Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(1136 S. K. m. 34, 136) (Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Meslek Kuralları m. 3, 4)
E: 2011/175
K: 2011/454
T: 22.07.2011  
İtirazın süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü.
Şikayetçinin, şikayetlinin avukatlığını yapması eğitim kurumu ile kursu almak için sözleşme yaptıklarını ve kurs bedeli için tanzim ve vade tarihsiz senetler imzaladığını, zira senetlerin kullanılmayacağının söylendiğini, kursa bir süre devam ettikten sonra sınıfın kapandığını ve yeni sınıf açıldığında kendilerin çağıracaklarını söylemelerine karşılık kapandığını ve yeni sınıf açıldığında kendilerini çağıracaklarını söylemelerine karşılık oyalandıklarını ve kullanılmayacağını söyledikleri senetleri şikayetli aracılığı ile Bakırköy 4. İcra Müdürlüğünün 2008/8004 Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, ödediği miktarları dahi tenzil etmediklerini, evlerine haciz gelmemesi, anne ve babasının üzülmemesi için borcu ödeyerek ibraname aldığını, daha sonra hakkını aramak için Bakırköy Tüketici Mahkemesi’nde 2009/136 Esas sayılı davayı açtığını, bu aşamada şikayetlinin kendisini devamlı rahatsız ederek ibranamenin geçersiz olduğunu ve eve hacze geleceğini söylediğini bu sebeple hacze gelmemesi için kendisi ile 10.02.2009 tarihli bir protokol imzalattığını ve 1.500. TL. vekalet ücreti için annesine de bono imzalattığını, kendisinden 1.500. TL. vekalet ücreti talep ederek annesine de 1.500.TL’lik senet imzalatarak protokolü tehdit altında imzaladığını, tüketici mahkemesinin tedbir kararı vermesine sinirlenen şikayetlinin eve hacze gelerek annesinin kalp krizi geçirmesine neden olduğunu ileri sürerek şikayetçi olması üzerine başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda, eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.
Şikayetli avukat savunmalarında şikayetçinin kursu için sözleşme imzaladığını ve kursu aldığını fakat taksitlerini ödememesi üzerine aleyhine icra takibi başlattıklarını, icra hukuk mahkemesine şikayetçinin müracaatının red edildiğini ve lehine vekalet ücreti takdir edilmesi üzerine tahsili için Bakırköy 3. İcra Müdürlüğü’nün 2009/975 Esas Sayılı dosyası ile takip başlattığını, müvekkili şirkete ödeme yapmamasına rağmen baskı ve olay çıkararak yetkisiz kişiden ibraname aldığını, aslında bunun gerçek olmadığını, toplam borçları için bir protokol imzalanarak şikayetçinin annesinin kefil olduğunu yapılan işlemlerin hukuki işlemler olduğunu savunarak ceza verilmemesini talep etmiştir.
Dosya içeriği incelendiğinde, şikayetli avukat tarafından şikayetçi ile aralarında bila tarihi protokol imzalandığı ve sadece vekalet ücreti olarak 1.500. TL alınacağı, diğer borçların kapatılacağı, bu borcun ne şekilde ödeneceğinin belirtildiği, ayrıca şikayetçinin annesinden de 10.02.2009 tanzim, 30.04.2009 vade tarihli 1.500,00 TL. meblağlı senet alındığı, yine bu konu ile ilgili şirket kaşesi ile imza altına alınan ve yine bila tarihli ibraname ile şikayetçinin alacaklı kuruma borcunun kalmadığı imza altına alınarak şikayetçi ibra edildiği görülmektedir. Aynı olay ile ilgili olarak şikayetçinin konu ile ilgili şikayetini değerlendiren İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü şikayetlinin vekilliğini üstlendiği kursun 15 gün süre ile kapatılmasına ve şikayetçiden haksız yere alınan kurs ücretinin iadesine karar vermiştir.
Şikayetçi kurs bedeli olarak düzenlenen senet sebebiyle icra takibine mazur kalmış, itirazını değerlendiren icra hukuk mahkemesi itirazı kaldırmış ve şikayetli avukat lehine vekalet ücretine karar vermiştir. Bu aşamada şikayetçi kurs düzenleyen kurum ile ibralaşarak kurumun kaşesi ve imzası olan ibraname alarak borçtan kurtulmuş iken şikayetli avukat müvekkilinin talimatı ile takibe devam ederek haciz işlemi yapmış ve aynı borç için şikayetçiden taahhüt aldığı halde, şikayetçin annesinden de alacaklısı şikayetli avukat olan senet almış, alacaklı ile borçlu arasındaki icra takibinde kendisini de taraf haline getirmiştir.
1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun altıncı kısmında yer alan 34. maddesi “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve Avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvenen uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’na uymakla yükümlüdürler” hükmünü içermektedir.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3. maddesi “Avukat, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işini tam bir sadakatle yürütür.” Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 4. maddesi “Avukat, mesleğin itibarını sarsacak her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.”, hükümleri ile belirlenen ilkeler göz önünde bulundurulduğunda, maddenin amacının esas itibariyle mesleğe olan güveni sarsmamak ve taraflar arasındaki ihtilafın dışında kalmak olduğu tartışmasızdır.
Avukatlık Kanunu’nun 136/1 maddesi “Bu kanunun avukatların hak ve ödevleri ile ilgili altıncı kısmında yazılı esaslara uymayanlar hakkında ilk defasında en az kınama, tekrarında, davranışın ağılığına göre, para veya işten çıkarma cezası … uygulanır.” Hükmünü taşımaktadır.
Şikayetli avukatın, Avukatlık Kanunu’nun 34, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 3. 4. maddelerine aykırı olmakla disiplin suçu oluşturduğundan, Baro Disiplin Kurulunca yapılan hukuki değerlendirmede isabetsizlik görülmemiş ise de tayin edilen cezanın Avukatlık Kanunu’nun 136/1 maddesi gereğince, kınama olması gerekmekte iken aleyhe itiraz olmadığı için kararın onanması gerekmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy