Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2012/4411 Esas 2012/32323 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: 9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/ 4411
Karar No: 2012 / 32323
Karar Tarihi: 01.10.2012

(6245 S. K. m. 56) (1086 S. K. m. 323) (6100 S. K. m. 26, 297, 298, 326, 330) (1136 S. K. m. 164, 169)

Dava: Davacı vekili, iş sözleşmesi sona eren davacı işçiye Toplu İş Sözleşmesi uyarınca alacaklarının eksik ödendiğini, kullanmadığı yıllık ücretli izinleri bulunduğu, 6245 sayılı yasa gereğince harcırah ödenmesi gerektiğini belirterek, harcırah, yıllık ücretli izin, ikramiye, yakacak ve giyecek yardım alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi B. K. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacının, davalı kurum işletmesinde süresiz hizmet akdi ile uzun yıllar çalıştıktan sonra iş akdinin feshedildiğini, ihbar ve kıdem tazminatı ödendiğini, ancak davacının kıdem ve ihbar tazminatı dışında yasa ve TİS'den kaynaklanan alacaklarının da mevcut olduğunu, davalı işverenin her yıl içinde, bir önceki yıla ait sosyal yardım ve alacak haklarını ödediğini, dolayısıyla son yıla ait ücretli izin, ikramiye, yakacak yardımı ve giyecek yardımlarının ve ayrıca ayrıldığında 375 sayılı KHK 1/D maddesi uyarınca harcırahının ödenmediğini belirterek, harcırah, yıllık ücretli izin, ikramiye, yakacak ve giyecek yardım alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacıya fesihle birlikte tüm haklarının ödendiğini, davacının giyim ve yakacak yardımı için bir hizmet yılını doldurması gerektiğini, izinlerini kullandığını 6245 sayılı Harcırah Kanununun 56. Maddesinde sürenin 6 ay olarak belirlendiğini, davacının bu süre içinde başvurmaması nedeni ile harcırah alacağını talep edemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece yapılan yargılama sonunda alınan hesap raporuna itibar edilerek, davacıya 4969 sayılı Kanun ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca ödenmesi gereken harcırah alacağının ödendiğine dair davalıca dosyaya sunulmuş belge ve bilgi bulunmadığından davacının 500,00 TL harcırah alacağı olduğu, davacının iş akdinin sona erdiği yıla ilişkin TİS den kaynaklanan alacakları ile yıllık ücretli izin yönünden işverence ödeme yapılmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

E) Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacı son yıla ait yıllık ücretli izin alacağının kullandırılmadığını iddia etmiş, davalı ise son yıla ait iznin kullanıldığında dair kayıt ibraz etmiştir. Ancak davacı son yıl kullanılan iznin daha önceki yıllara ait olduğunu belirtmiştir. Hükme esas bilirkişi raporunda son yıl için yıllık ücretli izin alacağı hesaplanmıştır. Davacının son yıl iznini kullanıp kullanmadığının belirlenebilmesi için işe giriş tarihinden fesih tarihine göre İş Kanunu ve TİS hükümlerine göre hak kazandığı toplam izin süresi ile kullandığı izinler belirlenmeli, kullandığı izinler hak kazanılan izinden mahsup edilmelidir. Kayıtlar getirtilmeden, sunulan belgeler de değerlendirilip mahsup işlemi yapılmadan son yıl için yıllık ücretli izin alacağının hesaplanıp hüküm altına alınması hatalıdır.

3- Davacı son yıla ait Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan giyim ve yakacak yardımlarının yapılmadığını, son yılda yapılanların ise bir önceki yıla ait olduğunu belirtmiş, hükme esas bilirkişi raporunda, davacı tanık beyanları dikkate alınarak son yıla ait yakacak ve giyim yardımlarının yapılmadığı varsayılarak bu alacaklar hesaplanmıştır. Oysa davalı işveren son yıla ait giyim ve yakacak yardımları yapıldığına dair kayıt sunmuştur. Ödemenin yapılıp yapılmadığının anlaşılabilmesi için önceki yıllara ait yakacak ve giyim yardımlarına ilişkin kayıtların getirtilmesi, Toplu İş Sözleşmesine göre hak kazanma tarihlerinin araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile anılan alacaklara karar verilmesi isabetsizdir.

4- Kabule göre ise;

a) HMK.'un 26. Maddesi uyarınca Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Davacı taraf ıslah dilekçesinde faiz talep etmediği halde, bu kurala aykırı olarak ıslahla arttırılan miktarlar için dava tarihinden faiz yürütülmesi doğru değildir.

b) Yargılama giderlerinden sayılan ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 330, Avukatlık Kanunu'nun 169 ve Avukatlık Ücret Tarifesinin 1. maddelerinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin; haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. Zira, haksız davranışta bulunan bir kimsenin, bu haksız davranışının bütün sonuçlarından sorumlu tutulması hukukun genel kurallarındandır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun, yargılama giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletilmesine ilişkin 326. maddesi bu ilkeye dayanmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 ve 298. maddeleri uyarınca hükmün, taraflara yönelik olarak kurulması gerekir. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir. Her iki tarafın kısmen haklı kısmen haksız çıkması durumunda, her iki tarafta vekalet ücretinden sorumlu tutulacak, vekalet ücreti kabul edilen miktara göre davacı yararına, reddedilen miktara göre ise davalı yararına hüküm altına alınacaktır.

Vekalet ücretinin, her yıl Aralık ayında Türkiye Barolar Birliği tarafından yayımlanan ve Adalet Bakanlığı tarafından onaylanan Avukatlık Ücret Tarifesindeki hükümlere ve oranlara göre belirlenmesi gerekir.

4667 Sayılı Yasa'nın 77. maddesiyle değişik 1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 164/son maddesinde dava sonunda, karar ile tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı belirtilmiş ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3. maddesinde de Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti ... biçiminde anılan yasa hükme koşut bir düzenlemeye de yer verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere gerek Avukatlık Yasası ve gerekse de Yasaya dayalı olarak hazırlanan

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde yer alan düzenlemeler; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun davanın taraflarına ve hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin hükümlerini kaldırıcı veya değiştirici nitelikte değildir. Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerine dahil bulunan vekalet ücretinin davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasası'ndaki, vekalet ücreti avukata aittir biçimindeki düzenleme hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez biçimindeki düzenleme ile de doğrulanmaktadır.

Avukatlık (vekalet) ücreti Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 323/I.ğ maddesinde açıkça belirtildiği yargılama giderlerindendir. Vekalet ücreti de, diğer yargılama giderleri gibi müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı bir surette bağlı feri haklardandır. Feri hakların sonuçlandırılması ve karara bağlanması, asıl hakkın sonuçlandırılmasına ve karar verilmesine bağlı olacaktır.

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 12. maddesinde, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla, )Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Belirlenen bu ücret Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre tespit edilen ücretten az olamaz. hükmü yer almaktadır. Buna göre hükmedilecek vekalet ücreti -dava miktarı itibariyle 1.100 TL'nin aşağısında kalmasına rağmen- anılan madde gereği 1100 TL'den az olamayacaktır. Ancak, Danıştay'ın 30.06.2011 tarihli 2011/321 sayılı Yürütmeyi durdurma kararına göre; konusu para ile değerlendirilen davalarda hükmedilecek nispî avukatlık ücretinin, Tarifeye göre belirlenen maktu avukatlık ücretinin altında kalması durumunda, asıl alacağı geçmeyeceği yönünde bir sınırlandırma getirilmesi gerekir. Bu husus gözetilmeden, asıl alacak tutarından fazla maktu vekalet ücretine hükmedilmesi hatalıdır.

Karar tarihi itibari ile Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından verilen yürütmenin durdurulması kararı, tarifenin 12. maddesinin uygulanmasına engel teşkil etmektedir. Mahkemece verilen yürütmeyi durdurma kararına aykırı olarak asıl alacağı aşacak şekilde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi de ayrı bir bozma nedeni yapılmıştır.

Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.10.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy