Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/6400 Esas 2016/18210 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: 19. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/ 6400
Karar No: 2016 / 18210
Karar Tarihi: 18.05.2016

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi

SUÇ : 1163 Sayılı Kanuna Aykırılık

HÜKÜM : Mahkumiyet



Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-TCK'nın 61. maddesinde cezanın belirlenmesinde izlenecek yöntem düzenlenmiştir. Temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1.fıkrasında yedi bent halinde sayılan suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı ile failin güttüğü amaç ve saik göz önünde bulundurulacak, aynı Kanun’un 3/1. maddesindeki ''Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.'' şeklindeki düzenleme de gözetilerek ilgili kanun maddesinde yer alan cezanın alt ve üst sınırları arasında bir ceza takdir edilecektir.

Hapis veya adli para cezasını seçenek yaptırım olarak öngören hallerde de suçlunun kişiliği dikkate alınacak ve bu bakımdan da failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri ve ekonomik durumu göz önünde bulundurularak cezalardan hangisinin tercih edildiği belirtilecektir.

Takdir hakkının nasıl kullanıldığı da dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip denetime olanak verecek şekilde ve somut gerekçelerle açıklanıp gösterilecektir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin süreklilik arz eden kararlarında vurgulandığı gibi kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması gözetilecektir.

Anayasanın 138. madde 1. fıkrasındaki “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar, Anayasaya, Kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.” şeklindeki düzenleme karşısında da takdir hakkı kullanılarak belirlenecek ceza vicdana, hak ve adalet anlayışına uygun olacaktır.

Yukarıdaki ilkelerin ne şekilde gözetildiği gerekçeli kararda açıklanıp tartışılmadan sanıklar hakkında alt sınırın üzerinde hapis ve adli para cezasına hükmedilmesi,

2- Sanıkların savunmalarında, lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep etmelerine rağmen TCK'nın 50. ve TCK 51. maddelerinde düzenlenen seçenek yaptırımlar ile hapis cezasının ertelenmesi hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmaması,

3-Sanıklar hakkında verilen adli para cezasına esas 50 gün TCK'nın 52/2. maddesi gereğince adli para cezasına çevrilirken hesapta hata yapılarak 4000,00 TL adli para cezasına hükmedilmesi suretiyle fazla ceza tayini,

4- Sanıklar hakkında kısa süreli hapis cezası verilmesine rağmen TCK'nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı ve sanık ... müdafii, sanıklar ... ve ...'ün temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 18.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy