girne
(Davacı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Ünsal Çağda
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Öner Şerifoğlu


Girne Aile Mahkemesi Kıdemli Yargıcı- Emine Dizdarlı'nın
39/2004 sayılı davada 27.11.2006 tarihinde verdiği karara karşı, Davalı tarafından yapılan istinaftır.



------------------


H Ü K Ü M



Mustafa H. Özkök: Aleyhine İstinaf Edile-n Davacı Girne Aile
Mahkemesinde İstinaf Eden Davalı aleyhine dosyalamış olduğu 39/2004 sayılı boşanma davasında aşağıdaki taleplerde bulunmuştur:


"12. Tüm yukarıdakiler muvacehesinde davacının
davalı aleyhine Muhterem Mahkemeden ta-lebi
aşağıdaki gibidir:

Davalının davacıyı haklı bir neden olmak-
sızın takriben bir yılı aşkın bir süreden
beri terk etmiş olması nedeni ile boşanma
hükmü ve/veya emri verilmesi,
Alternatif olarak yukarıda belirtilen
taraflar arasındaki kar-akter ve mizaç
ayrılığından neşet eden taraflar arasındaki
ailevi ilişkilerin birlikte yaşamı
olanaksız veya çekilmez hale koyacak kadar
önemli surette gerginleşmesine dayalı
davacı leyhine bir boşanma emri ve/veya
hükmü verilmesi;
Küçük Müge ve Mübeccel-'in velayetinin ve/
veya hıfız ve/veya siyanetinin davacıya
verilmesi hususunda mahkeme hükmü ve/veya
emri;
Muhterem Mahkemenin uygun ve adil göreceği
başka bir çare;
İşbu dava masraflarıdır."


Davacı, Davalının adresinin bilinmediğini belirterek dos-yaladığı 7.4.2004 tarihli istida gereğince Davalıya gazete ilânı vermek suretiyle gerekli tebligat yapılmış ve Davalıyı gıyabında boşamıştır. Boşanma kararı 17.6.2004 tarihinde verilmiştir. Davalı ise gıyabında verilen boşanma hükmünün iptali için 17.11.-2004 tarihinde ihbarlı bir istida dosyalamıştır. İstidaya ekli yemin varakasında özetle; Davacının Mahkemeden gerçekleri gizleyerek boşanma kararı elde ettiğini, aleyhine boşanma hükmü verildiğini, takriben Ekim 2004 ayı sonlarında boşanma kararını öğren-diğini ve 24.10.2004 tarihinde KKTC'ye geldiğini, kendisinin haklı ve makul müdafaa sebepleri olduğunu, İlk Mahkeme menkûl ve gayrımenkûllerle ilgili herhangi bir karar vermediğini ileri sürerek menkûl ve gayrımenkûllerle ilgili izahat verdikten sonra 17.6-.2004 tarihinde aleyhine verilen boşanma kararının iptal edilerek kendisine müdafaa hakkı verilmesini talep etmiştir.
Davacı Müstedaaleyh ise dosyalamış olduğu itirazına ekli yemin varakasında özetle; İlk Mahkemenin kararının doğru olduğunu, kararın -verilmesinden epey zaman geçtiğini, hükmün iptal edilip edilmeyeceğine karar verilirken taraflardan birinin mağdur olup olmayacağının gözönünde bulundurulmasının gerektiğini, kendisinin bu boşanma kararından sonra 11.9.2004 tarihinde Ülfer Uluel isimli bir-isi ile evlendiğini, hükmün iptal edilmesi halinde bu kişinin de mağdur olacağını ileri sürerek Müstedinin istidasının iptalini talep etmiştir.

İstidanın duruşması yapılmıştır. Davalı Müstedi bizzat şahadet vermiş ve 2 tanık dinletmiştir. Davacı -Müstedaaleyh ise kendisi şahadet vermemiş sadece 2 tanık dinletmiştir.
Duruşma sırasında 3 adet de emare ibraz edilmiştir.

İlk Mahkeme sunulan şahadet ve ibraz olunan emareleri inceledikten sonra Davalı Müstedinin istidasını ret ve iptal etmiştir-. Davalı Müstedi ret kararına karşı istinaf dosyalamıştır.

İstinafın duruşması yapılmıştır. İstinaf Eden Davalı Avukatı yaptığı hitabında özetle; İstinaf Eden Davalının kendisinin verdiği şahadet ile tanık olarak dinlettiği şahısların şahadeti d-ikkate alındığı zaman terk fiilinin gerçekleşmediğini bu nedenle terk sebebine dayanarak verilen boşanma kararının hatalı olduğunu, 15 yıllık evliliğinin sona ererken Davalıya söz hakkı verilmemesinin büyük bir adaletsizlik olduğunu, hükmün iptali için baş-vurmada geç kalınmadığını, hükmün verildiğinin bilgisine gelmesinden hemen sonra harekete geçip yasal işlem başlattığını, boşanma kararını yemin varakasında da belirttiği gibi Ekim 2004 ayı içerisinde öğrendiğini, 24 Ekim 2004 tarihinde KKTC'ye geldiğini v-e hükmün iptali için gerekli yasal işlemi başlattığını, Davacının yurt dışına giriş çıkışı ile ilgili dökümanları ibraz ettiğini ve terkedildiği iddia edilen tarihten sonra Davacının Davalıyı ziyaret ettiğini de kanıtladığını, bu nedenle istinafın kabul ed-ilerek İlk Mahkemenin verdiği kararın iptal edilerek kendisine müdafaa hakkı verilmesinin uygun ve adil olacağını ileri sürmüştür.

Aleyhine İstinaf Edilen Avukatı ise yaptığı hitabında özetle; İlk Mahkemenin kararının doğru olduğunu, huzurundaki ş-ahadeti değerlendirip vardığı bulguları yapabilmesi için yeterli olduğunu, bu nedenle kararın hatalı olduğunu hususunda İstinaf Edenin Mahkemeyi tatmin etmediğini bu nedenle yapılan işbu istinafın reddedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

İstida, ist-idaya ekli yemin varakası ile tarafların hitapları ve sunulan emareler incelendiği zaman meselenin olgularının kısaca şöyle olduğu anlaşılmaktadır:

İstinaf Eden Davalı Müstedi ile Aleyhine İstinaf Edilen Davacı Müstedaaleyh 1.10.1988 tarihinde evlenm-işler, Davacı KKTC vatandaşı, Davalı ise TC ve KKTC vatandaşı olup 15.3.1990 tarihinde Mübeccel ve 19.5.1998 tarihinde ise Müge isimli 2 kız çocukları olmuştur. Davacı, Davalının takriben Ocak 2003 sonlarında küçük kızı Müge'yi yanına alarak aile yuvasını- terkettiğini ileri sürmektedir. Davalı ise Davacıyı terketmediğini aksine Davacı tarafından havaalanına götürülüp uğurlandığını ve Ankara'da olduğu süre zarfında ziyaretlerine geldiğini, telefonda görüştüklerini, çocukların ise gidip geldiklerini, bu ned-enle terk fiilinin gerçekleşmediğini, Davacının Mahkemeden bu hususları gizlediğini ve gazete
ilânı ile yapılan tebliğin bilgisine gelmediğini ileri sürmektedir. Davacının Davalıyı gıyabında boşadığı zaman Davalının yurt dışında olduğu ve aleyhine boşanm-a kararı verildiğini öğrenmesi üzerine KKTC'ye gelip kararın iptali için yasal işlem başlattığı anlaşılmaktadır. İlk Mahkeme Mavi 60, 62 ve 63'te şu bulguları yapmıştır:

"...Davalı/Müstedinin çelişkili şahadetine ve/
veya istintakına rağmen,- özellikle Emare (2) 20.9.2004
tarihli Davalı tarafından tanzim edilen vekaletname
ışığında Davacı/M/aleyhin kendisinden boşandığını,
takriben Eylül 2004 ayı başında bilirdi ve/veya duymuş
olması gerekirdi. Bu hususta bulgu yaparım.
- ......................................................
......................................................
Davalı/Müstedinin boşanmış olduğu husus bilgisine
gelmiş olmasına rağmen bu konu ile ilgilenmemiş ve/
veya Davacı/M/aley-hin 2'nci bir evlilik yaptığı husus
bilgisine gelene kadar hiç bir şey yapmamıştır ve/veya
gerekli Avukat tavsiyesine uymamıştır ve/veya üç ay
gibi uzun bir sürenin niçin geçirildiğini açıklayan
makûl bir izahat verememiştir. Örneğin: - Davalı/
Müstedi istintakında öğrendiği tarihten 1-2 gün
içerisinde gerekeni yaptığını iddia etmesine rağmen
gerçek durum söylediklerini yansıtmamaktadır. Bu da
Davalı/Müstedinin müracaatını makûl süre içerisinde
yapmadığını ve/-veya geç kaldığını göstermektedir. Bu
hususta bulgu yaparım.
.....................................................
.......................................Davalı/Müstedi
derhal (promptly) harekete geçmemekle geç kalmıştır.
Davalı/M-üstedinin geç kalması kendinden kaynaklanan
bir ihmaldir. Davacı/M/aleyhin şimdiki karısına
olacak tamiri imkânsız bir adaletsizlik bir yana
hükmün iptal edilmesiyle tüm taraflara olabilecek
adaletsizlik kıyas edilecek olunsa bile D-avalı/Müstedi
lehine bir durum yaratılamaz inancındayım. Davalı/
Müstediye vuku bulacak muhtemel adaletsizlik yeni bir
davanın açılmasıyle ortadan kalkacaktır. Bu hususta
bulgu yaparım."


Yukarıdaki bulgulara bakıldığı zama-n İlk Mahkeme Avukat Mehmet Bilimer'in tavsiyesine uymayıp Davalının geç müracaatta bulunduğu belirtilmektedir. Mehmet Bilimer'in şahadeti incelendiği zaman ise Mavi 55'te şöyle demektedir:

"S. Siz Fatma hanımı tanımıyorsunuz ve bu dava
- ile ilgili de herhangi bir temasınız olmadı
değil mi?
C. Ben Fatma hanımı şahsen tanımam.
S. Bu dava ile ilgili de herhangi bir tavsiyeniz
olmadı.
C. Hayır olmadı."


Bu şahadetten de anlaşılacağı -gibi Avukat Mehmet Bilimer'in Davalı Müstediye herhangi bir tavsiyede bulunmadığı anlaşılmaktadır ve bu şahadet ışığında İlk Mahkemenin Avukat Mehmet Bilimer'in tavsiyesine uyulmadığı bulgusunun hatalı olduğu anlaşılmaktadır. Yine Avukat Dilber Bilimer'in- şahadetine göre 20 Eylül 2004 tarihli vekâletnamenin kendilerine ne zaman ulaştığını hatırlamadığını, keza bu vekâletten kaç gün sonra Davalıya boşanma hükmünü ilettiğini de hatırlamadığını belirtmektedir. Dilber Bilimer'in bu yöndeki şahadeti Mavi 52'de- aşağıdaki gibidir:

"S. Sizi vekaletnameden önce aradı değil mi?
C. Evet. Beni önce aradı.
S. Yani haberi vardı.
C. Dava ile ilgili bilgi almak için beni aradı.
S. Ve siz Eylül ayı içinde hükmü alıp yolladınız.-
C. Bilmiyorum yani hükmü ne zaman aldığımın tam
tarihini söyleyemeyeceğim. Riteyneri dosya-
ladığım gün aynı gün hükmü aldım. Hatta
mukayyitlik bunun aslını görmek istedi ve
dosyaya da sanırım bir- suretini koyduk."


Bu şahadetten de anlaşılacağı gibi Avukat Dilber Bilimer'in Davalı Müstedi'ye boşanma hükmünün ne zaman gönderildiğini tarih olarak hatırlamadığını belirtmektedir. Müstedi ise şahadetinde kendisinin hükmün Ekim 2004 sonlarında el-ine geçtiğini belirtmektedir. Bu nedenle İlk Mahkemenin Davalı Müstedinin boşanma hükmünün Eylül 2004 başlarında öğrendiği yönündeki bulgusunun da hatalı olduğu anlaşıl-maktadır. Yine İlk Mahkemenin Davalı Müstedinin yeni dava açıp mağduriyetini giderece-ği yönündeki bulgusunun ise boşanmadan sonra ne tür dava açıp mağduriyetini gidereceği anlaşılmamaktadır. İlk Mahkemenin Davalı Müstedinin istidasını reddederken yaptığı bulguların hatalı olduğu ve huzurundaki şahadet ile bağdaşmadığı anlaşılmaktadır. Bu- nedenle yapılan bulgular ışığında İlk Mahkemenin Müstedinin istidasını reddetmekle hatalı hareket ettiği kanaatindeyiz.

Genel prensip olarak verilen hükümlerin hangi hallerde iptal edileceği hususunda Hukuk İstinaf 23/73'te belirtilmekte aynı pren-sip 3/77 sayılı Aile Mahkemesi kararında da belirtilmekte ve birçok istinaf kararında bu prensibe uygun olarak karar verilmektedir.

Yargıtay/Aile Hukuk 3/77 sayılı davada şöyle denmektedir:


" 'Mahkemenin üzerinde duracağı en mühim husus
- herhangi bir tarafın gıyabında verilen herhangi
bir hükmün iptal edilmemesi halinde herhangi bir
tarafa adaletsizlik olup olmayacağı hususudur.
Kanaatımızca tarafların herhangi birisinin
davasında esasa müteallik hususlarda ş-ahadet
vermemesi o taraf için bir adaletsizliktir ve
bu gibi hallerde verilen hükmün iptal edilmesi
gerekir meğer ki hükmün iptal edilmesi ile diğer
tarafa tamiri imkânsız herhangi bir adaletsizlik
olsun.'

Yuk-arıdaki iktibastan da görülebileceği gibi
gıyaben verilen bir hükmün iptal edilebilmesi için
diğer tarafa 'tamiri imkânsız bir adaletsizliğin'
olmaması ön koşuluna bağlıdır. Binaenaleyh bu
meselede tezekkür edilmesi gereken husus h-ükmün
iptal edilmesiyle aleyhine istinaf edilen ile
şimdiki karısına tamiri imkânsız bir adaletsizlik
olup olmayacağıdır."



Bu prensip ışığında Davacı Müstedaaleyhin Davalı Müstedi aleyhine açtığı davayı KKTC'de yayınlanan bir gaz-eteye ilân vermek suretiyle tebliğ yapıldığı, bu gazetenin Türkiye'de ikâmet eden Davalı Müstedi tarafından öğrenilip öğrenilmediği belli değildir. Davalı Müstedinin yemin varasında ve şahadetinde belirttiği gibi Davalıyı terketmediği aksine Davalı tarafın-dan yolcu edilip Ankara'ya ailesinin yanına gönderildiği ve ailesinin yanında iken yine Davalı tarafından ziyaret edildiği ve telefoniyen de görüştüklerini ileri
sürmektedir. Bu şahadetini tekzip etmek için Davacı Müstedaaleyh herhangi bir şahadet ibraz -etmemiştir. Yine Davalı Müstedi bir boşanma kararı verilirken menkûl ve gayrımenkûllerle ilgili karar verilmediği gibi nafaka ve tazminat konuları da tartışılmamıştır. Bu nedenle kendisine müdafaa hakkı verilerek bu hususları da tartıştıktan sonra boşanm-a davasının sonuçlandırılmasının adil ve uygun olacağını ileri sürmektedir. Davalı Müstedinin hükmün iptali için boşanma kararını öğrendiği tarihten itibaren kısa bir süre sonra harekete geçtiği ve yasal işlem başlattığı, bu nedenle hakkını aramak için ge-ç kalmadığı anlaşılmaktadır. 15 yıl gibi uzun bir süre evli olan Davacı ile Davalının boşanma kararı verilirken Davalıya da müdafaa hakkı verilmesinin uygun ve adil olacağı kanaatindeyiz.

Yukarıda söylenenler ışığında İlk Mahkemenin vermiş olduğu ka-rarın iptal edilerek ve Davalıya müdafaa hakkı
tanınarak davanın dinlenmek üzere İlk Mahkemeye iadesinin uygun ve adil olacağı kanaatindeyiz.

Netice itibarıyle İlk Mahkemenin 27.11.2006 tarihinde vermiş olduğu karar iptal edilir ve Davacı Müstedaale-yhin Girne Aile Mahkemesinde dosyalamış olduğu 39/2004 sayılı boşanma davası canlandırılır ve dosya gereği için İlk Mahkemeye iade edilir.

İstinaf masraflarının Aleyhine İstinaf Edilen Müstedaaleyh tarafından İstinaf Eden Müstediye ödenmesine
emir -verilir.

Masraf listesi Mukayyitlik tarafından tespit edilecektir.




Mustafa H. Özkök Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç


18 Haziran, 2010
-


9



-


Full & Egal Universal Law Academy