Yargıtay 20.Hukuk Dairesi 2010/15248 Esas 2011/2594 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 20.Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/15248
Karar No: 2011/2594
Karar Tarihi: 14.03.2011

(3402 S. K. m. 14, 16, 20) (6831 S. K. m. 1, 3, 7, 13, 17, 24) (YHGK. 10.12.1997 T. 1997/20-808 E. 1997/1039 K.) (YHGK. 22.10.2003 T. 2003/20-665 E. 2003/614 K.) (YHGK. 10.11.2004T. 2004/7-531 E. 2004/582 K.) (YHGK. 15.03.2006 T. 2006/8-106 E. 2006/68 K.)

Dava: Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 9.3.2009 tarih 2009/1239-3834 Sayılı kararında özetle: ... Dairede temyiz incelemesi yapılan, birbirine bitişik ya da yakın komşu olan ve tümü 1995 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosunda orman arazisi olarak sınırlandırılan taşınmaza komşu bulunan, davaya konu parsellerin bir kısmı vergi kayıtlarına, bir kısmı hem vergi kaydı hem sınırı yazılı olmayan vergi beyannamesine, bir kısmı da belgesiz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı kişiler adına tesbit edildiği, Hazine tarafından bu parsellerin tümü hakkında aynı iddiayla dava açıldığı, bir kısım parsellere uygulanan 1936 tarihli vergi kayıtlarının orman tahdit yönünü orman, çalılık, taşlık gibi değişebilir sınırlar okuduğu, mahkemece vergi kayıtlarının yüzölçümüne değer verilerek kayıt fazlasının ormandan açıldığı gerekçesiyle Hazine adına, kayıt miktarının da davalı kişiler adına tesciline karar verildiği, 1936 tarihli vergi kayıtlarıyla sınırları yazılı olmayan ancak yüzölçümü belirtilen 1977-1981 yıllarına ait emlak beyanname kayıtları uygulanan parsellere ait dava dosyalarında daha fazla yüzölçümlü emlak beyan kayıtlarına değer verilerek hüküm kurulduğu, tüm dosyalarda birbirine yakın olan parsellerde ormancı bilirkişiler tarafından düzenlenen ve kesinleşen orman kadastro haritalarıyla kadastro paftalarının irtibatlı olmadığı, davaya konu taşınmazlar ormana bitişik olduğu halde eski ve yeni tarihli memleket haritalarıyla hava fotoğrafları uygulanıp bu belgelerde davaya konu parselin konumunun ve niteliğinin gösterilmediği, zilyetlik konusunda beyanda bulunan bilirkişi ve tanık beyanlarının doğruluğunun bu resmi belgelerle denetlenmediği, kayıt miktar fazlası bulunan parsellerin bazılarında kayıt miktar fazlasının tarla niteliğiyle bazılarında eylemli durum gözönünde bulundurulup meşelik ya da ham toprak niteliğiyle tescil edildiği, Hazine davasının kısmen kabul edildiği dosyalarda kişilerin hiç bir dosyada bir temyizinin bulunmadığı, Hazine davasının tamamen ya da kısmen red edilen dosyaların tümümün Hazine tarafından temyiz edildiği, bu sebeplerle Hazine davasının kısmen kabulüne karar verilen ve davalı kişilerce temyiz edilmeyen bölümler yönünden Hazine yararına usulü kazanılmış hak oluştuğu, ne var ki Hazine davasının kısmen ya da tamamen reddine karar verilen dosyalarda yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm vermeye yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, Ziraat Fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi ve bir Harita-Kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve kadastro paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (ots) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; taşınmazın eylemli durumu ve aşağıda yazılı eski ve yeni tarihli memleket haritalarıyla hava fotoğraflarına göre 6831 Sayılı Kanunun 4999 Sayılı Yasayla değişik 7. maddesi gereğince ... herhangi bir sebeple orman sınırları dışında bırakılan orman olup olmadığı belirlenmeli, bilirkişilere tahdit hattıyla irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmelidir.

Dava konusu taşınmazın kesinleşen orman sınırları dışında ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, davaya konu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneğiyle taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileriile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarıyla tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler bilirkişi kurulu aracılığıyla, davaya konu taşınmazla çevresine uygulanıp bu belgelerde davaya konu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgelerle kadastro paftası ve davaya konu taşınmazın 23.6.2005 gün ve 9070 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftasıyla düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğraflarıyla orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın eski tarihli belgelerdeki bitki örtüsünün gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, davaya konu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarihle dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından bu şekilde yapılacak inceleme sonucu davaya konu yerin;

1) 6831 Sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince orman sayılan yerlerden veya 3402 Sayılı Kanunun 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tabi olmayacak, kamu mallarından olduğunun belirlenmesi,

2) En eski ve sonraki tarihlere ait memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman sayılan yerlerden olduğunun anlaşılması (taşınmazın orman niteliğini koruduğu sırasındaki zilyetliğe değer verilemez)

3) Kadastro tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogometri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun anlaşılması,

4) Taşınmazın 6831 Sayılı Kanunun 17/2. ve Orman Kadastrosunun Uygulaması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a. maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumunda bulunması (H.G.K.nun 10.12.1997 gün 1997/20-830-1034 ve 17.12.1997 gün 1997/20-808-1039 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665-614 ve 11.10.2004 gün 2004/7-531-582 Sayılı kararlarıyla orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.), hallerinde, özel ve tüzel kişiler adlarına özel mülk niteliğiyle tapuya tescil edilemeyeceğinden başka bir araştırmaya gerek olmadan Hazinenin davasının kabulüne karar verilmelidir.

5) 15.7.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. fırkasında yazılı,

a) 4785 Sayılı Yasayla Devletleştirilmiş orman,

b) 3116 Sayılı Kanunun Geçici 1. maddesine göre kamulaştırılmış orman,

c) 6831 Sayılı Kanunun 3. maddesine göre orman rejimine alınmış yer,

d) Aynı Kanunun 13. maddesinin (B) bendine göre orman olarak ağaçlandırılan veya ağaçlandırılacak yer,

e) Aynı Kanunun 24. maddesine göre kamulaştırılan ya da diğer suretle orman yetiştirmek üzere kamulaştırılan yer,

f) Devlet Ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan yer,

g) Herhangi bir sebeple orman sınırı dışında kalmış orman,

h) Maliye Bakanlığınca orman olarak tahsis edilmiş yerlerden ağaçlandırılmış ya da ağaçlandırılmak üzere planlanmış saha,

j) Orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alan olduğunun belirlenmesi halinde bu tür yerlerin herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olmasının bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağı düşünülerek başka bir araştırmaya gerek kalmadan Hazine davasının kabulüyle davaya konu taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmelidir (H.G.K.'nun 15.3.2006 gün 2006/8-106-68 Sayılı kararı).

Yukarıda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişilerle taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, emlak beyannamesi ve vergi kaydı uygulanan parsellerde sınırı yazılı olmayan 1977-1981 tarihli emlak vergi beyannamelerinde yazılı miktara değil zilyetlikle birleşen 1936 tarihli vergi kayıtlarına yüzölçümüne değer verilerek bu kayıtlara 3402 Sayılı Kanunun 20/C maddesi gereğince kapsam tayin edilmesi gerektiği düşünülmeli, önceki keşifte dinlenen orman ve ziraat bilirkişi tarafından düzenlenen raporlardaki bulgular da değerlendirilerek ve Hazine yararına oluşan usuli kazanılmış hak ilkesi de gözönünde bulundurularak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir.

Mahkemece bozma kararına uyulduktan davanın reddine 101 ada 135 parselin tespit gibi davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Dava kadastro tespitine itiraza ilişkindir.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede tespit tarihinden önce 1990 yılında yapılan ve 14.12.1990 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.

Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde bozmanın gereği yerine getirilmemiştir. Çekişmeli 101 ada 135 parsel sayılı taşınmaz belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı adına tespit edilmiş; davalı yargılama sırasında 30.5.1931 tarih 15 numaralı tapu aydı ile 148 ve 149 numaralı vergi kayıtlarına dayanmıştır. Mahkemece dayanılan tapu kaydının kadastro sırasında revizyon görüp görmediği araştırılmadığı gibi çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı da tam olarak belirlenmemiştir.

Mahkemece öncelikle dayanak 3.5.1931 tarih 15 numaralı tapu kaydı tüm geldi ve gitti kayıtlarıyla birlikte getirtilerek, kadastro sırasında revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü kadastro parsellerine ait kadastro tespit tutanakları getirtilmeli, tapu kaydının ne şekilde oluştuğu araştırılmalı ve önceki bilirkişiler dışında seçilecek bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte dayanılan tapu kaydı mahalli bilirkişi eliyle mahallinde uygulanmalı, sınır denetimi yapılmalı, dayanılan tapu kaydının mahalline uyup uymadığı tespit edilerek tapu kaydı mahalline uyuyor ise tapu kaydının kapsadığı taşınmazları gösterir fenni bilirkişi tarafından düzenlenecek denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı ve tapu kaydı sabit sınırla olmadığından 3402 Sayılı Kanunun 20/C maddesi gereğince kapsam tayin edilmesi gerektiği düşünülerek tapu kayıt miktarı kadar yer belirlenerek davalı adına tesciline karar verilmelidir.

Eğer dayanılan tapu kaydı çekişmeli taşınmaza uymamakta ise; her ne kadar davalı yargılama sırasında 148 ve 149 numaralı vergi kayıtlarına dayanmış ise de vergi kayıtları zilyetlik belgesi olup zilyetlikle birleşmeyen vergi kayıtlarına değer verilemeyeceğinden ve dosyada mevcut bilirkişi raporlarından çekişmeli taşınmazın tamamının üzerinde yaygın olarak yer yer sık, yer yer seyrek şekilde 15-25 yaşlı meşe ve çam ağaçlarının bulunduğu taşınmazın an az 30 yıldın kullanılmadığı, davalı yararına 3402 Sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmelidir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 14.03.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy