Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 157) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 39) 
E: 2010/770
K: 2011/302
T: 27.05.2011
İtirazların süresinde yapıldığı anlaşıldıktan sonra gereği düşünülüp görüşüldü:
Şikayetçi avukat, bir takım müvekkillerinin isimlerini de vererek, yaklaşık 10 yıldır vekilliğini yaptığını, şikayetli avukatın Avukatlık Yasası’na aykırı bir şekilde takip ettiği davalara bilgisi dışında vekaletname koyduğunu, bu durumu duruşmalarda öğrendiğini, iddia etmesi üzerine başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli avukat savunmalarında özetle, şikayetçi avukatın takip ettiği bir takım davalarda kendisine bilgi verildiğini, bazı davalarda birlikte görev üstlendiklerini, bir kısım davalarda ise şikayetçi avukatın azlinden sonra son derece doğal olarak görev üstlendiğini, şikayetçi avukatın isimlerini belirttiği bir takım kişilerin ise şikayetçi avukatın davalarını takip etmediği gibi kendisinde de vekaletnamelerinin bulunmadığını, bildirmiştir.
Baro Disiplin Kurulu, şikayetli avukatın eylemini Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesine aykırı bularak, uyarma cezası tayin etmiş, karara şikayetçi ve şikayetli avukat tarafından itiraz edilmiştir.
İşin başka avukata verilmesi halinde “avukatlar arasında hukuksal ilişki” Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesinde düzenlenmiştir.
Konu ile ilgili uluslar arası uygulamaya bakıldığında; Paris Barosu İç Tüzüğü 9.1, “Teklif edilen bir davaya üstlenen avukatın, müvekkilin danışmanı veya savunması sıfatıyla bir veya birçok meslektaşın bu davayı yüklenip yüklenmediğini araştırması gerekir.
Bir meslektaşının yerine geçmeyi kabul eden avukatın her şeyden önce yazılı olarak kendisine haber vermek ve kendisine varsa alacağı miktarın ne olduğunu sorması gerekir.
Başka bir avukatın yanı sıra vekalet üstlenen bir avukat, vekaletini devraldığı bu avukata derhal bildirmelidir.”
Vot Kantonu Meslek Kuralları madde 35, “Acele haller dışında avukat kendisinden evvelki meslektaşının ücretinin ödenmiş olduğuna kanaat getirdiği veya rızasının mevcut olduğu hallerde davayı kabul eder.
Acele halin sona ermesinden sonra, ancak evvelki meslektaşının ücretinin ödenmiş, eğer ihtilaflı ise tedavi edilmiş olmak şartı ile vekaletname devam eder.”
Avrupa Birliği Meslek Kuralları madde 5/5, “Bir avukat herhangi bir davada veya meselede başka bir avukat tarafından temsil edildiğini veya danışma hizmeti aldığını bildiği bir kişiyle o kişinin avukatının muvafakati olmadan o dava veya mesele hakkında doğrudan haberleşemez (haberleştiği zaman da diğer avukata bilgi vermek zorundadır).”
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 39. maddesi “İş sahibi anlaşmayı yaptığı avukattan sonra ikinci bir avukata yazıyla bilgi vermelidir.” Hükümlerine amirdir.
Bir meslektaşımın yerine geçmeyi kabul eden avukatın, her şeyden önce yazılı olarak meslektaşına haber vermesi, varsa alacağı ücretin tahsiline çalışması, meslektaşlık hukukunun gereğidir.
Görüldüğü üzere uluslar arası uygulamada bu yönde olup, meslektaşın onuru, emeği ve ücretine saygı, mesleğin olmazsa olmaz koşuludur.
Avukatlık Yasasının 34.maddesine göre “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğrulu ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanını gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen Meslek Kurallarına uymakla yükümlüdürler.”
Avukat kendine haksız iş sağlama ve meslektaşlar arasında haksız rekabet yaratacak her türlü davranıştan özenle kaçınmalıdır.
Dosya kapsamı ve şikâyetli avukatında kabulü karşısında vekâletname alınmadan önce davanın ilk avukatı olan şikâyetçi avukata yazılı bilgi verilmediği tartışmasızdır.
Şikayetli avukat, İstanbul 3. Fikri ve Sınaî Haklar Mahkemesi’nin 2008/209 Esas sayılı davası şikâyetçi avukat tarafından 30.12.2008 tarihinde açılmış, şikâyetli avukat 15.04.2009 tarihli duruşmaya girerek cevap ve delil listesi sunmak için süre talep etmiş, 14.05.2009 tarihinde şikâyetli avukat bilgi vermesi ve onun yazılı onayını aldığına ilişkin bir belge olmadığı gibi bu yönde bir beyanda dosya kapsamında bulunmamaktadır. Bahis konusu davada davalı taraf vekilince Mahkemeye sunulan cevap dilekçesi 13.04.2009 tarihinde şikâyetçi avukata tebliğ edilmiş, ayrıca şikâyetli avukatın duruşmalara girmesinden sonra alınan bilirkişi raporu da yine şikâyetçi avukata tebliğ edilmiştir. Bu da şikâyetçinin dosyadan istifa etmediğini gösteren bir husustur.
Şikayetçi avukat tarafından Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2008/113 Esas sayı ile açılmış olan dava derdest iken şikâyetli avukat tarafından 04.12.2009 tarihinde vekâletname ibraz edilerek duruşmalara girilmiş olduğu ve bu konuda da şikâyetçi avukata bilgi verildiğine ve şikâyetçi avukatın yazılı izninin alındığına dair dosyada belge ve bilgi bulunmamaktadır.
Aynı şekilde, Şişli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/243 Esas sayılı davası şikâyetçi avukat tarafından 12.05.2006 tarihinde açılmış, duruşmalara girilmiş ve 15.12.2008 tarihinde şikâyetli avukat tarafından vekâletname ibraz edilerek duruşmalara girildiği, kararın şikâyetli tarafından tebliğe çıkarıldığı belirlenmiştir.
Dosya kapsamı bütün olarak incelendiğinde, şikâyete konu davaların şikâyetçi avukat tarafından açıldığı, bir süre takip edildikten sonra şikâyetli avukatın dava dosyalarına vekâletname sunarak dosyaları takip ettiği ve bu konuda şikâyetçi avukata yazılı bilgi verilerek ondan yazılı izin aldığına dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesi “İş sahibi anlaşmayı yaptığı avukattan sonra ikinci bir avukata vekâlet vermek isterse, ikinci avukat işi kabul etmeden önce, ilk vekâlet verilen avukata yazıyla bilgi verilmelidir.” Hükmünü içermektedir. Bu yönüyle düzenleme Avrupa Birliği ülkelerinin meslek kurallarıyla da paralellik göstermektedir.
Şikâyetli avukatın ilk avukat olan şikâyetçi avukata yazılı bilgi verip, onay almadan şikâyetçi avukatın bir takım müvekkilleri adına derdest davalara girdiği sabit olup bu eylem Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesine aykırı olmakla disiplin suçunu oluşturmaktadır.
Bu nedenlerle, Baro Disiplin Kurulunun eylemin disiplin suçunu oluşturduğuna ilişkin değerlendirmesinde ve takdir ettiği disiplin cezasında hukuken bir isabetsizlik görülmemiş ve kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikâyetçi ve şikâyetli avukatın itirazlarının reddi ile İstanbul Barosu Disiplin Kurulu’nun “Uyarma Cezası Verilmesine” ilişkin kararın ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy