Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/645 Esas 2020/519 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: 21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/645
Karar No: 2020/519
Karar Tarihi: 04.02.2020

(Kapatılan)21. Hukuk Dairesi         2019/645 E.  ,  2020/519 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Kütahya 2. İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
A)Davacı İstemi:
Davacı vekili, davacı şirket tarafından kurulan üretim tesisinin Kurumca yapılan tescilinin sonradan iptal edildiğini, davalı Kurumun bu işleminden dolayı davacının 5084 sayılı kanun ile düzenlenen enerji teşvikinden yararlanamaz hale geldiğini, söz konusu işyerinin yeni, farklı ve bağımsız bir işyeri olduğunun tespiti istemli açılan davanın kabulüne dair verilen kararın Yargıtay denetimden geçerek kesinleştiğini, davacının 2010 yılından bu yana alamadığı teşvik alacağını 09.09.2015 tarihinde tahsil ettiğini ileri sürerek, davacı şirketin geç ödeme nedeniyle uğradığı zararının yasal faizden az olmamak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 08/05/2017 tarihinde verdiği bedel artırım dilekçesi ile davanın değerini 529.964,31 TL artırarak 539.964,31 TL’ye çıkarmıştır.
B)Davalı Cevabı:
Davalı Kurum vekili, davaya konu edilen işlemlerin yasal süresi içinde yerine getirildiğini, her ne kadar davacı tarafça başvurularına olumlu yanıt verilmediği iddia edilmiş ise de, ilk iki başvuru tarihinde dosyanın Yargıtay'da olduğundan kesinleşmemiş kararın icrasının beklenemeyeceğini, son başvurudan sonra gerekli işlemlerin yapıldığını, işin muhatabının Kütahya Valiliği Bilim Sanayi ve Teknoloji Müdürlüğü olduğunu, davacının vaktinde alacağına kavuşamamasının sorumlusunun davalı Kurum olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı:
Mahkemece, davacı şirketin 5084 sayılı kanun ile düzenlenen enerji teşvikinden süresinde yararlanamamasının davalı Kurumun yaptığı hatalı işleme dayandığı, Kurum tarafından yeni ve farklı bir tesis olan 1041482.43 sicil sayılı işyerinin önceki işyerinin devamı olarak kabul edilerek bu işyerinden enerji teşviki almasının geçmişte mümkün olmadığı, kesinleşen Kütahya 1.İş Mahkemesinin 2013/871 Esas sayılı dosyası ile davalı kurum işleminin hatalı olduğu ve işyerinin önceki işyerinden bağımsız ve yeni bir işyeri olduğunun yargı kararı ile ortaya konduğunu, diğer taraftan davacının Türk Borçlar Kanunun 131. maddesine uygun bir biçimde, asıl alacağını tahsil etmeden bu işlem nedeni ile uğradığı zarar ve faize ilişkin haklarını saklı tuttuğunu 09.06.2014 tarihli dilekçesiyle davalı kuruma bildirdiği ve asıl alacağı ihtiraz'ı kayıtla aldığı şeklindeki gerekçeleriyle benimsenen bilirkişi raporu doğrutusunda davanın kabulü ile; 539.964,31 TL faiz alacağının davalı kurumdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
D) Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince, eldeki davada davalı Kurum işleminden kaynaklanan zararın tazmininin talep edildiği, bu zararın da geç ödemeden kaynaklanan yasal faiz olarak belirlendiği ve davacı tarafından da bu yöndeki tespite itiraz edilmediği, 09.09.2015 tarihinde davacı şirkete enerji desteği olarak Yatırımları Teşvik Hizmetleri Hazine Enerji Desteği Ödemesi İdare Merkezi tarafından 1.544.433,26-TL ödeme yapılmış olduğu, Kuruma yönelik talep nedeniyle İş Mahkemesince karar verilmesinin görev yönünden usul ve yasaya aykırı olmadığı, faiz tutarının da yöntemince hesaplandığı gözetildiğinde, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre verilen kararın yerinde olduğu gerekçesiyle davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili, Kütahya 1.İş Mahkemesinin 2013/871 Esas 2014/66 Karar sayılı kararının kesinleşmesine müteakip herhangi bir gecikme olmaksızın işlemlerin başlatıldığını, davacının Kütahya Valiliği Bilim Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü’ne yaptığı başvuruya istinaden istenilen bilgi ve belgelerin zamanında gönderildiğini, teşviğe ilişkin muhatabın Kütahya Valiliği Bilim Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü olduğunu, davacının dava dilekçesinde zarar tespiti ve alacak istemesine karşın mahkemece istemin faiz alacağı olarak kabulü ile hukuki nitelendirmenin hatalı olduğunu, hesaplanan yasal faiz oranının da fahiş olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı şirketin 25.06.2009 tarihinde Eskişehir Yolu Atatürk Bulvarı 8. km Eskişehir adresinde inşa ettiği üretim tesisinin Kurumca tescilinin yapıldığı, ancak Kurum denetimi sırasında bu tesisin eski işyeri ile aynı adreste olduğu, yeni bir işyeri olmadığı, eski işyerinin devamı niteliğinde olduğunun belirlenmesi üzerine tescil işleminin iptal edildiği, davacının anılan tesisin yeni, farklı ve bağımsız bir işyeri olduğunun tespiti istemli açtığı davanın kabulüne karar verildiği ve kararın kesinleştiği, buna müteakip davacının Kuruma başvuruda bulunduğu, Kurum ile Kütahya Valiliği Bilim ve Sanayi Teknoloji İl Müdürlüğü arasında davacı şirketin enerji desteğinden yararlandırılıp yaralandırılmayacağı hususunda gerekli yazışmaların yapıldığı ve Kütahya Valiliği Bilim ve Sanayi Teknoloji İl Müdürlüğü'nün 14.01.2015 günlü Toplantı Karar Tutanağı içeriğine göre davacının, 2010/1. dönem-2012/5. dönem arası aylıklar halinde toplam 1.436,508,50 TL enerji desteği teşvikinden faydalandırılmasına oybirliğiyle karar verildiği, enerji desteği miktarının uygun olup olmadığına dair Ekonomi Bakanlığından görüş sorulduğu, verilen olumlu yanıt sonrasında, Yatırımları Teşvik Hizmetleri Hazine Enerji Desteği Ödemesi İdare Merkezi tarafından 09.09.2015 tarihinde davacı şirkete enerji desteği olarak 1.544.433,26-TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, davacı şirketin 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki Kanununda Yer Alan Vergisel Teşviklerden süresinde yararlanamamasının davalı Kurumun hatalı işlemine dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı, BK. nun 105. maddesine dayalı olarak bir miktar para borcunun ödenmesindeki gecikme sebebiyle geçmiş günler faizi ile karşılanamayan zararın tahsilini istemiştir ki; Kanundaki ifadesi ile, istenen "munzam zarar"dır.
Kural olarak BK. 105 maddesi sözleşme dışı sorumluluk hallerinde de uygulanacağı kabul edilmektedir. Kuşkusuz alacaklı, para borcunun vaktinde ifa edilmemesi yüzünden uğradığı zarar, yasal temerrüt faizinden fazla ise, aradaki farkın ödenmesini de borçludan isteyebilir. Bu ek (munzam) zarar alacaklısı öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağının geç ifa edilmesinden dolayı faizle karşılanamayan zararını ve miktarını zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Somut olayda; davacı, davalı Kurumun başlangıçta tescilini yaptığı ancak sonrasında yapılan denetimle söz konusu işyerinin eski işyerinden farklı ve bağımsız bir işyeri olmadığından dolayı tescil işleminin iptal edilmesi nedeniyle, 2010 yılından bu yana alamadığı teşvik alacağını 09.09.2015 tarihinde 1.544.433,26 TL olarak 5-6 yıl gecikmeli aldığını, bu süreçte belki çalıştırdığı işçi sayısını beşe katlayacağını ve büyüyeceğini ileri sürmüş ise de, bu hususun soyut iddia düzeyinde kaldığı, bu haliyle gerekli illiyet bağının kurulamadığı, davacının teşvikin geç ödenmesinden kaynaklanan somut (gerçek), gerçekleşmiş, ölçülebilir munzam zararın varlığını kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda, davanın reddi gerekirken İlk Derece Mahkemesince eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Yargıtay HGK'nun 28/11/2012 gün, 2012/11-418 Esas – 2012/874 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
O halde, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı KALDIRILMASINA, ilk derece Mahkemesi kararının davalı Kurum yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G) SONUÇ : Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 04/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.











Full & Egal Universal Law Academy