Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2013/11995 Esas 2014/11617 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: 7. Ceza Dairesi
Esas No: 2013/11995
Karar No: 2014/11617
Karar Tarihi: 10.06.2014

7. Ceza Dairesi         2013/11995 E.  ,  2014/11617 K.
"İçtihat Metni"

Tebliğname No : 7 - 2013/237694
MAHKEMESİ : Muğla 1.Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 18/06/2008
NUMARASI : 2007/211 (E) ve 2008/263 (K)
SUÇ : 556 sayılı Yasaya muhalefet

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un Geçici 1. maddesi ve buna bağlı olarak 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 5. maddesinin 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmesi sonucu ve aynı kanunun 2. maddesi hükmü karşısında dava konusu eylemin atılı suçu oluşturup oluşturmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda sanıklara atılı tescilli marka hakkına tecavüz eylemleri ve bu fiilleri işleyenlere uygulanacak yaptırımları düzenleyen mevzuat tarihsel olarak incelendiğinde;
11 Mayıs 1888 tarihli Alameti Farika Nizamnamesi ile bu konuda hükümler getirildiği, 03.03.1965 tarihli 551 Sayılı Markalar Kanunu ile yeni bir düzenleme yapıldığı ve kanunun 54. maddesiyle Alameti Farika Nizamnamesi ile ek ve değişikliklerinin yürürlükten kaldırıldığı, 24.06.1995 tarihinde yürürlüğe giren ve tescilli markalarla ilgili cezai koruma hükümleri getiren 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Karamame'nin 4128 Sayılı Kanun'la değişen 82. maddesiyle 551 Sayılı Markalar Kanunu'nun yürürlükten kaldırıldığı görülmektedir.
Tescilli markaların cezai korunması konusunda ülke mevzuatımızla ilgili olarak yapılan hukuki değişikliklere işaret edildikten sonra somut olay değerlendirildiğinde:
Sanıklar hakkında 556 sayılı KHK'nin 61/A-c maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu dava açılmıştır. Bu maddenin atıf yaptığı 61. maddede ise kararname hükmüyle suç tanımlan düzenlenmiştir. 5252 Sayılı Yasa'nın geçici 1. maddesinde “Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Birinci Kitabı’nda yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.” 5237 sayılı TCK’nun 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5/1. maddesinde “Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır” ve aynı kanunun genel hükümleri arasında bulunan 2. maddesinin birinci fıkrasında ise “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanmaz...” hükümleri yer almaktadır.
Olayımızda sanıklara atılı eylem, ceza içeren özel bir hukuk düzenlemesi olup 5. maddede sözü edilen özel ceza kanunları ya da ceza içeren kanunlar kapsamında bulunmaktadır. O halde atılı eylem, TCK’nun 2. maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmelidir. Bu duruma göre, KHK hükmüyle getirilen bu düzenleme TCK’nun 2. Maddesinde öngörülen kanunilik ilkesine uygun bulunmamaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi 03.01.2008 gün ve 2005/15 E, 2008/2 K sayılı iptal karan gerekçesinde kanunsuz suç ve ceza konulamayacağını, kanun hükmünde kramame hükmüyle suç ve ceza getirilemeyeceğini açıkça vurgulamıştır. Bu durum karşısında, 5252 Sayılı Kanun'un geçici 1. maddesi ile TCK’nun 2. maddesi ve 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; 556 sayılı KHK’nin suç tanımlayan hükümlerinin tümüyle zımni olarak ilga edildiğinin (örtülü olarak yürürlükten kaldırıldığının) kabulü gerekmektedir. Bu hukuki değerlendirmeye göre atılı eylem 556 sayılı KHK hükümleri kapsamında suç oluşturmayacaktır.
Ote yandan 556 sayılı KHK’ye göre suç oluşturmayan eylemin Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen haksız rekabet suçunu oluşturup oluşturmayacağı hususunun da bu noktada ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, 1474. maddesi gereğince 01.01.1957 tarihinde yürürlüğe giren 6762 sayılı TTK’nun 57. maddesinin 5. fıkrasında; başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, işaret gibi tanıtma vasıtaları haklarına tecavüzün yanında, tescilli ve tescilsiz ayınmı yapmadan marka hakkına tecavüz de haksız rekabet suçu olarak tanımlanmış ve cezası 64. maddede belirtilmiştir. Bu kanunun yürürlük tarihinden sonra 3 Mart 1965 tarihinde yürürlüğe giren 551 sayılı Markalar Kanunu’nun 47. maddesinde de tescil edilmiş marka hakkına tecavüz halleri ayrı ayrı tanımlanmış ve yaptırımı da 51 ve 52. maddelerde belirtilmiştir. Her iki düzenlemede de tescilli marka kullanma haklarına tecavüz halleri belirlenmekte ve yaptırıma bağlanmaktadır. Bu nedenle gerek Türk Ticaret Kanunu ve gerekse 551 sayılı Markalar Kanunu’ndaki düzenlemeyle korunan ortak değer, marka kullanma hakkından doğan haklardır. Marka hakkına tecavüz fiillerinin unsurları her iki düzenlemede de aynıdır ve iki yasa birlikte uygulanamayacağından tam olarak oluşan yasa çatışması kuralları uyarınca sonradan yürürlüğe giren, tescilli markalara hukuki ve cezayi koruma getiren 551 Sayılı Yasadaki düzenleme TTK’nun 57/5. madde fıkra hükmünü tescilli markalarla sınırlı olmak üzere örtülü olarak yürürlükten kaldırmıştır. Bu yasa da (551 sayılı Yasa) 556 sayılı KHK’nin değişik 82. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış bulunduğundan ve yürürlükten kalkan eski düzenlemeler canlanamayacağından sanıklara atılı eylem haksız rekabet suçunu da oluşturmamaktadır.
El konulan dava konusu eşyanın müsaderesi ya da iadesi konusunun değerlendirilmesine gelince: Yukarıda açıklandığı şekilde atılı eylem 01.01.2009 tarihinden itibaren suç olmaktan, aynı tarih itibariyle bu tür eylemler nedeniyle el konulan eşya da suç konusu eşya olmaktan çıkmıştır. İnceleme tarihi itibariyle söz konusu eşyanın bulundurulmasını bizatihi suç sayan herhangi bir yasa hükmü de bulunmamaktadır. Bu nedenle dava konusu eşyanın da iadesine karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan bu gerekçelerle, sanıklar müdaftinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden mahkumiyet hükmünün BOZULMASINA, 5237 Sayılı TCK'nun 7/1. maddesi ve 5320 Sayılı Yasa’nın 8. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 Sayılı CMUK'nun 322.maddesi uyarınca suç oluşturmayan atılı fiilden sanıkların BERAATİNE, el konulan eşyanın sanıklara İADESİNE, 10/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Full & Egal Universal Law Academy