Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/8270 Esas 2014/10246 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: 4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/8270
Karar No: 2014/10246
Karar Tarihi: 19.06.2014

4. Hukuk Dairesi         2014/8270 E.  ,  2014/10246 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Urla Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2012
NUMARASI : 2010/500-2012/598

Davacı Ş. D...vekili Avukat Sadık Akkaş tarafından, davalı A.. Ç.. aleyhine 11/10/2010 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 27/12/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının hizmetinde 20 yıl kadar çalıştığını, hizmetlerine karşılık kendisine 189.375,00 TL bedelli bono verdiğini, hizmetlerinden çok memnun olan davalının yaptığı vasiyetname ile malvarlığını iki kızı ile kendisi arasında eşit olarak paylaştırdığını, kızlarının bu durumdan rahatsız olup davalıya ait birlikte oturdukları konutu tapuda üzerine alarak kendisini kapı dışarı ettiklerini, senedi takibe koymak zorunda kaldığını, davalının senet bedelini bankadan çekerek kendisine vermesine rağmen dava açarak suç duyurusunda bulunduğunu belirterek haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı, davacının kendi iradesi dışında elinden senet aldıktan sonra aralarında imzalamış oldukları ölünceye kadar bakma akdi sözleşmesindeki yükümlülüklerini yerine getirmeden kendisini terk ettiğini ve bakımını yarım bıraktığını, senet incelendiğinde ödeme günü ve keşide günlerindeki yazıların farklı elden çıktığı ve farklı kalemle yazıldığının çok açık bir şekilde göründüğünü, ölünceye kadar bakma şartıyla Ankara Çankaya'da bulunan taşınmazın 6/32 hissesini davacıya devrettiğini, davalının bakımıyla ilgili hiç bir alacağının bulunmadığını bu nedenle aldığı senedin bakım karşılığı değil, hile ile alınmış olduğunun anlaşıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının kişilik haklarının haksız şikayet nedeniyle saldırıya uğradığı kabul edilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılması veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olayda, davalı tarafından davacı aleyhine açılan menfi tespit ve istirdat davasının yapılan yargılaması sonucunda; Urla Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/271 esas, 2013/203 sayılı kararıyla menfi tespit talebinin kabul edilerek 189.375,00 TL bedelli senetten dolayı A.. Ç..'ın borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, ayrıca davalının şikayeti üzerine davacı hakkında dolandırıcılık suçu nedeniyle takipsizlik kararı verilmiş ise de; itiraz üzerine takipsizlik kararının kaldırıldığı anlaşılmaktadır.
Şu durumda, davacı hakkında şikayet için emare bulunduğu gözetilerek davanın tümden reddi gerekirken, tazminat talebinin bir bölümünün kabulüne karar verilmiş olması isabetli olmayıp, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.





Full & Egal Universal Law Academy