Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/7395 Esas 2018/774 Karar
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay
Dairesi: 1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/7395
Karar No: 2018/774
Karar Tarihi: 05.02.2018

1. Hukuk Dairesi         2015/7395 E.  ,  2018/774 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, davalı ile birlikte paydaşı oldukları 341 parsel sayılı taşınmazın 26,2 dönümlük kısmının kullanımına davalı tarafından engel olunduğunu ileri sürerek davalının haksız müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, rızai taksime dayalı kullanımın söz konusu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, haksız müdahalenin keşfen belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu 341 parsel sayılı taşınmazın davacı, davalı ve dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
Bilindiği üzere 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.), Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK'nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Ne varki; mahkemece işin esası bakımından yapılan araştırma ve incelemenin de hükme elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı olmadığı gibi hüküm de infazda tereddüt oluşturacak şekilde kurulmuştur.
Hal böyle olunca, yerinde yeniden keşif yapılarak çekişme konusu taşınmazla ilgili olarak tüm paydaşları bağlayacak şekilde fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının araştırılması, fiili kullanma biçimi oluşmuş ise davacının kullanımına bırakılan bölümün ve bu bölüme davalının müdahalesinin olup olmadığının saptanması, fiili kullanma biçimi oluşmamış ise paylı mülkiyet hükümleri gözetilerek davacının çekişmesiz olarak kullandığı ya da kullanabileceği bir bölümünün olup olmadığı araştırılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy