Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 95, 97) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 4, 27)
E. 2006/368
K. 2006/443
T. 08.12.2006
Şikayetli, taraflar arasındaki Antalya 1.Aile Mahkemesi’nin 2004/1486 Esas, 2004/1761 Karar sayılı boşanma davasının 15.12.2004 günü karara çıktığını ve Şikayetçi aleyhine sonuçlandığını, bu karar üzerine 6 ay önceden açılmış bulunan Antalya 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2004/1238 Esas sayılı dosyasından dolayı kızgınlıkla şikayet edildiğini, meslektaşının onurunun korunması için gerekli özeni gösterdiğini, mesleki çalışma ile ilgili olmayan davaların Baroya bildiriminde herhangi bir hukuki yarar bulunmadığını, Baronun uyuşmazlıkların sulh yoluyla çözümlenmesi önermek gibi herhangi bir işlevinin bulunmadığını, suçsuz olduğunu savunmuştur.
Avukat, T.B.B. Meslek Kurallarının 27/2. maddesi uyarınca “bir başka avukata karşı asil ya da vekil sıfatı ile takip edeceği davayı kendi barosuna yazı ile bildirmek” yükümlülüğündedir.
Avukatlık Yasasının 95/1. maddesi ile Baro Yönetim Kurulu, “Avukatlık onurunun ve meslek düzeninin korunmasını, mesleğin adalet amaçlarına uygun olarak, bağlılık ve onurla yapılmasını sağlamakla” genel, 97/6. maddesi ile Baro Başkanı, “Meslek onuru ve bağımsızlığı ile ilgili işlerde kanunlar ve meslek kurallarının gereğini her türlü organlara karşı savunmak ve bu konuda doğrudan doğruya ve dolayısıyla kendisini göreve zorlayan hususları yapmakla” özel olarak görevlendirilmiştir.
Maddenin amacı, avukatla avukat ve/veya avukat ile iş sahibi arasında çıkan uyuşmazlığın baro öncülüğünde sulh yolu ile çözümlenmesi için; baronun uyuşmazlıkla ilgili bilgi edinmesini sağlamak olduğu gibi, aleyhine dava açılan avukatın davaya konu olan eylem veya işleminin baroca değerlendirilip, gerekirse re'sen disiplin soruşturması açılmasının sağlanmasıdır.
Görüldüğü üzere bildirimin amacı izin veya avukatı kontrol olmayıp, Avukatlık onuru ve meslek düzeninin korunmasında Baro organlarını daha aktif hale getirerek, mesleki dayanışmaya zarar verecek uyuşmazlıkları gerekirse sulhen çözümlemek, avukatlık mesleğine olan saygı ve güvene uygun biçimde davranılmasını sağlamakla sorumlu kılmaktır.
11 Ağustos 1341 (1925) tarihinde yürürlüğe giren, İstanbul Barosu Dahili Nizamnamesinin 32.maddesinde, “Avukatlar gerek asaleten ve gerek vekaleten bir birleri aleyhine dava açacaklarında, en aşağı bir hafta evvel İnzibat meclisine yazı ile malumat vermeye mecburdurlar” hükmü mevcut olup,
14 Temmuz 1938 tarihinde yürürlüğe giren 3499 Sayılı Avukatlık Yasasının 78/F maddesinde Baro Başkanı, “Baro azası veya avukatla müvekkil arasında tahaddüs eden ihtilafları idare meclisine intikale mahal vermeden dostane bir surette halline çalışmak”la görevlendirilmiştir. Baro Başkanına verilen bu görevin önemi, “Baro reisinin Baro azası ile bir avukat ve müvekkil arasında çıkmış olan ihtilafların İdare Meclisine intikaline hacet kalmadan dostane bir surette halline çalışması kayde şayandır. Bu suretle Baro reisinin gerek avukatlar arasında yanlış anlayış ve görüş farkları ve yahut hissi bazı sebeplerle ihtilaf manzarası arz eden hususlarda işin şüyuuna meydan vermeden halletmek suretiyle bir muslih rolü yapacağına göre, böyle bir salahiyetin reislere verilmesinin meslek menfaati bakımından büyük faide temin edeceği aşikardır.” (Adliye encümeni mazbatası sahife 24) sözleri ile belirtilmiş olup, öğretide bu görev, “şikayetlerin tetkikinde babalık rolü” olarak tanımlanmıştır.
Uluslararası uygulama da bu yönde olup; Paris Barosu İç Yönetmeliğinin 43. maddesinde, “hiçbir avukat, evvelden baro başkanına haber vermeden yargıç, avukat, savcı veya diğer adalet yardımcısı hakkında, şikayet dilekçesi veremez”, Vod Kantonu Meslek Kurallarının 17.maddesinde, “Meslektaşlar arasında ihtilaflar mümkün olduğu kadar dostça çözümlenir. Bu maksatla her iki avukat tecrübeli meslektaşlarının, Baro Başkanının ve Yönetim Kurulunun mütalaasını alır” denilmektedir.
Bu da göstermektedir ki; tarihsel geçmişi de olan madde ile öngörülen, “dava veya takipten önce” yapılması gereken bildirimle, avukatlar arasındaki dayanışmayı temin eden etik değerlerin özenle korunması, meslektaşlarla ilgili sorunların mümkün olduğu kadar Baro bünyesinde dostça çözümlenmesi, meslek itibarının zarar görmemesi amaçlanmıştır.
T.B.B. Meslek Kurallarının 4.maddesi gereği, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmaz zorundadır. Avukat özel yaşantısında da buna özen göstermekle yükümlüdür”. Meslek itibarı “Meslek Vakarı” anlamındadır. Meslek itibarı “Ticari İtibar” değildir. Bazı mesleklerin varlığı belli bir “Vakar”ın varlığına bağlıdır. Meslek vakarı “Ortak Manevi Mamelek”dir.
Özel yaşamla da ilgili olsa, meslek itibarının korunması bakımından bildirim zorunluluktur. Çünkü, sonuçta zarar görecek olan, meslek itibarıdır.
Bu nedenle Baro Disiplin Kurulu’nca yapılan hukuksal değerlendirme isabetli bulunmamış, yeniden inceleme ve araştırmayı gerektirir bir husus bulunmadığından disiplin cezası tayini gerekmiştir.
Sonuç olarak, Şikayetçi Avukat ...... 'nın itirazının kabulü ile Antalya Barosu Disiplin Kurulu’nun Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına ilişkin kararın KALDIRILMASINA, yeniden inceleme ve araştırmayı gerektirir bir husus bulunmadığından Şikayetli Avukat ...... 'nin UYARMA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, katılanların oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy