Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2010/3230 Esas 2011/2749 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: 4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/3230
Karar No: 2011/2749
Karar Tarihi: 16.03.2011

4. Hukuk Dairesi         2010/3230 E.  ,  2011/2749 K.
"İçtihat Metni"



MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 04/04/2007 gününde verilen dilekçe ile Noterlik Yasası'nın 162.maddesinden doğan maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 22/12/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları edilmelidir.
2-Diğer temyiz itirazına gelince; dava, sahte belge ile araç satışından dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, istem reddedilmiş, karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, kendisini ... olarak tanıtan kişiden, davalının noterliğinde düzenlenen satış sözleşmesi ile satın aldığı aracı adına tescil ettirmek üzere trafik müdürlüğüne başvurduğunda aracın sahte sürücü belgesi ile satıldığının ortaya çıktığını ve aracın gerçek sahibine teslim edildiğini; davalı Noter'in satış işlemini nüfus kimlik belgesi yerine sürücü belgesi ile yapması, sürücü belgesinin doğruluğunu emniyetten araştırmamak suretiyle üzerine düşen gözetim ve denetim yükümlülüğünü yerine getirmediğini belirterek, uğradığı zararın ödetilmesini istemiştir.
Davalı Noter ise, satışın sürücü belgesi ile yapılmasında bir engel bulunmadığını, çıplak gözle bakıldığında sürücü belgesinde kuşku uyandıracak bir yön olmadığını, sürücü belgesindeki imza ile satış sözleşmesindeki imzanın aynı imza olduğunu, emniyet müdürlüğünden sahtelik incelemesi yapma olanağı bulunmadığını, trafikten yeterli inceleme yapmadan açık oto pazarından araç satın alan davacının kusurlu olduğunu, davacının ağır kusuru ile 3. kişinin aldatma yeteneği olan sürücü belgesi ile yapılan işlemde illiyet bağının kesildiğini ileri sürerek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yerel mahkemece; sürücü belgesinin aslı bulunmadığından aldatma yeteneği olup olmadığının belirlenemediği, davalı noterin eylemi ile zarar arasındaki nedensellik bağının üçüncü kişinin ağır kusurlu eylemi ile kesildiği gerekçesiyle, istemin reddine karar verilmiştir.
Noterlik Yasası'nın 162. maddesi gereğince noterler, yaptıkları işlemlerden doğan zararlardan dolayı kusursuz sorumlu olup zarar gören, noterin kusurlu olduğunu kanıtlamak zorunda değildir. Zarar görenin, zarar ile noterin eylemi arasında nedensellik bağı bulunduğunu kanıtlaması yeterlidir.
Dosyada bulunan sahte sürücü belgesi fotokopisinin yapılan incelemesinde “kullandığı cihaz ve protezler” bölümüne “zayii”, sürücü belgesi sınıfına küçük harfle “e” yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Sürücü belgesindeki bu hatalar nedeni ile davalı noterin daha özenli davranıp gerekli araştırmayı yaparak sürücü belgesinin sahte olup olmadığını incelemesi gerekir. Davalı noter tarafından yapılan satış işleminde kullanılan sürücü belgesindeki farklılıklar gözetildiğinde illiyet bağının kesildiği kabul edilemez.
Ancak, araba pazarından dava konusu aracı satın alan davacının da, noterde satış işlemi yaparken kullanılan sürücü belgesinde bulunan bu eksiklikler nedeniyle kendisinden beklenen özeni gösterip olaya uygun bir araştırma yapmamış olması, onun bölüşük kusurunu oluşturur.
Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, uğranılan zararın kapsamı belirlenip özensiz davranışları zararın doğmasında etken olan davacının bölüşük kusuru nedeniyle belirlenen zarar tutarından uygun bir indirim yapıldıktan sonra kalan zarardan davalının sorumlu tutulması gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA; öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/03/2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY AÇIKLAMASI

Dava, gerçek malik veya tasarrufa ehil olmayanların sahte oldukları sonradan anlaşılan vekaletname veya nüfus hüviyet cüzdanı gibi belgelerle gerçek maliklerin haberi olmadan noterlerden araç satışı veya gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapmaları sonucu malı elinden çıkan iyi niyetli gerçek maliklerin veya gerçek maliklerden mal aldığını sanarak mal almış olan iyi niyetli kişilerin uğradıkları zararlardan dolayı noterler aleyhine açmış oldukları tazminat davasıdır.
Dairemiz, uygulamalarında kusurlu sorumluluğu esas alarak noter işlemine esas alınan sahte belgelerin iğfal kabiliyetinin olup olmamasına bakmakta, sahte belgelerin iğfal kabiliyetinin olması halinde noteri sorumlu tutmamakta, iğfal kabiliyetinin olmaması halinde ise, noterde işlem yaptıranların sahte işlemlerdeki katkı payı göz önüne alınarak B.K’nun 43 ve 44. maddeleri gereğince indirim uygulamak suretiyle noteri sorumlu tutmaktadır.
Dairemizin açıklanan uygulaması göz önüne alındığında uyuşmazlık, noterlerin araç satışlarından veya gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinden doğan zararlarda kusursuz olarak mı, yoksa kusurlu olarak mı sorumlu olacaklarından kaynaklanmaktadır.
.Doğru olan sonuca ulaşabilmek için konuya ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesi gerekir.
Araç satışlarının Karayolları Trafik Kanununun 20. maddesi ve 1512 Sayılı Noterlik Kanununun 60/2. maddesi gereğince, Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmelerinin ise B.K’nun 213 ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 60/3. maddesi gereğince noterlerce yapılması geçerlilik şartı olarak zorunludur.
1512 sayılı Noterlik Kanununun; (1). maddesi gereğince “Noterlik bir kamu hizmetidir. Noterler hukuki güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için belgelendirir.”
(72/3). maddesi gereğince “Noter, iş yaptıracak kişilerin kimlik, adres ve yeteneğini ve gerçek isteklerini tamamen öğrenmekle yükümlüdür.”
(82/1). maddesi gereğince “Noter Kanunu hükümlerine göre belgelendirilen işlemler resmi sayılır.”
(82/2). maddesi gereğince “Noterler tarafından düzenlenmiş olan hukuki işlemler sahteliği sabit olana kadar geçerlidir.”
(85). maddesi gereğince “noterlerin tanzim ettiği tutanak, noterin ilgilisini tanıyıp tanımadığını, tanımıyorsa ilgilinin kişiliği hakkında ne yolda kanı sahibi olduğunu gösterir.”
(162/1). maddesi gereğince “stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa dahi noterler, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludur.”
Günlük yaşamda genellikle bir kısım sahte kişiler çeşitli yollarla temin ettikleri sahte vekaletname veya sahte nüfus cüzdanı ile noterliklerde başkalarına ait araç veya gayrimenkulleri satmakta bunun sonucu olarak hiçbir şeyden habersiz malı elinden çıkan gerçek malik veya noterin gerçek malik veya geçerli vekil olarak kabul edip işlem yaptığı kişiden gerçek malikten alıyormuş gibi notere inanarak iyi niyetle satın alan ancak, daha sonra işlemin sahte olduğunun anlaşılması üzerine satın aldığı mal elinden çıkan alıcı zarar görmekte ve zararlarından dolayı işlemi yapan noterlere karşı tazminat davası açmaktadır.
Araç satışları ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinin geçerli ve intikali sağlayıcı olabilmesi için yukarıdaki yasal düzenlemeler karşısında noterlerce yapılması zorunlu olduğu ve noterinde işlem yaparken yine yukarıdaki yasal düzenlemelerde belirtildiği gibi işlem
yaptıran kişilerin (alıcı ve satıcının) kimliklerini ve isteklerini tamamen ve doğru olarak öğrenmekle yükümlü olması, noterlik işleminin hatalı ve eksik yapılmasından dolayı noterlerin hukuki sorumluluklarının kabul edilmesi göz önüne alındığında Türk Medeni Kanununun 1007. maddesinde düzenlendiği gibi, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet nasıl ki kusursuz sorumlu tutuluyorsa, sadece noterler tarafından resmi şekilde yapılması zorunlu olan araç satışı ve Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi yapılmasından kaynaklanan zararlardan dolayı da 1512 sayılı Noterlik Kanununun (162/1). maddesindeki noterlerin hukuki sorumluluğunun da kusursuz sorumluluk olması gerekir.
Zira, noterin sahte belgeler ile işlem yapması, gerçek maliki iyi tespit etmemesi, hatalı ve eksik işlemdir. Diğer bir deyişle noter sahte belgeler ile işlem yapmasa ne gerçek malik yönünden ve ne de notere güvenerek gerçek malikten satın alıyormuş gibi satın alan kişi yönünden bir zarar doğmayacaktır. Bu zararın meydana gelmesinde hiçbir şeyden haberi olmamasına rağmen malı elinden çıkan ne gerçek malikin ve ne de notere güvenerek malı satın alan iyi niyetli kişinin bu zararın meydana gelmesinde hiçbir kusuru yoktur. Gerçek malik ve iyi niyetli alıcı yönünden meydana gelen zarardan dolayı tek sorumlu noterdir. Noterin işlemi yaparken sahtecilik nedeniyle aldatılmasının, belgelerin iğfal kabiliyetinin olup olmamasının, zarar gören gerçek malik veya iyi niyetli alıcı yönünden hiçbir etkisi yoktur. Bu hususlar noter tarafından sahtecilik yapanlara karşı açılacak rücu davasında veya sahtecilik işleminde katkılarının olması halinde gerçek malik ve kötü niyetli alıcı yönünden ileri sürülebilir ve davaya etkisi olabilir. Noterin hatalı işlemi sonucu malı elinden çıkan gerçek malikin veya iyi niyetli alıcının zararlarından dolayı noterin sorumluluğunu azaltmak veya gerçek malik ile iyi niyetli alıcıyı noter haricinde tanımadıkları kişilere muhatap etmek özellikle Noterlik Kanununa, hukukun genel prensiplerine ve hakkaniyete aykırıdır.
Sonuç olarak; araç satışı ile Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin düzenlenmesinde satış ve intikalin geçerli olabilmesi için noterlerin yasa gereğince tek yetkili ve sorumlu olmaları, noterlerin işlemi yaparken ilgililerin kimlik ve gerçek isteklerini tamamen öğrenmekle yükümlü olmalarına rağmen hatalı olarak sahte belgelerin kullanılması nedeniyle (belgelerin iğfal kabiliyetinin olup olmaması önemli değil) gerçek malik yerine sahte satıcıların işlemi nedeniyle gerçek malikin haberi ve katkısı olmadan gerçek malikin malını noterlik işlemi ile satması halinde gerçek malikin ve notere güvenerek mali satın alan iyi niyetli kişinin doğmuş olan zararlarından dolayı noterin gerçek malik ve iyi niyetli alıcıya karşı Noterlik Kanununun (162/1). maddesindeki sorumluluğu kusursuz sorumluluktur.
Noterin sahtecilik yapanlara karşı rücu davası açma hakkı saklı kalmak kaydı ile gerçek malik ile iyi niyetli alıcının uğradığı zararları noter ödemekle yükümlüdür.
Sayın çoğunluğun aksi yöndeki düşüncelerine katılmıyorum.16/03/2011








Full & Egal Universal Law Academy