Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2015/6035 Esas 2015/29696 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: 11. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/6035
Karar No: 2015/29696
Karar Tarihi: 15.10.2015

11. Ceza Dairesi         2015/6035 E.  ,  2015/29696 K.
"İçtihat Metni"

Tebliğname No : 11 - 2014/39806
MAHKEMESİ : Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 19/12/2013
NUMARASI : 2013/277 (E) ve 2013/429 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik

Bozmaya uyularak yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre sanıklar müdafilerinin sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:
Adli emanetin 2010/210 sırasında kayıtlı suça konu belgelerin delil olarak dosyada saklanmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde “Orman idaresine İADESİNE” karar verilmesi,
Yasaya aykırı; sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından emanete ilişkin cümleden “ Orman idaresine İADESİNE” ibaresinin çıkartılıp yerine “dosyada delil olarak saklanmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15.10.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Yargıtay 11.Ceza dairesinin 15.10.2015 tarih,2015/6035 Es,2015/29696 Kr.sayılı onama kararına aşağıda belirtilen gerekçelerle kısmen muhalifim.
1-Dairemizin onamasına konu kamu davası başlangıçta TCK'nın 37(1) maddesi yollamasıyla aynı yasanın 155(2),204(1),43(1) maddeleri sevki ile Asliye ceza mahkemesine açılmış olup,Sütçüler Asliye Ceza Mahkemesince eylemin TCK'nın 158(1)-e maddesine uyduğuna işaretle 04.12.2007 tarih,2007/39-39 sayı ile Görevsizlik Kararı verilmiştir.
Ancak her nasılsa; üst dereceli Ağır Ceza mahkemesinin 23.05.2008 tarih,2008/112 sayılı talebi üzerine 28.05.2008 tarih,aynı sayı ile (TCK'nın 204,43(1) maddelerinden de cezalandırılmaları için ) Ek Görevsizlik Kararı verilmiştir.
Görevsizlik kararı kesinleşmiş (yani itiraza uğramamış ve üst dereceli mahkemece karşı görevsizlik kararı da verilmemiş ise) iddianame ve ile birlikte değerlendirilip (tüm sevk maddelerini karşılayacak şekilde) hüküm kurulması mümkündür.
Üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi böyle yapmak yerine (sevk maddelerini de dikte ederek) yeni bir görevsizlik kararı tesis ettirmiştir.
Görevsizlik kararı kendine özgü ve iddianame niteliğinde kararlardandır. Dolayısıyla, yargılamayı yapacak olan mahkemenin kendisine gelecek olan görevsizlik kararının (sevk maddelerini dikte ederek) içeriğini belirlemesi ihsas'ı rey niteliğindedir. Yerel mahkeme (Üst dereceli ağır ceza mahkemesi ) kendisini aynı zamanda iddia makamı yerine koyduğu için CMK 22(1)-g maddesine açıkça aykırı davranılmıştır. Bu durumda hakimin davaya bakamayacağı hal gerçekleştiği gibi , hakimin reddi dahi mümkün hale gelecektir.
2-Dairemizin 02.05.2013 tarih,2012/724 Es,2013/7030 Kr. Sayılı bozma ilamı sanıklardan V.. D..'in 20.06.2007 tarihli C.Savcısı huzurunda vermiş olduğu ifadeyi baz almış olup,sübut yönünden sadece bu sanığı bağlayıcı niteliktedir. Yerel mahkeme bu hususu gözardı ederek yanılgıya düşmüş (sanıklar B.. U.. ve M.. Y.. yönünden kısmi direnme kararı verebilecekken) genel bir uyma kararıyla diğer iki sanığında mahkumiyetine karar vermiştir.
3-Sübut açısından yapılan değerlendirmede ise Sanıklar B.. U.. ve M.. Y..’ın mahkumiyetlerine yeterli delil ve emare bulunmamaktadır.
Bu sanıklara atılı resmi belgede sahtecilik suçuna fikir ve eylem olarak katıldıklarına dair mahkumiyetlerine yeterli delil bulunmadığından masumiyet karinesine üstünlük tanınarak ayrı ayrı beraatlerine karar verilmesi gerekir.
Zira her iki sanıkta aşamalardaki savunmalarında fazla mesai ücreti listesine bilgileri dışında yazıldıklarını belirtmektedirler. Bu anlatımları sanık V.. D..’te doğrulamaktadır. (Sanık V.. D..'in 20.06.2007 tarihli C.Savcısı huzurunda vermiş olduğu ifadesinde B.. U..ın “bizde alalım fazla mesai” diyerek kendisini teşvik ettiğini belirtmekte ise de ,bu beyan tek başına sadece suç atma niteliğindedir.)
Dinlenen hiçbir tanık ifadesinde de Sanıklar B.. U.. ve M.. Y..’ın aleyhine bir tespit yoktur.
Sosyal ekonomik ve kültürel durumları itibariyle Sanıklar B.. U.. ve M.. Y.. tahakkuk işlemlerini bilip algılayabilecek durumda değildirler. Eylemleri kaynağını ve yöntemini tam olarak bilmedikleri bir miktar parayı “fazla mesai ücreti “ zannıyla kabul etmekten ibarettir.
Zaten muhtelif zamanlarda alınan paraların (ayrı ayrı ) toplamı gözden geçirildiğinde bu algı doğrulanmaktadır.
Çünkü; Sanık V.. D.. 11.575.86 TL ücreti haksız olarak alırken, M.. Y..’ın aldığı miktar 1.150.TL,B.. U..’ın ise 1.280 TL dir.
Kaldıki; Sanık V.. D.. şahsi borcuyla ilgili hakkında yapılan takip dosyasına da (Orman İşletme Müdürlüğünün borcu gibi göstererek ) ödeme yapılmasını sağlayan kişidir. Yani sahte evrak tanzimini sağlama işini tek başına yapan kişidir.
Bu durumda sanıklar B.. U.. ve M.. Y..'ın inkar yönlü savunmalarının aksi kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilmiş değildir. Yetersiz delillerle verilen mahkumiyet kararı iç hukukumuzun bir parçası olan İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin 6(2) maddesinde öngörülen masumiyet karinesinin de ihlali niteliğindedir.
Belirttiğim sebeplerden sanıklar B.. U.. ve M.. Y.. yönünden TCK'nın 204(1) ve 43(1) maddeleriyle mahkumiyetine dair yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşündeyim.15.10.2015

Full & Egal Universal Law Academy