Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2003/654 Esas 2003/1439 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: 7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2003/ 654
Karar No: 2003 / 1439
Karar Tarihi: 29.04.2003

(3402 S. K. m. 14)

Dava: Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 29.4.2003 günü belirlenen saatte temyiz eden Durali vekili geldi. Gelenin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Tetkik hakiminin raporu okundu. Dosyadaki belgeler incelendi. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:

Karar: Kadastro sırasında 313 ada 110 parsel sayılı 2793 m2 yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalılar Raziye, Gülsüm, Mevlüt adlarına payları oranında tespit edilmiştir. Davacı Durali miras hakkına, paylaşmaya, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı taraf ortak miras bırakanlarının ölüm gününden sonra mirasçılar arasında yöntemine uygun şekilde terekenin paylaşıldığını dava konusu taşınmazın kendi miras payına düştüğünü ve adına tescili gerektiğini öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece tespitin doğru olduğu, taşınmaz üzerinde tespit gününde adlarına tescile karar verilen zilyet davalılar yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmiştir. Dava konusu taşınmazın tarafların ortak miras bırakanı Durali'ye ait olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık ortak miras bırakanın ölüm günden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun şekilde bir bir paylaşmanın yapılıp yapılmadığı yönünde toplanmıştır.

Kural olarak yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçılarının bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra teredeki diğer miras haklarından vazgeçmeleri koşuluna bağlıdır. Asıl olan terekenin paylaşılmamış olmasıdır. Paylaşmaya dayanan taraf bunu kanıtlamakla yükümlüdür. Hal böyle olunca somut olayda kanıtlama yükümlülüğünün davacı tarafa ait olduğu tartışmasızdır. Hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen bilirkişi ve tanık sözleri olaylara dayanmayan soyut nitelikte saik ve sebebi belli olmayan sözlerden ibarettir. Kaldı ki, terekeye dahil dava dışı taşınmazların tespit tutanakları dayanakları kayıtlar davalı iseler dosyaları getirtilip yöntemine uygun bir paylaşmanın yapılıp yapılmadığı da denetlenmemiştir.

Kural olarak terekeye dahil ve taşınmaz üzerinde yöntemine uygun bir paylaşma yapılmadıkça bir yada bir bölüm mirasçının uzun süre zilyet olması da paylaşmanın başlı başına kanıtı olamaz. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için tarafların ortak miras bırakını Durali'nin terekesine dahil olan dava dışı diğer taşınmazlar tespit edilmeli, kadastro görüp görmedikleri belirlenmeli, kadastro tespitleri yapılmış ise tespit tutanakları ve dayanağı belgeler davalı iseler dosyaları getirtilmeli, özelikle Antalya Kadastro Müdürlüğünden gelen 19.3.2002 günlü 2651050 sayılı karşılık yazıda sözü edilen Yumaklar Köyü 282 ada 30, 34, 307 ada 5, 313 ada 95, 107, 317 ada 3, 324 ada 3 ve 325 ada 7 parsel sayılı taşınmazların tespit tutanakları dayanağı belgeler davalı iseler dava dosyaları getirtilerek tespitlerinin ne şekilde yapıldığı, tutanak içerikleri incelenerek belirlenmeli, bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yerel ve uzman bilirkişi tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar ve tutanak bilirkişileri hazır olduğu halde dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, taşınmaz üzerinde ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi, sürdürülüş biçimi hakkında ve özellikle mirasçılar arasında yöntemine uygun bir paylaşma yapılıp yapılmadığı yolunda olaylara dayalı bilgi alınmalı, tespit tutanağı bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen bilirkişi ve tanık sözleri ile tutanak bilirkişilerinin beyanları arasındaki aykırılık giderilmeli, aynı terekeye dahil dava dışı taşınmazların getirtilen tespit tutanakları, dayanağı belgeler ve dava dosyaları incelenerek paylaşmanın yapıldığı yada yapılmadığı yolundaki bilirkişi ve tanık sözleri bu yolla denetlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir.

Sonuç: Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir ve tespit olunan 150 milyon lira avukatlık parasının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 29.4.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.



Full & Egal Universal Law Academy