Yargıtay 4.Hukuk Dairesi 2000/10296 Esas 2001/1183 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 4.Hukuk Dairesi
Esas No: 2000/10296
Karar No: 2001/1183
Karar Tarihi: 19.02.2001

(2918 S. K. m. 109) (818 S. K. m. 60) (765 S. K. m. 102)

Davacı Hüseyin vekili tarafından, davalılar İsmail ve Ahmet aleyhine 5.11.1999 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 27.3.2000 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Davacı, davalı Ahmet'e ait İsmail'in kullandığı otomobil ile aracına çarpması sonucu araçta oluşan hasar bedeli ile yaralanması nedeniyle yaptığı tedavi gideri ve Borçlar Kanununun 47. maddesi uyarınca manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalılar süresi içinde zamanaşımı defini ileri sürmüşler, olay tarihinden itibaren iki yıllık süre geçtiğinden davanın zamanaşımı nedeniyle reddini savunmuşlar ve yerel mahkemece savunma doğrultusunda dava zamanaşımı nedeniyle reddedilmiştir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 109/1. maddesinde motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin iki yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Davacının araç hasarına ilişkin istemi zamanaşımı yönünden bu fıkra kapsamında kaldığından araç hasarına neden olma fiili için ceza kanunu daha uzun bir zamanaşımı öngörmediğinden ve olay tarihi 24.8.1997 olup dava 5.11.1999 tarihinde açıldığından zamanaşımı gerçekleşmiştir. Ne var ki, yaralanma nedeniyle ilgili manevi tazminat ve tedavi giderine ilişkin talepler, 2918 sayılı Yasa'nın 109/2. fıkrasında ve BK.nun 60/2. fıkrasında uzamış zamanaşımına tabi olup fiil cezayı gerektirdiğinden ve ceza kanunu bu fiil için beş yıllık zamanaşımı süresi öngörmüş olduğundan, ayrıca dava tarihinde ceza zamanaşımı süresi dolmadığından bu kalem isteklerle ilgili işin esasının incelenerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken anılan kalemlerle ilgili olarak da davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 18.2.2001 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY AÇIKLAMASI

Davacı, meydana gelen trafik kazası sonucu yaralandığını ve aracının da hasar gördüğünü belirterek, araç hasar bedelini, tedavi giderini ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile istem reddedilmiştir.

Davacının temyizi üzerine daire, araç hasarına ilişkin istemin zamanaşımına uğradığı, diğer istemlerle ilgili zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Daire kararında, araç hasarına ilişkin olan istemin zamanaşımına uğradığı düşüncesine katılamadığımdan bu kalem istem içinde bozulması gerektiği düşüncesindeyim. Şöyle ki;

Eylem, haksız fiil olup, trafik kazası sonucunda 24.8.1997 gününde meydana gelmiştir. Bu haksız eylem sonunda davacının, henüz tedavisi devam etmekle birlikte 7 gün iş ve gücünden kalacak derecede yaralandığı ve aracının da önemli ölçüde hasara uğradığı anlaşılmaktadır. İşte davacı, bundan dolayı tazminat isteminde bulunmuştur.

Karayolları Trafik Yasasının 109. maddesinde, trafik kazası sonucu meydana gelen zararlardan kaynaklanan tazminat istemlerinin iki yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu, eylemin cezayı gerektirmesi durumunda da ceza zamanaşımının uygulanacağı öngörülmüştür.

Davalının eylemi TCK.nun 459/2 maddesine uygun olan bir suç niteliğindedir. Böyle bir suçun cezası gözetildiğinde, aynı yasanın 102/4 maddesindeki düzenleme itibarıyla beş yıllık zamanaşımı süresinin öngörüldüğü maddede yer almıştır. Şu durumda davacı, bu zararını beş yıl içinde isteme hakkına sahiptir. Bu süre, daire kararında da kabul edilmekte, ancak, yaralanmadan kaynaklanan isteklerin dışında kalan araç hasarını içermediği, dolayısıyla araç hasarına ilişkin olan istemin zamanaşımına uğradığı ifade edilmiştir. İşte kararın bu bölümüne katılamamaktayız.

Bir defa, davalının davacıya karşı işlediği haksız eylem tektir. O da, davacı aracına çarparak davacının yaralanmasına ve araç hasarına neden olmasıdır. Davalının bu eylemindeki zamanaşımını, yaralanma için ayrı, araç hasarı için ayrı düşünmek olanaksızdır. Çünkü, ceza hukuku bakımından da, trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm veya yaralanma olaylarından dolayı, haksız eylemi işleyene karşı, olayın özelliğine göre sanık, TCK.nun 455 ve 459 maddelerine göre cezalandırılmakta ve ayrıca aynı Yasanın 565. maddesi uygulanmamaktadır. Diğer bir anlatımla, sanığın tehlikeli vasıta kullanmasından ve böylece araç hasarına neden olmasından dolayı, ayrıca TCK.nun 565. maddesi uygulanmamaktadır. Bu madde, olayın özelliğine göre 455 veya 459 maddesinde eritilmekte ve böylece sonuca gidilmektedir. Bu konuda ceza genel kurulu kararı da bulunmaktadır. (Ceza Genel Kurulunun 2.3.1981 gün ve 333/72 sayılı kararı)

Ayrıca davacı, davalının eylemi sonucu, birden fazla kalemleri içeren zararlara uğramıştır. Bu zararlar davalının tek eylemi ile meydana gelmiştir. Her kalem talep için ayrı zamanaşımlarının öngörülmüş olması hukuki kargaşalığa neden olacaktır.

Yine, bu konuda zamanaşımını düzenleyen 2918 sayılı Trafik Yasasının 109. maddesinin sözünde ve özünde böyle bir ayrım öngörülmemiştir. Yasa maddesinde maddi zararlardan söz etmiş ve bunun iki yıllık ve ceza zamanaşımına tabi bulunduğu düzenleme altına alınmıştır.

Daire kararında varılan sonuç, yaralanmayan salt aracı hasar gören için düşünülebilir. Çünkü bu halde, haksız eylemin suç niteliği değişmekte, salt tehlikeli vasıta kullanma suçunu oluşturmaktadır.

Açıklanan tüm bu nedenler itibarıyla, davacı isteminin, araç hasarı içinde zaman aşımına uğramadığı, bu bölüm istemin de bozma kararı kapsamına alınması gerektiği düşüncesindeyim. Bu nedenle çoğunluğun vardığı sonuca katılamıyorum. 18.2.2001

KARŞI OY YAZISI

Dava, trafik kazası sonucu davacının tedavi giderleri ile manevi tazminat istekleri ve araçta meydana gelen hasarın giderimi için açılmıştır. BK.nun 60/2 maddesine göre, ceza kanunlarınca daha uzun zamanaşımına tabi olan işlerde ceza zamanaşımının uygulanacağı kuralı vardır. Somut olayda yaralamaya sebep olmaktan dolayı zamanaşımı süresi daha uzun olduğundan doğan sonuçların tamamında bu sürenin esas alınması gerekir. Yaralamanın zamanaşımından araç hasarına sebep olmanın zamanaşımı süresi daha kısadır diye bütünlük arzeden olayı sonuçlarına göre farklı değerlendirmek mümkün değildir. Bu nedenle isteklerin tamamı hakkında zamanaşımının gerçekleşmediğinin kabul edilmesi ve istekler hakkında ayrım yapılmaksızın zamanaşımının gerçekleşmediği gerekçesi ile bozma kararı verilmesi gerekirken, ayrım yapılarak bir bölüm için zamanaşımının gerçekleştiğini kabul etmenin uygun olmadığını düşündüğümden, bozma kararının yöntemine ve sonuçla ilgili bölümüne katılamıyorum. 18.2.2001


YKD. Ekim 2001

Full & Egal Universal Law Academy