Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/14641 Esas 2017/2146 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: 16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/14641
Karar No: 2017/2146
Karar Tarihi: 05.04.2017

16. Hukuk Dairesi         2016/14641 E.  ,  2017/2146 K.
"İçtihat Metni"




MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 2394 ada 34, 35 ve 36 parsel sayılı 123...., 138.72 ve 222.59 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa'nın .../B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı ve taşınmazlar üzerinde bulunan evlerin sırasıyla ..., ... ve ... ... ait olduğu şerhi yazılarak arsa niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Dava konusu 2394 ada ... parsel sayılı 222.54 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise dava konusu 2394 ada 34, 35 ve 36 parsel sayılı taşınmazların doğusunda kalan taşınmazlara yönelik olarak yapılan güncelleme çalışmaları sonucunda beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa'nın .../B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhi yazılarak arsa niteliği ile Maliye Hazinesi adına tespit edilmiştir. Davacılar ... ve müşterekleri, 2394 ada ... parsel sayılı Hazine'ye ait taşınmazın 623,00 metrekare yüzölçümlü olarak öncesinde murisleri ... ... tarafından, 1992 yılında ölümü üzerine de davacılar (... ... mirasçıları) tarafından kullanıldığını, murisin sağlığında komşu parsel maliklerinin arazilerine geçişleri için 173,00 metrekare kısmın yol olarak kullanılması için müsaade edildiğini, buna karşın 3402 sayılı Yasa'ya 5831 sayılı Yasa'nın .... maddesi ile eklenen Ek-....madde kapsamında 2010 yılında yapılan kullanım kadastrosu sırasında anılan kısmın davalılar ..., ..., ... lehine şerh verilen 2394 ada 34, 35 ve 36 parsellerde tespit edildiğini ileri sürerek bu kısımda adlarına kullanıcı şerhi verilmesi istemiyle, davacılar ... ve arkadaşları ise adlarına kullanıma yönelik şerh verilen taşınmazların bitişiğinde sokak/yol bulunduğu halde bu yerin ortadan kaldırıldığını ileri sürerek 2394 ada 34, 35 ve 36 parsellerde fiili duruma uymayan tespitin iptali istemiyle ayrı ayrı dava açmıştır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda; davaların reddine ve çekişmeli 2394 ada, 34 parselin kadastro tespit tutanağındaki gibi beyanlar hanesine “6831 sayılı Yasa'nın .../B maddesi gereğince orman dışına çıkarılmıştır, parsel üzerindeki ev ... oğlu, ...'ye aittir” şerhi düşülmek suretiyle, çekişmeli 2394 ada, 35 parselin kadastro tespit tutanağındaki gibi beyanlar hanesine “6831 sayılı Yasa'nın .../B maddesi gereğince orman dışına çıkarılmıştır, parselin kullanımı ... oğlu, ...'a aittir” şerhi düşülmek suretiyle ve 2394 ada 36 parselin kadastro tespit tutanağındaki gibi beyanlar hanesine “6831 sayılı Yasa'nın .../B maddesi gereğince orman dışına çıkarılmıştır, parselin kullanımı Ahmet Şimşek'e aittir” şerhi düşülmek suretiyle Hazine adına arsa vasfıyla tespit ve tapuya tescillerine, karar verilmiş; hüküm, davacılar ... ve arkadaşları vekili, davacılar ... ve müşterekleri vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; dava konusu taşınmazların 6831 sayılı Yasa'nın .../B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı, orman dışına çıkarılan yerlerin özel mülkiyet konusu olamayacağı, bu nitelikteki yerlerin Hazine adına tescilinin yasal zorunluluk olması nedeniyle Kadastro Mahkemesi'nin görevinin doğru sicil oluşturmak olup, yenilik doğurucu ve inşa-i nitelikteki haklara ilişkin konularda karar vermesinin mümkün bulunmadığı ve yapılan keşif, dinlenilen tanık beyanları ve bilirkişi raporuyla malik ve kullanıcılarla sabit olduğu gerekçe gösterilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiştir. Ne var ki; iddianın ileri sürülüşüne ve dosya kapsamına göre dava, 3402 sayılı Yasa'ya 5831 sayılı Yasa'nın .... maddesi ile eklenen Ek-.... maddesine göre yapılan kullanım kadastrosuna itiraza ilişkin olup, yenilik doğurucu ve inşa-i nitelikte bulunmayıp, çekişmeli taşınmazların beyanlar hanesinde şerh değişikliğine yönelik bulunmaktadır. Bu nedenle mahkemenin, Kadastro Mahkemesince, yenilik doğurucu ve inşa-i nitelikteki haklara ilişkin konularda karar verilmesinin mümkün olmadığına yönelik gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Diğer taraftan mahallinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen 07.01.2013 havale tarihli fen bilirkişi raporuna ekli ... nolu krokiden, davacılar ... ve müştereklerinin iddialarına konu kısmın 2394 ada ... parsel sayılı taşınmaz içerinde kaldığı; diğer davacılar ... ve arkadaşları'nın iddialarına konu kısmın ise sözü edilen rapora ekli ... nolu krokiden, 2394 ada ..., 34, 35 ve 36 parseller içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır. Davada Hazine taraf olduğu gibi, mahkemece de; 05.06.2012 tarihli celsede 2394 ada ... parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanak aslının getirilmesine ve tapu kaydına davalı şerhi konulmasına karar verilmiş ve taşınmaz davalı hale getirilmiştir. Hal böyle olunca; 2394 ada ... parsel sayılı taşınmaz hakkında da olumlu olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken bu parsel yönünden bir karar verilmemesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, bozma sonucu verilecek kararın diğer dava konusu parselleri etkileyecek nitelikte olması nedeniyle sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara iadesine,
05.04.2017 günüde oybirliğiyle karar verildi.











Full & Egal Universal Law Academy