Yargıtay Aile Dairesi Numara 1/2013 Dava No 1/2016 Karar Tarihi 31.05.2016
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Aile Dairesi Numara 1/2013 Dava No 1/2016 Karar Tarihi 31.05.2016
Numara: 1/2013
Dava No: 1/2016
Taraflar: Haldun Erçelik ile Cemaliye Erçelik n/d Cemaliye Uzun arasında
Konu: Boşanma - Kusur ve kabah nedeniyle boşanma - Mal paylaşımı - Paylaşıma tabi mallar - Emeklilik ikramiyesinin paylaşıma tabi olması - Tazminat.
Mahkeme: Yrg/aile
Karar Tarihi: 31.05.2016

-D.1/2016 Yargıtay/Aile Hukuk: 1/2013
(Lefkoşa Aile Dava No: 359/2010)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.


Mahkeme Heyeti : Ahmet Kalkan,Gülden Çiftçioğlu,Bertan Özerdağ


İstinaf eden: Haldun Erçelik, Köroğlu Sokak, No.6, Lefkoşa.
- (Davalı)

-ile-


Aleyhine istinaf edilen: Cemaliye Erçelik n/d Cemaliye Uzun
Hamitköy Yolu, No.20, Dumlupınar,
K.Kaymaklı, Lefkoşa.
(Davacı)


A r a s- ı n d a.



İstinaf eden namına: Avukat İbrahim Esendağlı
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Boysan Boyra


Lefkoşa Aile Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Düriye Elkıran'ın 359/2010 sayılı davada, 24.12.2012 tarihinde verdiği karara karşı, Davalı tarafından -yapılan istinaftır.



-----------


K A R A R



Ahmet Kalkan : İstinaf Eden/Davalı, Lefkoşa Aile Mahkemesinin 24.12.2012 tarihinde verdiği hükme karşı bu istinafı dosyaladı. Aleyhine İstinaf Edilen/Davacı ise mukabil istinaf dosyalayarak, Alt -Mahkemenin hükmünde hatalı olduğunu iddia ettiği ve değişmesini istediği hususları istinaf konusu yaptı.


İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

15.12.2010 tarihinde Aleyhine İstinaf Edilen/Davacı (bundan böyle sadece Davacı olarak anılacaktır) İstinaf Eden/Daval-ı (bundan böyle sadece Davalı olarak anılacaktır) aleyhine Lefkoşa Aile Mahkemesinde bir boşanma davası açarak, lehine boşanma, çocukların velayeti, nafaka, tazminat ve paylaşıma tabi malların 2/3'ü ve dava masrafları için hüküm talep etti.

Davalı, dosya-ladığı müdafaa ve mukabil talepte, Davacının iddialarını reddettikten sonra, mukabil talep altında lehine boşanma, çocukların velayeti, paylaşıma tabi malların ½'si veya parasal değerinin ½'si, tazminat, nafaka ve mukabil dava masrafları için hüküm talep e-tti.

Alt Mahkemenin bulgularına göre, istinaf konusu dava ile ilgili olgular özetle şöyledir:

Taraflar 13.9.1998 tarihinde Girne Evlendirme Memurluğunda evlendiler.

Tarafların evliliklerinden 2.7.2000 doğumlu Hüseyin ve 10.2.2003 doğumlu Hüral isimli -iki çocukları oldu.

Davacı, Davalı aleyhine daha önce, 15.5.2009 tarihinde 127/2009 sayılı davayı ikame etti. Ancak daha sonra bu davayı geri çekti.

Dava ile ilgili zamanlarda Davacı, Gümrük Dairesinde memur olarak çalışmaktaydı.

Davalı ise, Eylül 2003- - Haziran 2006 tarihleri arasında, uyuşturucu suçundan Güney Kıbrıs'ta 8.8.2009 tarihinden Aralık 2009'a kadar da KKTC'de hapis yattı.

Davalı işsizdir.

Davacının Davalı aleyhine açtığı 127/09 sayılı dava sürerken, Davacı Davalıya bir şans daha verip v-ermeyeceğine ve evliliğini sürdürüp sürdürmeyeceğine karar vermek için Davalı ve çocukları ile birlikte, 21.6.2009 - 23.6.2009 tarihleri arasında Salamis Bay Hotel'de tatil yaptı.

Davacı, Davalı hapse düştüğünde, babaları ile Sosyal Hizmetler görevlileri- vasıtasıyla görüşmelerine gerek kalmaması için çocukları ile birlikte Davalıyı hapishanede ziyaret etti.

127/2009 sayılı dava dosyasına göre, önce Davacı 15.12.2010 tarihinde tadilat istidası dosyalamamak için davasını, daha sonra da Davalı 10.1.2011 ta-rihinde mukabil davasını geri çekti.

Davalı evlendikten sonra bir müddet kurpiyer olarak çalıştı. Davalının kumar oynama alışkanlığı bulunduğu gibi, 12 yıllık evlilik süresince toplam 3 yıl çalışmış olup, genelde çalışmayı sevmeyen birisidir.

Davacı Da-valıyı affetmediği gibi, ailevi ilişkileri Davalının kusur ve kabahatleri nedeniyle bozulmuştur.

Küçük Hüseyin ve Hüral, Davacı ile birlikte kalmaktadır.


Çalışmayan ve herhangi bir yerden geliri bulunmayan Davalının Davacıya iştirak nafakası ödeyebile-cek mali kudreti yoktur.

JB 136 ve KD 960 plakalı araçlar paylaşıma tabidir.

Davalının kullanımında bulunan JB 136 plakalı araç 2500 stg, Davacının kullanımında bulunan KD 960 plakalı araç ise 2000 stg değerindedir. Talep Takririne ekli ev eşyaları pay-laşıma tabidir. Davacının Anadolu Hayat Emeklilik A.Ş. nezdinde 070-5564 No.lu hayat sigortasından çektiği 16,438 TL, çocukların adlarına yatırılmış olmasına rağmen, bu miktar paylaşıma tabidir.

Davacı, 2.11.1983 tarihinde kamu görevinde çalışmaya başlad-ı. Davacı, 13.6.2012 tarihi itibarıyla 33 yıl 7 ay 10 günlük hizmeti bulunan ve emeklilik hakkı kazanan birisi olmakla birlikte, 60 yaşına kadar çalışma hakkı vardır.

Davacının dava tarihinde 172,150 TL emeklilik ikramiyesine hakkı olmasına rağmen, emekl-i olmadığından parayı tasarrufuna almıştır.

Davacı adına kayıtlı bulunan E429 koçan No.lu arsa, Davacıya ailesi tarafından hibe ile intikal etmiştir.

Davacı bu arsa üzerine evlenmeden evvel inşaat başlatmıştı.

Bu arsa üzerinde zemin katta 4 dükkan, b-ir konut ile 1 ve 2. katlar da karkas halinde toplam 4 daire bulunmaktadır.

Konu inşaatın 1. ve 2. kat kolon ve plakaları için Davacının kardeşi Mustafa Uzun, Zihni Gayde isimli kişiye 10,000 stg ödemiştir.

Davacının kızkardeşinin eşi Hasan Yücetürk in-şaatın sıva ve mermer işlerini yapmış, sıva işleri için Mustafa Uzun'dan 5000 TL, mermerleri döşemek için Davacıdan 808 TL almıştır.

Arsa üzerinde bulunan inşaatın bina değeri 100,000 stg, arsa değeri 100,000 stg.dir.

Aileden hibe olan arsanın değeri i-le, Davacının yakınlarının inşaata yaptıkları katkının düşülmesinden sonra paylaşımda dikkate alınacak değer 88,000 stg.dir.

Davalı özellikle uyuşturucu suçları ile alakalı olarak Davacıyı utanç içerisine düşürmüş ve üzmüştür.

Mevcut olgular ışığında Al-t Mahkeme Davacı lehine aşağıdaki gibi hüküm vermiştir:

Taraflar arasındaki ailevi ilişkilerin birlikte yaşamı olanaksız veya çekilmez bir hale koyacak kadar önemli surette gerginleştiğinden tarafların boşanmalarına;
Küçük Hüseyin ve Küçük Hüral'ın velay-etlerinin Davacıya verilmesine;
Davalının Küçük Hüseyin ve Küçük Hüral'ı her hafta sonu Cumartesi günleri sabah saat 09.00'dan akşam 19.00, hafta içi her Çarşamba 14.00-19.00'a ve dini bayramların 2. günleri sabah 09.00'dan akşam 19.00'a kadar yanında bulu-ndurmakta serbest olmasına ve şahsi münasebetlerini bu şekilde tesis etmesine;
Davalının Davacıya 5000 TL tazminat ödemesine;
Davacının 302 günlük iddet müddetine tabi olmasına;
Dava celpnamesinin ekinde bulunan tüm ev eşyalarının Davacıya bırakılmasına;
K-D 960 plakalı aracın Davacıya, JB 136 plakalı aracın Davalıya bırakılmasına;
Anadolu Hayat A.Ş.den Davacıya ödenen paranın 1/3'ü olan 5,479.33 TL'nin Davacı tarafından Davalıya ödenmesine;
Paylaşıma tabi olan binanın paylaşımda dikkate alınacak değerinin -1/3'ü olan 29,333 stg.nin Davacı tarafından Davalıya ödenmesine;
Davacının, küçük Hüseyin ve Hüral'ın nafakalarına ilişkin talebinin reddine;
Davalının mukabil davasının reddine;
Davaya has olgular ışığında masraf emri verilmez.


İSTİNAF SEBEPLERİ:

Dav-alı, Alt Mahkemenin hükmüne karşı dosyaladığıistinaf ihbarnamesinde 16 istinaf sebebi ileri sürmekle birlikte, bu istinaf sebeplerini 3 ana başlık altında incelemek mümkündür.
Buna göre:

Muhterem Alt Mahkeme, huzurundaki şahadeti ve olguları hatalı değer-lendirerek Davalının kusur ve kabahatleri nedeniyle Davalı aleyhine boşanmaya hükmetmekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, paylaşıma tabi malların neler olduğu, paylaşıma tabi taşınmaz malların değeri ve konu malların edinilmesinde Davalının yaptığı katkı-ları hatalı değerlendirdi. Bunun neticesi olarak mal paylaşımında hatalı sonuca ulaştı.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı aleyhine tazminata hükmetmekle hata etti ve/veya takdir edilen tazminat miktarı fazladır.

Davacı dosyaladığı mukabil istinaf ihbarnamesi-nde 7 istinaf sebebi ileri sürmüştür.

Davacının mukabil istinafındaki istinaf sebeplerini 2 ana başlık altında inceleyeceğiz. Buna göre:

Muhterem Alt Mahkeme, paylaşıma tabi malların neler olduğu, bu malların değerlendirilmesinde dikkate alınması gerek-en esaslar ve malların paylaşımı ile ilgili vardığı sonuç hatalıdır.
Muhterem Alt Mahkeme, tazminat esaslarını hatalı değerlendirdi ve Davacı lehine düşük miktarda tazminata hükmetti.


TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Davalı Avukatının istinafı ile il-gili argümanlarını istinaf sebeplerine göre ana hatlarıyla şöyle özetlenebilir.

Davacı daha önce Davalı aleyhine açtığı 127/2009 sayılı boşanma davasını geri çekmekle, Davalının kusurlarını afetti. Bu nedenle Alt Mahkeme Davalının kusurlarına dayalı boşa-nma hükmü veremezdi.

Alt Mahkeme Davalının tembel olduğuna ve kumar alışkanlığı bulunduğuna bulgu yaparken, huzurundaki şahadeti hatalı değerlendirdi.

Davacı, Davalının uyuşturucu suçundan mahkum olmasını affettiğinden Alt Mahkemenin Davalı aleyhine -böyle bir nedene dayalı tazminata hükmetmesi, önyargılı ve hatalı bir karardır.

Davacı emekliliğe hak kazandığı için emeklilik ikramiyesi kazanılmış hak haline geldiğinden, emeklilik ikramiyesi Davacı tarafından henüz alınmasa bile edinilmiş mal olarak -paylaşıma dahil edilmeliydi. Alt Mahkeme aksine bulgu yapmakla hata etti.

Alt Mahkeme, gayrimenkullerin değerini hatalı değerlendirmiş, Davacı tanıklarına sebep göstermeden inandığını belirtmiştir.

Davalı Avukatına göre, mal paylaşımında Davalıya 1/3-'ünün verilmesinde itirazları yoktur. Ancak menkul malların paylaşımı hatalı yapıldığı gibi, gayrimenkulün değeri düşük miktarda tespit edildi; buna göre Davalıya verilecek miktarın daha fazla olması gerekirdi. Dolayısıyla istinafın kabulü gerekmektedir.
-
Davacı Avukatı, Davalı Avukatının iddia ve hukuki argümanlarını reddettikten sonra, mukabil istinaf sebepleri ile ilgili argümanlarını şöyle özetleyebiliriz:

Davacı adına kayıtlı E 429 koçan No.lu taşınmaz mal, aileden hibe ile intikal ettiği için, kiş-isel mülk niteliğindedir ve paylaşıma tabi değildir. Mevcut şahadete göre konu gayrimenkul üzerindeki inşaatta zemin katın tuğlalarının örülme işleri evlilikten önce tamamlandığından, buna tekabül eden değer, taşınmaz malın paylaşıma dahil olmayan kısmına -dahil edilmelidir. Davacının evlilikten sonra konu taşınmaza yaptığı yatırımlardan, Davalı sadece ikame edilen değer kadarını alabilir. Bunun dışındaki bir sonuç, Davalıya karşılıksız kazanım sağlayacağından haksızdır. Alt Mahkeme, bu anlamda, Yargıtay/Ail-e 7/2011 (D.5/2012) davasını hatalı yorumlamıştır.

Davacının Anadolu Hayattan aldığı 16,438.TL tutarındaki miktar çocukları için yapılmış tasarruf olduğundan, paylaşıma tabi değildir. Alt Mahkeme bu miktarı paylaşıma tabi kılmakla hakkaniyetsiz bir sonuca- ulaşmıştır.

Son olarak Davacı Avukatı, Davacıya ödenmesine karar verilen 5.000 TL tazminatın, düşük bir miktar olduğunu; Davacının evlilik süresince çektiği acının, duyduğu utancın karşılığı olmadığını, bu nedenle mukabil istinafın kabul edilerek, tazmin-atın yükseltilmesi gerekmektedir.

İNCELEME:

İstinaf ve mukabil istinaf sebeplerini, tarafların iddia ve argümanlarını inceleyip değerlendirdik.

Davalının I. istinaf sebebini mukabil istinaf sebeplerinden ayrı incelememiz mümkün olduğundan, öncelikl-e I. istinaf sebebini incelemeyi uygun bulduk.

Muhterem Alt Mahkeme, huzurundaki şahadeti ve olguları hatalı değerlendirerek, kusur ve kabahatleri nedeniyle Davalı aleyhine boşanmaya hükmetmekle hatalı hareket etmiştir.

Bu meselede, tarafların her ikis-i de boşanma talep etmektedirler.

1/1998 sayılı Aile Yasası'nın 34/2015 sayılı Yasa ile değiştirilmesinden önce açılan bu davada, Davacı, taraflar arasındaki ailevi ilişkilerin, Davalının kusurları nedeniyle birlikte yaşamı olanaksız veya çekilmez bir ha-le koyacak kadar gerginleştiği sebebine istinaden Yasanın 24(6) maddesi altında lehine boşanma hükmü verilmesini; Davalı ise, mukabil talep ile ailevi ilişkilerin gerginleşmesine sebep olan hususların ailesinin tahakkümü altında olan Davacıdan kaynaklandığ-ı iddiasına istinaden kendi lehine boşanmaya hükmedilmesini talep etmiştir.

Davalı Avukatının bu istinaf sebebi bakımından en önemli argümanı, Davacının daha önce açtığı 127/2009 sayılı boşanma davasını geri çekerek Davalıyı affettiği, dolayısıyla dava s-ebebinin 127/2009 sayılı davadan önceki olaylara dayanamayacağı, bu nedenle Alt Mahkemenin Yasanın 24(9) maddesi altında Davalı lehine boşanma hükmü vermesi gerekirken, Davacı lehine Yasanın 24(6) maddesi altında hüküm verdiği ve bu cihetle hata ettiği doğ-rultusundadır.

Öncelikle, Davalının mukabil talep altındaki boşanma sebebinin, Yasanın 24(9) maddesi kapsamında Davacının, Davalının mukabil davasını kabul etmiş olmasına dayanmadığını, Davacıya kusur atfettiğini ve bu anlamda Yasanın 24(9) maddesi altın-da Davalı lehine mukabil talep altında boşanma hükmü verilmesinin mümkün olmadığını belirlemek isteriz.

Davacının Davalı aleyhine açtığı 127/09 sayılı boşanma davasını geri çekmesi, Davalının kusurlarını affettiği anlamına gelip gelmediğini incelemeye ge-rek olmadan, Davacının, Talep Takririnin Davalıya kusur atfeden 8. paragrafının tafsilat kısmının (C) paragrafında, Davalının kötü alışkanlıklardan, söz vermesine rağmen vazgeçmediğinin ve bu alışkanlıklarına devam ettiğinin ileri sürüldüğü görülmektedir. -Alt Mahkeme huzurundaki şahadetle, Davalının kumar ve uyuşturucu alışkanlıklarına 127/2009 sayılı davanın geri çekilmesinden sonra da devam ettiği ispatlandığından, Alt Mahkemenin, taraflar arasındaki ailevi ilişkilerin Davalının kusurları nedeniyle birlik-te yaşamı olanaksız ve çekilmez bir hale koyacak kadar gerginleştiğine ilişkin bulgusunda hata yoktur.

Bu gerçekler ışığında, Davalının I. istinaf sebebi reddedilir.

Davalının 2. istinaf başlığı ile Davacının mukabil istinafının 1. başlığı altındaki ist-inaf sebepleri mal paylaşımına yönelik olduğundan, istinaf ve mukabil istinafın mal paylaşımı ile ilgili istinaf sebeplerini tek başlık altında, II. istinaf sebebi olarak inceleyeceğiz. Buna göre:

Muhterem Alt Mahkeme, paylaşıma tabi malların neler olduğu-, paylaşıma tabi taşınmaz malların değeri, konu malların edinilmesinde tarafların yaptığı katkıları hatalı değerlendirdi. Bunun neticesi olarak mal paylaşımında hatalı sonuca ulaştı.

Öncelikle Davalının istinaf ihbarnamesinde ileri sürdüğü hususları teke-r teker ele alıp aşağıda inceleyeceğiz.

Davalının mal paylaşımının Davacıya 2/3, Davalıya 1/3 oranında yapılmasına itirazı olmamakla birlikte, Davalının 8. istinaf sebebinde ileri sürdüğü, evliliğin devamı müddetince çocukların tüm ihtiyaçlarının Davacı -tarafından karşılandığı bulgusunun hatalı olduğu hususu, HMUT E.35 n.4 kapsamında gerekçeli bir şekilde ortaya konmadığından, dikkate alınıp değerlendirilmesi mümkün değildir.

Davalının istinaf ihbarnamesinde 9. istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü, Davacı- adına Kooperatif Merkez Bankasında mevduat hesabı olduğu ve bu hesaplardaki meblağın davadan önce çekildiği iddiaları, takrirlerde konu edilmediği ve böyle bir paranın kişisel mal olmadığı ileri sürülmediğinden, Alt Mahkemenin Davalının bu yöndeki taleple-rini reddetmesinde hata yoktur.

Davalının mal paylaşımı ile ilgili en önemli iddiası, Alt Mahkemenin, Davacının emeklilik ikramiyesi üzerinde tasarruf hakkı olmadığına ve Davacının hak etmiş olduğu emeklilik ikramiyesinin ve/veya en azından evlilik müdde-tince birikmiş veya hak edilmiş olan emeklilik ikramiyesinin paylaşıma tabi olmadığına bulgu yapmakla hata ettiği doğrultusundadır.

Mevcut olgulara göre, 2.11.1983 tarihinde göreve başlayan ve halen 2. Derece Gümrük ve Rüsumat Memuru olarak görev ifa ede-n Davacı, 13.6.2012 tarihi itibarıyla 33 yıl 7 ay 10 gün günlük hizmeti bulunmaktaydı. Emeklilik hakkını kazanan Davacı bu tarih itibarıyla emekliye ayrılmış olsa 172,150.85 TL emeklilik ikramiyesi alacaktı.

1960 doğumlu olan ve dava tarihinde 52 yaşında- olan Davacının 60 yaşına kadar çalışma hakkı bulunmaktadır. Davacı, Alt Mahkemenin hükmünün okunduğu tarihte emekli olmadığı gibi halen de emekliye ayrılmış değildir.

Alt Mahkeme bu gerçekleri dikkate alarak, emekliliğe hak kazanmış Davacının tasarrufun-da bulunmayan emeklilik ikramiyesini edinilmiş bir mal olarak değerlendirip bunu paylaşımda dikkate almanın hakkaniyete uygun olmayacağı sonucuna ulaşmış ve bu hususta bulgu yapmıştır.

Boşanma durumunda tarafların evliliklerinin devamı süresince elde edi-len mal varlıklarının paylaşımını düzenleyen 26. maddenin 1. fıkrasına göre, edinilmiş malları şöyle tasnif edebiliriz:

Evlilik süresince edinilmiş olup taraflardan birisinin veya müştereken ikisinin adlarına yurt içinde veya yurt dışında kayıtlı bulunan- veya eşlerin kullanımında olup da eşler arasında aidiyeti belli olmayan,

I) tüm taşınır ve taşınmaz mallar,
II) bono, hisse senedi,
III)elde veya bankalarda mevcut nakit paralar,
IV) işinden kazandıkları,
V) sosyal güvenlik ve sosyal yardım kurum ve k-uruluşlarının
veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve
benzerlerinin yaptığı ödemeler,
VI) çalışma gücünün kaybı dolayısıyla ödenen tazminatlar,
VII) kendi kişisel mallarının gelirleri,
VIII)edinilmiş mal yerine ikame edilen değer-ler veya diğer
gelir.

1/98 sayılı Aile Yasası'nda edinilmiş malın tarifi yapılmamıştır. Ancak kişisel mal kapsamına giren malların neler olduğunu dikkate aldığımızda (madde 26(9)), edinilmiş malı, eşlerin her birinin evlilik birliği içerisinde karş-ılığını vererek elde ettiği mal varlığı değer olarak tanımlayabiliriz. Bunun yanı sıra, edinilmiş malların yerine ikame edilen değerler, edinilmiş malların satışından gelirinden veya bir amaç için kullanılmasından elde edilen mallar veya değerler olarak ka-bul edilebilir.

1/98 Sayılı Aile Yasası'nın 26.1'inci maddesi, edinilmiş mal kapsamına giren ve paylaşıma tabi mal ve değerlerin paylaştırılmasında esas alınması gereken ölçütü, "Hakkaniyet" olarak belirlemiştir. Bu anlamda, adil paylaşım için gerekli ha-kkaniyet ölçütü, paylaşıma tabi mal ve değerlerin tespitinde de esas alınmalıdır. Aksi halde hakkaniyetle tespit edilmemiş edinilmiş mal ve değerlerin adil paylaşımından bahsedilmesi de hukuken mümkün olmaz.

Alt Mahkeme kararına iktibas ettiği, "varsayıms-al olarak beklemece hakkın edinilmiş mal olarak kabul edilmesi ile boşanan eş belki hiç sahip olamayacağı bir meblağı hakkaniyete aykırı olarak borçlanmış olacaktır" görüşünü benimsemiş ve Davacının tasarrufunda bulunmayan emeklilik ikramiyesinin paylaşımd-a dikkate alınmasının hakkaniyete aykırı olacağı sonucuna ulaşmıştır.

Yasanın 26. maddesinde, tarafların boşanmasından sonra gelecekte elde edecekleri veya edebilecekleri mal veya değerlerden bahsedilmemekte; eşlerden birine boşanma tarihi itibarıyla öden-memiş olan maddi menfaat ve değerler ile ilgili açık bir düzenleme yer almamaktadır.

Meseleye bu açıdan baktığımızda, varsayımsal beklemece olarak tanımlanacak hak ve menfaatlerin edinilmiş mal kapsamında olamayacağı konusunda şüphe yoktur. Ancak evlilik -birliği içerisinde karşılığı ödenerek elde edilen hak ve menfaatleri varsayımsal beklemece hak olarak değerlendirebilir miyiz? Adil bir sonuca ulaşabilmek için bu soruya cevap vermemiz gerekmektedir.

Dar bir yorumla, dava veya boşanma tarihinde hak edilm-iş ama ödenmemiş mali menfaatler, salt ödenmiş olma esası ile değerlendirilir ve hüküm bu esasa göre kurulursa, hakkaniyet ölçütünde ciddi sorunlarla karşılaşılacağı açıktır. Örneğin Alt Mahkemenin vardığı sonuca göre, 23 yıl evliliğini sürdüren bir kişi e-mekli olmadan ve ikramiyesini almadan boşanırsa, 23 yıllık eşi, salt ödeme yapılmadığı için yasanın kendisine tanıdığı mali bir menfaatten mahrum olacaktır. Bunun gibi 23 yıl boyunca bekar yaşamış bir kamu görevlisi evlenir ve 2 yıl sonra emekli olur, 1 yı-l sonra da boşanırsa, 23 yıllık hizmetinin karşılığını salt emeklilik ikramiyesini evlilik birliği içerisinde almış olması nedeniyle bütünüyle paylaşmak zorunda kalacaktır.

Adil olmayacak sonuçlara yol açacak bunlar gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür.

B-urada hukuki ve adil bir sonuca varabilmemiz için Yasanın lafzını ve ruhunu esas alarak yola çıkmamız gerekmektedir.

Yukarıda yaptığımız tasnife göre, 26. madde kapsamında, "sosyal güvenlik ve sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım am-acı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler" edinilmiş mal değer olarak paylaşıma tabidir.

Davacının almaya hak kazandığı ancak zorunlu emeklilik yaşı olan 60'ı doldurmadığı için henüz almadığı emeklilik ikramiyesi, Emeklilik Yasası altında D-avacıya ödenmesi gereken bir sosyal güvenlik ödemesidir.

Burada üzerinde durmamız gereken husus, 26. maddedeki tanımı ile "sosyal güvenlik kurumu ve kuruluşlarının yaptığı ödemeler" ifadesinden miktarın paylaşıma tabi olabilmesi için, ödemenin fiilen y-apılmış olması gerektiği anlamının çıkıp çıkmadığıdır.

Bir ödemenin varsayımsal beklemece bir hak kabul edilmesi için, henüz hak edilmemiş, gelecekte elde edilecek bir hakka dayalı menfaat olması gerekir.

Evlilik birliği içerisinde hak edilmiş bir sosya-l güvenlik ödemesinin bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün değildir. Evlilik birliği içerisinde taraflardan birinin veya her ikisinin almaya hak kazandığı sosyal güvenlik alacağının evlilik birliği içerisinde karşılığı ödenerek hak edilmiş miktarı, beklent-i ve varsayımsal bir hak değil; Yasalar tahtında ödenmesi zorunlu mali bir menfaattir. Bu nedenle, evlilik birliği içerisinde hak edilmiş sosyal güvenlik alacağı, ödeyecek tarafın belki de hiç alamayacağı bir miktarı borçlanması olarak değerlendirilemez.

-Sosyal güvenlik ödemeleri ilgili Yasalardaki şartların yerine gelmesi halinde hak edilen ve ödenmesi zorunlu maddi menfaat olduğundan, Yasanın 26. maddesi altında belirtilen sosyal güvenlik ödemelerine sadece fiilen yapılan ödemeler değil, hak edilen mikta-rlar da dahildir. Hakkaniyet ölçütünün gereği budur.

Bu esastan hareketle sosyal güvenlik ödemeleri bakımından esas alınması gereken kriterleri şöyle belirleyebiliriz:

(a) Sosyal güvenlik ödemesi niteliğindeki paylaşıma tabi
miktar, evlilik birliği- içerisinde doğmalı, evlilik
birliği içerisinde hak edilmeli ve miktar olarak
belirlenebilir olmalıdır.
(b) Edinilmiş mal değer olarak kabul edilecek miktar,
Sosyal güvenlik kurum veya kuruluşlarının
ödemekle yükümlü olduğu bir miktar- olmalıdır.
(c) Taraflar ödenen veya almaya hak kazanılan miktarın
sadece evlilik birliği içerisinde hak edilen
kısmı üzerinde hak talep edebilir.

Yukarıdakiler ışığında Alt Mahkemenin, Davacının hak ettiği emeklilik ikramiyesi tasarrufunda ol-madığı için varsayımsal beklemece bir hak olduğu gerekçesi ile "paylaşımda dikkate alınması hakkaniyete aykırıdır" bulgusu hatalıdır.

Mevcut olgulara göre, Davacı 2.11.1983 yılında işe başlamış, 13.9.1998 yılında evlenmiş, 15.12.2010 tarihinde Davalı ale-yhine boşanma davası açmıştır.

Bu durumda, Davalının paylaşıma tabi mal değer olarak talep edebileceği miktar, Davacının evlilik tarihi olan 13.9.1998 tarihinden davanın açıldığı 15.12.2010 tarihine kadar hak ettiği emeklilik ikramiyesi miktarıdır.

Alt- Mahkemenin istinaf edilmeyen bulgusuna göre, Davacının işe giriş tarihinden (2.11.1983)itibaren hesaplamanın yapıldığı tarihe kadar hak ettiği emeklilik tazminat miktarı toplam 403 ay üzerinden 172,150 TL'dir. Tarafların evlendiği tarih ile dava tarihi ar-asındaki süre ise 148 aya tekabül etmektedir.

Buna göre, paylaşıma tabi miktar, Davalı Tanığı Mehmet Yakup'un yaptığı hesaplama esasına göre, 148 aylık emeklilik ikramiyesinin karşılığı olan toplam 63,221 TL'dir. Davalıya ödenmesi gereken miktar ise, 63-,221 TL'nin 1/3'ü olan 21,073 TL'dir.

Bu neticeden hareketle, Davacının Davalıya 21,073 TL ödemesi gerekmektedir.

Davalı, emeklilik ikramiyesinin paylaşıma tabi olması gerektiğine ilişkin istinaf sebebinde başarılı olmuştur.

Davalı Avukatı, Davacı-nın kardeşi Mustafa Uzun'un evin ve dükkanların inşası sırasında yaptığı ödemeleri binanın değerinden düşürmekle Alt Mahkemenin hata ettiğini iddia etmiştir.

Alt Mahkemenin, bu husustaki bulguları incelendiğinde, Alt Mahkemenin Davacının kardeşi Mustafa -Uzun'un inşaat için Zihni Gayde'ye 10,000 stg, Hasan Yücetürk'e 5000 TL ödeme yaptığı ile ilgili bulgulara varması için huzurunda yeterince şahadet bulunduğu anlaşıldığından, bu miktarın karşılıksız kazandırma olarak paylaşımdan düşülmesinde, Yargıtay/Aile-/Hukuk 7/2011 D.5/2012 sayılı Sultan Aktaş V Mehmet Aktaş davası ışığında hata yoktur.

Yine Alt Mahkemenin paylaşıma tabi taşınmaz malın değeri konusunda huzurundaki tüm şahadeti değerlendirdiği, tüm hususları dikkate aldığı ve Davacı Tanığının şahadetine- inandığı göz önünde bulundurulduğunda, Alt Mahkemenin inandığı şahadet konusunda hata yapmadığına kanaat getirdik. Bu sonuçtan hareketle, Alt Mahkemenin paylaşıma tabi taşınmaz malın değerini 100,000 sterlin olarak saptamasında hata bulunmamaktadır.

Dav-alı Avukatının mal paylaşımı ile ilgili bir diğer iddiası, Alt Mahkemenin ev eşyalarının tümünün Davacıya bırakılmasındaki kararında hatalı olduğu şeklindedir.

Alt Mahkemenin taşınır malların paylaşımında arabaları da dikkate alarak bir değerlendirme yap-tığı, araçların değerlerini saptayarak taraflar arasında paylaştırdığı, mal paylaşımı içerisinde Davalıya verilmesi öngörülen 1/3 hisse içerisinde Davalıya 1 araba verildiği, değerleri belirsiz ev eşyalarının Davacıya bırakılmasında bu çerçevede hakkaniyet-sizlik olmadığı anlaşıldığından, Davalı Avukatının ev eşyaları ile ilgili iddialarının reddi gerekmektedir.

Yukarıdaki değerlendirmelerimize göre, Davalı 2. istinaf başlığı altında incelediğimiz mal paylaşımına ilişkin istinaf sebeplerinde kısmen başarıl-ı olmuştur.

Davalının mal paylaşımına yönelik istinaf sebeplerini değerlendirdikten sonra, aynı başlık altında Davacı Avukatının mal paylaşımına yönelik mukabil istinaf sebeplerini incelememiz gerekir.

Davacı Avukatının mal paylaşımı ile ilgili istinaf- sebeplerini, aşağıdaki sırayla incelemeyi uygun gördük.

Davacı Avukatı, Davacının lehtar olduğu Anadolu Hayat Emeklilik A.Ş. nezdindeki 070-5594 sayılı hayat sigortası poliçesinin karşılığı olan 16,438 TL'nin vadesinin, dava açıldıktan sonra dolduğunu, -tarafların çocukları için yaptıkları bu sigortanın davadan sonra çekilerek çocukların adına yatırıldığını, Alt Mahkemenin bu meblağı paylaşıma tabi kabul etmekle hata ettiğini ileri sürdü.

Davacı adına düzenlenen hayat poliçesinin evlilik içerisinde yapı-ldığı ve karşılığı olan 16,438 TL'nin 6.11.2011 tarihinde Davacıya ödendiği anlaşıldığından, Yasanın 26. maddesi kapsamında bu miktar paylaşıma tabi para olarak kabul edilmelidir. Davacının bu miktarı çocukları adına yatırmış olması, poliçe karşılığında öd-enen paranın edinilmiş mal değer niteliğini ortadan kaldırmaz.

Alt Mahkeme, Davacıya hayat sigortası karşılığında ödenen miktarı edinilmiş mal olarak kabul etmekle hata etmemiştir.

Davacı Avukatı mukabil istinafında, Alt Mahkemenin KD 960 plakalı aracı-n edinilmiş mal olduğuna bulgu yapmakla hata ettiğini ileri sürmüştür.


Alt Mahkeme kararında, Davacının geri çektiği 127/2009 sayılı davada konu aracın paylaşıma tabi olduğunu iddia ettiğine ve huzurundaki şahadetle konu aracın Davacının kişisel malı ol-duğuna dair iddianın ispatlanmadığına bulgu yapmıştır. Alt Mahkemenin bu bulgusunda hata yaptığına veya şahadeti hatalı değerlendirdiğine ikna olmadık.

Davacı Avukatının taşınmaz malın paylaşımı ile ilgili mukabil istinaf sebebine gelince:

Davacı Avuka-tının bu istinaf sebebi açısından temel iddiası, Alt Mahkemenin, taşınmaz mal varlıkları üzerinde evlilik birliği süresi içinde tarafların ikame değer olarak yaptığı katkıları hesaplamadan mal paylaşımına konu değeri saptamış olmasıdır.

Alt Mahkeme karar-ında, binanın evlilik öncesi durumuna ilişkin olarak Davacı tarafından bir değerlendirme yapılmadığını ve evlilik öncesi yapılanların değeri ile ilgili şahadet sunulmadığını, dolayısıyla böyle bir değeri binanın bugünkü değerinden tenzil etme olanağına sah-ip olmadığını belirttikten (Mavi 356) ve Davacının kardeşi tarafından ödenen miktarların karşılıksız hibe olduğuna bulgu yaparak, toplam 12,000 stg olarak hesapladığı hibe miktarını tenzil ettikten sonra, binanın paylaşımda dikkate alınacak değerini 88,000- stg olarak belirlemiş (Mavi 357); bu miktarın 1/3'üne tekabül eden 29,333 sterlinin Davalıya ödenmesi gerektiğine bulgu yapmıştır (Mavi 358).

1/98 sayılı Aile Yasası'nın 26(3)(B) maddesine göre, taşınmaz malların paylaşımında, taşınmaz malın davanın görü-şüldüğü tarihteki parasal değeri saptanır ve saptanan değer, 26(1) maddesinde belirlenen orana göre, taşınmaz malın kaydını üzerinde bulunduran tarafça karşı tarafa ödenir.

Bu meselede, paylaşıma tabi taşınmaz mal Davacı adına kayıtlı olup, Davalıya öden-ecek oran saptanacak değerin 1/3'üdür.

Yargıtay/Aile/Hukuk 7/2011 (D.5/2012) sayılı Sultan Aktaş v Mehmet Aktaş davasında, paylaşıma tabi değerin nasıl belirleneceği açık surette izah edilmiştir. Konu kararda, paylaşıma dahil olacak değerden 3. şahsın ka-tkısının indirilmesi ve paylaşıma tabi değerin ona göre belirlenerek eşlere katkıları oranında paylaştırılması gerektiği belirtildikten sonra (sayfa 15), Yasanın 26(3)(B) maddesi altında taşınmaz mal paylaşımında, malın davanın görüşüldüğü tarihteki değeri- esas tutularak, paylaşıma dahil olacak bu değerden 3. şahsın katkı oranı düşüldükten sonra paylaşıma tabi değer belirlenmeli ve bu değerin, malın edinilmesinde eşlerin katkıları dikkate alınarak, 26(1) maddesi altında belirlenen orana göre taraflar arasın-da paylaştırılması ve malın kayıtlı sahibinin karşı tarafa ödeme yapması gerektiği ifade edilmiştir (Sayfa 18).

Mezkur içtihat kararı ışığında Alt Mahkeme, taşınmaz malın duruşma tarihindeki değerini belirleyip bu miktardan 3. şahısların karşılıksız katk-ılarını tenzil etmekle hata etmedi.

Konu mal Davacıya ailesi tarafından hibe edildikten sonra, özellikle zemin, 1 ve 2. katlardaki inşaatın evlilik süresince devam ettiği kabul edildiğinden, malın bütününün kişisel mal kapsamında olmadığı anlaşılmaktadır-. Dolayısıyla, Alt Mahkemenin paylaşıma tabi değeri tespit ederken arsa değerini ayrı tutmasında hata yoktur.

Yargıtay/Aile/Hukuk 7/11 (D.5/2012) sayılı içtihat kararı incelendiğinde, paylaşıma tabi malın değeri saptanırken, üçüncü şahısların yaptığı kar-şılıksız katkıların dışında tarafların malın edinilmesinde ne kadar mali katkı sağladıkları veya ikame değer olarak ne kadar katkıları olduğu şeklinde bir kriter getirilmiş değildir. Tarafların yaptıkları katkı, paylaşımın hakkaniyetle paylaştırılması için- oranların tespitinde dikkate alınmasına rağmen, paylaşıma tabi malın duruşma tarihindeki değerine veya miktarına etkisi yoktur.

Bu sonuçtan hareketle, Alt Mahkeme taşınmaz malın paylaşıma tabi değerini duruşma tarihi itibarıyla 88,000 sterlin olarak sap-tarken hata yapmadığı gibi, Davalıya ödenmesi gereken miktarı 1/3 hisse olarak 29,333 sterlin olarak tespit ederken de hata etmemiştir.

Yukarıdakilerden hareketle, Davalının 2. istinaf başlığı altındaki istinaf sebepleri ile Davacının 1. mukabil istinaf -sebebi başlığı altındaki istinaf sebeplerini reddederiz.

Muhterem Alt Mahkemenin, tazminat ile ilgili bulguları hatalıdır.

Davalı, 3. istinaf başlığı altında ileri sürdüğü istinaf sebeplerinde, Alt Mahkemenin aleyhine tazminata hükmetmekle hata ettiğin-i ileri sürerken, Davacı mukabil istinafta tespit edilen miktarın az olduğunu ileri sürmüştür.

Alt Mahkemenin bulgularını inceleyip değerlendirdikten sonra, evliliğini kurtarmak için her türlü gayreti ortaya koyan, Davalıya karşı tolerans ve tahammül gö-steren Davacının, Davalının devam eden ve tekrarlanan uyuşturucu ve kumar gibi kötü alışkanlıklarından büyük üzüntü ve ıstırap duyduğu, toplum nezdinde ve iş yerinde küçük düştüğü ve hayatının olumsuz etkilendiği aşikar olduğundan, Alt Mahkemenin Davalı al-eyhine tazminat ödenmesi ile ilgili bulgusunda hata yoktur.

Ancak bu davanın olguları ışığında evliliğin bütün yükünü üstlenen, yıllarını veren, çocuklarının her türlü bakımını üstlenen Davacıya, çektiği üzüntü ve ıstırabın karşılığında takdir edilen 500-0 TL tazminatın, müdahalemizi gerektirecek kadar düşük olduğu ve yükseltilmesi gerektiği aşikârdır.

Bu davanın olguları ışığında Davacıya ödenecek tazminatı 25,000 TL olarak saptarız.

Davalı tazminat miktarının fazla olduğuna ilişkin istinaf sebeplerin-de başarılı olamadığından, III. istinaf başlığı altındaki istinaf sebepleri reddedilir.

Davacı, III. başlık altında incelediğimiz tazminata ilişkin mukabil istinaf sebeplerinde başarılı olmuştur.

NETİCE:

Tüm yukarıdakiler ışığında;

Davalı istinafında- kısmen başarılı olduğundan, Alt Mahkemenin hükmünün yeni (İ) paragrafı eklenmek suretiyle değiştirilmesine ve bu paragraf uyarınca Davacının, Davalıya emeklilik tazminatı karşılığı olarak 21,073 TL ödemesine;

Davacı mukabil istinafında kısmen başarılı ol-duğundan, Alt Mahkemenin Hükmünün tazminat ile ilgili (D) paragrafının değiştirilmesine ve Davalının Davacıya 25,000 TL tazminat ödemesine;
Hüküm ve Emir verilir.



İstinaf masrafları ile ilgili emir verilmez.



Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu Ber-tan Özerdağ
Yargıç Yargıç Yargıç


31 Mayıs 2016











24






Full & Egal Universal Law Academy